Azla Mutlu Olmak. Фрэнсин Джей
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Azla Mutlu Olmak - Фрэнсин Джей страница 8
Artık dünyanın neresinde durduğumuz konusunda (ve sadece şöhretlerle ya da komşularımızla karşılaştırarak da değil) daha iyi bir kavrayışa sahip olduğumuza göre, “yeterli” konusundaki tartışmamızı küçük bir egzersizle toparlayalım. Gayet doğrudan bir egzersiz; tek ihtiyaç duyduğunuz şey kâğıt ve kalem (ya da isterseniz bir bilgisayar). Hazır mısınız? Evinizde dolaşın ve sahip olduğunuz her şeyin bir listesini yapın. Kimilerinizin bu sayfaya inanmayan gözlerle baktığınızdan eminim, ama hayır, şaka yapmıyorum. Evinizde duran her bir kitabın, tabağın, çatalın, gömleğin, ayakkabının, çarşafın, kalemin, ıvır zıvırın –kısacası her bir nesnenin– listesini yapın. Çok mu zor? Sadece bir oda için yapmaya çalışın. Hâlâ mı zor? Tek bir çekmeceye ne dersiniz? Çok bunaltıcı değil mi? Yeterince şeye sahip olmadığınızı hâlâ hissediyor musunuz?
10. Basit Yaşayın
Mahatma Gandhi, “Basit yaşayın ki başkaları da basitçe yaşayabilsin” demişti. Minimalist olmak için oldukça özendirici.
Küresel düşünmeye başladığımıza göre şunu ele alalım: Dünyayı yedi milyar başka insanla paylaşıyoruz. Alanımız ve kaynaklarımız sınırlı. Devam etmek için yeterli yiyecek, su, toprak ve enerji olmasını nasıl garanti altına alabiliriz? İhtiyacımız olandan fazlasını kullanmayarak. Çünkü aldığımız her “fazlalık”tan, bir başkası (şimdi ya da gelecekte) mahrum olacak. Bu “fazlalık” kendi refahımıza ciddi bir katkı sağlamayabilir ama bir başkası için bu bir ölüm kalım meselesi olabilir.
Bir vakumda yaşamadığımızı kavramamız gerekiyor – eylemlerimizin sonuçları dalga gibi dünyaya yayılır. Eğer bir başkasının susuzluk çekmesi anlamına geleceğini bilseniz, dişinizi fırçalarken suyu akıtmaya devam eder misiniz? Petrol sıkıntısının dünyaya yoksulluk ve kaos getireceğini bilseniz hâlâ benzin oburu bir otomobil kullanır mısınız? Ormansızlaştırmanın etkilerine birinci elden tanık olsanız hâlâ aşırı büyük bir ev inşa eder misiniz? Eğer yaşam tarzlarımızın sonuçlarını anlarsak belki de daha hafif yaşayabiliriz.
Tüketiciler olarak tercihlerimiz çevreyi doğrudan etkiliyor. Satın aldığımız her nesne, yiyecekten televizyona, otomobile kadar, dünyanın ödeneklerinden bir kısmını kullanır. Tüm bu eşyaları üretmek için sadece enerji ve doğal kaynaklar gerekmiyor, bunlardan kurtulmak da aynı zamanda ciddi bir sıkıntı. Torunlarımızın devasa atık alanları arasında yaşamalarını gerçekten istiyor muyuz? Ne kadar azla idare edersek, herkes (ve gezegenimiz) için o kadar iyi olacak. Bu nedenle tüketimimizi olabildiğince azaltmalıyız ve minimal, doğada çözünen ya da geridönüşümlü ürünleri tercih etmeliyiz.
Satın aldıklarımız başka insanları da etkiler. Ne yazık ki küresel dış kaynak kullanımı üretimin, işgücünün ucuz ve yönetmeliklerin zayıf olduğu yerlere kaymasına neden oldu. Ne zaman bir şey satın alsak, nerede ve kimin tarafından imal edildiğini değerlendirmemiz gerekiyor. Dünyanın öbür ucundaki insanlar, biz yeni bir kot pantolon alabilelim diye adaletsiz, güvenliksiz ya da insanlık dışı çalışma koşullarına mahkûm olmamalı ya da yeni bir kanepemiz olsun diye havaları ve suları kirletilmemeli. Üretimi, üreticilerin hayatlarını ve topluluklarını tahrip etmekten çok zenginleştiren ürünleri arayıp bulmalıyız.
Elbette satın aldığımız her bir malın etkisini hesaplamak pratik olarak imkânsız. Elimizden geldiğince kendimizi eğitmeliyiz ama tek bir satın alma için bile gereken yeterli bilgiyi toparlamak aylar sürebilir. Şansımıza bu konuda kestirme bir yol bulabilir ve hâlâ kişisel tüketimimizin ayak izlerini en aza indirebiliriz: yerel, kullanılmış ve daha az satın alarak.
Dünyayı kurtarmak için tüketimimizi azalttığımızda evlerimiz temiz, huzurlu ve kalabalıktan arınmış kalacaktır!
Yerel ürünleri satın almanın ciddi etik, çevresel ve ekonomik yararları var. İlk olarak, bu ürünlerin adil ve insani çalışma koşullarında üretilmiş olma şansını yükseltir; Main Caddesi’ndeki vitrinin gerisinde merdiven altı bir atölye bulma ihtimaliniz pek yüksek değil. İkinci olarak, uzun mesafe taşımacılığını önleyerek devasa miktarlarda enerji tasarruf edilmesini sağlar, birkaç kilometre yol alan ürünler dünyaya karşı daha naziktir. Ve üçüncüsü, kendi değerlerimizi paylaşan işyerlerini desteklememize, yerel iş olanakları yaratmamıza ve kendi topluluklarımıza yatırım yapmamıza yardımcı olurlar.
İkinci el kullanmak, dünyanın kaynaklarını daha fazla tüketmeden ihtiyaç duyduğumuz şeyleri satın almamızı sağlar. Var olan bir şey işimizi görecekse neden ürün ve enerji harcayalım? Mobilya, çeşitli aletler, elektronik eşyalar, giysi, kitap, oyuncak ve daha nice şey için alışveriş merkezine gidene kadar ikinci el pazarına gidin. İndirim mağazaları, gazete ilanları ve eBay, Craiglist, Freecycle gibi web siteleri tamamen iyi durumda kullanılmış eşyalar için define sandığı gibidirler. Bir şeyin ikinci (ya da üçüncü, dördüncü) sahibi olmaktan gurur duyun – bu, ihtiyaçlarınızı karşılamanın ekonomik olarak bilgece, çevre dostu bir yoludur.
Dünyanın öbür ucundaki insanlar, biz yeni bir kot pantolon alabilelim diye adaletsiz, güvenliksiz ya da insanlık dışı çalışma koşullarına mahkûm olmamalı ya da yeni bir kanepemiz olsun diye havaları ve suları kirletilmemeli.
Son olarak, saha az satın almak minimalist yaşam tarzımızın mihenk taşıdır. Alışverişlerimizi temel olanlarla sınırlamak, tüketimimizin etkilerini azaltmanın en iyi yoludur. Böyle yaparak, bireyler olarak daha az kaynak tüketiminden, sıkıntıdan ve atıktan sorumlu olmamızı garanti altına almış oluruz. Eğer gerçekten yeni bir çift ayakkabıya ya da süvetere ihtiyacımız yoksa, sadece modanın hatırına bunları almayalım yeter. Bunların üretimi için gereken kaynakları, içinde üretildikleri fabrikaları, dünyanın dört köşesine taşınmalarının maliyetini ve atık hale geldiklerindeki nihai etkiyi düşünelim. Satın alma kararlarımızı –rengini beğenmemiz ya da bunu bir reklamda görmüş olmamız yerine– ihtiyaçlarımız ve bir ürünün tüm yaşam döngüsü üzerine temellendirelim.
Ek bir bonus olarak, böyle bir felsefe diğer minimalist hedeflerimizi gerçekleştirmemize de yardımcı olur, zira dünyayı kurtarmak için tüketimimizi azalttığımızda evlerimiz temiz, huzurlu ve kalabalıktan arınmış kalacaktır!
İKİNCİ BÖLÜM
Streamline
Minimalist bir düşünce yapısı oluşturabildiğimize göre, bu yeni tutumumuzu pratiğe geçirmeye hazırız demektir. Sonraki bölümler STREAMLINE[1] yönteminin ana hatlarını çizer: evlerimizi kalabalıktan kurtarmak ve öyle tutmak için on sağlam teknik. Bunları kullanmak ve hatırlamak kolaydır – Streamline sözcüğünün her harfi temizlik sürecimizde bir adımı temsil eder. Bunları bir kez içimize sindirdiğimizde bizi hiçbir şey durduramaz!
11. Sil Baştan
Bir işin en zor kısmı nereden başlayacağınızı bilebilmektir. Evlerimizde etrafımıza baktığımızda, her yerde eşya yığını görürüz – köşelerde, dolaplarda, çekmecelerde, şifoniyerlerde,
1
STREAMLINE yöntemi şu alt başlıkların baş harflerinin bir araya getirilmesinden türetilmiştir: Start Over, Trash, treasury, transfer, Reason for each item, Everything in its place, All surfaces clear, Modules, Limits, If one comes in, one goes out, Narrow down, Everyday maintenance. (e.n.)