Aşk ve ölüm. Kamil Sarhanlı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Aşk ve ölüm - Kamil Sarhanlı страница 2

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Aşk ve ölüm - Kamil Sarhanlı

Скачать книгу

ve güzel bulduğunuz her şeyi size veren tanrıça olan ben… Sevgisiz bir kalbe aşk, solmuş bir güle can verebilen ben… Gecenin karanlığını aşk aleviyle sarıp aydınlatan… Aşkın yolu, ateşin koru olan ben… Aşka aşkla fısıldayan ben…

      Nasıl ki nesnelerde mana var ise, insan duygularında da bir mana vardı elbet. Aşkın ve güzelliğin ne olduğunu biliyor musunuz? Bir de benden duymak istersiniz belki; aşkın kendisinden, varoluşun özünden. Aşk, doğal olandan farklı bir şeyi belirtir, bu farklı şeyin varlığına işaret eder insan bedeninde. Güzellik ise kutsalın gizemli bir biçimde birleşmesidir. Bu ikisinin de içinde bir mana vardır, çünkü aşkın ve güzelliğin ruhu buradadır. Afrodit der ki: Bir kadın ya da bir erkekte olağanüstü bir şey hissederseniz, bunun anlamı, bu kişide aşkın ve güzelliğin bu ruhla birleşmiş olduğudur.

      Ey Kadınlar!

      Güzelliğim ile herkesi hayran bırakan, her daim gülümseyen, işveli ve gönülleri fetheden bir tanrıça olduğum doğrudur. En sevgisiz kalpleri bile aşık edecek bir tılsıma sahibim. Evet ölümlü insanların gönüllerinde sonsuz mutluluk, neşe ve sevinç yaratabildiğim gibi; acı, üzüntü ve keder de yaratabilirim. Emin olun ki bende ne varsa dünyada da var ve cevabı sır değil… Eğer sorduğun “ben”sem, anlamak zor değil. Kendini çözünce beni de çözersin… Çünkü bakınca kendine, gördüğün sen, bensin.

      Peki, siz Homeros’un dediklerini duydunuz mu? Duymadıysanız bakın nasıl da tanıtmış beni size:

      Ey Musalar, anlatın bana altın Afrodit’in yaptığı işleri,

      Kypros’un 1 tanrıçasının işlerini! O uyandırdı tanrılarda tatlı arzuyu,

      Ölümlü insan soylarına o boyun eğdirdi,

      Havada uçan kuşlara, tüm hayvan sürülerine;

      Denizin ve karanın beslediği ne kadar hayvan varsa yeryüzünde hepsine

      Güzel çelenkli Kytheralı 2 ilgilenir işte tüm bunların

      hepsiyle… 3

      Hesiodos’a ne demeli tanrısal görevimi nasıl bir zarafetle vurgulamış öyle:

      Tanrılara doğru yürümeye başladığında

      Eros ve Himeos arkasından geldiler

      Tanrılığın payı buydu işte.

      İnsanların ve tanrıların4,

      Gülmeleri ve oynaşmaları ondan kaynaklandı.

      Sevmek ve sevişmenin büyüsü de Afrodit’ten kaynaklandı.

      “Sevmek ve sevişmenin büyüsü.” Ne de güzel söylemiş Hesiodos değil mi?5.

      Buraya, kadın olarak gücünü ortaya çıkarmayı arzulayan ve kendilerini ifade edebilecek bir dünyada yaşamak isteyen kadınlar için geldim. Kadının gücünün büyük bir kısmı aslında bedeninde gizlidir. Işığımızın kökeni, bilinmeyenin karanlığındadır. İçinizde bir yerde beni hissedin, o hazzı yaşayın. İşte o zaman beni daha iyi anlayacak ve tanıyacaksınız..

      2. BÖLÜM

      Kronos

      İçindeki ateşi besleyen tutkunun alevleriyle gök yaklaştı yere. Oysa kimi zevkler için duyacağı acı, tutuşan bir arzunun parçasıydı.

      Sadece aşk ve ölüm değiştirebilir her şeyi… Dünya’nın karmaşasını değiştirdiği gibi… Hesiodos der ki;

      Her şeyin başı Khaos’tu.

      Geniş göğüslü anne Gaia vardı,

      bunlar ölümsüzlerin

      kökeniydi.

      Olympos’un karlı zirvelerinde yaşarlardı. 6

      Evet, her şeyden önce başlangıçta Kaos (karmaşa) vardı. Bir süre sonra Kaos’tan, Gaia (yeryüzü, toprak ana) doğmuştu. Olimpos’ta yaşayan tüm tanrılar, dolaylı ya da dolaysız Gaia’nın soyundan gelmekteydi. Gaia önce Uronus’u (gökyüzünü, kutsal göğü) ardından Pontos’u (denizi) doğurmuştu, bir eşi olmadan, tek başına. Doğmakta olan evrenin birliğini sağlayacak olansa, aşktı.

      Theogonia’da (Tanrıların Doğuşu’nda) da bakın nasıl anlatılmış evrenin kendisi ve tanrıların yaratılışı:

      Toprak kendine eşit olanı yarattı.

      Her yeri saran yıldızlı gökyüzü çıktı ortaya.

      Daha sonra mutlu tanrıların

      Yuvaları olan yüksek dağlar yaratıldı.

      Sonra da tanrıçaların yaşadıkları dağlar oldu.

      Ürün vermeyen büyük denizler çıktı bunlardan sonra ortaya,

      Azgın dalgalarla kabaran Pontos.

      Uranüs ile sevişince derin girdaplarla dolu Okeanos doğdu.

      Kimseyle sevişip birleşmeden yaptı bunu.

      Anlatılanlara göre Gaia, kendi doğurduğu Uranüs ile birleşmiş; fakat Uranüs, Gaia’dan olan bütün çocuklarını doğar doğmaz toprağın derinliklerine gömdüğü için yeryüzü oldukça şişmiş ve korkunç sancılar içinde kıvranmaya başlamıştı. Bu birleşmeden altısı erkek, altısı dişi titanlar “Hekatenheir”ler denilen yüz kollu devler, alınlarında yalnızca birer göz bulunan Kiklop’lar meydana gelmişti. Ne var ki Uranüs canavar görünümlü çocuklarından hiç hoşlanmamıştı ve sahip olduğu ne varsa hepsini kaybedeceğinden korktuğu için onları toprağın bağrına saklaması da bu yüzdendi. Benim doğumum da işte tam burada başlamaktaydı. Uranüs’ün çocuklarını yeraltına gömmesine artık dayanamayan Gaia bir plan yaptı. Ak çeliği yarattı ve ondan bir tırpan yapıp oğlu Kronos’u cesaretlendirerek Uranüs’ün tanrısal saltanatına isyan etmesini sağladı.

      Geceleyin, gökyüzü hevesle karısının yanına inince, toprağı sarmalamıştı şehvetle. Ama pusudan çıkan oğlu ona sol elini uzattı ve sağ elindeki kocaman tırpanın sivri dişleriyle birdenbire babasının hayalarını kesti ve ardından beyaz çelik tarafından kesilen bu hayaları denize fırlattı Uranüs’ün yükselen çığlığı gökyüzüne değdiğinde, yeryüzü şafak ile birlikte aydınlanmaktaydı ve tüm bunlar olup biterken tüm gezegen görüp görebileceği en muhteşem güzelliğe şahit olmak üzereydi, derler.

      Bir de Hesiodos’dan duyun Gaia’nın planlarını:

      Toprak ve Gökyüzünün çocukları da oldu

      Hepsinin de adı duyuldu mu

      Korku salınırdı etrafa.

      Başı gökyüzünde olan bu çocukların omuzlarından sarkan

      Korkunç,

Скачать книгу


<p>1</p>

Kypros: “Kıbrıslı Tanrıça” anlamında Afrodit’e verilen sıfat.

<p>2</p>

Kytheralı: Lakonia sahillerinde bir ada olan Kythera’dan tanrıçaya verilen bir sıfat.

<p>3</p>

Homeros, Çev. A.E. Sina, Homeros İlahileri, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2008, V. Bölüm, 1-16. Sütun.

<p>4</p>

Afrodit, sadece Olimpos’ta oturan ölümsüzlerin gönüllerini fethetmekle kalmamış bütün fani insanların da kalbinin sahibi ve hakimi olmuştur. Aşkın tanrıçası gönüllerde aşk, mutluluk, sonsuz neşe ya da acılar yaratabilmişti.

<p>5</p>

MÖ 8. yüzyılda yaşamış ve Antik Yunan çağının en önemli şairi olarak kabul edilen Hesiodos’un, ‘‘İşler ve Günler’’ ve ‘‘Tanrıların Doğuşu’’ isimli eserleri bulunmaktadır.

<p>6</p>

Hesiodos, Çev. F. Akderin, İşler ve Günler – Tanrıların Doğuşu, İstanbul: Say Yayınları, 2012, s. 62.