Voltaire'in hayatı. Francis Espinasse
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Voltaire'in hayatı - Francis Espinasse страница 10
![Voltaire'in hayatı - Francis Espinasse Voltaire'in hayatı - Francis Espinasse](/cover_pre1257756.jpg)
Voltaire, Henriade’ın yayımlanmasının ardından bir yıl daha İngiltere’de kalmış, XII. Karl’ın Yaşamı adlı eseri için bilgi toplamakla uğraşmış, elde ettiği birçok farklı bilgiden istifade ederek bir daha dönmemek üzere İngiltere’den ayrılmıştı. İngiltere ziyareti sırasında onun hakkında söylenenler kayıt altına alınmıştı. Voltaire üzerinde etki yaratanların birçoğu, küçük ama görkemli yapıtı Lettres Philosophiques, ou Lettres sur les Anglais’de13 açığa çıkmıştı. Büyük bir kısmı İngiltere’de planlanmış veya yazılmış olan bu kitap Voltaire’in Fransa’ya dönüşünü takip eden birkaç yıldan önce yayımlanmayacaktı. Voltaire, söz konusu yapıtı kaleme alırken hedefinde iki şey vardı. Bunlardan ilki, İngiltere’nin fikri, bilimsel, edebi, politik ve sosyal yönleri hakkında kendisine ilginç ve önemli gelen noktaları vatandaşlarına tanıtmaktı. Diğeriyse, cesaret edebildiği kadarıyla, bazen doğrudan bazense dolaylı olarak özgür İngiltere’nin imrendiği yanlarıyla hoşgörüden uzak, baskıcı Kilise yönetiminin hüküm sürdüğü despot Fransa’nın kendisini iten yanları arasındaki zıtlığı ortaya koymaktı. Eğer Voltaire’in ilgisini çeken şeyler arasında onun takdirini gözeterek bir öncelik sıralamasına gidilecek olsaydı bu listenin ilk sırasında onu en çok etkileyen şey olarak Quakerizm14 ve Quaker-lar yer alırdı. Zira İngilizler hakkındaki ilk sözleri Quakerlara adanmıştı. Onlar hakkında işittikleriyle merakı artmış, böylece Hampstead’de oturan varlıklı bir Quaker, güvenilir bir insan olan Andrew Pitt’i ziyaret etmiş, tarikat hakkında tutkuyla bilgi edinmek isteyen ilk Fransız olarak içtenlikle karşılanmıştı.
“Beni kabul ettiğinde,” diyordu Voltaire, “başında şapkası vardı, bana yaklaşırken bedeninde en ufak bir eğilme yoktu; buna karşın içten, müşfik yüz ifadesinde bizim bir ayağımızı diğerinin ardına atarak başımızı örtmesi için yapılmış şeyi elimize alıp selam verme alışkanlığımıza nazaran daha büyük bir kibarlık taşıyordu.” Voltaire, tıpkı modern bir muhabir gibi, tarikatın öğretilerini ve kendine has özelliklerini sorgulamış, yönelttiği sorular da layıkıyla yanıtlanmıştı. Sorgulamalarda bulunan Fransız, dinine sıkı sıkıya bağlı bir Katoliğin doğal olarak gösterebileceği şaşkınlığı gösteriyor, en azından şaşırıyormuş gibi davranıyordu. Hatta bir keresinde Hampstead’deki arkadaşıyla, Quakerların gerçekleştirdikleri bir toplantıya bile gitmişlerdi. “Rehberimle içeri girdiğimizde,” diyordu, “çoktan bir araya gelmişlerdi. Toplantının yapıldığı hanede dört yüz adam ve üç yüz kadın bulunmaktaydı. Kadınlar yüzlerini gizlemiş, erkeklerse geniş kenarlı şapkalar takmışlardı. Hepsi derin bir sessizlik içinde oturmaktaydı. Ben aralarından geçerken içlerinden biri bile gözlerini kaldırıp bana bakmadı.” Quaker toplantısındaki Voltaire, ressamlar için eşi bulunmaz bir tasvir sunuyordu. “Sessizlik bir on beş dakika kadar daha devam etti. Sonunda içlerinden biri ayağa kalktı, şapkasını çıkarttı, birkaç kez nefes aldı. Bir kısmı dudaklarından, bir kısmıysa burnundan dökülen zırvaların ne anlama geldiğine dair ne kendisinin ne de dinleyenlerin en ufak bir fikri vardı.” Buna karşın Voltaire, Quakerizmin az sayıda dogmaya sahip olması, ruhbanlığı ve ihtilafı reddedişi, unvanları önemsememesi ve en önemlisi de savaşa karşı tiksinti duymasından oldukça etkilenmişti.
William Penn’in kariyerini ve onun memleketi Pensilvanya’nın tarihini yakından inceleyerek bir taslak ortaya koyan Voltaire böylece Quakerizmin Penn için en kıymetli tarikat olduğu sonucuna varmıştı:
“Quakerların dininin Amerika’daki geleceği hakkında tahmin yürütemem fakat gördüğüm kadarıyla bu inanç Londra’da ortadan kaybolmak üzere. Her ülkenin baskın olan dini, zulmetmediği müddetçe, uzun vadede diğerlerini yutmaktadır. Quakerlar parlamentoya katılamıyor ya da resmi dairelerde herhangi bir konuma sahip olamıyorlardı. Bunlar için yemin etmeleri gerekiyordu fakat onlar yemin etmiyordu. Böylece işletme ve ticaretle para elde etmek durumunda kalmışlardı. Çocuklarıysa ebeveynlerinin işletmeleri sayesinde zenginleşerek sahip oldukları konumla birlikte düğmeli ve dalgalı kıyafetlerinin tadını çıkarmayı arzular hale geldiler. ‘Quakerlar’ olarak anılmaktan utanıyorlar, bu nedenle dönemin modasına uymak adına Kiliseye katılıyorlar.”
Quakerizmden genel olarak İngiltere’de dinin konumuna geçişse Voltaire için gayet kolaydı:
“İngiltere,” diye başlıyordu tezine, “tarikatlar ülkesidir. ‘Babamın evinde kalacak çok yer var.’ Bir İngiliz, cennete giden yollar arasından kendi isteğine göre seçim yapabilir. Özgür bir insana yakışan da budur. Anglikan rahipler, birçok Katolik ayinini olduğu gibi devam ettirmişler, en önemlisi de vergilerini müthiş bir titizlikle toplamayı sürdürüyorlar. Bununla birlikte yönetici olmaya yönelik dindar hırslara da halen sahipler. Zaten hangi köy papazı papa olmak istemez ki? Fakat kilise büyüklerinin gerçekleştirdiği toplantılara son verilmişti. Bunun yanı sıra, ‘Britanya siyasi partilerinin aksine’ piskoposlar halen Lortlar Kamarası’nda yer alıyor olsalar da, devlet için ettikleri yeminde sabırlarını zorlayacak bir ibare de bulunuyordu. Bu ibareye göre kanunen tanınması kaydıyla Kilisenin hizmetinde bulunacaklarının sözünü veriyorlardı. Kendine ilahi bir hak tanınmadığını düşünen bir piskoposa, rahibe ya da başrahibe rastlamak neredeyse imkânsızdı. Bu nedenle sahip oldukları hakları pagan laikler tarafından düzenlenen sefil yasalardan aldıklarını ifade etmek onlar için büyük bir aşağılanmaydı.”
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.