Türk Masalları. Неизвестный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türk Masalları - Неизвестный автор страница 5

Жанр:
Серия:
Издательство:
Türk Masalları - Неизвестный автор

Скачать книгу

dallar hep kurusun!” demiş ve kuş derhâl uçmuş, hakikaten konduğu dal da kurumuş.

      Bahçıvanbaşı bunu Şehzade’ye anlatmış. Kuş ertesi gün yine bu dala konarak tekrar kurutmuş, bunun üzerine Şehzade, bahçıvanbaşının kulübesinde yatmış ve gül dalına da ökse sürmüşler.

      Kuş yine gelerek:

      “Şehzade’m uyusun, uyusun, üstüne güller bürüsün, konduğum dallar hep kurusun!” demiş. Fakat uçamayarak ayaklarından ökseye yapışmış. Şehzade dala koşarak bu güzel kuşu almış bir kafese koyup beslemeye başlamış, bunu duyan hain kadın, hekimlere:

      “Şehzade’nin odasında bulunan kuşu kesip kalbini bana yedirmesini Şehzade’ye söyleyiniz, size bir avuç altın vereceğim.” demiş.

      Hekimler altınları duyunca Şehzade’ye söylemişler, Şehzade de razı olmuş. Şehzade, kuşu hekimlere vermeden önce bu güzel kuşu eline alarak severken eline sert bir şey değmiş. Tüyleri üflemiş, bir de bakmış ki, kuşun başında bir iğne var. Hemen kuşun başından iğneyi çekip çıkarmış. Behnane eski güzelliği ile meydana çıkıvermiş.

      Kızcağız:

      “Şehzade’m!.. Bu hain üvey anam bir büyücüdür. Beni her zaman bu feci hâllere sokan alçak odur. Cezasını ver.” demiş ve ağlamaya başlamış. Gözlerinden inciler dökülmüş.

      Şehzade gazaba gelerek:

      “ Vay hain! Ben şimdi onun melun vücudunu cehenneme gönderirim!” diyerek kadının odasına gitmiş, kız da arkasından gelmiş.

      Şehzade:

      “Bre cadı! Kırk satır mı, kırk katır mı istersin?” deyince kadın:

      “Satır düşman başına… Kırk katır isterim!” demiş.

      Bu hain üvey anneyi cellatlar kırk parçaya bölmüşler. Her parçasını bir katıra koyarak her birini bir tarafa yollamışlar. Şehzade ile Behnane de eski mutlu günlerine geri dönmüşler.

      Eteği Temiz Dilfirip Hanım

      Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal pireler berber iken Ali Bey adında bir derebeyi varmış. Bu derebeyinin iki cariyesinden başka ne karısı ne de anası varmış. Ali Bey düşünmüş taşınmış, bu işin böyle gitmeyeceğini anlayınca evlenmeye karar vermiş. Bu arzusunu cariyelerine açmış ve demiş ki:

      “Sizden başka bir odalık daha alacağım. Onunla evleneceğim!”

      Cariyeler bunu doğru bularak:

      “Kaderiniz efendimiz!” demişler.

      Ali Bey hemen esir pazarına giderek Dilfirip adında güzel bir cariye almış. Onu konağına getirerek evlenmiş. Dilfirip Hanım, Ali Bey’i, Ali Bey de Dilfirip Hanım’ı çok seviyormuş. Ali Bey’in evde olmadığı bir gün Dilfirip Hanım, Ali Bey çiçeği çok sevdiği için ona has bahçeden bin bir türlü çiçek toplamaya inmiş. Elleri işlerken bir yandan da mırıldanıyormuş…

      “Tanrı’m ben başı kavuklu bir adamın kızı idim. Hâlbuki şimdi Ali Bey gibi bir derebeyinin karısı oldum. Tanrı’m bu saadetten beni mahrum etme!” demiş.

      O sırada konaktan Ali Bey’in sesi gelmeye başlamış. Dilfirip Hanım, çiçekleri kaptığı gibi konağa koşmuş. Cariyelere yarı şaka, yarı da kızmış gibi söylenmiş:

      “Ali Bey geldi de bana niçin haber vermediniz?” demiş ve Ali Bey’in yanına koşarak gitmiş, ona yaptığı buketi göstermiş.

      “Bak sana ne güzel çiçekler topladım.” demiş, Ali Bey de teşekkür ederek çok sevdiği karısını kucaklamış.

      Aylar, yıllar geçtikten sonra başka bir diyarın derebeyi, Ali Bey’e savaş açmış. O da savaşa gitmek üzere ülkesinden ayrılırken konağını ve karısını tanıdığı en namuslu insan olan İsmail Ağa’ya emanet ederek demiş ki:

      “Karım ve konağım sana emanettir, karıma ve konağıma benim yokluğumu bildirme.” demiş ve atına atlayarak savaşa gitmiş. İsmail Ağa, Dilfirip Hanım’ın yüzünü görünce hemen oracıkta ona âşık olmuş. Onun yüzünü bir daha nasıl göreyim, diye düşünür dururmuş. O böyle düşünüp dururken kapı vurulmuş, bir atlı Tatar gelerek Ali Bey’den bir mektup getirmiş. İsmail Ağa bu mektubu okumuş, içinde “Yerimize vardık!” yazılı imiş. İsmail bu mektubu vesile bilerek sevinmiş, Dilfirip Hanım’ı görmek için odasına koşmuş ve mektubu ona vermiş.

      Dilfirip Hanım bu mektuba çok sevinmiş, biraz sonra dışarı çıkmış. Bu esnada İsmail Ağa’nın kafasından şu düşünce geçmiş: “Dilfirip Hanım’ın başı örtülü, onu iyice göremiyorum. Şu sedirin altına saklanır, o, gece uyurken soyunur, ben de onu güzelce seyrederim.” Şeytana uyarak sedirin altına girmiş. Dilfirip Hanım içeri girince İsmail Ağa’nın gittiğini sanarak kapısını kilitlemiş ve örtüsünü çıkararak pencerenin önüne oturmuş, kocasını düşünmeye başlamış. Bu düşünce ile gözünün nuru sönmüş, sedir üzerinde uyuyakalmış. İsmail Ağa kadını doya doya seyrettikten sonra sedirin altından çıkmış. Kapıya doğru yürümüş, kapının kilitli olduğunu görerek kilidi açmış, dışarı çıkmış; fakat kapıyı da açık bırakmış. İsmail Ağa gittikten biraz sonra Dilfirip Hanım uyanmış. Kapının açık olduğunu görerek cariyelerini çağırtmış. Demiş ki:

      “Ben uyurken kapıyı kilitlemiştim, şimdi açık buldum belki de unutarak açık bırakmışımdır.”

      Cariyelerden biri:

      “Aman hanımcığım, nasıl olur, odanıza su koymak üzere geldiğimiz zaman kapıyı kilitli gördük, suyu bırakamadık.” demiş.

      Dilfirip Hanım bunu duyunca, hemen İsmail Ağa’yı çağırtmış.

      “Aman İsmail Ağa, Ali Bey gitti diye evimize hırsızlar giriyor. Kapıyı kilitlediğim hâlde açık buldum, bu ne biçim iş böyle!”

      İsmail Ağa bunun üzerine, cariyelere dışarı çıkmalarını söylemiş ve Dilfirip Hanım’ın önünde diz çökerek şöyle demiş:

      “Hanımcığım, artık ben sana gönül verdim. Şeytana uyarak sedirin altına girdim ve çıkarken de kapıyı açık bıraktım. Ali Bey yok… Siz benimle evleniniz. Size Ali Bey’in hayatından daha üstün bir hayat sürdürürüm.”

      Dilfirip Hanım kızmış:

      “Defol karşımdan hain köpek, ne yazık ki Ali Bey sana güvenerek beni sana emanet etmiş, defol karşımdan!” demiş.

      İsmail Ağa:

      “Fakat sana çok şeyler yaparım, kendine gel!”

      Dilfirip Hanım:

      “Elinden geleni arkana koyma! Yalnız şu dakikadan sonra bir daha gözüme görünme!” demiş ve onu kovmuş.

      İsmail Ağa gittikten sonra Dilfirip

Скачать книгу