Ölü Canlar. Николай Гоголь
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Ölü Canlar - Николай Гоголь страница 20
“Yok, yok! Bırakmam!” dedi Nozdrev.
“Hayır, üzme beni dostum, gerçekten gitmem lazım.” dedi enişte. “Beni çok üzüyorsun.” diye de ekledi.
“Saçmalık bu! Tam da iskambil oynamaya hazırlanıyorduk.”
“Siz oynayın kardeşim, ben duramam, karım dırdır eder. Ona panayırı anlatmam gerek. Gerçekten kardeşim, hoşnut etmem lazım onu. Hayır, tutma beni!”
“Hay senin karına da! Sanki birlikte yapacak çok önemli işleriniz var!”
“Hayır kardeşim! O öyle saygıdeğer ve sadıktır ki… Öyle hizmet eder ki… İnan gözüm doluyor. Hayır, tutma beni, şerefli bir adam olarak gidiyorum. Bu konuda seni içtenlikle temin ederim.”
Çiçikov, Nozdrev’e sessizce:
“Bırak gitsin, ondan hayır gelmez!” dedi.
“Doğru diyorsun! Yemin ederim böyle kılıbıklıktan hiç hoşlanmıyorum.” dedi Nozdrev. Yüksek sesle ekledi: “Hadi defol git, sümsük herif, karınla diz dize otur.”
“Hayır kardeşim, bana sümsük diyerek hakaret etme.” diye cevap verdi enişte. “Hayatımı ona borçluyum. Gerçekten de öyle iyi kalpli ve tatlıdır, öyle şefkat gösterir ki… Ağlayasım geliyor. ‘Panayırda ne gördün, her şeyi anlat!’ der bana. Gerçekten öyle tatlı ki!”
“Haydi git, saçma sapan yalanlarını anlat ona! İşte kasketin de burada.”
“Hayır kardeşim; ondan bu şekilde bahsetmemelisin, kalbimi kırıyorsun. O kadar tatlıdır ki o!”
“Öyleyse pılını pırtını topla da git hemen karının yanına!”
“Tamam kardeşim, gidiyorum. Kalamadığım için üzgünüm. Burada olmaktan çok mutlu olurdum ama yapamam.”
Enişte artık arabaya bindiğini, evin avlu kapısından uzaklaştığını ve önünde bomboş tarladan başka hiçbir şey olmadığını fark etmeden uzun bir süre daha özür dilemeye devam etti. Karısı panayırla ilgili bir şey dinleyemeyecek diyebiliriz herhâlde.
Nozdrev, pencerenin önünde durup uzaklaşan arabaya bakarak:
“Ne pis herif ama!” dedi. “Nasıl sürüne sürüne gidiyor! Şu arabaya bağlı atı hiç de fena değil, uzun süredir almak istiyorum onu. Ama bu adamla anlaşmanın imkânı yok. Sünepe, tam bir sünepe!”
Odaya gittiler. Porfiri mumları getirdi ve Çiçikov ev sahibinin elinde nereden geldiği belli olmayan bir deste kart gördü.
Nozdrev destenin kenarına parmaklarıyla bastırıp bükünce destenin kâğıt paketi çatladı ve sıçrayıp yere düştü.
“Ee, kardeş… Zaman geçirmek için üç yüz rubleyle banka benim!”
Ama Çiçikov ne dediğini duymamış numarası yaptı ve sanki aniden hatırlamış gibi:
“Ah! Unutmadan söyleyeyim. Senden bir ricam olacak.”
“Ne ricası?”
“Önce ricamı yerine getireceğine söz ver.”
“Ama ne ricasıymış bu?”
“Yahu sen bir söz ver!”
“Söz.”
“Gerçekten mi?”
“Gerçekten.”
“Ricam şu: Henüz sayım kâğıdından adı silinmemiş, ölü birçok canın vardır herhâlde?”
“Evet, var. Neden sordun?”
“Onları bana ver, benim üzerime geçir.”
“Neden?”
“Bana lazımlar.”
“Ne için lazımlar?”
“Lazımlar işte… İşim var onlarla, lazımlar yani.”
“Belli ki bir iş peşindesin sen. İtiraf et, neyin peşindesin?”
“Neyin peşinde olacakmışım? Böyle bir hiç için bir şeyin peşine düşülmez ki.”
“O zaman sana neden lazımlar?”
“Of, ne meraklısın! Senden basit bir şey istiyorum, sense her şeye burnunu sokuyorsun!”
“Ama neden söylemek istemiyorsun?”
“Bilsen ne olacak? Böyle bir hayalim var benim de işte.”
“Ama