Cimri. Мольер (Жан-Батист Поклен)
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Cimri - Мольер (Жан-Батист Поклен) страница 1
Moliére, henüz küçük yaştayken dedesi ile birlikte Paris’in ünlü bir tiyatro topluluğu olan Hotel de Bourgogne’nun oyunlarının müdavimi idi. Yıllarca sürecek ve giderek artacak olan tiyatro merakı burada başladı.
Döşeme ustası bir babanın oğlu olan Moliére, döneminde saygınlığı ile ön plana çıkmış ve Cizvit papazları tarafından yönetilen College de Clermont adlı okulda öğrenim gördü. Dinî çatışmaların hüküm sürdüğü bir dönemde Moliére, Katolik bir kurumun baskıcı ve disiplinli eğitimi altındaydı. Burada felsefe, dil bilgisi ve edebiyat gibi alanlarda dersler de alan Moliére’in tiyatro merakı, o yıllarda da devam etti.
College de Clermont sonrasında hukuk eğitimi alan Moliére, bir süre avukatlık yaptı. Babası, onun kendisi gibi döşeme ustası olmasını istiyordu ve Moliére, babasının sözünü dinleyerek saraydaki işlerinde ona yardımcı oldu. Tiyatroya mesleki bağlamdaki ilk adımlarını da bu süreçte attı. XIII. Louis tarafından döşeme ustası olarak bir tiyatro topluluğu ile birlikte turneye gönderildi ve orada, Madeleine Bejart adlı oyuncuya âşık oldu. Bunun üzerine döşeme işini bırakıp tiyatroya başladı.
1643 yılında Madeleine Bejart ile birlikte Lll’ustre Theatre adı altında özel bir tiyatro kurdu. Aslında bir kasabanın adı olan “Moliére”i de burada sahne adı olarak kullanmaya başladı.
Maddi sorunlar nedeniyle çıkmaza düşen tiyatro, 1646 yılında dağıtıldı. Moliére, ekibinde kalan güvenilir kişiler ile birlikte bir gezici tiyatro kurdu ve on üç yıl boyunca Fransa’nın birçok yerini gezerek oyunlar sahneledi.
Soytarının Kıskançlığı ve Hekim Uçtu adlı iki kısa güldürüsünden sonra ilk başarılı oyunu olan Şaşkın’ı yazdı. Elde ettiği başarı, onu komedya yazmaya yönlendirdi. Bunun üzerine Küskün Âşıklar ve Bencil adlı komedyaları kaleme aldı.
1658 yılında Louvre’a geldi ve oyununu, dönemin kralı XIV. Louis’ye sundu. Kralın gösteriyi beğenmesi üzerine Moliére ve ekibi, kralın koruması altına girerek yerleşik bir tiyatro sistemine geçti.
Moliére, 10 Şubat 1673 tarihinde, kendi yazdığı Hastalık Hastası adlı oyununu sahnelerken şiddetli bir öksürük krizine girse de oyununu tamamladı. Evine döndüğünde aynı krize tekrar tutulan Moliére, o gece hayatını kaybetti.
Tartuffe adlı oyunu yüzünden kilise ile arası açılan Moliére’in Hristiyanların mezarlığına gömülmesi başta papazlar tarafından kabul edilmese de kralın araya girmesi üzerine naaşı, 24 Şubat 1673 tarihinde Saint-Eustache Mezarlığı’na defnedildi.
KİŞİLER
HARPAGON: Cléante ile Élise’in babaları ve Mariane’a âşık olan kişi.
CLÉANTE: Harpagon’un oğlu ve Mariane’in sevgilisi.
ÉLISE: Harpagon’un kızı ve Valère’in sevgilisi.
VALÈRE: Anselme’in oğlu ve Élise’in sevgilisi.
MARIANE: Cléante’ın ve Harpagon’un sevgilisi.
ANSELME: Valère ve Mariane’ın babaları.
FROSINE: Entrikacı kadın.
SIMON EFENDİ: Simsar.
MUTFAK ŞEFİ JACQUES: Harpagon’un arabacısı ve aşçısı.
LA FLÈCHE: Cléante’ın uşağı.
LEYDİ CLAUDE: Harpagon’un hizmetçisi.
BRINDAVOINE ve LA MERLUCHE: Harpagon’un uşakları.
KOMİSER ve STAJYERİ
Sahne Paris’te geçmektedir.
BIRINCI PERDE
BIRINCI SAHNE
VALÈRE VE ÉLISE
VALÈRE: Hey, ne oluyor Élise? Bana umut verdikten sonra bu kadar dertli olmanızın sebebi nedir? Ne yazık ki sevinçlerimin ortasında iç çekişlerinizi görüyorum. Beni mutlu etmiş olmak sizi pişman mı etti? Bana verdiğiniz sözü zorla mı verdiniz? Nişanlandığımız için pişmanlık mı duyuyorsunuz?
ÉLISE: Hayır Valère, sizin için yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. O kadar narin bir güç sayesinde yaptım ki tüm bunları, pişman olmam söz konusu bile değil. Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu kadar büyük bir mutluluk beni endişelendiriyor ve ben sizi olması gerekenden daha fazla sevmekten korkuyorum.
VALÈRE: Bana göstermiş olduğunuz nezaket sizi neden korkutuyor ki?
ÉLISE: Ne yazık ki yüzlerce şey var: babamın hiddetlenmeleri, aile bireylerinin serzenişleri, insanların durmadan kınamaları ve aslında beni en çok korkutan şey kalbinizin değişmesi… Siz erkekler oldukça garipsiniz, bir insan sizi tüm kalbiyle sevdiğinde o kişiden soğuyorsunuz.
VALÈRE: Ah! Beni başkalarıyla kıyaslamayın, Élise. Benden ne tür kötülük görürseniz görün, beni başkalarıyla kıyaslamayın. Size karşı hissettiklerim tükenecek türden duygular değil, hayatımın sonuna kadar sürecek olan duygulardır.
ÉLISE: Ah! Valère, herkes buna benzer nutuklar çeker. Bütün erkekler konuşmada aynıdır ve onları farklı kılan sadece eylemlerdir.
VALÈRE: Madem önemli olan şey eylemler; o hâlde beni yargılamadan evvel neler yapacağımı bir görün ve yersiz korkularınızla beni suçlamayın. Yalvarırım, acımasız şüphelerin hassas darbeleri ile yakmayın, bekleyin de sizi hislerimin gerçekliğine inandırayım, yüzlerce kanıt sereyim önünüze.
ÉLISE: Sevdiğimiz insanlar tarafından ikna edilmemize ne kadar kolay izin veriyoruz! Evet, Valère, kalbinizin beni aldatmayacağına inanıyorum. Beni gerçek bir aşkla sevdiğinize ve bana sadık kalacağınıza inanıyorum: Bütün bunlardan bir kez daha şüphe duymak istemiyorum, bana yüklenebilecek suçların endişesinden üzüntü duyuyorum.
VALÈRE: Peki bu korkuya sebep olan şey nedir?
ÉLISE: Sizi herkes benim gözlerimle görebilseydi böyle bir korku duymazdım. Sizin kişiliğinizi bildiğim için sizinle yaptığım her şeyi doğru buluyorum. Kalbim, kendini savunurken iyi bir insan olduğunuzu ve cennetin beni size adadığını dile getiriyor. Bizi birbirimize denk getiren o şaşırtıcı tehlikeyi her saat kendi kendime hayal ediyorum; dalgaların gazabından benimkini sakınmak için kendi hayatınızı riske atmanıza neden olan o şaşırtıcı cömertlik; beni sudan çekip çıkardıktan sonra gösterdiğiniz şefkat dolu bakımlar ve ne zamanın ne de zorlukların ertelediği bu ateşli aşkın özverili saygısı; ebeveynlerinizi, memleketinizi aramaktan vazgeçip burada kalabilmek ve beni her gün görebilmek için babamın uşağı olmaya razı oldunuz. Bütün bunlar şüphesiz üzerimde harika bir etkiye sahip; bu saydıklarım benim gözümde bu nişanı kabullenmek için yeterli sebeplerdir; belki bir başkasına kanıtlamak için yeterli olmayabilir fakat kimsenin hislerimi anlayabileceğini zannetmiyorum.
VALÈRE: Bütün bu söylediklerinizin içinde değer verebileceğiniz yegâne şey sevgimdir ve sahip olduğunuz vicdan azabına gelince, babanız sizi haklı çıkarmak için çok fazla çaba sarf ediyor. Bir tarafta cimriliği,