Cimri. Мольер (Жан-Батист Поклен)

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cimri - Мольер (Жан-Батист Поклен) страница 3

Cimri - Мольер (Жан-Батист Поклен)

Скачать книгу

İstediğim gibi nöbet bekler; istediğim şeyi istediğim yere saklarım. Şu muhbire bak sen! (Kendi kendine) Bu adam altınlarımın kokusunu almış olmasın! (Yüksek sesle) Sen gidip herkese bu evde saklı para olduğunu da söylersin! Senden her şey beklenir.

      LA FLÈCHE: Bu evde saklı para mı var?

      HARPAGON: Hayır, serseri, onu söylemiyorum. (Kendi kendine) Bu adam beni delirtecek. (Yüksek sesle) Söylemek istediğim, bana kötülük etmek için gidip insanlara para sakladığımı söylersin.

      LA FLÈCHE: Olsun veya olmasın, sizin paranızdan bize ne fayda gelir ki?

      HARPAGON: (Tokat atmak için elini kaldırır.) Ukala herif! Koparırım kafanı! Defol git buradan!

      LA FLÈCHE: Gidiyorum.

      HARPAGON: Dur. Benden bir şey mi çaldın?

      LA FLÈCHE: İnsan sizin neyinizi çalabilir ki?

      HARPAGON: Buraya gel, aç ellerini.

      LA FLÈCHE: Buyurun!

      HARPAGON: Diğer elini de aç.

      LA FLÈCHE: Diğer elimi mi?

      HARPAGON: Evet! Diğer elini!

      LA FLÈCHE: Buyurun! İşte diğer elim!

      HARPAGON: (Pantolonunu işaret ederek) Şurada bir şey yok mu?

      LA FLÈCHE: Siz bakın.

      HARPAGON: (Pantolonun diz kısımlarını yoklar.) Bu yüksek pantolonlar, çalınan şeylerin alıcısı olmaya meyillidir; böyle pantolon giyenleri asmalı!

      LA FLÈCHE: Ah! Bu adam korktuğu şeyi hak ediyor! Ona ait bir şeyler çalmaktan zevk duyardım.

      HARPAGON: Huh?

      LA FLÈCHE: Ne?

      HARPAGON: Ne çalmaktan bahsediyorsun?

      LA FLÈCHE: Bir şeyler çalıp çalmadığımı anlamak için dokunmadığınız yerim kalmayacak dedim.

      HARPAGON: (Ceplerini karıştırır.) Kalmaz, bakarım elbette.

      LA FLÈCHE: Bütün cimrilerin canı cehenneme!

      HARPAGON: Kimin canı cehenneme dedin?

      LA FLÈCHE: Bütün cimrilerin.

      HARPAGON: Kimmiş o cimriler?

      LA FLÈCHE: Korkunç ve aşağılık insanlar!

      HARPAGON: Kim onlar?

      LA FLÈCHE: Siz neden üzerinize alınıyorsunuz?

      HARPAGON: Alınırsam alınırım.

      LA FLÈCHE: Size söylediğimi mi zannettiniz?

      HARPAGON: Nasıl anlamak istersem öyle anlarım. Sen kime cimri diyorsun onu söyle.

      LA FLÈCHE: Külahıma diyorum.

      HARPAGON: O külahını sana yediririm.

      LA FLÈCHE: Cimrileri lanetlemek de mi yok?

      HARPAGON: Var, var ama benim karşımda dedikodu yapmak yok. Anladın mı? Kapat çeneni!

      LA FLÈCHE: Kimsenin adını vermedim ki.

      HARPAGON: Konuşursan seni döverim.

      LA FLÈCHE: Sırları olan düşünsün!

      HARPAGON: Çenene sahip çıkacak mısın?

      LA FLÈCHE: Evet ama zoraki bir şekilde.

      HARPAGON: Zorla mı, tabii!

      LA FLÈCHE: (Bir cep daha göstererek) İşte bir cebim daha var. Ona da bakın. Mutlu musunuz şimdi?

      HARPAGON: Hadi aratma ceplerini, ver.

      LA FLÈCHE: Neyi vereyim?

      HARPAGON: Ne aldıysan, onu geri ver.

      LA FLÈCHE: Sizden hiçbir şey almadım ki.

      HARPAGON: Öyle mi?

      LA FLÈCHE: Evet, öyle.

      HARPAGON: Defol git o zaman. Cehennemin dibine kadar yolun var.

      LA FLÈCHE: Ne güzel kovuldum.

      HARPAGON: Çaldığın herhangi bir şey varsa vicdanına otursun!

      DÖRDÜNCÜ SAHNE

      HARPAGON

      HARPAGON: Elbette, büyük miktarda parayı evde tutmak hiç de küçük bir sorun değil; bütün mal varlığını iyi saklamış ve sadece masrafı için gereken kadarını evinde tutanlar kutsanmıştır. Bütün bir evin içinde sadık bir saklama yeri icat etmek kabalık olmaz. Çünkü benim için kasalar şüphelidir ve onlara asla güvenmek istemem. Onları hırsızlara açık bir yem olarak görüyorum ve insanın saldıracağı ilk şey her zaman bu olur.

      BEŞINCI SAHNE

      HARPAGON, ÉLISE, CLÉANTE

      HARPAGON: Ancak evdeki bahçeme on bin altın gömmekle iyi ettim mi bilmiyorum, oldukça büyük bir meblağ… (Burada erkek ve kız kardeş alçak sesle konuşarak gelirler.) Aman Tanrı’m! Kendime ihanet ettim. Sinir başıma vurmuş olmalı, tek başıma akıl yürütürken yüksek sesle konuştuğuma inanamıyorum. Hayrola?

      CLÉANTE: Bir şey yok, baba.

      HARPAGON: Ne zamandan beri buradasınız?

      ÉLISE: Şimdi geldik.

      HARPAGON: Söylediklerimi işittiniz…

      ÉLISE: Neyi baba?

      CLÉANTE: Biz bir şey duymadık.

      HARPAGON: Duydunuz, duydunuz.

      ÉLISE: Affedersiniz baba, biz bir şey duymadık.

      HARPAGON: Birkaç cümle duyduğunuzu biliyorum, kendi kendime bugünlerde para bulmanın ne kadar zor bir şey olduğunu söylüyordum, evinde on bin altını olanlar ne mutlular diyordum.

      CLÉANTE: Biz sizi rahatsız ederiz diye yaklaşmıyorduk.

      HARPAGON: İçiniz rahat etsin diye söylüyorum, ağzımdan çıkanları yanlış anlayıp on bin altınım var zannetmeyin diye.

      CLÉANTE: Biz sizin işlerinize burnumuzu sokmayız.

      HARPAGON: Keşke on bin altınım olsa ama nerede!

      CLÉANTE: Sanmıyorum ki…

      HARPAGON: Neler yapardım o altınlarla.

      ÉLISE:

Скачать книгу