Çocuk Şiirleri. İbrahim Alâettin Gövsa
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Çocuk Şiirleri - İbrahim Alâettin Gövsa страница 3
Memleketimizde ise bu ihtiyaç büyüklerimizce bile anlaşılmış değildir. Yalnız nasihatten ibaret olup, gönle ve vicdana hitap etmeyen manzumelerin/şiirlerin çocuklarımızı ne dereceye kadar tatmin edebileceği ortadadır.
Yüksek Öğretmen Okulu’nun çalışkan müdürü Satı Beyefendi’nin görüşleri doğrultusunda yayınlanan Tedrisat-ı İbtidaiye dergisinde saygıdeğer üstatlarımızdan Tevfik Fikret ve Mehmet Emin Beyefendi’nin sayılı birkaç şiiri istisna edilecek olursa denilebilir ki beş altı yaşında bir çocuğun idrak ve hissine müsait manzum eserlerimiz hemen hemen yok gibidir.
Bununla birlikte bazı kimselerin şahsi görüşlerinde yer verdikleri gibi çocuklara anlayabilecekleri tarzda şiirler belletmekten gaye; onları mutlaka şair olmaya hazırlamak değildir. Belki ahenk ve kafiyenin anlayışı geliştirmesinden ve ezberleme kolaylığından faydalanarak onların masum gönüllerindeki duyguları harekete geçirmek, onları hisseden, düşünen insanlar hâline getirmektir. Ne tarafa meyledeceği belli olmayan kalpleri doğruluk, fedakârlık ve vatanseverlik için çarpmaya alıştırmaktır.
Çocuk kalbi işlenmemiş bir elmas gibi kıymetli bir şekil almaya gayet müsait iken onu ihmal ederek kömür gibi siyah bırakmak, özellikle milletimizin yetiştirdiği zeki ve cevval dimağları büyük ninelerin boş inançlarını ve eski okul kitaplarının anlaşılmaz ibareleri ile düzeltmeye çalışmak manevi bir cinayettir.
Ben küçük bir tecrübe neticesinde anladım ki, bir alfabe kitabı, küçük bir metin yazabilmek büyük bir gücü, büyük bir çalışmayı gerektirmektedir. Bunları meydana getirmek memleketimiz için kocaman bir kitap yazmaktan da önemli kestirme ve faydalı bir hizmet olur. Lakin bu vazife görmüş, güçlü öğretmenlere ait ve layık; benim şu küçük kitap ile ümit ettiğim hizmet ise onlara nispetle gayet önemsizdir.
Çeşitli tarzda, çeşitli konuda ahlak dersi vermiş olmaktan çekinerek nasihat ve ahlaki öğütleri hikâyelerin vereceği his ve fikirlerden netice çıkartılması için çocukların zekâsına bıraktım. Fransızcadan tercüme ve iktibas ettiğim bazı şiirlere ise millî bir şekil vermeye çalıştım. Çocuklar için daha uygun olduğundan şiirlerin çoğunda hece veznini tercih ettim. Ancak aruz vezninin ahengini de bildiğim için bazı şiirlerimde de bu vezni tatbik etmekten çekinmedim. Arzu ettiğim gayeye varabilmek için yazdığım şiirler gayet azdır. Fakat ileride bir ikinci kitabı yayınlamak yahut bunu usta şairlerimizden beklemek üzere şimdilik bu kadarını kitap olarak yayımlamakta sakınca görmedim.
Birkaç çocuk kalbi kazanabilmek, şu ehemmiyetsiz hizmetin en büyük mükâfatıdır.
Ciddi ve asil bir amaca yönelik olan çalışma pek naçiz olabilse de yine de meyvasını vermekten geri kalmıyor. Şu küçük kitap, ilk baskısının hemen ardından vazifesini yapmış, tükenmiştir. Ve küçük okulluların çırpınan gönüllerinde kazandığı beğeni kadar büyüklerimizin nazarında da beğeniye mazhar olmuştur. Bu başarının sebebini eserin kıymetinden daha ziyade çocuk şiiri geleneğinin yeniliğine ve çocuk şiirlerine duyulan ihtiyaca bağlamakta tereddüt etmeyen yazarı; bütün minimini okuyucularıyla, beğenilerini yazılı veya sözlü olarak belirten edebiyatçılarımıza teşekkür etmeyi kendine bir vazife olarak kabul eder.
Hevesten ziyade bir amaca hizmet olunduğu takdirde yazı yazanlarımız için o kadar çok yol vardır ki, belli bir sahada edebî ömrü tamamlamak makul kabul edilemez.
Ali Ulvi Bey’in Çocuklarımıza Neşideler ismindeki mükemmel eseri bizim kitabımızdan sonra yayınlanmamış olsaydı, terbiye amaçlı şiirlere duyulan ihtiyaç karşısında Çocuk Şiirleri isimli eserimiz pek naçiz ve sönük kalırdı. Adileştirilmemek şartıyla bu çığır henüz pek yeni kabul edilebilir. Çünkü küçüklerini ihmal eden bir millet büyüyemez ve gelecek nesillerin bugünkü nesilden fazla düşünüldüğü, şu kitapçığın gördüğü rağbet ile ispatlanmıştır.
Bugün şu mini mini eseri ilavelerle tekrar yayınlarken birkaç değil bir çok çocuk kalbi kazanmış olmaktan mesut ve bahtiyarım.
ŞİİRLER
Sevgili Hadi,
Şu mini mini kitabı sana ithaf ediyorum. Çünkü içindeki manzumelerin hemen hepsini senin his ve fikrinle yine senin için yazmıştım. Kelimeleri benim olsa bile mânâsı, ruhu senindir. Eğer birkaç yavru arkadaşın da bundan istifade edebilirse benden ziyade sevinmek sana aittir.
ALLAH SEVGİSİ
Kim çıkarır sabahleyin erkenden,
Dünyamıza ışık veren güneşi?
Gece vakti denizlere serpilen,
Ay doğuyor, kim yapıyor bu işi?
Kışın kuru sandığımız fidana,
Baharda kim yeşillikler giydirir?
Bülbül öter, yuva yapmış ormana,
Bu sedayı ona acep kim verir?
Annenize sizi sevmek hissini,
Onun ruha şifa veren sesini,
Kalbinize doğru olmak dersini,
Kim veriyor bu şeylerin hepsini?
Vatan, millet ne demektir bilmeden,
O sevgiyi kalbinize kim verdi?
Babanızdan güzel bir şey isterken,
Gönlünüze kim koyuyor ümidi?
Akşam üstü karanlıklar içinde,
Milyonlarca yıldızı kim parlatır?
İşte bütün bu şeyleri düşünen,
Yapan, eden, yaratan hep Allah’tır.
Hak sevgisi taşımalı vicdanlar;
Böylelikle mesut olur insanlar.
DİN
Okursanız bir kitabı
Sahibini sorarsınız,
Gördünüz mü bir hoş yapı
Yapan kimse ararsınız.
Sahipsiz mi yerler, gökler?
Düşününce insan anlar;
Her şey bize ispat eder:
Büyük, kâdir bir Allah var.
Hepimizi yaratanı
Sorup bilmek vazifedir;
Vazifedir fakat onu
Bize işte din öğretir.
Doğruluğun, iyiliğin
Yolu onunla bulunur;
Bunu iyi bilin ki din,
Vicdanların kanunudur.
Allah bize bir peygamber
Bir de Kur’ân’ı göndermiş;
Onun ile bize söyler
Doğru nasıl olur her iş.
Saçma, hile, yalan asla
Yoktur