Anne Frank'ın Hatıra Defteri. Анна Франк
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Anne Frank'ın Hatıra Defteri - Анна Франк страница 11
![Anne Frank'ın Hatıra Defteri - Анна Франк Anne Frank'ın Hatıra Defteri - Анна Франк](/cover_pre1259661.jpg)
Sevgili Kitty, Gizlenen insanların başlarına her geçen gün ilginç şeyler geliyor. Bir küvetimiz olmadığı için çamaşır leğeni kullanıyoruz ve tek sıcak su kaynağı alt kattaki ofiste olduğu için yedi kişi resmen sıraya giriyoruz. Yedimiz de birbirimize benzemediğimiz için hepimiz ofisin farklı yerlerinde, bazımız utana sıkıla yıkanıyoruz. Peter, cam olmasına rağmen mutfak kapısının orada yıkanıyor. Yıkanacağı zaman, tek tek yanımıza gelip yarım saat boyunca mutfağa uğramamamızı tembihliyor. Sadece bunu söylemekle yetiniyor. Bay van Daan üst katta yıkanıyor. Sıcak suyu, kendi rahatını bozmamak için ta üst kata, odasına taşıyor. Bayan van Daan şimdilik yıkanmıyor. Uygun bir yer bulmaya çalışıyormuş hanımefendi. Babam özel ofiste yıkanırken, annem ocak siperinin arka tarafındaki mutfakta yıkanıyor. Margot ve ben de ön taraftaki büroyu kullanıyoruz. Cumartesi öğleden sonraları perdeler kapalı olduğu için karanlıkta rahat rahat temizleniyoruz. O sırada banyo sırası beklemeyenlerden biri, pencereden dışarıyı gözetliyor ve dışarıdaki insanların yaptıkları şeylere hayretle bakıyor.
Bu yıkanma işini hiç sevmiyorum, onun için kendime daha çok rahat edebileceğim bir yer bulmaya çalışıyorum. Leğenimi büyük ofis lavabosunun oraya koyma fikrini bana Peter verdi. Orada oturabilirim, ışığı açabilirim, kapıyı kilitleyebilirim, kimsenin yardımı olmadan yıkanabilirim ve en önemlisi kimse beni görmez. Bu güzelim banyomu ilk olarak pazar günü kullandım ve kulağa ilginç gelse de en çok burayı sevdim.
Çarşamba günü, aşağıdaki tuvaletteki su borularını taşımaya bir tesisatçı geldi. Muhtemelen amaç, kış ayı boyunca boruların soğuk su yüzünden donarak tıkanmasını önlemekti. Tesisatçının ziyareti bizim için pek hoş değildi. Gün içinde su kullanmayı bırak, tuvalete bile gidemez olduk. Bu sorunu nasıl çözdüğümüzü anlatmayı pek istemem ama bunları sana anlatamayacak kadar erdemlilik taslayan biri değilim. Buraya geldiğimiz ilk günlerde, babamla birlikte bir çeşit lazımlık yapmıştık. Bunu yapabilmek için bir konserveyi feda etmemiz gerekiyordu. Tesisatçı geldiği zaman konserveleri odaya koyduk. Hepsi de doluydu. Bu yaptığımız, tüm gün ses çıkarmadan durmak zorunda kalmamdan daha az kötüydü. Lak lak edememenin, Bayan Vak Vak için ne kadar zor olduğunu biliyorsun. Zaten normalde de fısıldayarak konuşuyoruz. Konuşmayı bırak, hareket dahi edemiyoruz ve bu çok daha kötü.
Üçüncü günün sonunda, otura otura belime kramp girdi. Kalçam acımaya başladı. Zamanında yaptığım jimnastiğin faydalarını görmüyor değilim.
1 Ekim 1942, Perşembe
Sevgili Kitty, Dün yüreğime iniyordu. Saat sekizde aniden zil çaldı. Birilerinin bizi almaya geldiğini düşündüm. Kim olduğunu söylememe gerek yok. Evdekiler bunun ya çocuklar ya da postacı olduğunu söyleyince biraz sakinleştim.
Burada günler çok sakin geçiyor. Yahudi bir eczacı ve kimyager olan Bay Levinsohn, mutfakta Bay Kugler için çalışıyor. Tüm binayı avucunun içi gibi bildiği için korkuyoruz. Eskiden laboratuvar olarak kullandığı yere bakmak isteyebilir çünkü. Hepimiz büyük bir sessizliğe büründük. Ele avuca sığamayan Anne’ın saatlerce oturup çıtını çıkaramayacağını üç ay önce kim söyleyebilirdi ki?
Bayan van Daan’ın doğum günü 29 Eylül’deydi. Büyük bir kutlama düzenlemedik ama çiçekler, ufak tefek hediyeler verdik ve güzel bir sofra hazırladık. Gördüğüm kadarıyla eşinin verdiği kırmızı karanfil, bu ailede gelenek hâline gelmiş.
Hazır Bayan van Daan’dan bahsetmişken babama kur yapması beni çileden çıkarıyor. Elleri sürekli babamın yanağında ve başında. Ayrıca eteğini yukarıya katlayıp Pim’in dikkatini çekecek sözler söylüyor. Allah’tan Pim, onu ne sevimli ne de güzel buluyor. Bunun için de kadının cilveleri karşılıksız kalıyor. Sen de biliyorsun ki ben kıskanç biriyim, böyle şeylere asla tahammül edemem. Sonuçta annem onun eşine böyle hareketler sergilemiyor ki… Bunu Bayan van Daan’ın kendisine de söyledim.
Peter, ara sıra oldukça eğlenceli olabiliyor. Bir tane ortak özelliğimiz var, o da herkesi güldüren kılık kıyafetimiz. Bir keresinde Peter, annesinin dar bir elbisesini giymişti. Ben de arkasından onun takımını giymiştim. Peter, başına bir şapka geçirmişti. Ben de bir kasket takmıştım. Tüm bunlar herkesi güldürdü ve onları az da olsa eğlendirmiş olduk.
Bep, Margot ve bana yeni etekler almak için Bijenkorf’a gitti. Kumaş üstüme patates çuvalı geçirmişim gibi gözüküyor. Eskiden olsa böyle şeyleri satmaya cesaret edemezlerdi. Şimdi Margot’un eteklerine 24, benimkilere 7.75 gulden verdik.
Bep; Margot, Peter ve bana stenografi2 öğrenmemiz için mektupla öğretim3 dersleri ayarlamış. Seneye bu zamanlar muhteşem birer stenograf olacağız, bekle ve gör! Böylesi ilginç ve gizli yazım teknikleri öğrenmek, her durumda çok önemli.
Sol elimin işaret parmağı acıdığı için hiç ütü yapamıyorum. Şansa bak!
Bay van Daan, sofrada yanına oturmamı istedi çünkü Margot onun söylediği kadar yemek yemiyor. Bana göre hava hoş. Bahçenin etrafında minicik siyah bir kedi dolanıyor. Bu kedi bana bir tanecik Moortje’mi hatırlattı. Bana göre hava hoş dememin sebebi de annemin masada sürekli bana bir kusur bulmasıydı. Şimdi ceremesini Margot çekecek diyeceğim ama annem ona laf sokmuyor çünkü o, ne de olsa mükemmellik abidesi! Bu günlerde bu mükemmellik timsaline sataşıyorum. Buna çok sinir oluyor. Belki, söylediğim şeyler, onun kendini beğenmiş tavrını biraz olsun değiştirir. Bunun zamanı çoktan geldi.
Bu ufak tefek konudan sonra Bay van Daan’dan bir bilmece geliyor: Doksan dokuz defa tık, bir defa tak eden şey nedir?
Bir ayağı alçıda, baston kullanan kırkayak.
3 Ekim 1942, Cumartesi
Sevgili Kitty,
Dün herkes bana takıldı çünkü yatakta, Bay van Daan’ın yanına uzanmıştım. “Hem de bu yaşta! Flaş flaş!” gibi şeyler söylediler. O kadar saçma ki. Onların kastettiği şekliyle söylüyorum, Bay van Daan’la yatmayı asla istemem.
Dün yine annemle tartıştık ve kıyameti kopardı. Babama, bütün kabahatlerimi söyledi ve ağlamaya başladı. Tabii bunlar beni de ağlattı. Başımın ağrısı da bunun tuzu biberi olmuştu. En sonunda babama, onu annemden katbekat daha fazla sevdiğimi söyledim. Ben öyle düşünmesem de bana, tüm bunların geçeceğini söyledi. Annem katlanılacak gibi değil. Kendimi sakin olmaya ve sesimi yükseltmemeye zorluyorum. Yoksa suratının ortasına koca bir darbe indirmiştim şimdiye! Neden ona karşı büyük bir sevgisizlik hissettiğimi bilmiyorum. Babamın söylediğine göre, annem kendini iyi hissetmediğinde ben ona yardımcı olmayı teklif etmeliymişim. Bunu yapmam, yapamam çünkü ondan hazzetmiyorum ve bunu yapmayı istemiyorum. Annemin bir gün öleceğini aklıma getiriyorum ama babamın ölümünü düşünemiyorum bile. Çok kaba olduğumun farkındayım ama ne yapayım, hissettiklerim bunlar. Umarım annem bu yazdığımı ve diğerlerini asla okumaz.
Son zamanlarda yetişkinlerin okuduğu kitaplardan okumama müsaade ediyorlar. Şu anda Nico van Suchtelen’in yazdığı Eva’nın Gençliği adlı kitabı okumakla zaman geçiriyorum. Genç
2
Harf, noktalama işareti ve kelime yerine sembol ve kısaltma kullanılan hızlı yazı yazma sistemi (ç.n.)
3
Mektupla öğrenim, 1830’lu yıllarda başlamıştır. Bir okul tarafından posta yolu ile yürütülen uzaktan öğretim yöntemidir. (ç.n.)