Modern Seyahatname. Osman Oktay
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Modern Seyahatname - Osman Oktay страница 10
Semerkand Şehr-i Sebz yolu üzerindeki Çerağcı Kabası’ndan
Semerkand’da Bibi Hatun Camii avlusunda rahle
Semerkand’da Buhari Hz. kabri
Semerkand’da Emir Timur Türbesi
Semerkand’da İmam Maturidi Türbesi
Şah-ı Zinde Türbesi
Taşkent’te Hz. Osman dönemi Kur’an
Taşkent’te İmam Külliyesi
AH BÜROKRASİ VAH BÜROKRASİ
Türkmenistan Bağımsızlık Anıtı
TÜRKMENİSTAN
Kırgızistan ve Özbekistan gezilerimizi anlattığım yazılarımı şu ifadelerle bitirmiştim: “Biz, akıl almaz bir devlet bürokrasisi sebebiyle bu güzel hatıraları barındıran Türkmenistan’ımızı -şimdilik- göremedik. İnşaallah en kısa zamanda bu dileğimiz gerçekleşir ve oradaki kardeşlerimizle de kucaklaşırız.”
Evet, akıl almaz bir devlet bürokrasisi ile karşılaştığımız için Türkmenistan’ı gezmemiz ve güzelliklerini yaşayıp atalarımızın oralardaki hatıralarını yerinde görmemiz mümkün olmamıştı. Yılmadım ve girişimlerimi sürdürdüm. Buna rağmen gezip görmek, ata yurdumuzun bir parçası olmaktan öte -büyük bir ihtimalle- bilmem kaç göbek ötedeki dedelerimin geldiği yer olan Türkmenistan’ı tanıtmaktan başka amaç taşımadığım halde yine de gidemedim. Şöyle ki: Konuyu daha önce Türkmenistan Büyük Elçiliğimizi yapan bir diplomatımıza anlatmış ve isteği üzerine yetkililere ulaştırması için şöyle bir yazı yazmıştım:
“Sayın Büyükelçim;
Türkmen olmamız ve atalar yurduna olan hasret duygularımız sebebiyle Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nden özellikle Türkmenistan’a karşı özel bir sempatim var. Ne yazık ki bugüne kadar bu güzel ve şirin ülkeyi ziyaret etmem mümkün olmadı. En kısa zamanda ziyaretimi gerçekleştirip hazırlamakta olduğum Seyahat Kitabı’nda Türkmenistan’ı en güzel yanlarıyla tanıtmak arzusundayım.
Eğer mümkünse 26 Ekim 2014 günü Türkmenistan’da olup 27 Ekim’de kutlanacak olan Garaşsızlık (Bağımsızlık) Günü’ne katılmak ve 5 gün ya da bir hafta süreyle Türkmenistan’ı doya doya gezmek istiyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.”
Sayın Büyükelçimiz sağ olsunlar niyetimi ve amacımı meslektaşı ve aynı zamanda arkadaşı olan zamanın Türkiye Türkmenistan Büyükelçisi’ne iletti. Sayın Büyükelçi’nin sekreteri beni telefonla aradı ve gidiş – dönüş tarihlerimi sordu. Buna göre Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı’na, “Büyükelçilik ile temaslarda bulunmak üzere” açıklaması ile bir “nota” vererek (diplomatik dilde öyle ifade ediliyor) ülkelerine gidebilmem için resmi müracaatta bulundular. Bu müracaatta, yeşil pasaportumun ilgili bölümlerinin fotokopisi ile hangi tarihler arasında ve Türk Hava Yolları’nın hangi sefer sayılı uçakları ile gidip döneceğim bile belirtilmişti. Büyükelçiliğimizin sekreteri on – on beş gün sonra arayarak üzgün bir ifade ile izin çıkmadığını belirttikten sonra bahar aylarında tekrar müracaat etmemi tavsiye etti. Kendisine çok teşekkür ederek Sayın Büyükelçimize de teşekkür ve hürmetlerimi iletmesini söyledim. Kendimi suçlu gibi hissediyordum. Öyle ya, daha önce grup olarak yaptığımız müracaat kabul görmemiş, fert olarak da gitmem mümkün olmamıştı. Türkmenistan’ı sevdiğim, üstelik Türkmen olduğumu söylediğim için adeta suçlu ve sakıncalı biri gibiydim! Evet, Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta da Oğuzhan heykeli var, benim Türkiye’de doğup büyüdüğüm yer olan ve eski adı Oğuzhan olarak bilinirken her ne hikmetse “Bucak” olarak tescillenmiş olan ilçemde de… Buna rağmen Türkmenistan’a gitmek, gidebilmek mesele oluyorsa artık başka ne diyeyim?
Tavsiyeye uyarak bahar aylarında yeniden müracaat etme niyetim olsa da git-geller içindeydim. Ya bir olumsuz cevap daha alırsam! Sonunda, Türkmenistan’a olan sevgi ve özlemim baki kalmak üzere o güzel ülkenin basiretsiz bürokrasisine bir tepki olarak gitmekten -daha doğrusu- gidebilmek için yeni bir müracaatta bulunmaktan vazgeçmiştim ki, daha önce İran seyahatine çıktığım şirketten aradılar ve Türkmenistan’a vize alabileceklerini, 2015 Kasım ayı başları için organizasyon yaptıklarını bildirdiler. Bu işin kolay olmadığını ve konu ile ilgili olarak başımdan geçenleri anlatmama rağmen oldukça iddialı idiler. Belirledikleri tarihler için vize alamayınca işin zorluğunu anladılar ama onlar da benim gibi “inatçı” idiler. Yaptıkları görüşmelerden sonra Kasım 2015 sonları için yeni bir tarih belirlendi ve beklemeye koyulduk. Derken, hareket tarihine 4 gün kala malum haber geldi: “Türkmenistan’da at şenlikleri olduğu için dışarıdan turist kabul etmiyorlarmış. Onun için seyahat iptal edildi!” Hayret ki ne hayret!…
Ekim ayı sonlarında Garaşsızlık (Bağımsızlık) Bayramları olur, turist kabul etmezler, Kasım ayında At Şenlikleri olur, dışarıdan gelecek olanlara göstermezler. Yani kendileri çalıp kendileri oynamayı çok seviyorlar vesselam. Daha önce de yazdığım gibi başka ülkeler turist çekebilmek için adeta dokuz takla atarlarken Türkmenistan’ın tutumunu anlamak mümkün değil. Avrupa ülkeleri, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Moğolistan -hatta Suriye krizi çıkana kadar- Rusya bile bizi kabul ediyor, oralarda dilediğimiz gibi geziyoruz ama Türkmenistan’a gidebilmek için kırk dereden su getirmemiz isteniyor; olacak iş değil! Türkmenistan’daki kardeşlerimizin hiçbir kabahatleri yok ama yöneticilerinin tutumlarından dolayı onlardan ve o diyarda medfun bulunan Sultan Alparslan’ın, Sultan Sencer’in ruhlarından özür dileyerek bu ülkeye seyahat planlarımı gündemden çıkarıyorum demiştim ki, Şubat ayı başlarında bir seyahat firmasından telefon geldi. Türkmenistan’da irtibat halinde oldukları firma, 2017 Nevruz Şenlikleri için 16 kişilik davetiyeleri olduğunu ve organize ederlerse kesin olarak götürebileceklerini ifade etmişler. Onlar da beni aradı, çoğu yeşil pasaportlu olarak grup tamamlandı ve müracaatlar yapıldı. Ancak hareket gününden iki gün öncesine kadar bir türlü netlik kazanmadı. Dolayısıyla uçak rezervasyonları iptal edilmiş, resmi kurumlarda çalışanlar izin alamamışlardı ve günlerden Cuma, saat 17.00 idi. Yani yorgunu yokuşa sürmek diye buna denirdi işte ve biz Türkmenistan’a yine gidemedik. Bu satırları, konunun ne kadar önemli olduğunu vurgulamak ve iki ülke arasındaki devlet ve siyaset adamlarının artık bir çözüm bulmalarının şart olduğunu dile getirmek için yazıyorum vesselam… Türk Dünyası aşkım galebe çaldığı için “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk Dünyası” için “Hayaller, Hatıralar ve Gerçekler”i konu alan kitabımda Türkmenistan’a yer vermeden geçmiyor; “İnadına Türkmenistan” diyorum.
Bürokrasiye İnat Türkmenistan
Bu güzel ve şirin ülke,