Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov - Анонимный автор страница 11
Gerçekten de yukarıda söylendiği gibi oldu ve Cengiz Bey soyunup hizipler arası mücadelelere girdi ve hemen birbirlerine rakip olarak gruplaşan yazarların bir grubunun ateşli lideri hâline geldi.
Şüphesiz iş başına yeni geldiği dönemde Sovyet yönetimi televizyon, internet, hatta radyo gibi çok güçlü yayın organlarının desteğini alamamıştı. Bu yüzden gazete, dergi ve tiyatroyla birlikte edebiyat da Komünizm ideolojisinin halka dayatılması için önemli bir silah olarak görülmüş, devlet mülkiyetine alınmıştı. Sovyet ülkeleri edebiyatlarının devletleştirilmesi süreci, 1934 yılında özel olarak gerçekleştirilen bir kurultayda SSCB Yazarlar Birliği’nin ve millî cumhuriyetlerde bölümlerinin kurulması kararı ile sona ermişti.
İşte bu 1934 yılında Kırgız yazarlarının ilk kurultayı toplanmış, bu kurultayda Kırgızistan Yazarlar Birliği şekillenmiştir. Bu birlik sözde, edebî metinleri yaratan insanların kendi istekleriyle (yani, iradeleriyle) birleşmiş toplumsal (yani, devletle ilgisi olmayan!) bir birlik olarak kabul edilmiş, uygulamada ise parti ve hükûmet yönetimine siyasi, materyal ve maddi yönden doğrudan bağımlı küçük bir devlet kurumu olmuştur.
Kırgız yazarlarının kurultayları 1954 yılından sonra beş yılda bir gerçekleştirildi. Kurultaylarda Yazarlar Birliği’ne 30-40 üyeden oluşan bir idare, bu üyeler arasından seçilen 8-10 kişilik bir divan ve divan üyeleri arasından seçilen üç sekreter (başkanı birinci sekreter) seçimle iş başına geliyordu. (Uygulamada hepsini Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesi bir gün öncesinde tespit ediyor, kurultayda sahte bir şekilde yazarlara gizli oy verdirtiliyordu.)
Yazarlar Birliği’nin, kurultayda “seçilen” üç sekreterinin yönetimi altında küçük (8-10 personelli) bir kadro, üç yazılı basın organı (Ala Too ve Literaturnıy Kırgızstan dergileri ve Kırgızstan Madaniyatı gazetesi) ve Komünist yazarları bünyesinde toplayan bir parti birliği mevcut idi.
Birliğin yönetim kadrolarına sahip olmak için iddialı yazarlar arasında büyük mücadeleler yapılıyordu. Çünkü Birinci Sekreter daima Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesinin bir üyesi ya da üye adayı oluyor, SSCB ya da Kırgız SSCB parlamentosuna milletvekili olarak “seçiliyordu”. Yazarlar Birliği’nin diğer iki sekreteri de halk tarafından toplumsal önemi olan insanlar olarak tanınıyordu. Ayrıca birliğin yönetim organları aylığı iyi, işi rahat bir fahri hizmet gibiydi. İkinci olarak bu kadrolara oturanlar eserlerini yazma ve yayımlama açısından avantaja sahip oluyorlardı, bununla birlikte genç yazarların SSCB Yazarlar Birliği üyeliğine alınmalarında, üyeliğe alınanların eserlerinin yayımlanması ve Rusçaya tercüme edilmesinde, hükûmet tarafından yazarlara verilen imtiyazların paylaştırılmasında hâlledici bir rol oynuyorlardı.
Kırgızistan Yazarları Üçüncü Kurultayı 1959 yılı Şubat’ında gerçekleştirildi. Bu kurultayda Literaturnıy Kırgızstan dergisinin fahri editörü Cengiz Aytmatov Yazarlar Birliği İdaresi ve Divanına üye, Toktobolot Abdumomunov (1922-1992) İdare Birinci Sekreteri ve Şükürbek Beyşenaliyev (1928-2001) ile Süyümbay Eraliyev (1921) düz sekreterler olarak seçildiler.
T. Abdumomunov bu zamana kadar parti üyeliğine geçmeden, aylıklı bir işte çalışmadan, birbiri ardına piyesler yazmak ve tiyatrolarda sahneye koydurmak yoluyla ailesine geçim sıkıntısı çektirmeden bakan, usta bir dramacı olarak tanınan serbest bir kalem erbabıydı.
Elbette Sovyet Dönemi sona erinceye kadar herhangi bir bilgili insanın devlet sorumluluğu gerektiren herhangi bir göreve tayin edilmesi ya da “seçilmesi” için Komünist Parti üyesi olması gerekiyordu. Partiye geçmemesi göz önünde bulundurulduğunda T. Abdumomunov’un partisel, hükûmetsel ve toplumsal (yarı siyasi) görevlerde bulunma ve kariyer yapma amacı gütmediği düşünülebilir. Ancak tam bu dönemde eski Kültür Bakanı Abdıkapır Kazakbayev Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesinin (Kırgızistan KP MK’nin) üçüncü (İdeoloji Bölümü) sekreteri oldu ve baştan beri koruyup kolladığı hemşehrisi, aynı boydan olduğu akrabası T. Abdumomunov’u alelacele parti üyeliğine geçirdi ve Yazarlar Birliği İdaresi Birinci Sekreteri olarak seçtirdi.
Sovyet ülke yönetim sisteminin Cumhuriyet çapındaki büyük mevkilerine gelir gelmez bilimi güçlü akrabaların, hemşehrilerin, eş ve dostun devletin iyi görevlerine tayin edilmesi Kırgız bürokratlarının bir alışkanlığıydı. A. Kazakbayev de görünürde doğru sözlü, adaletli, prensipli bir komünistti ama iş kadro seçimine geldiğinde kabileci, hemşehrici, eş dostçu tipik bir parti bürokratı olarak kendini gösterdi.
Kırgızistan Yazarlar Birliği’nde T. Abdumomunov’un yardımcısı olarak çalışan iki sekreterden biri olan Ş. Beyşenaliyev öğrenci olduğu dönemde (1950) partiye geçmeyi başarmış ve Kırgız Pedagoji Enstitüsünü bitirdikten sonra çocuklar için çıkarılan Kırgızca edebî bir dergi ve gençler için çıkarılan siyasi bir gazetede başeditör, Kırgızistan Leninci Komünist Gençler Birliği Merkezî Komitesinde üçüncü sekreter olarak çalışagelmişti.
C. Aytmatov ile aynı dönemde edebiyat meydanına çıkan Ş. Beyşenaliyev “Cemile”nin yayımlandığı sırada iki çocuk hikâyesinin ve bir seçme hikâyeler kitabının, büyükler için iki piyes ve bir romanın yazarı olmayı başarmıştı. Bazı eserleri Rusçaya ve yabancı dillere tercüme edilerek yayımlanmıştı. O, Kırgız aydınları ve Moskova edebiyat muhitinde çocuk eserleri yazarı olarak daha çok tanınmaya başlamıştı.
Ş. Beyşenaliyev doğuştan akıllı, siyasi grupta kariyer edinmeye oldukça yatkın, çok şanslı bir gençti. Çalışkan, gayretli ve inatçıydı. Ancak onun parlak bir yazarlık yeteneği, derin bir edebiyat bilgisi ve nazik bir estetik zevk sahibi olduğunu söylemek zordu. Bunun yanı sıra kuru gururunun ağır basması dolayısıyla kendisinin C. Aytmatov’dan altta kalmayan usta bir yazar olduğu iddiasındaydı.
Dengi C. Aytmatov’un beklenmedik bir şekilde öne çıkması, dünya çapında ün kazanması millî edebî muhitte öncü bir genç yazar olarak kabul edilen Ş. Beyşenaliyev’in gururunu yerle bir etmiş, düşmanlık ve kıskançlık duygularını ateşlemiş olmalıdır. O, dengi olan kalem arkadaşının başarıdan başarıya koşmasını nesnel bir şekilde kabul edemediği için onunla uyumlu olma, yakınlaşma ve birleşme imkânından faydalanmadı, ona sırt dönme tavrı takındı.
Ş. Beyşenaliyev ile birlikte Yazarlar Birliği idaresinin düz “sekreterliği”ne seçilinceye kadar S. Eraliyev, İkinci Dünya Savaşı’na katılmış, oradan parti üyeliğine geçerek sağ dönmüş, savaştan sonraki yıllarda bölgesel siyasi bir gazetenin yazı editörlüğünde çalışmış, sonra Moskova’daki iki yıllık Parti Okulunu bitirmiş daha sonra da cumhuriyet çapındaki Kırgızistan Piyoneri isimli