Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov - Анонимный автор страница 17
Moskova’nın siyasi ve aydın elit kesiminin saygı ve sevgisine, desteğine layık olan Cengiz Bey Kırgızistan’ın parti ve hükûmet yöneticilerini o kadar önemsemese de olurmuş. Ancak bu yöneticiler Moskova’ya ne kadar bağımlı olurlarsa olsunlar, otonom güçleri olduğu için kendi vatandaşlarının durumlarını da unvan, ödül ve makam açısından olumsuz yönde etkileyebilirlerdi. Bunu anlayan Cengiz Bey yerel yönetimle bir yarışa girmeden, boy ölçüşmeden onlara hem rapor vermek hem de iş birliği yapmak gerektiği şeklinde bir düşünceye gelmiş olabilir.
Kısacası, birçok iç ve dış sebep ve faktör Cengiz Aytmatov’u Kırgızistan içinde sosyal ilerleme, doğruluk ve adalet için mücadele etmeye doğrudan girişmekten alıkoydu. Onun bir insan olarak kaderi, yazarlık hayatı ve siyasetteki çalışmaları da öncekine göre daha başka bir yola girdi. Bu yolda harcadığı seferinin sonuçlarını ayrıca incelemek gerekir.
Aytmatov, Ç. (1978). V soavtorstve s zemleyu i vodoy… Oçerki, stat’i, besedı, interv’yu.– Frunze, “Kırgızstan” basma üyü, -155- bet.
Mullojanov, M. (1974). Lyubov’yu k çeleveku. Predislovie k knige: Tolis P. Molodost’. i rasskazı. Moskva, 7 – bet.
Stamov, A. (19- sentyabr’, 1992). “Buzuku bödönölör”. Kırgız Tu-usu gazetası.
Tokombaev, A. Po sledam sporov i obsujdeniy poemı Eralieva “Puteşestviya k jiznyam, k zvezdam. – Kırgız Respublikasının Bor-borduk Mamlekettik Arxivinin sayasiy dokumentter bölümü -Fond 56; op. 4; d. 1506, l. 3 – 80. 78 – b.
Moldobaev, K., Tursunov J. Spravka o polojenii del v Soyuze pisateley Kirgizii. Kırgız Respublikasının Borborduk Mamlekettik Arxivinin sayasiy dokumentter bölümü – Fond 56; op. 4; d. 1506; l. 6 – 20; 12-17- better.
Konçapovsky, A. (1992). Boz’ışayuşçiy obman. -Moskva, -34- 36- b.
Salican CİGİTOV:
CENGİZ NASIL ÇIKTI
Cengiz Aytmatov’un yazarlık yetenekleri ve edebiyat dünyasına kazandırdığı yeniliklerle alakalı herhangi bir fikir öne sürmek son derece zordur. Çünkü onun her bir eseri yayımlanır yayımlanmaz dünya süreli basın yayın organlarında sayısız yankılar doğurmakta, polemiklerin ortaya çıkmasına neden olmakta, bu kitapları konu alan değişik bakış açıları ilim adamlarınca çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmaktadır. Aynı zamanda Cengiz’in yazarlık meziyetlerini ve ortaya koyduğu eserleri konu alan yeryüzündeki büyüklü küçüklü yüzlerce dilde edebî makaleler, kitaplar ve doktora tezleri yazılmakta, onun kitaplarında oluşturduğu kahramanlar, idoller ve sanatsal betimlemeler; alanında ün yapmış birçok felsefeci, sosyolog veya düşünür tarafından incelenmekte, tartışılmakta ve bunların analizi yayımlanmaktadır.13
Kısacası üzerinde bu kadar çok konuşulan ve yazılan bir edebiyat adamını konu alan bir makalede yeni bir şeyler ortaya koymak çok zor. Fakat beni bu yazıyı kaleme almaya zorlayan bazı geçerli sebepler elbette var. Mesela Cengiz’in nasıl olup da bütün dünya tarafından tanınan şöhretli bir yazar olabildiği sorusu.
Amerikan-İngiliz edebiyatının üstatlarından Henri Ceyms14 dünya milletleri arasında öne çıkarak her açıdan refah seviyesini yakalayan halkların edebiyatları ile alakalı olarak şunları söylemiş: “Büyük bir tarihî geçmiş yoksa az da olsa gelenek oluşturulamaz, büyük bir geçmişe dayanan geleneklerden söz edemeyeceksek çoktan oluşması gereken edebî zevk için ölçü aramanın manası da yoktur ve eğer edebî zevkin yüzyıllar boyu büyük bir sabırla işlenerek oluştuğundan bahsedemeyeceksek öyle veya böyle sanattan söz etmenin de imkânı yoktur.”
Gerçekten de her bir millî edebiyat olgunlaşana, eleştirmenlerden tam not alabilen klasikler ortaya çıkarana ve tam manasıyla dünya edebiyat meydanına çıkana kadar son derece derin ve meşakkatli tarihî bir yoldan geçer. Bu millî edebiyat, hiç olmazsa en az 10 asır boyunca işlenen bir dil, bu zaman dilimi içerisinde her açıdan kendisini geliştirmiş bir ifade yeteneği ve dil özelliklerini zenginleştirmiş, yabancı medeniyetlerin sanata kattığı birikimleri özümsedikten ve evrenseli yakaladıktan sonra ancak içinden Tolstoylar, Dostoyevskiler ve Çehovlar gibi yetenekleri ortaya çıkarabilir.
Bir önceki paragrafta öne sürdüğümüz teze bağlı kalacak olursak hemen her eserinde edebiyat dünyasını ayağa kaldırmayı başaran Cengiz Aytmatov’un vaktinden önce olgunlaşmış bir meyve, hatta tabiatın ve tarihin işleyiş kanunlarına aykırı bir bilmece gibi görünmesi mümkündür.
Elbette Cengiz’in bu şekilde telakki edilebilmesi için elimizde yeteri kadar sebep var. Mesela “Aytmatov fenomeni” altı üstü en fazla yarım asırlık bir tarihi olan yazılı edebiyatın içinden çıkmadı mı? Elli yıl, hemen herkesin kabul edeceği gibi son derece kısa bir zaman. Bilindiği gibi bu kadar zamanda başlarda sadece sözlü olarak yaşayan bir dil bir anda son derece olgun ve ifade yeteneği kuvvetli bir yazı diline dönüşemez. Aynı zamanda bu kadar kısa süre içerisinde, millî bir sanat birikimi ve bu dile has bir medeniyet, içerisinden büyük betimleme ustaları çıkaracak kadar kökleşemez, gelişemez.
Diğer taraftan Cengiz Törökuluulu 20. asrın üçüncü on yıllık bölümüne kadar hemen her açıdan dünya medeniyetlerinden geride kalmış, kendi öz dilinde yayım yapan bir tane bile gazetesi olmamış ve genel olarak sayısı bir milyonu ancak bulabilen bir milletin oğlu değil mi?
Bütün bu sebepler bir araya geldiğinde daha düne kadar Orta Çağ karanlığından kurtulamamış, her açıdan dünya medeniyet çizgisinin gerisindeki bir milletin içerisinden Cengiz Aytmatov gibi birisinin çıkmaması gerekiyordu. Fakat o, hiç beklenilmeyen bir şekilde dünyaca tanınan bir yazar oluverdi. Nedir bunun sebebi o zaman? Elbette sadece bu durum bile karşımıza son derece büyük ve içinden çıkılması zor bir soru olarak çıkıyor. Biz burada “Aytmatov fenomeni”ni ortaya çıkaran unsurları uzun uzun incelemeyeceğiz zaten kısa bir makalede bunu yapmamıza imkân yok, ayrıca bu unsurlar anlaşılması zor, karmaşık çelişkiler de içeriyor.
Burada sadece biraz önce sorduğumuz sorunun etrafından dolaşarak bir kısım fikirler öne sürme imkânımız var. Tartışmasız tek hakikat, dünya edebiyatında bir Çolpan yıldızı gibi parlayarak ismini uzak diyarlara, neredeyse bütün dünyaya duyurabilmesinin Aytmatov’un doğuştan getirdiği birtakım özelliklerine, kendine has betimleme yeteneğine vs. borçlu olduğu gerçeğidir. Nitekim o, annesinden son derece hassas duygularla, ucu bucağı belirsiz hayal yeteneği ile şaşırtıcı bir şekilde zeki olarak doğmuş, Allah onu çalışma isteği ve yorulmazlık bakımından da ideal olarak yaratmıştır. Zira atalarının yüzyıllar öncesinden taşıdığı genler Aytmatov’un bünyesinde en mükemmel hâlini almıştır.
Büyük yetenek denilen şey ışıklar saçan, ben buradayım diye dikkat çeken bir tohuma benziyor. Zamanında ekilmeyerek havadan, sudan ve her türlü dış etkenden kendisine düşecek olan payı olumlu anlamda alamazsa
13
Kırgız Türkçesinden Aktaran: Kemal GÖZ, Yüksek Lisans Ö., Kırgızistan–Türkiye Manas Üniversitesi, (şu anda: Doç. Dr., Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi), [email protected] Orcid: 0000-0003-4768-6604
14
Henry James: 1843-1916.