Mansfield Park. Джейн Остин
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Mansfield Park - Джейн Остин страница 16
Edmund ve kız kardeşi kendilerini gecenin güzelliğine kaptırmış, yıldızlar hakkında konuşurken, diğerleri tamamen akıllarından çıkmıştı. Edmund bir ara çevresine bakınarak, “Fanny nerede?” diye sordu, “Yattı mı?”
“Bildiğim kadarıyla hayır.” diye cevapladı Mrs. Norris, “Az önce buradaydı.”
O sırada salonun öteki ucundan Fanny’nin o tatlı sesi duyuldu. Kanepede olduğunu söylüyordu.
Mrs. Norris, Fanny’yi azarlamaya başladı: “Bu yaptığın çok aptalca Fanny! Bütün akşam kanepede boş boş oturdun. Yanımıza gelip bize yardım etseydin ya… Elinde bir iş yoksa ben sana yardım sepetinden bir şeyler verirdim. Geçen hafta aldığımız patiskaya daha elini süren olmadı. Oysa o patiskaları biçeyim diye az daha belimi incitecektim. Biraz kendinden başkalarını da düşün artık. İnan bana, senin gibi bir gencin kanepeye yayılması ayıptır.”
Bu sözler üzerine Fanny masaya geçerek eline nakışını aldı. Geçirdiği güzel günün etkisiyle keyfi yerinde olan Julia bu haksızlığa karşı çıkarak, “Hanımefendi, Fanny’nin kanepede herkesten daha fazla vakit geçirdiğini hiç sanmıyorum.” diye haykırdı.
Edmund, Fanny’yi dikkatle süzerek, “Fanny!” dedi, “Başın ağrıyor galiba.”
Fanny’nin başı gerçekten de ağrıyordu ancak önemli olmadığını söyledi.
“Sana inanmıyorum.” diye cevapladı Edmund, “Hiç iyi görünmüyorsun. Ne zamandır ağrıyor başın?”
“Yemekten az önce başladı. Sıcaktandır.”
“Bu sıcakta dışarı mı çıktın yoksa?”
“Dışarı mı? Tabii ki çıktı!” diye araya girdi Mrs. Norris, “Böylesine güzel bir günde evde kalmak olur mu hiç? Hep birlikte çıktık. Annen bile bir saat kadar gezindi.”
Mrs. Norris’in Fanny’yi azarlamasına uyanan Leydi Bertram, “Evet Edmund.” diye ekledi, “Kırk beş dakika çiçek bahçesinde oturup Fanny’nin gülleri kesmesini izledim. Çok hoşuma gitti ancak hava aşırı sıcaktı. Neyse ki çardak gölgeydi ancak dönüş yolunda canım çıktı.”
“Fanny gül topladı, öyle mi?”
“Evet, mevsimin son gülleriydi. Zavallıcık! Sıcaktan bunaldı ancak güller artık solmak üzereydi. Gecikmeden kesmek zorundaydık.”
“Kesinlikle yapabilecek bir şey yoktu.” diye yeniden söze girdi Mrs. Norris. Bu defa çok daha yumuşak bir tonda konuşuyordu, “Baş ağrısının nedeni sakın bu olmasın? Güneşin altında eğilip doğrulmak kadar insanın başını ağrıtan bir şey yoktur. Neyse, yarına kadar geçer. Eğer geçmezse o baharatlı sirkeden verirsin. Ben de verirdim ama benimkini doldurmayı sürekli unutuyorum.”
“İçti bile.” dedi Leydi Bertram, “Senin eve ikinci gidişinin ardından içti.”
“Ne!” diye haykırdı Edmund, “Gül topladığı yetmezmiş gibi bir de yürüdü mü? Bu sıcakta iki kez parkı boydan boya geçerek sizin evinize kadar gitti, öyle mi hanımefendi? Başının ağrımasına şaşmamalı!..”
Julia’yla konuşmakta olan Mrs. Norris, Edmund’ın sözlerini duymazdan geldi.
“Ben şahsen bu kadarının ağır gelebileceğini düşündüm.” dedi Leydi Bertram, “Ancak teyzen toplanan gülleri almak isteyince eve götürmek şart oldu.”
“İki sefer gitmesini gerektirecek kadar çok mu gül vardı?”
“Hayır, ancak kurutulmaları için teyzenin konuk odasına konmaları gerekiyordu. Maalesef Fanny odanın kapısını kilitleyerek anahtarı getirmeyi unutmuş. Bu yüzden tekrar gitmek zorunda kaldı.”
Edmund ayağa kalkarak odada dolanmaya başladı. “Fanny’den başka getir götür işlerini yaptıracak birini bulamadınız mı?” diye sordu, “Bana sorarsanız hanımefendi, çok yanlış bir iş yapmışsınız!”
Daha fazla duymazdan gelemeyen Mrs. Norris, “Başka ne yapacaktık ki?” diye haykırdı, “O gitmeseydi ben gidecektim. Gitmesine giderdim ama aynı anda iki yerde olamam ya! O sırada annenizin talimatı doğrultusunda, Mr. Green ile sütçü hakkında konuşuyordum. John Groom’a da Mrs. Jefferies’e mektup yazarız diye söz vermiştim. Zavallıcığı tam yarım saat beklettim. Kimse beni işten kaçmakla suçlayamaz ama her yere birden yetişemem ki! Fanny’den benim için eve kadar gidivermesini istemekte haksız olduğumu sanmıyorum. Hem uzak değil ki, beş yüz metre ya var ya yok! Ben o yolu her gün sabahın köründe, gece geç vakitte, yağmurda çamurda üç kere gidip geliyorum ama sesimi çıkarmıyorum.”
“Keşke sizin gücünüzün yarısı Fanny’de de olabilseydi hanımefendi.”
“Egzersizlerini düzenli yapsaydı bu kadar çabuk bitkin düşmezdi. Epeydir ata binmiyor. Bence at binmediği zamanlarda en azından yürüyüş yapmalı. Örneğin bugün ata binmiş olsaydı, ondan bunu istemezdim. Ancak gül toplamak için eğilip doğrulunca yürüyüş yapmanın ona iyi geleceğini düşündüm. Tamam, güneş vardı ama çok da kavurucu bir sıcak yoktu ki! Aramızda kalsın Edmund…” dedi, başıyla ablasına işmar ederek, “Bence asıl çiçek bahçesinde çok yorulduğu için bu hâle geldi.”
Konuşulanları duyan Leydi Bertram samimi bir şekilde, “Korkarım öyle.” dedi, “Sanırım başı orada ağrımaya başladı. Sıcak dayanılacak gibi değildi. Ben bile zor dayandım. Oturduğu yerden köpeğime seslenmek, çiçekleri ezmesin diye uğraşmak bile bana yetti.”
Edmund iki kadına da daha fazla bir şey söylemedi. Masadan bir bardak Madeira şarabı getirdi ve Fanny’ye zorla içirdi. Fanny karşı koymak istedi ancak karmaşık duygular içerisinde gözlerinden yaşlar boşalmaya başlayınca, konuşmaktansa içmenin daha kolay olacağına karar verdi.
Edmund annesi ve teyzesine bozulmuştu ama onlardan çok kendisine kızıyordu. Fanny’yi ihmal etmiş olması, annesi ve teyzesinin yaptıklarından beterdi. Fanny’yi biraz olsun düşünmüş olsaydı, bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Tam dört gün boyunca tüm arkadaşlarından, egzersizlerinden ve mantık yoksunu teyzelerinin isteklerinden kaçıp kurtulmasını sağlayacak tüm mazeretlerden uzak kalmıştı. Fanny’nin dört gün boyunca ata binemediğini düşündükçe kendinden utanan Edmund, böyle bir şeyin tekrarlanmaması amacıyla, hiç de istememesine rağmen Miss Crawford’ın eğlencesine dur demesi gerektiğine karar verdi.
Fanny o gece yatağa girerken, Mansfield Park’a geldiği ilk günkü kadar karmaşık duygular içerisindeydi. Bitkin düşmesinde bu ruh hâlinin de etkisi olsa gerekti. İhmal edildiğini düşünüyor, birkaç gündür hissettiği üzüntü ve kıskançlıkla başa çıkmaya çalışıyordu. Kimsenin kendisini görmeyeceği umuduyla uzandığı o kanepede duyduğu yürek ağrısı başının ağrısından çok daha şiddetliydi. Edmund’ın birdenbire kendisine yakınlık göstermeye başlaması, Fanny’yi epey sarsmıştı.
8
Fanny’nin binicilik egzersizleri ertesi sabah yeniden başladı. Bir önceki güne oranla