Gora. Rabindranath Tagore
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Gora - Rabindranath Tagore страница 28
“Peki o ne dedi?” diye sordu Lolita.
“Kızların kaplandan korktuğunu söyledi. Ama ben hiç korkmadım!” Satiş bunu söyledikten sonra erkekliğiyle gurur duyduğunu göstermek istermişçesine göğsünü şişirdi.
“Öyle mi?” dedi Lolita. “Ben senin arkadaşın Binoy Babu’nun ne kadar cesur bir erkek olduğunu biliyorum. Dinle Didi, bir gün onu, bizi sirke götürmeye zorlamalıyız.”
“Yarın öğleden sonra bir gösteri var.” dedi Satiş.
“Çok iyi, yarın gideriz.” dedi Lolita kararlı bir sesle. Ertesi gün Binoy geldiğinde onunla konuştu: “Tam zamanında geldiniz Binoy Babu. Haydi, gidelim.”
“Nereye?” diye sordu Binoy şaşırarak.
“Tabii ki sirke.” diye yanıtladı Lolita.
Sirke gideceklerdi! Güpegündüz, herkesin önünde bir grup kızın içinde oturacaktı! Şaşkınlıktan donakalan Binoy’un dili tutuldu.
“Gourmohan Babu buna kızar, değil mi?” dedi Lolita.
Binoy soruyu duymazlıktan geldi ama Lolita: “Gourmohan Babu’nun kızlarla ilgili katı kuralları var, değil mi?” diye üsteleyince sert bir sesle yanıt verdi: “Tabii ki var.”
“Lütfen bize bunlardan söz edin.” dedi Lolita: “Gidip ablamı çağırayım, bunları o da duysun.”
Bu söz Binoy’u incitmişti ama gülmeyi başardı. Lolita sözünü sürdürdü: “Neden gülüyorsunuz Binoy Babu? Dün Satiş’e kızların kaplandan korktuğunu söylemişsiniz. Siz hiç kimseden korkmaz mısınız?”
Bunun üzerine Binoy kızları sirke götürmek zorunda kaldı. Uzun yol boyunca çok sinirliydi. Yalnızca Lolita’nın ve diğer kızların karşısında aptal durumuna düşmekle kalmamıştı; bu yüzden arkadaşıyla ilişkisi de bozulacaktı.
Bir sonraki karşılaşmalarında Lolita safça sordu: “Geçen gün sirke gittiğimizi Gourmohan Babu’ya söylediniz mi?”
Bu kez iğnenin ucu çok derine batmıştı, yüzü kızaran Binoy irkildi ve yanıt verdi: “Hayır, henüz söylemedim.”
19
Bir sabah Gora çalışırken, Binoy geldi ve damdan düşercesine: “Geçen gün Pareş Babu’nun kızlarını sirke götürdüm.” dedi.
Gora yazmaya ara vermeden: “Bunu duydum.” dedi.
“Kimden duydun?” diye sordu Binoy şaşkınlıkla.
“Abinaş’tan. Aynı gün o da sirkteymiş.” yanıtını veren Gora başka bir şey söylemeden yazmayı sürdürdü.
Gora’nın bunu Abinaş’tan duyduğunu öğrenen Binoy utançtan yerin dibine geçtiğini hissetti. Adam gördüklerini kim bilir nasıl allayıp pullayıp anlatmıştı? Bunu düşünürken, aklına bir önceki gece Lolita ile hayalî bir tartışmaya girdiği ve bu yüzden sabaha kadar uyumadığı geldi. “Lolita benim Gora’dan, öğretmeninden korkan bir öğrenci gibi korktuğumu sanıyor. İnsanlar birbirlerini ne kadar acımasızca yargılıyorlar! Ben üstün özellikleri için ona tabii ki saygı duyuyorum ama Lolita’nın düşündüğü gibi değil. O hem bana hem de Gora’ya haksızlık ediyor. Beni çocuk yerine koyuyor, Gora’yı da koruyucum olarak görüyor!” Binoy bütün gece bunları düşünmüştü.
Gora yazmayı sürdürürken Binoy, Lolita’nın iğneli sorularını anımsadı. Bunları aklından çıkarmakta güçlük çekiyordu. Bir anda içinde bir isyan duygusu yükseldi. Öfkeyle “Sirke gittiysem ne olmuş?” diye düşündü. “Abinaş kim oluyor da benim yaptıklarımı Gora’ya anlatıyor? Ve Gora neden o aptalın benim hakkımda konuşmasına izin veriyor? Gora benim efendim mi? Ben kiminle nereye gittiğimi ona söylemek zorunda mıyım? Bu dostluğumuza yapılan bir hakarettir!”
Abinaş bir anda korkaklığının farkına varmasına neden olmasaydı, Gora’ya bu kadar kızmayabilirdi. Uzun zamandır sır saklamanın verdiği suçluluk duygusuyla arkadaşını suçluyordu. Gora ona bağırıp çağırsaydı ikisi de içini dökecekti ve Binoy rahatlayacaktı. Ama Gora’nın suskunluğu, Binoy’u yargıladığını gösteriyordu. Binoy bir kez daha Lolita’nın söylediklerini anımsadı.
Elinde nargilesiyle Mohim içeri girdi, onlara tembul ikram ettikten sonra: “Biz artık hazırız Binoy.” dedi. “Sıra amcanın onayını almaya geldi. Evet derse hepimiz rahatlayacağız. Daha ona yazmadın mı?”
Evlilik konusunda ona baskı yapılması o gün Binoy’u sinirlendirdi. Mohim’in bunda bir suçunun olmadığını biliyordu. Gora, Binoy’un evlenmeyi kabul ettiğini ona söylemişti ama şimdi bunun kendi kararı olmadığını hissediyordu. Anandamoyi onu caydırmaya çalışmıştı, zaten kendisi de gelecekteki eşine özel bir ilgi duymuyordu. Bu karmaşanın içinde böyle bir karar nasıl verilmişti? Gora onu bir an önce karar vermeye zorlamamıştı. Binoy ciddi bir biçimde ona karşı çıkmış olsaydı, asla ona baskı yapmazdı. O zaman bu nasıl olmuştu? Bu soruyla birlikte, Lolita’nın iğneli sözleri aklına geldi. Evlenmeyi kabul etmesinin nedeni, uzun süren arkadaşlıkları boyunca Gora’nın onun üzerinde kurduğu egemenlikten başka bir şey değildi. Hoşgörülü ve yumuşak başlı bir insan olan Binoy, arkadaşına duyduğu sevgi nedeniyle onun üstünlüğünü hiç sorgulamadan kabullenmişti. Böylece arkadaşlık ilişkisinin yerini zamanla bir köle-efendi ilişkisi almıştı. Binoy daha önce bunun farkında değildi ama artık her şeyi açıkça görebiliyordu. Demek son görevi Sasi ile evlenmekti!
“Hayır, henüz amcama yazmadım.” diye yanıtladı Mohim’in sorusunu.
“Bağışla beni!” dedi Mohim. “Mektubu neden sen yazacaksın ki? Bu benim görevim. Onun tam adı ne oğlum?”
“Neden bu işi böyle aceleye getiriyorsunuz?” diye karşılık verdi Binoy. “Aswin ve Kartik aylarında düğün yapılmaz. Aghran ayında… Az daha unutuyordum, o zaman da evlenemeyiz. Aghran benim aileme uğursuzluk getirir, biz bu ayda hayırlı işlere girişmeyiz.”
Mohim elinden bıraktığı nargilesini duvarın köşesine dayadıktan sonra: “Bana bak Binoy!” dedi. “Eğer bu boş inançları hâlâ kafandan atamadıysan, bu senin eğitim yaşamın boyunca kalıplaşmış sözleri ezberlemekten başka bir şey yapmadığını gösterir. Bu zavallı ülkenin takviminde hayırlı bir gün bulmak zaten yeterince zor, bir de aileler kendi inançlarını işin içine karıştırırlarsa biz nasıl çalışıp kalkınırız?”
“O hâlde neden Aswin ile Kartik aylarının uğursuz olduğuna inanıyorsunuz?” diye sordu Binoy.
“Ben mi?” diye haykırdı Mohim. “Ben buna inanmıyorum. Ama ne yapabilirim? Bu ülkede Tanrı’ya ibadet etmeyebilirsin fakat Bhadra, Aswin ve Kartik ayları, perşembe ve cumartesi günleri ya da ayın özel dönemleri ile ilgili kurallara saygı göstermezsen, hiçbir eve kabul edilmezsin! Ben bütün bunlara inanmıyorum ama itiraf etmeliyim ki sabahları takvime bakmadan rahat edemem. Bizim toplumumuzda korku, sıtma kadar bulaşıcıdır, ister istemez beni de etkiliyor.”