Üç Silahşörler. Александр Дюма

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Üç Silahşörler - Александр Дюма страница 17

Жанр:
Серия:
Издательство:
Üç Silahşörler - Александр Дюма

Скачать книгу

silahşor taraftarlarından dolayı kendisinin şikâyetçi olması gerektiği cevabını verdi. Bu iki soylu arasındaki tartışmanın uzaması ve her birinin kendi kanaatinde daha ısrarcı olması söz konusu olabilirdi. Ne var ki Treville bu durumu sessizce çözecek bir çare buldu. Mösyö de la Tremouille’ı kendisi ziyaret edecekti.

      Böylece derhâl konağa gitti ve geldiğinin söylenmesini istedi.

      İki asil birbirlerini nazikçe selamladılar. Her ne kadar dost olmasalar da aralarında en azından saygı vardı. İki adam da cesur ve onurluydu. Tremouille protestandı ve Kral’ı çok az görürdü. Herhangi bir taraf tutmadığından dolayı da ikili ilişkilerinde ön yargılı olmazdı. Yine de bu seferki kabulünde kibar olsa da her zamankinden daha soğuktu.

      “Beyefendi!” dedi Mösyö de Treville, “Öyle sanıyorum ki ikimizin de şikâyetçi olmak için sebepleri var. Bu hadiseyi netliğe kavuşturmak için geldim.”

      “Buna bir itirazım yok,” diye cevap verdi Mösyö de la Tremouille. “Ancak bu konu hakkında iyi malumat sahibi olduğum için sizi uyarmak isterim. Kabahat sizin silahşorlerinizde.”

      “Siz birazdan yapacağım teklifi kabul etmemek için fazla adil ve mantıklı bir adamsınız mösyö.” dedi Treville.

      “Buyrun beyefendi. Dinliyorum.”

      “Seyisinizin akrabası Mösyö Bernajoux nasıllar?”

      “Durumu pek ciddi gerçekten. Koluna aldığı darbeye ilaveten bir de ciğerlerinden vurulmuş. Doktor iyi şeyler söylemiyor.”

      “Peki kendinde mi?”

      “Evet.”

      “Konuşuyor mu?”

      “Güçlükle de olsa konuşabiliyor.”

      “Hadi gidip onu görelim beyefendi. Ondan, belki de huzuruna çıkacağı Tanrı adına doğruyu söylemesini isteyelim. Bu konuda onun hükmünü kabul edip söyleyeceklerine inanacağım efendim.”

      Bir an için düşünen Mösyö de la Tremouille, daha makul bir karşı teklif bulamadığı için kabul etti.

      İki adam, yaralının bulunduğu odaya indiler. İki soylunun kendisini görmeye geldiğini gören Bernajoux yerinden doğrulmaya çalışsa da çok bitkin olduğundan neredeyse baygın vaziyette tekrar düşüverdi.

      Mösyö de la Tremouille’ın kendisine birtakım esanslar koklatmasının akabinde yeniden canlandı. Treville adamı etki altında bırakmak istemediğinden sorgulamayı Tremouille’ın yapmasını istedi.

      Sorgulama tıpkı Treville’in öngördüğü şekilde sonuçlandı. Ölüm ile yaşam arasında mücadele veren Bernajoux hiçbir şey saklamadan olduğu gibi anlattı her şeyi.

      Bu Treville’in istediği bir gelişmeydi. Bernajoux’a acil şifalar diledikten sonra konağına döndü ve dört arkadaşına yemekte kendisine katılmaları için haber yolladı.

      Treville, Kardinal karşıtı dostlarını çok iyi ağırladı. Tahmin edileceği üzere yemekte konuşulan konu Kardinal hazretlerinin tecrübe ettiği iki mağlubiyetti. Bu iki kavganın da kahramanı olan Dartanyan bol bol tebrik edildi. Böylesine tebriklere alışkın üç silahşor övgü sırasını genç dostlarına bırakmıştı.

      Saat altıya doğru Treville, Louvre’a gitme zamanının geldiğini söyledi. Majestelerinin verdiği randevu saati geçmiş olduğundan arka merdivenlerden girmek yerine giriş salonunda oturdular. Kral avdan dönmemişti. Majestelerinin geldiği anonsu yapıldığında dört adam saraylılardan oluşan bir kalabalığın arasında yarım saattir oturmaktaydı.

      Bu anonsu işiten Dartanyan iliklerine kadar titrediğini hissetti. Gelecek dakikalar hayatının geri kalanını belirleyecekti muhtemelen. Bu sebepten Kral’ın girmek üzere olduğu kapıya acı içinde bakakaldı.

      13. Louis hızlı yürüyordu. Üzerindeki avcı kıyafeti toz içindeydi ve iri botlar giymekteydi. Elinde de bir kırbaç vardı. Dartanyan, ilk bakışta Kral’ın kızgın olduğunu anladı. Bu durum, saraylıların Kral’ın geçiş yoluna dizilmelerine engel olmadı. Kraliyet salonlarında öfkeli görünmek hiç görünmemekten daha iyidir. Üç silahşor ileri doğru adım atmakta tereddüt etmedi. Fakat Dartanyan onların arkasına saklanmayı tercih etti. Athos, Porthos ve Aramis’i şahsen tanıyan Kral, onlarla konuşmadan hatta onlara bakmadan yanlarından geçti. Âdeta onları tanımıyor gibiydi. Treville’e gelince, Kral’ın gözleriyle karşılaştığında öylesine sarsılmaz bakışlarla baktı ki başını çevirmek zorunda kalan majesteleri oldu. Daha sonra Kral, homurdanarak odasına geçti.

      “Durum vahim.” dedi Athos gülümseyerek. “Bu kez de şövalye yapılmayacağız.” dedi.

      “Burada on dakika bekleyin.” dedi Treville. “Bu süre sonunda beni göremezseniz otele dönün. Beni daha fazla beklemenize lüzum yok.”

      Genç adamlar on dakika, on beş dakika, hatta yirmi dakika bekledikleri hâlde Treville dönmeyince durumdan rahatsız bir vaziyette konağa döndüler.

      Treville, Kral’ın odasına cesurca girdiğinde majestelerinin keyifsiz olduğunu gördü. Koltuğa oturan Kral, kırbacının sapıyla botlarına vurmaktaydı. Yine de soğukkanlılığını muhafaza eden Treville, majestelerinin sıhhatini sordu.

      “Kötü beyefendi, kötü.” diye cevap verdi Kral. “Sıkıldım.”

      Bu 13. Louis’nin kurduğu en kötü şikâyet cümlesiydi. Zaman zaman saraylılarından birini alıp pencere kenarına götürerek, “Hadi bugün sıkılalım mösyö.” dediği olurdu.

      “Majesteleri nasıl yorgun? Bugün avcılık eğlencesine katılmadınız mı?”

      “Gerçekten de eğlenceliydi mösyö. Yemin ederim her şey bozuluyor ve ben avların mı kokusuz olduğunu yoksa köpeklerin mi burnunun olmadığını anlayamıyorum. Bir geyikle başladık ava. Tam altı saat boyunca onu kovaladık. Onu yakalamak üzereyken av köpekleri farklı bir koku almaya başladı ve iki yaşında bir geyiğin peşine düştü. Kuş avını bıraktığım gibi bırakmak zorunda kalacağım bunu. Ah ben nasıl da talihsiz bir kralım öyle Mösyö de Treville… Bir tane akdoğanım vardı o da evvelsi gün öldü.”

      “Hayal kırıklığınızı çok iyi anlıyorum efendim. Bu gerçekten de büyük bir talihsizlik. Yine de hatırı sayılır miktarda doğanınız, atmacanız var bence.”

      “Fakat bir tane bile onları yetiştirecek adam yok. Doğanların sayısı azalıyor. Asil avcılık sanatını benim kadar iyi bilen ikinci bir kimse tanımıyorum. Benden sonra yok olacak avcılık. İnsanlar kapanlarla ve tuzaklarla avlanmaya başlayacak. Keşke öğrenci eğitebilecek kadar zamanım olsaydı. Ama Kardinal her zaman yakınımda ve bir an dahi rahat bırakmıyor. Hep İspanya, Avusturya ve İngiltere hakkında konuşuyor. Kardinal demişken size gücendiğimi söylemek isterim Mösyö de Treville.”

      Bu Treville’in yakalamak istediği bir fırsattı. Eskiden beri tanıdığı Kral’ın yaptığı bütün şikâyetlerin kendisini şevklendirmek için sarf ettiği giriş cümleleri olduğunu biliyordu. Nihayet sadede gelmişti.

      “Peki sizin canınızı

Скачать книгу