Dede Korkut`tan Çocuklara Seçme Hikâyeler. Неизвестный автор
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Dede Korkut`tan Çocuklara Seçme Hikâyeler - Неизвестный автор страница 6
Baş indirip bağır bas
Biz kâfire selam ver de seni öldürmeyelim
Şökli Melik’e seni iletelim
Sana beylik alıverelim
Çoban, kâfire şöyle cevap verdi:
Lakırdı söyleme bre itim kâfir
İtim ile bir yalakta bulaşığımı için azgın kâfir
Altındaki alaca atını ne översin
Alaca başlı keçim kadar gelmez bana
Başındaki tolganı ne översin bre kâfir
Başımdaki börküm kadar gelmez bana
Altmış tutam mızrağını ne översin murdar kâfir
Kızılcık değneğim kadar gelmez bana
Kılıcını ne översin bre kâfir
Eğri başlı çomağım kadar gelmez bana
Okluğunda doksan okunu ne översin bre kâfir
Alaca kollu sapanım kadar gelmez bana
Uzağından yakınından beri gel
Yiğitlerin darbesini gör öyle geç
Bunu duyan kâfirler derhâl at teptiler, ok serptiler. Yiğitler yiğidi Karacık Çoban sapanının ayasına taş koyup fırlattı. Birini atınca ikisini üçünü yıktı; ikisini atınca üçünü dördünü yıktı. Kâfirlerin gözü korktu. Karacık Çoban, kâfirin üç yüzünü sapan taşı ile yere serdi. İki kardeşi okla vuruldu, şehit oldu. Çoban’ın taşı tükendi, koyun demedi keçi demedi, sapanının ayasına koyup attı, kâfiri yıktı. Kâfir şaşkına döndü. Dünya âlem kâfirin başına karanlık oldu:
“Murada, maksuda ermesin, bu Çoban hepimizi öldürür mü öldürür!” dediler ve durmayıp oradan kaçtılar.
Çoban, şehit olan kardeşlerini Hakk’a teslim etti. Kâfirlerin leşinden büyük bir tepe yığdı. Çakmak çakıp ateş yaktı ve keçesinden isli kül yapıp yarasına bastı. Yolun kenarına geçip oturdu, ağladı, sızladı:
“Salur Kazan, Bey Kazan, ölü müsün diri misin, bu işlerden haberin yok mudur?” dedi.
Meğer Hanım, o gece Kudretli Oğuz’un devleti, Bayındır Han’ın güveyisi, Ulaşoğlu Salur Kazan, kara kaygılı bir rüya gördü. Sıçradı ayağa kalktı:
“Biliyor musun kardeşim Kara Göne, rüyamda ne gördüm? Kara kaygılı rüya gördüm. Yumruğumda çırpınan benim şahin kuşumu ölüyor, gördüm. Gökten yıldırım ak otağımın üzerine çakıyor, gördüm. Kapkara duman yurdumun üzerine dökülüyor, gördüm. Kuduz kurtlar evimi dişleyip yırtıyor, gördüm. Kargı gibi kara saçımı uzanıyor, gördüm; uzanarak gözümü örtüyor, gördüm. Bileğimden on parmağımı kanda gördüm. Ne vakit ki bu rüyayı gördüm, ondan beri aklımı fikrimi toplayamıyorum. Kardeşim, benim bu rüyamı yor bana.” dedi.
Kara Göne:
“Kara bulut dediğin senin devletindir, kar ile yağmur dediğin senin askerindir, saç kaygıdır, kan karadır, geri kalanını yoramam, Allah yorsun.” dedi.
Kara Göne böyle söyleyince Kazan:
“Benim avımı bozma, askerimi dağıtma. Ben bugün yağız al atı ökçelerim, üç günlük yolu bir günde varırım. Öğle olmadan yurdumun üstüne varırım. Eğer yurdum, sağ ve esense akşam olmadan gelirim; yok yurdum sağ ve esen değilse başınızın çaresine bakın, ben artık gidiyorum.” dedi.
Kazan Bey, yağız al atını mahmuzladı, yola çıktı. Gele gele yurdunun üzerine geldi. Gördü ki yurdunun üzerinde kuzgunlar uçuyor, tazılar etrafta dolaşıyor. Kazan Bey burada yurt ile haberleşmiş, görelim Han’ım, ne haberleşmiş:
Kavim kabile benim ortak yurdum
Yaban eşeği ile yabani geyiğe komşu yurdum
Seni düşman nereden dalamış güzel yurdum
Ak otağlar dikilince yurdu kalmış
İhtiyarcık anam oturunca yeri kalmış
Oğlum Uruz ok atınca hedef kalmış
Oğuz Beyleri at sürünce meydan kalmış,
Kara mutfak dikilince ocak kalmış
Bu hâlleri görünce Kazan’ın kara süzme gözleri kan yaş doldu; kan damarları kaynadı; kara bağrı sarsıldı. Yağız al atını ökçeledi, kâfirin ardından yola düştü, gitti.
Kazan’ın önüne bir su geldi:
“Su, Hak yüzünü görmüştür, ben bu su ile haberleşeyim.” dedi.
Görelim Han’ım, nice haberleşti:
Çağıl çağıl kayalardan çıkan su
Ağaç gemileri oynatan su
Hasan ile Hüseyin’in hasreti su
Bağ ve bostanın ziyneti su
Ayşe ile Fatma’nın bakışı su
Koç atların gelip içtiği su
Kızıl develerin gelip geçtiği su
Ak koyunların gelip çevresinde yattığı su
Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
Kara başım kurban olsun suyum sana
Su nasıl haber versin? Sudan geçti, bu sefer bir kurda rastladı:
“Kurt yüzü mübarektir, kurt ile bir haberleşeyim.” dedi.
Görelim Han’ım, ne haberleşti:
Karanlık akşam olunca günü doğan
Kar ile yağmur yağınca er gibi duran
Kara koç atlar gördüğünde kişnettiren
Kızıl deve gördüğünde bağrıştıran
Akça koyun gördüğünde kuyruk çarpıp kamçılayan
Arkasını vurup berk ağılın ardını söken
Karma ögeçin 4 semizini alıp tutan
Kanlı kuyruk yüzüp çap çap yutan
Avazı kalın köpeklere kavga salan
Çakmaklıca çobanları geceleyin koşturan
Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
Kara başım kurban olsun kurdum sana
Kurt nasıl haber versin? Kurttan da geçti. Karaca Çoban’ın kara köpeği, Kazan’ın karşısına geldi. Kazan, kara köpek ile haberleşti.
Görelim Han’ım, ne haberleşti:
Karanlık akşam olunca vaf vaf üren
Acı ayran dökülünce çap çap içen
Gece gelen hırsızları korkutan
Korkutarak şamatasıyla ürküten
Yurdumun haberini biliyor
4
Ögeç: İki yaşına girmiş koyun.