Dünya’nın Merkezine Seyahat. Жюль Верн

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Dünya’nın Merkezine Seyahat - Жюль Верн страница 3

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Dünya’nın Merkezine Seyahat - Жюль Верн

Скачать книгу

rel="nofollow" href="#n9" type="note">9 eşliğinde mideye indirildi.

      Amcam tüm bunları eski bir parşömen parçası için feda edecekti. Sevecen ve nazik bir yeğen olarak, amcamın yerine yemeyi de bir görev bildim.

      “Daha önce hiç başıma gelmemişti.” dedi Martha, “Bay Lidenbrock sofraya gelmedi!”

      “Kim inanırdı ki?” dedim dolu ağızla.

      “Ciddi bir şeyler olacak.” dedi yaşlı hizmetkâr başını sallayarak.

      Bense, amcam yemeğinin yerinde yeller estiğini gördüğünde ortaya çıkacak manzaradan daha ciddi bir şey olamayacağını düşünüyordum. Tadını çıkararak son meyve parçasını da yiyordum ki gürleyen bir ses beni bu zevkten mahrum etti. Tek sıçrayışla yemek odasından çalışma odasına vardım.

      III. BÖLÜM

      Runik Yazılar Profesörü Zorluyor

      “Hiç kuşku yok ki Runik.” dedi profesör kaşlarını çatarak, “Ama bir sır saklamakta ve ben de bu şifreyi çözmek niyetindeyim.”

      Cümlesini sert bir hareket yaparak bitirdi.

      “Otur şuraya!” dedi eliyle masayı işaret ederken. “Otur ve yaz!”

      Hemen oturuverdim.

      “Şimdi sana bu İzlandaca karakterlerin bizim alfabemizdeki karşılıklarını teker teker yazdıracağım. Bu bize ne getirecek göreceğiz. Ama Tanrı aşkına, eğer beni hayal kırıklığına uğratacak olursan…”

      Dikte etmeye başladı. Elimden geleni yaptım. Tüm harfler teker teker söylendi ve şu ilginç sonuca ulaşıldı:

      İşimiz bitince amcam sayfayı koparırcasına elimden aldı ve dikkatle incelemeye koyuldu.

      Mekanik bir şekilde aynı cümleyi tekrarlıyordu: “Tüm bunlar ne anlama geliyor?”

      Namusum üzerine yemin ederim ki bu konuda onu aydınlatacak olan ben değildim. Ayrıca o da bana sormadı zaten ve kendi kendine konuşmaya devam etti.

      “Bu şifreli bir yazı veya bir parola.” dedi, “Harfler karmaşık olarak yazılmış, eğer doğru düzenlenirse ne anlattıkları anlaşılacak. Düşünsene, belki de bu harflerin altında muhteşem bir keşfe giden ipucu yatmakta!”

      Bana kalırsa hiçbir anlamı yoktu ama tabii bu düşüncemi paylaşmaktan sakındım.

      Profesör kitabı ve parşömeni aldı, karşılaştırmaya başladı.

      “Bu iki yazı aynı elden çıkmamış.” dedi, “Daha ilk bakışta anladım ki parola kitaptan daha sonra yazılmış. İlk harf çift m ki bu, Turlleson’un kitaplarında bulunmaz çünkü XIV. yüzyılda alfabeye eklenmiştir. Yani el yazması ve parola arasında iki yüzyıllık bir zaman farkı var.”

      Bunun çok mantıklı bir çıkarım olduğunu kabul etmek zorundaydım.

      “Yani bu bana şöyle düşündürüyor…” diye devam etti, “Bu kitaba sahip olmuş birisi, bu gizemli harfleri yazmış. Peki ama kim? Adı bu el yazmasında herhangi bir yerde geçmiyor mu?”

      Amcam gözlüklerini kaldırdı, kocaman bir büyüteç aldı ve dikkatle kitaptaki boş sayfaları incelemeye koyuldu. İkinci sayfanın ön kısmında, yani başlık sayfasında mürekkep damlasına benzer bir leke fark etti. Ama iyice yakından bakınca bunun silinmiş bazı harfler olduğunu anladı. Büyütecinin yardımıyla bu leke üzerinde çalışarak en nihayet okumakta hiç zorlanmadan Runik karakterleri okudu.

      “Arne Saknussemm!”10 diye muzaffer bir edayla bağırdı. “Bir başka İzlandalının adı! Tanınmış bir simyacı, XVI. yüzyılda yaşamış bir âlim!”

      Amcama hayranlıkla baktım.

      “Bu simyacılar…” diye sözlerine devam etti, “Avicenna,11 Bacon, Lully, Paracelsus; zamanlarının tek ve gerçek âlimleriydi. Bizleri büyüleyen keşifleri olmuştur. Acaba Saknussemm bu şifreyle bir keşfini mi gizledi? Bence öyle, evet öyle olmalı!”

      Bu varsayımla profesörün hayal gücü iyice alevlenmişti.

      “Hiç şüphe yok!” diye cevap vermeye cesaret ettim, “Ama neden böylesine büyük bir keşfi saklamak istesin ki?”

      “Neden? Neden mi? Nasıl bilebilirim ki? Galile, Satürn için aynısını yapmadı mı? Göreceğiz. Bu belgenin sırrını çözeceğim ve bunu bulana kadar da bir şey yiyip içmeyeceğim!”

      Buna verdiğim tepki yarı şaşkınlık içinde ağzımdan çıkan bir “Oh!” oldu.

      “Tabii ki sen de Axel.” diye ekledi.

      Hay aksi şeytan! dedim içimden, Bugün iki kişilik yediğim için şanslıyım.

      “Öncelikle bu şifreyi çözeceğiz; çok zor olmasa gerek.”

      Bu cümleler üzerine hemen başımı kaldırdım ama amcam kendi kendine konuşmaya devam etti.

      “Çocuk oyuncağı. Bu belgede yetmiş yedi sessiz, elli beş sesli harf olmak üzere yüz otuz iki harf var. Bu güney dillerine ait bir özelliktir, kuzey dilleri sessiz harf açısından daha zengindir, yani bu, güney bölgelerine ait bir dil.”

      Bunlar gerçekten akıllıca çıkarımlar diye düşündüm.

      “Fakat hangi dil bu?”

      Burada bir cevap beklerken bilgece bir analizle karşılaştım.

      “Bu Saknussemm…” diye devam etti, “Çok bilgili bir adamdı ve kendi ana dilinde yazmadığı zaman, XVI. yüzyılın seçimlerine ayak uydurup o dönemde kullanılan dili kullanmayı seçmiş olmalı; Latinceyi kastediyorum. Eğer yanılıyorsam bu dilin İspanyolca, Fransızca, İtalyanca, Yunanca veya İbranice olduğunu da düşünebiliriz. Fakat XVI. yüzyılın âlimleri genellikle Latince yazmışlardır. Böylece bu dilin Latince olduğunu öngörüyorum. Evet bu Latince!”

      Sandalyemden sıçradım. Latince hafızam, bu şatafatlı kelimelerin Virgil’in12 tatlı diline ait olduğunu duyunca baş kaldırdı.

      “Evet bu Latince.” diye devam etti amcam, “Ama karmaşık ve düzensiz bir Latince. Euclid’in13 dediği gibi, ‘Pertubata seu inordinata.’ ”

      “Peki o zaman… diye düşündüm, Eğer bu karmaşanın içinden çıkabilirsen o zaman gerçekten çok zeki bir adam olduğunu düşüneceğim amcacığım.

      “Dikkatle bir inceleyeyim.” dedi yeniden, üzerine yazdığım kâğıdı eline almıştı. “Tamamen düzensiz yüz otuz iki harften oluşan bir dizi bu.

Скачать книгу


<p>10</p>

Arne Saknussemm: Genel hatlarıyla, Sturluson’un soyundan gelen İzlandalı bilim adamı Professor Árni Magnússon (1663-1730) temel alınarak yaratılmış karakter. (e.n.)

<p>11</p>

İbni Sina (e.n.)

<p>12</p>

Virgil; (15 Ekim MÖ 70-21 Eylül MÖ 19) ünlü bir Romalı şairdir. Roma İmparatorluğu’nun destanı olarak kabul edilen “Aeneis”in yazarıdır. Dante’nin “İlahi Komedya”sındaki ana karakterlerden biridir. (ç.n.)

<p>13</p>

Öklid, MÖ 330-275 yılları arasında yaşamış, İskenderiye doğumlu matematikçi. (ç.n.)