Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt. Сюэцинь Цао
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt - Сюэцинь Цао страница 6
“Hemen kaybol şuradan, sersem! Beni hasta ediyorsun!” dedi.
Jia Yun de kızardı.
“Yanlış bir şey mi söyledim? Sanki sen biraz…”
“Sanki biraz ne?” diye sordu Baoyu öfkeyle.
Yun cevap vermeye cüret edemeyip, cümlesini yarım bıraktı. Baoyu de okula gitti.
“İyi haberleri duydum, oğlum.” dedi, onu gülerek karşılayan Dairu. “Aslına bakarsan bugün seni burada gördüğüme şaşırdım.”
“Babamı tebrik etmeye gitmeden önce size gelmek istedim, efendim.” dedi Baoyu kibarca gülerek.
“Anlıyorum. Tamam, bugün derse katılmana gerek yok. Bir günlük izinlisin. Ama Bahçe’de dolaşarak boşa geçirme. Senin yaşında biri, aile meselelerinde aktif bir rol almasa da senden büyük kuzenlerinle beraber olup birçok şey öğrenebilirsin.”
“Evet, efendim.”
Baoyu eve döndü. Büyükanne Jia’nın dairesinin kapısına yaklaşırken, karşı taraftan gelen Li Gui ile karşılaştı.
“Geri döndüğüne memnun oldum.” dedi Li Gui, yanında durup gülümseyerek. “Ben de okula seni almaya geliyordum.”
“Kim söyledi bunu yapmanı?” diye sordu Baoyu.
“Büyük hanımefendi evine birisini göndermiş.” dedi Li Gui. “Ama hizmetçiler okula gittiğini söylemişler; o da bana birisini gönderip senin için okuldan birkaç gün izin almamı istedi. Şenlikler için tiyatro gösterileri düzenlediklerini duydum. Neyse, beni okula gitmekten kurtardın.”
Baoyu içeri girince Büyükanne Jia’nın ön avlusunun hizmetçiler ve yaşlı kadınlarla dolu olduğunu gördü; hepsinin sadık yüzleri sevinç ve heyecanla ışıldıyordu.
“Geç kaldınız, Efendi Bao! Hemen içeri girip büyük hanımefendiyi tebrik etseniz iyi olur!”
Baoyu’nün yüzü aydınlandı. İçeri girince Büyükanne Jia’yı Daiyu ve Xiangyun’ü iki yanına almış, sedirde otururken buldu. Aşağısında da Xing ve Wang Hanımlar, Tanchun, Xichun, Li Wan, Xifeng, Li Wan’in iki kuzeni Wen ile Qi ve Xing Hanım’ın yeğeni Xing Xiuyan toplanmışlardı. Baochai, Baoqin ve Yingchun’ün orada olmadıklarını fark etti. Böyle bir topluluğu görmekten çok memnuniyet duyan Baoyu önce Büyükanne Jia, sonra annesi ve Xing Hanım’a tebriklerini sundu; ardından bütün aileyi selamladı. Gülerek Daiyu’ye döndü.
“Artık iyileştin mi, kuzen?”
“Evet, teşekkür ederim.” dedi Daiyu, hafif gülümseyerek. “Sen? Pek iyi olmadığını duydum.”
“Evet, geçen gece kalbime ani bir ağrı girdi. Bir süredir iyiyim ama her gün okula gittiğim için gelip seni göremiyorum.”
Baoyu lafını bitirmeden, Daiyu dönüp Tanchun’le konuşmaya başladı. Yanlarında duran Xifeng onlara takıldı:
“Ben de ayrılmaz ikili olduğunuzu sanıyordum. Sizi duyan da yabancı olduğunuzu düşünür. Şu resmiyete bakın!”
Herkes buna güldü. Daiyu’nün yüzü sarardı; önce utancından konuşamadı. Ama bir cevap vermesi gerektiğini düşündü.
“Zaten anlamanı bekleyen yoktu…” dedi.
Bu herkesi daha da güldürdü. Xifeng, kısa bir süre durakladıktan sonra, gafının farkına varıp konuyu değiştirmeye yeltendi ama o sırada Baoyu birden Daiyu’ye döndü.
“Kuzen, şu patavatsız ve aptal Yun ne yapmaya çalıştı biliyor musun?” dedi ama ne diyecektiyse vazgeçti. Diğerleri şaşkın bir şekilde güldüler.
“Ne diyorsun?” dedi birisi.
Daiyu de herkes gibi olan bitenden habersiz, şaşkın şaşkın gülümsedi. Baoyu başka bir konu açarak sıyrıldı.
“Duyduğuma göre opera oynanacakmış. Ne zaman başlayacak?” dedi.
Herkes ona hayretler içinde bakakaldı. Xifeng cevap verdi.
“Duyan sensin, bize niye soruyorsun?”
“Gidip bir bakayım.” dedi Baoyu hemen.
“Gidip de yaramazlık yapmaya kalkışma!” diye uyardı onu büyükannesi. “Herkesin seninle dalga geçmesini istemezsin herhâlde. Unutma, bugün baban için çok özel bir gün, gelince seni aylaklık ederken görürse, sorun çıkacağı kesin.”
“Tamam, büyükanne.” dedi Baoyu ve gitti.
O çıkınca, Büyükanne Jia, Xifeng’a döndü.
“Bu opera meselesi nedir?” diye sordu.
“Wang amca, seni ve Zheng enişteyle halamı tebrik etmek için bir şeyler yapmak istiyormuş. Yeni bir aktris topluluğu tutmuş, yarından sonraki gün uğurlu günmüş.” dedi Xifeng ve gülerek ekledi: “Sadece uğurlu değil, aynı zamanda mutlu bir gün.”
Daiyu’ye bakıp güldü. Daiyu de mahcup bir şekilde ona gülümsedi.
“Tabii ya!” diye bağırdı Wang Hanım. “Yeğenimizin yaş günü!”
Büyükanne Jia neyi kastettiklerini anladı ve gülerek ekledi:
“Yaşlandıkça ne kadar unutkan olduğum ortaya çıkıyor! Neyse ki sekreterim Xifeng var da bana hatırlatıyor. Daha ne olsun? Baoyu’nün dayısı tebriklerini sunmak istiyorsa, Daiyu’nün dayısının ailesi de onun yaş gününü kutlar.”
Bu herkesi güldürdü ve her şeyi bu kadar iyi ifade edebilen yaşlı kadının müthiş bir şansı boşuna hak etmediğini söylediler.
Baoyu, tam yaş günü partisi konuşulurken geri geldi ve sevinçten mest oldu. Hep beraber büyük bir heyecan havasıyla yemeğe oturdular. Yemekten sonra Jia Zheng Saray’a teşekkürlerini sunup döndü, aile mabedinde atalarının önünde secde ettikten sonra Büyükanne Jia’ya da saygılarını sunmaya geldi. Ayağa kalkınca bir şeyler söyleyip resmî ziyaretlerini yapmak için çıktı.
Sonraki bir iki gün, sürekli bir koşuşturma ve keşmekeş içinde geçti; akrabalar akın akın Rong Konağı’na geldiler. Atlar ve arabalar ana girişe yığıldı, her köşede önemli bir beyefendi, samur kürklü, kolalı şapkasıyla oturmuş, sırasını bekliyordu.
Çiçeklerin açtığı yerde,
Arılar, kelebekler bol olur;
Dolunayın altında
Gökyüzü ve deniz kabarır.
Bu ziyaretler, kutlama gününe kadar iki gün sürdü. O sabah, Wang Ziteng ve diğer akrabaların talimatıyla aktris topluluğu erkenden geldi, Büyükanne Jia’nın avlusunda, kabul salonunun karşısına sahnelerini kurdular. Jia erkekleri resmî kıyafetleri içinde, ondan fazla masanın hazırlandığı avluda