Hayatım ve İşim. Генри Форд

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hayatım ve İşim - Генри Форд страница 13

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Hayatım ve İşim - Генри Форд

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Çok kısa bir süre sonra hâkimiyete sahip olmam gerektiğini anladım ve bu nedenle, 1906’da şirkette kazandığım fonlarla hisselerimi yüzde 51’e çıkaracak kadar hisse satın aldım ve kısa bir süre sonra yüzde 58,5 payı sağlayacak kadar daha aldım. Yeni ekipmanlar ve şirketin gelişimi için ihtiyaç duyulan her şey, hep kazançlardan finanse edilmişti. Azınlık hissedarlarından bazıları benim politikalarımı benimsemediği için 1919’da oğlum Edsel, geri kalan hisselerin yüzde 41,5’ini satın aldı. Bu hisseler için her 100 dolarlık kura 12.500 dolar olmak üzere, toplamda yaklaşık 75 milyon dolar ödedi. Bir araya getirilebilecek asli şirket ve ekipmanları özenli değildi. Mack Bulvarı’nda Strelow’un marangoz dükkânını kiraladık. Tasarımlarımı yaparken aynı zamanda yapım yöntemlerini de araştırmıştım ancak o zamanlar makine almaya gücümüz yetmiyordu. Bu yüzden biz de çeşitli üreticiler ile tekerlekleri, lastiği ve gövdeyi toplama bir şekilde yerleştirdik. Ekonomik bir üretim sistemi, çeşitli parçaların tümü yukarıda ana hatlarıyla belirttiğim üretim planıma göre yapıldığında sağlanmış olacaktı. Çok basit bir ürün olmadığı sürece, geleceğin en ekonomik imalatı, bir ürünün tamamının tek çatı altında yapılmadığı imalat olacaktır. Gelecekteki daha modern ya da daha iyi üretim yöntemi, ürünün her bir parçasının en iyi şekilde üretilecek bir yerde yapılması ve tüketim noktasına geldiğinde, parçaların birleştirilerek tam bir ürüne dönüştürülmesidir. Bizim şu an takip ettiğimiz ve genişletmeyi umduğumuz yöntem budur. Aynı üretim yöntemlerini benimsediğimiz sürece, tek bir ürünün bileşenlerini üreten tüm fabrikaların tek bir şirkete mi yoksa bir kişiye mi ait olduğu ya da bu parçanın bağımsız olarak sahip olduğumuz fabrikada yapılıp yapılmadığı arasında bir fark yoktur. Kendimiz yapabileceğimiz kadar iyi bir parça satın alabilirsek ve arz yeterli ve fiyat doğruysa onu kendimiz yapmaya çalışmayız ya da herhangi bir şekilde acil bir tedarikten fazlasını yapmaya kalkışmayız. Doğrusu, mülkiyetin geniş bir alana dağılmış olması daha iyi olabilir.

      Öncelikli olarak araçların ağırlıklarının azaltılması üzerine deneyler yapıyordum.

      Fazla ağırlık, kendinden tahrikli herhangi bir aracı öldürür. Ağırlık hakkında bir sürü aptalca fikir vardır. Aptalca terimlerin nasıl mevcut kullanıma girdiğini düşünmek tuhaf gelir. Düşünebiliyor musunuz, bir insanın zihinsel aygıtına uygulanan “ağır sıklet” gibi bir ifade var! Bunun anlamı nedir? Kimse şişman olmak ve vücudunun ağır olmasını istemez. O zaman bunun manası nedir? Bu aptalca sebeplerden dolayı güç ve ağırlığı birbiriyle karıştırdık. İlk üretim yöntemlerinin bununla çok ilgisi vardı. Eski kağnı arabaları bir ton ağırlığındaydı. O kadar ağırdı ki! O denli de gücü yoktu. Birkaç ton insanı, New York’tan Şikago’ya taşımak için, demir yolu üzerine yüzlerce ton ağırlığında bir tren inşa ediliyor. Sonuç ne mi? Gerçek gücün mutlak bir kaybı ve milyonların abartılı israfı…

      Gücün ağırlık hâline geldiği noktada Azalan Verim Yasası1 işlemeye başlar. Ağırlık, ancak bir buhar silindirinde aranabilir, başka hiçbir yerde değil. Gücün ağırlıkla ilgisi yoktur. Dünyada bir şeyler yapan kişinin zihniyeti çevik, hafif ve güçlüdür. Dünyadaki en güzel şeyler, tüm fazla ağırlıkların ortadan kaldırıldığı şeylerdir. Ne insanlarda ne de eşyalarda, güç asla ağırlık demek değildir. Ne zaman biri bana ağırlığı artırmamı veya bir parça eklememi önerse ağırlığı azaltmayı ve bir parçayı çıkarmayı düşünürüm! Tasarladığım araba, şimdiye kadar yapılmış tüm arabalardan daha hafifti ama nasıl daha hafif yapabileceğimi bilseydim, hemen gidip ihtiyacım olan malzemeleri temin ederdim.

      İlk yılımızda, küçük modeli 850 dolara, arkasında oturma kısmı olan modelini 950 dolara sattığımız “Model A”yı üretmiştik.

      Bu model, sekiz beygir gücü üreten iki silindirli bir karşılıklı motora sahipti.

      Bu modelin bir zincir tahriki, uzun olması gereken yetmiş iki inçlik bir dingil mesafesi ve beş galonluk bir yakıt kapasitesi vardı. İlk yıl 1.708 otomobil üretmiş ve satmıştık. İnsanların geri dönüşleri bu denli iyiydi.

      Bu “Model A”ların her birinin bir hikâyesi vardı. Mesela 420 numaralı aracı ele alalım.

      1904 yılında Kaliforniya’dan Albay DC Collier, bu aracı satın aldı. Birkaç yıl kullanıp sattı ve yeni bir Ford aldı. 420 numara, 1907’de Ramona yakınlarında, dağların tam ortasında yaşayan Edmund Jacobs tarafından satın alınana kadar sık sık el değiştirdi. Jacobs bu aracı birkaç yıl boyunca en zorlu işlerde kullandı. Sonra yeni bir Ford aldı ve eskisini sattı. 1915’e gelindiğinde 420 numara, Cantello adında bir adamın eline geçmişti. Can-tello, aracın motorunu çıkararak bir su pompasına bağlamış ve şaftlarını şasiye monte etmişti. Şu an motoru su pompalarken şasiler bir merkep tarafındaN çekilen Buggy gibi hareket etmektedir. Belki bir Ford’u parçalayabilirsiniz ama Ford ruhunu asla öldüremezsiniz.

      İlk reklamımızda şunları söylemiştik:

      Amacımız; iş kullanımı, profesyonel kullanım ve aile kullanımı için özel olarak tasarlanmış bir otomobil üretmek ve pazarlamaktır. Bu otomobil öyle bir otomobildir ki evrensel olarak suç olan yüksek hıza erişme özelliği barındırmazken sıradan bir insanı tatmin edecek yeterli bir hıza ulaşabilir; sağlamlığı, sadeliği, güvenliği, rahatlığı ve ulaşılabilir makul fiyata sahip olması nedeniyle birçok erkek, kadın ve çocuğu kendine hayran bırakmıştır.”

      Ve vurguladığımız noktalar şunlardı:

      • İyi malzeme.

      • Sadelik. (O zamanki arabaların çoğu işletim yönetimleri önemli bir beceri gerektiriyordu.)

      • Motor.

      • Ateşleme. (İki takım hâlinde altı kuru pil ile donatılmıştı.)

      • Otomatik yağlama.

      • Küresel tipteki vitesin basitliği ve kontrol kolaylığı.

      • İşçilik.

      Asla insanların ilgisini zevk üzerinden celbetmeye çalışmadık. İlk reklamda, motorlu arabanın yararlı hizmetleri üzerinde durduk. Ve şöyle dedik:

      “ ‘Vakit nakittir.’ şeklindeki eski atasözü sık sık tekrarlandığı hâlde çok sayıda iş adamı ve profesyonel bu atasözünün gerçekliğine inanıyor gibi görünmüyor. Biz bu atasözünü yaşatmayı düşünüyoruz.

      Sürekli zaman darlığından şikâyet eden ve haftanın günlerinin azlığından yakınan insanlar, biz olmasaydık hâlâ özensiz, rahatsız ve sınırlı ulaşım araçlarına bağlı kalacaklardı. Onlar için boşa geçen her beş dakika boşa harcanan para demektir. Dahası, beş dakikalık gecikme çok daha fazla para kaybı demektir.

      Mükemmelleştirilmiş, verimli, yüksek kaliteli bir otomobil satın almak için son derece makul bir meblağ yatırımı, endişe ve geç kalma korkusunu ortadan kaldıracak ve her zaman elinizin altında lüks bir seyahat aracı sağlayacaktır.

      Her zaman hazır, her zaman emin.

      Zamandan ve dolayısıyla paradan tasarruf etmek için tasarlandı.

      Sizi

Скачать книгу


<p>1</p>

Üretim faktörlerinden sadece birinin miktarını çoğaltıp diğerlerini sabit tuttuğunda toplam üretim bir noktaya kadar artar, daha sonra azalmaya başlar. Ortaya çıkan bu genel eğilime “Azalan Verim Yasası” denir.