Hawaii Mitleri. William D. Westervelt
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Hawaii Mitleri - William D. Westervelt страница 8
Lau-ka-pali (uçurum yaprağı), kızın arkadaşlarından biriydi. Bir gün, kordilin yapraklarından düdük yaparak üflemeye başladı. Gündüz Sefası Yaprağı, genç prensesin bu düdükten çıkan sesi çok sevdiğini anladı, bu yüzden orman ağaçlarının yapraklarına, Pupu-kani-oi’yi (şarkı söyleyen salyangoz veya konç12) bulmaya gitti. Gittiği yerde başka bir Pupu-hina-hina-ula (gökkuşağı renkleriyle kaplı güzel salyangoz) buldu. Gece olunca salyangozlar şarkı söyledi ve bu Lau-ka-ieie’nin çok hoşuna gitti, böylece o da onlara katıldı.
O yerin eski sakinlerinden biri olan Nohu-ua-palai (bir eğreltiotu), ormanın derinliklerine doğru giderken kızın ve salyangozların sesini duydu, ardından bulundukları eve geldi. Kıza seslendi, fakat hiçbir cevap alamadı. Etraf sessizdi. En sonunda içeride bulunan çiçeklerden Pua-ohelo (ohelo13 çiçeği), sesi duydu, kapıyı açıp onu içeri davet etti.
Nohu-ua-palai, içeri girip diğer kızlarla birlikte yemek yedi. Lau-ka-ieie, rüyasında Kawelona’yı gördü. Kawelona (günbatımı), Lihue’de yaşayan genç, yakışıklı bir adamdı. Kauai’nin en yüce şeflerinden birinin ilk çocuğuydu. Kız, muhafızına (kahu) bu genç adamı ve uzaktaki o adayı anlattı. Muhafız, rüyalarındaki bu adamı bulmaya kimin gitmesi gerektiğini sordu. Bütün kızlar gitmek istedi. O da bunun üzerine kızların ellerini havaya kaldırmasını, kimin parmakları en uzunsa onun gideceğini söyledi. Kazanan Pupu-kani-oi (şarkı söyleyen salyangoz) oldu. Salyangoza veda ederken tüm yaprak ailesi hüngür hüngür ağladı.
Salyangoz, “Yaprak kardeşlerim Laukoa (koa ağacı yaprağı) ve Lauanau (tapa veya kâğıt ağacı yaprağı), kalkın ve bu yolculuğumda bana katılın! Mavi denizin salyangozu kardeşlerim, haydi kumsala doğru gelin! Gelin ve bana gideceğim yolu gösterin! Pupu-moka-lau (moka hana yaprağına yapışık salyangoz) gel de bana bir bak, çünkü ben de senin ailendenim! Git ve bütün salyangozları bana yardım etmeleri için çağır! Bana gelin!” dedi.
Daha sonra erkek kardeşini, rüzgârlar şefi Makani-kau’yu çağırıp onlara rüzgâr bedeni bahşederek götürmesini istedi. Rüyadaki adam gibi birini bulabilmek için bütün Hawaii Adası’nı dolaştılar. Ne orada ne de diğer adalarda ona benzer birini bulamadılar. Fakat Şarkı Söyleyen Salyangoz, Oahu Adası’nda bir şefe âşık olup yolculuktan ayrıldı. Makani-kau ise Kauai’ye doğru yola koyuldu.
Ma-eli-eli (Heeia’nın14 Ejderha Kadını), onu durması için ikna etmeye çalıştı. Fakat Makani-kau yoluna devam ettiği için arkasından koşmaya başladı. Limaloa (Laiewai ejderhası) da Makani-kau’yu yakalamaya çalıştı, ama çok hızlı olduğundan onu yakalayamadı. Makani-kau, Kauai’ye giderken bir köpekbalığı tarafından kovalanan insanlar gördü. Bu insanlar bir kayığın içindeydi, böylece o da kayığa atladı. Diğerlerine köpekbalığını oyalayacağını, yakınında durabileceklerini ama korkmalarına gerek olmadığını söyledi. Daha sonra da denize atladı. Köpekbalığı dönüp adamı yakalamak için ağzını açtı. Adamsa köpekbalığının üstüne tırmandı, yüzgeçlerini tutarak gitmesi için onu zorladı. Köpekbalığının üzerinde kıyıya doğru gidip kayaların arasında onu durdurdu. Bu olayın üzerine Haena’da bulunan bu kayalara büyük köpekbalığı kayası yani Koa-mano (savaşçı köpekbalığı) denildi. Köpekbalığının üzerinden indi, hemen ardından kayık da kıyıya yanaştı.
Uçurumlar üzerinden ateşli çubukların atıldığı “Ateş Atan” tepesini gördü. Burası geceleri çok güzel görünürdü. Bir gölgeden ibaret vücudunu kullanarak tepenin en üst noktasına sıçradı. En yukarıda bir sürü kuş (iiwi) vardı. Makani-kau, Lehua’ya doğru uçan kuşlara yanaştı. Kuşlar sadece rüzgârın gücünü hissetti, çünkü ne onu ne de vücudunu görebiliyorlardı. Makani-kau, kuşların yanına yaklaştığında yanlarında yakışıklı bir adam taşıdıklarını gördü.
Bu adam, Lau-kai-ieie’nin evlenmek istediği adamdı. Kuşlar, bu adamı rahatlıkla ve nazikçe kanatlarında taşıyordu, tepelerin üzerinden ve denizlerden geçerek onu güneşin battığı ada olan Lehua’ya götürdüler. Lehua’ya geldiklerinde yavaşça karaya doğru inmeye başladılar. Onlar Kawelona’nın kuşlardan oluşan muhafızlarıydı ve ne zaman bir yerden bir yere gidecek olsalar kuş büyücüsü Kukala-a-ka-manu’nun emri altında olurlardı.
Kawelona rüyasında defalarca kendisine gelen güzel bir kız görmüştü. Bu yüzden Makani-kau’yla görüşmeye hazırdı. Ailesine, muhafızlarına ve kuş rahiplerine rüyalarından, evlenmek istediği o güzel kızdan bahsetti.
Makani-kau, Niihau ve Lehua rüzgârlarıyla tanıştı ve sonunda kuşlar tarafından kabul gördü. Hawaii’ye gitmeye hazırlanan Kawelona’ya kendisine verilen görevden bahsetti, nasıl gidebileceklerini sordu. Makani-kau, okyanus kenarına giderek sahip olduğu bedenleri çağırarak ablası Lau-ka-ieie’nin kocasına verebileceği bir kayık istedi. Böylece sihirli güçlerini Kawelona’ya belli etmiş oldu. Yüce bulut tanrılarına seslenip kendilerine uzun, beyaz bir buluttan oluşan bir kayık göndermelerini istedi. Kayık çok geçmeden önlerinde belirdi. Kawelona, korkuyla kayığa bindi. Denize açıldıktan çok kısa bir süre sonra Lehua Adası ve kuşları gözden kayboldu. Makani-kau, güzel bir kayığın yanında durdu. Kayığa binip Mana’da15 durdu. Orada durduğunda au-waa-olalua, yani çift kanoya (ruhani kayık) birkaç tane kız bindi.
Bu sırada kuşlara hükmeden büyücü, ailesine nereye gittiğini veya hangi tehlikelerle karşılaşacağını söylemeyen Kawelona’nın aile özleminin ne zaman biteceğini anlamaya karar verdi. Büyücü, bir tane su kabının içine su döküp içine iki tane lehua çiçeği attı. Lehua çiçekleri su yüzeyine çıktı. Daha sonra yüzünü güneşe dönerek, “Ey gökyüzünün bir parçası olan yüce güneş! Kafanı eğip kabın içindeki suya bak ve bize içinde ne gördüğünü söyle! O güzel ve genç kadına bir bak. O, Kauai’den değil. Ondan daha güzel biri yok. Pırıl pırıl parlayan Doğu’dan geliyor. Çevresinde kraliyeti temsil eden bir gökkuşağı var. Yanında da kendisine eşlik eden güzel kızlar var,” diye seslendi. Büyücü, su yüzeyinde güneş imgeleri gördü ve bunu Kawelona’nın yolculuğuna yordu. Bu yolculuğun çok uzun bir sürede gerçekleşeceğini, herhangi bir alamet için sabırla, günlerce beklemeleri gerektiğini söyledi. İmgelerde, bulutlardan oluşan kayıkta bir erkek, deniz kabuğundan kayıkta Makani-kau ve ruhani kayıkta ise üç tane kız gördü.
Kızlar, Oahu’ya kadar giderek orada Makani-kau’nun Lehua’da bıraktığı salyangoz kız Pupu-kani’yi buldular. Onu, kocasını ve kız kardeşlerini kendi kayıklarına aldılar. Hawaii’ye giden dokuz yolcu vardı: buluttan kayıkta Kawelona, Kauai’den iki tane kız; Kaiahe ve Oahu’dan biri, Molokai’den üç kız daha ve Lihau adına Maui’den gelen bir kız daha. Makani-kau, liderlik görevini üstleniyordu, kızları uzaklara götüren de oydu. Yolculuk sırasında, köpekbalıklarının hükümdarı Kamoho-alii’yi ziyaret etmek için Kahoolawe’ye gittiler. Makani-kau, burada insan bedenine büründü, ardından kayıklardan indiler. Makani-kau, Kawelona’yı bulut kayıktan aldı, karaya çıkıp onu herkesin arasına bıraktı. Etraftakilere bu adamın Lau-ka-ieie’nin eşi olduğunu söyledi. Hepsi, köpekbalıklarının hükümdarı tarafından memnuniyetle karşılandı. Ka-moho-alii, adalara muhafız olarak yerleştirdiği köpekbalıklarını çağırıp yiyecek bir şeyler
12
Konç: Kabuklu bir tür deniz hayvanıdır. Bazı salyangozlara da bu isim verilir. (ç.n.)
13
Ohelo: Hawaii’de bulunan bir tür yabanmersinidir, bazı adalardaki yüksek dağlarda bulunur. (ç.n.)
14
Heeia: Hawaii’nin Honolulu şehrinde bulunan ve birkaç mahalleden oluşan bir bölgedir. (ç.n.)
15
Mana: Hawaii kültüründe Mana, güç ile özdeşleştirilen ruhani bir enerjidir. Yapılan farklı eylemlerle birlikte mana kazanmaya veya kaybetmeye dayanan bir inanışları vardır. Ayrıca Hawaii Adaları’ndaki belli bölgelerin diğerlerine göre daha fazla manaya sahip olduğu söylenir. (ç.n.)