Japon Mitleri ve Efsaneleri. F. Hadland Davis

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Japon Mitleri ve Efsaneleri - F. Hadland Davis страница 9

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Japon Mitleri ve Efsaneleri - F. Hadland Davis

Скачать книгу

efendisinin yanına geldiği anda kılıcın beyaz kanla kaplı olduğunu ve ucunun çatışmada kırıldığını anlamışlar.

      Raiko ve hizmetkârı etrafı iyice araştırdıktan sonra bir in keşfetmişler. İnde bir sürü bacağı olan, yumuşak tüylerle kaplı devasa ve büyüklükte bir kafaya sahip bir canavar görmüşler. Güçlü gözleri güneş ve ay gibi parlıyormuş ve yüksek sesle şöyle inliyormuş: “Hastayım ve acı çekiyorum!”

      Raiko ve Tsuna yaklaştıkça canavardan çıkan kırık kılıç ucunu fark etmişler. Kahramanlar yaratığı yuvasından çıkarıp kafasını kesmişler. Yaratığın midesindeki derin yaradan bin dokuz yüz doksan kafatası ve çocuk büyüklüğünde örümcekler fışkırmış.

      Raiko ve takipçisi, önlerinde duran canavarın Dağ Örümceği’nden başkası olmadığını fark etmiş. Bağırsakların içinde buldukları büyük kadavrayı kestiklerinde insan cesetlerinin kalıntılarını bulmuşlar.

      Prens Yamato Take’nin Maceraları

      Kral Keiko, en küçük oğlu Prens Yamato’ya birkaç haydut öldürmesini emretmiş. Prens ayrılmadan önce İse tapınaklarında dua etmiş ve Güneş Tanrıçası Ama-terasu’nun görevini kutsaması için yalvarmış. Prens Yamato’nun teyzesi, İse tapınaklarından birinde başrahibeymiş ve teyzesine babasının kendisine emanet ettiği görevi anlatmış. Bu hoş hanımefendi söz konusu haberi duyduğuna çok memnun olmuş ve yeğenine pahalı bir ipek cüppe hediye etmiş. Cüppenin ona şans getireceğini ve belki daha sonra işine yarayacağını söylemiş.

      Prens Yamato saraya dönüp babasının iznini aldığında karısı Prenses Ototaçibana ve bir dizi sadık takipçisi eşliğinde saraydan ayrılarak güneydeki Kiuşiu Adası’na doğru ilerlemiş. Bu ada haydut kaynıyormuş. Ülke o kadar engebeli ve geçilmezmiş ki Prens Yamato düşmanı gafil avlayabileceği kurnaz bir plan tasarlaması gerektiğini hemen anlamış.

      Bu sonuca vardıktan sonra Prenses Ototaçibana’ya teyzesinin ona verdiği ipek cübbeyi getirmesini emretmiş. Bunu hiç şüphesiz karısının yönlendirmesiyle giymiş. Saçlarını serbest bırakmış, taramış ve mücevherlerle süslemiş. Aynaya baktığında sahte kılığının mükemmel olduğunu ve oldukça güzel bir kadın olduğunu görmüş.

      Böyle göz kamaştırıcı bir halde düşmanın çadırına girmiş. Çadırda Kumaso ve Takeru oturuyormuş. İkisi, kralın oğlunu ve grubunu yok etme çabalarını tartışıyorlarmış. Tesadüfen yukarı baktıklarında kendilerine doğru gelen güzel bir kadın görmüşler.

      Kumaso o kadar sevinmiş ki kılık değiştiren Prens’i yanlarına çağırmış ve ona derhal şarap ikram edilmesini buyurmuş. Yamato bunu yapamayacak kadar mutluymuş. Utangaç bir kadın gibi görünüyormuş. Çok küçük adımlarla yürümüş ve utangaç bir bakirenin bütün çekingenliğiyle göz ucuyla dışarıya bakmış.

      Kumaso kendisini kötü etkileyecek kadar şarap içmiş. Bu sevimli yaratığın kadehine şarap koyuşunu görmenin zevkini yaşamak için içmeye devam ediyormuş.

      Kumaso sarhoş olunca Prens Yamato şarap kavanozunu aşağı fırlatmış, hançerini çabucak çekip Kumaso’yu öldürünceye kadar bıçaklamış.

      Takeru, kardeşine ne olduğunu görünce kaçmaya çalışmış ama Prens Yamato üzerine atlamış. Hançeri bir kez daha havada parlamış ve Takeru yere düşmüş.

      Ölmek üzere olan haydut, güçlükle “Bir dakika bekle,” demiş. “Kim olduğunuzu ve nereden geldiğinizi bilemeyeceğim. Şimdiye kadar krallıktaki en güçlü kişilerin kardeşim ve ben olduğumuzu düşünmüştüm. Gerçekten yanılmışım.”

      “Ben, sizin gibi asileri öldürmemi emreden Kral’ın oğlu Yamato’yum!” demiş Prens.

      Haydut kibarca, “Sana yeni bir isim vermeme izin ver,” demiş. “Bundan böyle size Yamato Take diyecekler, çünkü ülkedeki en cesur kişi sizsiniz.”

      Takeru bunları söyledikten sonra ölmüş.

      Prens Yamato ve Takeru

      Tahta Kılıç

      Prens başkente giderken İdzumo Takeru adında başka bir kanun kaçağıyla karşılaşmış. Yine bir yardımcısına başvurarak bu adama son derece arkadaşça davranmış. Tahtadan bir kılıç yapıp çelik silahının kılıfına sıkıca sokmuş. Takeru’yla tanışmayı beklediği zamanlar bunu takmış.

      Prens Yamato bir defasında Takeru’yu Hinokawa nehrinde yüzmeye davet etmiş. Haydut akıntıya doğru yüzerken Prens gizlice karaya çıkıp Takeru’nun kıyafetlerinin yanına gitmiş. Sahile uzanarak kılıçları değiştirmeyi başarmış ve tahta kılıcını Takeru’nun keskin çelik kılıcının yerine koymuş.

      Takeru sudan çıkıp kıyafetlerini giydiğinde Prens ondan kılıç becerisini göstermesini istemiş. Takeru, “Hangimizin daha iyi kılıç ustası olduğunu göreceğiz,” demiş.

      Takeru bunu memnuniyetle kabul edip kılıcını çıkarmaya çalışmış. Kılıç sıkışmış ve tahtadan olduğu için elbette hiçbir durumda işe yaramazmış. Haydut bu şekilde mücadele ederken Yamato onun kafasını kesmiş. Yaptığı kurnazlık bir kez daha onun işine yaramış; saraya döndüğünde onun adına ziyafet verilmiş ve kral babasından birçok pahalı hediye almış.

      “Ot Yaran Kılıç”

      Prens Yamato sarayda uzun süre boş oturmamış çünkü babası ona doğu illerindeki bir Anyu isyanını bastırmasını emretmiş.

      Prens ayrılmaya hazır olduğunda Kral ona “Sekiz Kol Boyunda Mızrak” adı verilen kutsal ağaçtan yapılmış bir mızrak vermiş. Prens Yamato, bu değerli hediyeyle İse tapınaklarını ziyaret etmiş. Başrahibe teyzesi onu tekrardan buyur etmiş. Yeğeninin anlattığı her şeyi ilgiyle dinlemiş ve kendisine verdiği cüppenin maceralarında ne kadar işe yaradığını öğrendiği için özellikle çok mutlu olmuş.

      Hikâyesini dinledikten sonra tapınağa gitmiş ve bir kılıç ve çakmaktaşından bir çanta getirmiş. Bunları Yamato’ya veda hediyesi olarak vermiş.

      Bu kılıç, Japonya İmparatorluk Hanesi’nin sembollerinden biri olan Murakumo kılıcıymış. Bu Prens için en güzel hediyeymiş. Bu kılıcın bir zamanlar tanrılara ait olduğu ve Susa-no-o tarafından keşfedildiği hatırlanacaktır.

      Uzun bir yürüyüşün ardından Prens Yamato ve adamları kendilerini Suruga eyaletinde bulmuşlar. Vali onu misafirperver bir şekilde karşılamış ve eğlence amaçlı bir geyik avı düzenlenmiş. Kahramanımız arada sırada aldatılsa da en ufak bir şüphe duymadan ava katılmış.

      Prens, yüksek otlarla kaplı büyük ve ıssız bir ovaya götürülmüş. Geyiği avlamakla meşgulken aniden ateşin farkına varmış. Ardından her yönden alevlerin ve duman bulutlarının yükseldiğini görmüş. Her tarafı ateşlerle çevriliymiş. Görünüşe göre buradan kaçış yokmuş. Dürüst savaşçı bir tuzağa, hem de çok sıcak bir tuzağa düştüğünü fark ettiğinde

Скачать книгу