Kahramanlık Mitleri. Daniel G. Brinton
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kahramanlık Mitleri - Daniel G. Brinton страница 5
Bu mitler tarihi olarak özdeş olmuş olabilir mi? Buna inanmamak zordur. Fakat bu uluslar birbirinin ezeli düşmanıydı. Dilleri ise birbirinden tamamen farklıdır. Bu benzerlikler öyle geniş alanlarda, birbirinden öyle uzak ve çok farklı kültürlere sahip uluslar arasında meydana çıkıyor ki nihayetinde gelişim paralelliği teorisi daha inandırıcı olan açıklama haline geliyor.
Tabiat olaylarının eşit kültür katmanlarındaki zihinler üzerinde bıraktığı izlenimler birbirine çok benzer. Aynı düşünceler çağrıştırılır ve bu düşünceleri konuşulan dilde iletmek için aynı ifadeler uygun görülür. Bu durum aynı neslin usta şairleri ve her bilgi dalındaki çağdaş düşünürler arasında sık sık ortaya konur. Yine de bunun ilkel ve işlenmemiş koşullarda gerçekleşmesi daha muhtemeldir. Bu koşullarda en belirgin ifade biçimleri hemen benimsenir ve zihnin kaynakları ister istemez sınırlıdır. Bu, medeniyetin daha alt aşamalarının zihinsel ürünlerinde hâkim olan müthiş aynılık için basit ve mantıklı bir açıklama olup birinin diğerinden ya da her ikisinin de ortak bir soydan tarihi olarak türediğini varsayma gereksinimini ortadan kaldırır.
IKINCI BÖLÜM
AZTEK KABILELERININ KAHRAMAN-TANRISI
Büyük Göller’in kıyıları ile kuzey ormanlarının korunaklı köşelerine yerleşmiş vahşi avcı kabilelerden başkenti Meksika Vadisi’nde olan ve dağınık kolonilerinin Rio Grande ile Gila ağızlarından neredeyse Panama Kıstağı’na kadar iki okyanusun kıyılarında bulunduğu o ulusa dönüyorum. Bu halk Aztekler yahut Meksikalılar olarak bilinmektedir. Ortak dilleri ise Nahuatl olup kendilerine ait bir kelimedir ve “hoş sedalı” anlamına gelmektedir.
Mitolojileri diğer Amerikan halklarının hepsinden daha eksiksiz biçimde korunmuştur. İşte bu sebeple, onların kahraman mitini daha ayrıntılı olarak sunabiliyorum. Hakikaten de bu kitapta derlediklerim arasında en mükemmel kahraman miti bu sayılabilir.
1. İki Düşman
Azteklerin kültürel kahramanı Quetzalcoatl’dı. Nahuatl dilini konuşan kabilelerin kapsamlı ve karmaşık teolojisindeki başlıca drama yani merkezi mit, onun Tezcatlipoca’yla uzun süren mücadelesiydi. Meksikalı tanınmış bir eskiçağ uzmanı “Bu mücadele, Nahuatl dininin temel unsuru ve değişimlerinin nedeni haline geldi. Bu halkın kaderini ilk devirlerinden yıkıldığı zamana kadar maddi olarak etkiledi,” der.24
Bu mücadeleye ilişkin olarak sunulan açıklamalar, bunları öne süren yazarların teorileri nedeniyle değişmektedir. Öyle ki söz konusu mücadele basit bir tarihi gerçek olarak ele alındığı gibi iki halk arasındaki üstünlük mücadelesini temsil etmek için kullanılan bir metafor, Venüs gezegeni ile Ay’ın ilgili pozisyonlarına gönderme yapan gökbilimsel bir ifade, Aziz Thomas tarafından tanıtılan Hıristiyanlık ile yerlilerin paganizmi arasında bir çatışma ya da en az bunlar kadar yetersiz veya saçma başka manalara sahip olarak düşünülmüştür.
Öteki Amerikan kahraman mitleriyle yan yana koyduğumuzda bu mitin esas olarak aynı özellikleri temsil ettiğini ve hiç şüphesiz aynı şekilde açıklanması gerektiğini göreceğiz. Hepsi de basit bir halkın Gece ile Gündüz, Karanlık ile Aydınlık, Fırtına ile Gün ışığı arasındaki günlük mücadeleyi anlaşılır şekilde ifade etmek için kullandığı şeffaf hikâyelerdir.
Işığın tüm kahramanları gibi Quetzalcoatl da doğu ile özdeşleştirilir. Orada doğmuştur ve oradan gelmiştir. Dolayısıyla, Las Casas ve diğerleri ondan bahsederken Yuka-tan’dan geldiğini ya da Meksika Körfezi kıyılarına bilinmeyen bir ülkeden ulaştığını söylerler. Doğum günü Ce Acatl yani Tek Kamış’tır ve genellikle bu isimle tanınır. Fakat bu, Aztek sembolizminde doğunun simgesidir.25 Sahagun’un aktardığı ve güneş ile ayın oluşumuna dair bir mitte26 gönüllü bir kurban, tanrıların yaktığı kurban ateşine atlar. Onun güneş olarak doğacağını bilirler ama ufkun hangi kısmında gözükeceğini bilmezler. Bazıları bir yana bazıları başka bir tarafa bakar fakat Quetzalcoatl ısrarla doğuyu izler ve Işık Küresi’ni ilk görüp karşılayan olur. Yüzü beyazdır, tüm şafak kahramanları gibi neredeyse kızıla çalan gür saçları ve sakalları vardır27 ve yine onlar gibi çeşitli zanaatların öğretmeni olup barışı ve yumuşak yasaları yeğler.
Adı semboliktir ve eşit derecede geçerli açıklamaları mümkündür. Bu adın ilk bölümü olan quetzalli kelimesi kelimesine “büyük, güzel, yeşil kuş tüyü” demektir. Yerliler için böylesi kuş tüyleri çok kıymetliydi. Bu yüzden sıfat olarak “kıymetli, güzel, sevgili, hayranlık uyandıran” gibi anlamlar kazanmıştır. Bu tüylerin elde edildiği kuş quetzal-tototl (totol “kuş”) idi. Bu kuş, ornitologlarca Trogon splendeus olarak adlandırılmaktadır.
İsmin ikinci kısmı coatl ise Aztek dilinde bütünüyle farklı üç anlama sahiptir. “Misafir”, “ikizler” ve nihayet cohuatl kelimesinin kısaltılmış biçimi olarak da “yılan” anlamlarına gelir. Mecazi olarak, cohuatl gizemli bir şey ve dolayısıyla doğaüstü bir varlık, bir tanrı anlamına geliyordu. Bu yüzden Montezuma, Meksika şehrinde bir tapınak yaptırdığında bu tapınağı tüm ilahlara yani sıradan bir panteona adayarak Coatccalli “Yılanın Evi” diye adlandırmıştı.
Bu çeşitli anlamlar sayesinde ismin pek çok farklı tercümesinin iyi bir savunması yapılabilir. Muhtemelen bu isim, yerliler için de farklı zamanlarda farklı anlamlar taşımıştır. Ben özgün anlamının, on yedinci yüzyılda Becerra’nın savunduğu ve on sekizinci yüzyılda Veitia’nın da benimsediği anlam olduğunu düşünmeye meyilliyim. Bu kişilerin her ikisi de Aztekler konusunda yetkin bilginlerdir.28 Becerra ve Veitia, Quetzalcoatl adını “hayranlık uyandıran ikiz” diye tercüme ediyorlar. Bu ismin Havari Tomas’a29 gönderme yaptığı şeklindeki düşünceler benim görüşlerime uymasa da etimoloji konusunda doğru olduklarına inanıyorum. Burada Işık Tanrısı’nın ikili tabiatına referans yapılmaktadır. Zira doğan ve batan güneş, bugünün ve dünün güneşi, aynı ama farklıdır. Diğer pek çok mitolojide bunun paralelleri vardır.30
Bu varsayımın doğruluğunun Aztekler arasında ikizler hakkında yaygın olan ve tüm dünyada mitolojik kavramların birliğini çarpıcı bir şekilde gösteren bir batıl inançla ortaya konduğu görülüyor. Tüm okuyucular şu ünlü ikizleri biliyordur: Roma hikâyesindeki Romulus ve Remus; bunlardan birinin kaderinde büyükbabalarını yok etmek yazılıydı. Edipus ve Telephos; babaları Laios, ölümünün çocuklarından birinin elinden olacağına dair uyarılmıştı. Theseus ve Peirithoos; Theseus, babası Aigeus’un intiharına yol açacaktı. Bunlara benzer daha pek çok mit var. Hiç şüphesiz bu mitler, bir günün sabah ve akşamının ancak önceki gün geçip gittiği takdirde gelebileceği düşüncesine dayandırılabilir.
23
Cuoq,
24
Alfredo Chavero,
25
Chavero,
26
27
“La barba longa entre cana y roja; el cabello largo, muy llanı.” Diego Duran,
28
Becerra,
29
Havari Tomas, Yeni Ahit’e göre İsa’nın on iki havarisinden biri olup onun dirildiğine ilk önce inanmadığı için
30
Eski Mısır’daki “Ölüler Kitabı”nda Güneş Tanrısı Ra, “Ben bir ruh ve onun ikizleriyim,” yahut “Ruhum iki ikiz olmakta,” der. “Bu, güneş tanrısı ruhunun tek olduğu fakat şimdi yeniden doğduğu, iki temel forma bölündüğü anlamına gelir. Ra’ya öne çıkan iki görünümü altında tapınılmaktaydı: Başlıca tanrı ya da daha belirgin biçimde akşam vaktindeki güneş tanrısı olan Tum ve yeni güneşin yani şafak vaktindeki güneşin tanrısı Harmachis olarak.” Tiele,