Pers Mitolojisi. Arthur Berriedale Keith
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Pers Mitolojisi - Arthur Berriedale Keith страница 3
Bütün bu mitler ışığa ya da yağmur şeklindeki bir ihsana erişmek için karanlığın güçlerine karşı verilen bir mücadeleden bahseder. Düalistik (ikicilik) formda sistemleştirilmeye oldukça yatkınlardır ve hem eski Hint (Vedik) hem de eski İran düşüncelerinde gözlemlenen güçlü sembolizm eğilimi, ahlaki fikirlerin kozmik mücadeleyle bağdaştırılmasıyla sonuçlanarak düalizmi beraberinde getirmiştir.
Boğazköy (Hattuşa) ve Yakındoğu’da son zamanlarda yapılan keşifler, Hint-Avrupalıların erken bir dönemde Asur-Babil kültürüyle temasta olduğunu göstermiştir. Ayrıca dini düşüncelerinin komşularından etkilendiğine inanmak için pek çok sebep mevcuttur. Bilhassa da görevleri kanun ile ahlakın koruyucusu olmak olan (Sanskritçe rta= Avestçe asha) ve Hindistan’da Âdityalar olarak bilinen tanrılar grubu söz konusu olduğunda bu doğrudur.
Babil mitolojisi, Hint-İranlıların kötücül güçler veya korkunç varlıklara karşı verilen kozmik savaş hakkındaki düşüncelerini onaylamaktadır. O yüzden Asur-Babil efsaneleri dehşet verici görünüme sahip dev bir canavar olan ve dünyanın yaratılışından sonraki kaosu temsil eden Tiâmat ile bir Güneş ilahı olan Marduk arasındaki kavgadan bahseder. Profesör Morris Jastrow’un belirttiği üzere bu mit Babil’de her sene yaşanan bir doğa fenomenine dayanır. O dönemde tüm vadiyi sel basar, fırtınalar ovaları boydan boya süpürür ve Güneş kararır. Bir yanda sular ile fırtınalar, öte yandan da Güneş arasında bir çatışma sürmektedir. Fakat nihayet ikincisi galip gelecektir zira Marduk, Tiâmat’a boyun eğdirip, genel gözetmen olarak gökyüzünü bir ucundan öbür ucuna muzafferane yürür.
Başka mitlerde, özel olarak fırtına mitlerinde fırtına bir boğayla temsil edilir. Bu, fırtına bulutunu bir inek ya da öküzle özdeşleştiren Hint-İran düşüncesinden çok da uzak bir fikir değildir. Aynı şekilde fırtına tanrısı bir kuş şeklinde sembolize edilir. Bir kartalın gökyüzünün ateşini yani şimşeği yeryüzüne getirdiği İran mitlerinde de bunu görürüz. Benzer şekilde Babil mitolojisinde kuş Zu, Kader tabletlerini En-lil’in elinden almaya çalışır ve gökyüzünde gerçekleşen bir yarışmada Zu, bu tabletleri ele geçirir. Tabletleri ancak Marduk geri alabilecektir. İnekleri saklayan ejderha gibi Zu da dağların ulaşılmaz bir mağarasında yaşar ve yıldırım silahıyla onu alt etmesi için fırtına tanrısı Ramman’a yakarılır.
Hint-İranlılar arasında Vedik Hintlilerin şiirsel hayal gücü, fırtına bulutundaki çatışmanın en eksiksiz tasvirini vermiştir. Özel silahı vajra (“yıldırım”) ile İndra, Vrtra (“Engel”) veya Ahi (“Yılan”) adlı kuraklık ifritini öldürür. Bu dövüş öyle korkunçtur ki yer ile gök bile korkudan titrer. İndra’nın dağdaki ejderhayı öldürüp suları (bulutları) serbest bıraktığı söylenir ve bu zaferi nedeniyle sık sık Vrtrahan (“Vrtra’yı Öldüren”) diye adlandırılır. Veda buna çok benzeyen ve aslında Âptya’nın oğlu Trita’ya ait olmasına karşın İndra’ya atfedilen bir diğer fırtına yarışmasından söz eder. Bu kudretli kahraman da bir ejderhayı öldürür. Bu ejderha üç başlı ve altı gözlü yılan Visvarûpa’dır. Canavarın bir mağarada sakladığı inekleri salar. Bu mağara da bir buluttur çünkü silahı yine yıldırım olan Trita’nın savaştığı esnada rüzgârlar tarafından kurtarıldığı söylenir. Gökyüzündeki gizli bir yerde yaşar ve yükseklerden yeryüzündeki ateşe (agnî) üfleyen göğün ateşidir. Alevlerin yükselmesine yol açıp bir dökümcü gibi onları keskinleştirir. Trita, ateşi gökyüzünden yeryüzüne getirir ve İndra’ya güç veren somayı2 yani sarhoşluk veren ölümsüzlük içkisini hazırlar.
İran’da İndra panteondan hemen hemen çıkarılmıştır, yalnızca zaman zaman Angra Mainyu’nun bir ifriti olarak sözü edilir. Öte yandan Trita, muhsin bir kahraman olarak bilinir. Buna göre, yaşam bitkisi olarak bilinen (Hint soması) haomayı hazırlamış ilk rahiplerden biridir ve bu nedenle “hastalığı hastalığa, ölümü ise ölüme geri götürmüş” ilk şifacı, bilge ve kuvvetli kimse olarak adlandırılır. Hastalıklara derman olacak bir kaynak ister. Bunun üzerine Ahura Mazda şifalı bitkileri yeryüzüne getirir. Gaokerena yani Beyaz Haoma ağacının etrafında bu bitkiler bol bol yetişir. Böylece Thrita (Sanskritçe Trita) adı altında, tıpkı Hindistan’daki Trita gibi, dağların zirvelerinde yetişen mucizevi bitkinin suyundan yapılan içkiyi getirmiş kişi olarak bilinir.
Bir başka haoma hazırlayıcısı olarak Âthwya’nın (Sanskritçe Âptya) oğlu Thraêtaona unvanıyla üç çeneli ve üç başlı, altı gözlü ejderha Azhi Dahâka’yı öldürür. Bu ejderha, Angra’nın İran yerleşimlerini yok etmek için ve Asha’ya iman edenleri katletmek için yarattığı aldatıcı bir cindir. Mücadelenin alanı ise mitsel ve uzak bir bölge olan “dört köşeli” Varena’dır. Tıpkı fırtına tanrıları ve ateşi getirenler gibi Thraêtaona da kimi zaman bir akbaba yani bir kuş şeklinde kendini gösterir. Daha sonraları Feridûn adıyla Pers efsanelerinde önemli bir kahraman olacaktır. Veda’daki mitsel tabiatı fırtına hikâyeleri Avesta’dakilerle mukayese edildiğinde mitsel tabiatı açıkça ortaya çıkacaktır. Tüm temel özellikler iki tarafta da aynıdır. Bir ışık yahut fırtına tanrısı ile bir ejderha arasındaki çatışma miti, İran’da pek çok şekle bürünür ama genel hatları bakımından değişmez. Gördüğümüz üzere Thraêtaona’nın mücadelesinde galip gelen, ateşle bağlantılıdır. Ateşin kendisi ise Ahura Mazda’nın oğlu Âtar adı altında ejderha Azhi Dahâka’yla dövüş halinde olarak temsil edilir:
Ateş ki evladıdır Ahura Mazda’nın,
Sonra aceleyle ileri atıldı.
Böylece içinden geçirdi:
“O ulaşılmaz Şan’ı ben kavrayayım.”
Fakat üç ağızlı ve kötü yaratılmış Azhi,
Küfürler saçarak koşturdu arkasından:
“Geri dön! Şunu iyi dinle,
Ey Ahura Mazda’nın evladı ateş!
O ulaşılmaz şeye dokunacak olursan,
Asha’nın mahlûklarını korumak için
Seni tamamen yok ederim,
Bir daha ışık saçamazsın Mazda’nın yarattığı dünyaya.”
O zaman Atar can korkusuna kapılıp ellerini geri çekti.
Azhi onu işte böyle ürkütmüştü.
Sonra ileri fırladı üç ağızlı kötü yaratılmış Azhi,
İçinden şöyle düşünerek:
“O ulaşılmaz Şan’ı ben kavrayayım.”
Ama Ahura Mazda’nın evladı ateş,
Hemen peşinden koşuyordu,
2