Cehennem O'Dur. Lambert Timothy James
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Cehennem O'Dur - Lambert Timothy James страница 10
Bir gün kendime, Mandela ve takımının Güney Afrikalı siyahları yoksulluktan nasıl çekip çıkarmayı hesapladıÄını sordum. Åüphesiz ANCânin bu sonuca ulaÅmak için, liberal parti tüzüÄünde özetinin açıklandıÄı gibi büyük bir planı vardı:
« Ãlkemizin zenginliÄi, Güney Afrikaânın mirası, kendi halkına geri dönmeli. Toprak altındaki maden zenginliklerimiz, bankalar ve tekel endüstrisi halkına aktarılmalı. DiÄer tüm ticaret ve endüstriler halkın refahını garanti etmek için kontrol edilmeliâ¦Â».
ANC tüzüÄünün bu bölümü, örneÄin BirleÅik Ulus Hükümetini (kameralara karÅısında, tabandan gelen bir deÄiÅimi baÅlatma görüntüsü içinde kurtlarla kuzuları aynı aÄıla koymak için diktatörlerin en sevdiÄi yöntem) ve ırkçı rejimin görevlilerini koruyan akıl almaz iÅ garantilerini hazırlayan 1992 yılındaki "alacakaranlık maddeleri" gibi partinin gerçek imtiyazlarına and içiyordu.
Peki Güney Afrikaâda ırkçı rejim sonrası dönemde varlıksız kalan siyahlar ulusun zenginliklerinden uygun bir pay istediklerinde ne oluyor? Korkunç gerçek Åu ki, ırkçı rejim döneminde maruz kaldıkları muameleyi görüyorlar: üzerlerine ateÅ açıldı. 2013 yılında Marikanaâdaki azınlıklara karÅı yapılan katliamın fotoÄrafları 1960âda Sharpevilleâdekinden farklı deÄildi. Bu defaki renkliydi ve bu kirli, insanlık dıÅı iÅi yapanlar zencilerdi. Hakareti artırmak adına, dünya 270 madencinin tutuklanıp, ırkçılık rejimi yetkililerinin kullandıÄı aynı "ortak amaç" doktrinine dayanarak cinayetle suçlandıÄını büyük bir ÅaÅkınlıkla öÄrendi. Bu mantıksız suçlama, uluslararası toplum ve insani yardım kuruluÅlarının baskısıyla kaldırıldı ve tutuklu madenciler serbest bırakıldı.
Mandelaânın hayatı ve ANCânin yükseliÅi olgunlaÅmamıŠözgürlük savaÅçılarının ve eÅitliÄe inananların dikkatini çekmeye yaramalıydı: Lord Actonâın sözlerini hatırlamak gerekirse, iktidar yozlaÅtırır, mutlak iktidar ise mutlak yozlaÅtırır. Güney Afrikaâda beyazlar ve en yoksul siyahlar arasındaki ayrım hi. Bu kadar büyük olmamıÅtı. 2009 yılında ülke, dünyanın en eÅitsiz toplumu sıralamasında birinciliÄi Brezilyaâdan çaldı. Nelson Mandela'nın cenazesinin olduÄu gece BaÅkan Jacob Zuma'nın, uluslararası görevlilerin gözü önünde hoÅnutsuz halkı tarafından aÅaÄılandıÄını görmek benim için gerçek bir zevk oldu. Bu gerçekten heyecan vericiydi.
2013 yılında karım ve ben, Kanadaâya yakın olan daha kuzeye taÅınmak için Amerika BirleÅik Devletlerâin güneÅli güneyinden ayrıldık. Etnik düzlemde yeni Åehrimiz nasıl tanımlanır? Antartikaâdan daha beyaz. Kendimizi hala baÅka bir zencinin varlıÄını tanımak ve hafif bir baÅ hareketi yaparak bununla eÄlenmek zorunda hissediyorduk. Siyahların, toplumun alt kesiminin dikkate deÄer bir kısmını oluÅturduÄu Güney'de alıÅık olduÄumuz üzere, saf bir Åekilde, burada en ufak bir fakirlik kokusu almanın imkânsızlıÄına inanıyordum. Ve sonra, 2013 yılında Åükran Günü için New Yorkâa gittiÄimiz esnada yolun ortasında bir gölge gördük. Hava dondurucu durumdayken üzerindeki yetersiz kıyafetlerle siyahî bir evsiz büyük bir afiÅi sallıyordu. Bazı sürücüler onu ezmekten son anda sıyrılıyordu. Yanından geçerken ona kaÄıt bir dolar vermek için camımı indirdim. AÅaÄılanmıŠve hayatın sillesini yemiÅ bir adamın yüzünü gördüÄüm için içimde bir Åeyler kırıldı. O günden beri sokakta rastladıÄım çocukların, kadınların veya erkeklerin yüzünde aynı ifadeyi görüyorum.
Åehir halkı, bir kelimenin tınısını deÄiÅtirmenin, bazı bireyleri hor görmenin en kolay yolu olduÄunu keÅfetti. Giysi kollarına sokak fahiÅelerinin niteliÄini atfetmek, halka fakirleri cezalandırma izni veriyor. Bu güzel gezegenin birçok yerinde giysi kollarını fahiÅeler gibi kullanmak yasak. Bazı Åehirler iÅi, « asalaklara » (bu kelimeyi 2012 Amerikan BaÅkanlık seçimlerindeki Cumhuriyetçi aday Mitt Romneyâden ödünç alıyorum) para vermemeleri konusunda orada yaÅayanların dikkatini çekmek için eÄitici programlar oluÅturmaya kadar götürdü; polis memurları, özellikle Åehir merkezlerinde dilencileri hırpalama talimatı aldı. Yoksul ülkeler daha yaratıcı: doÄaüstücülük ve voodoo bahanesini de listelerine eklediler. Birçok üçüncü dünya ülkesine yaptıÄım seyahatler esnasında, paranoyak rehberler ve arkadaÅlarım, bir evsize para verirsem cebimdeki diÄer varlıkların da ortadan kaybolacaÄı ve Allah bilir baÅıma hangi uÄursuzluÄun geleceÄi hususunda beni uyardı. Ama ben bu gülünç uyarıyı görmezden geldim. Bir keçiye dönüÅmediÄimi veya beni bir yıldırımın çarpmadıÄını görebiliyordum ve cebimden yok olan para maddi zevklerimi ödemeye yaramıÅtı.
Dünyada çok farklı hayat seviyelerine veya derilerinin rengi gibi farklı köklere sahip insanların etkin istekler veya dilencilerden nefret etmeleri ama pasif dilencilerden rahatsız olmadıklarını görmek üzücü: dilencilerin bir kapının önünde ellerinde bir kâseyle ama ses çıkarmadan durmaları gibi. Bu Åu manaya geliyor; insanlar aÄzı sıkı durmayı bilip bizi kötü hissettirmeyen dilencilere para veriyor. New York merkez istasyonunda, baÅlarında kulaklarından fazlasını kapatan son moda kulaklıklarla, fakirlere dikkat etmeden geçen yenilikçileri izlemek için vakit ayırdım. Aynı davranıÅı, Kampala ve Ugandaânın caddelerinden yepyeni 4x4 Pradoları ile geçen hükümet üyelerinde de gördüm. Bu gösteri, yoksulları aÅaÄılamanın dünya çapında bir olgu olduÄunu anlamamı saÄladı. Ama kendimi izole hissettiÄim zaman. Ãmidimi kaybetmeye