Ejderhaların Kaderi . Морган Райс

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ejderhaların Kaderi - Морган Райс страница 8

Ejderhaların Kaderi  - Морган Райс Felsefe Yüzüğü

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Argon aniden öne doğru bir adım attı ve sanki Gareth’ın içini görebiliyormuş gibi baktı. “Aynı şey senin için de söylenebilir mi?” diye sordu. “Sen buraya ait misin?”

      Argon’un sözleri, Gareth’ın kanını dondurdu. Bu, kendisinin de en çok merak ettiği şeydi. Gareth, bunun bir tehdit olup olmadığını merak etti.

      “Kanla egemen olan, kanla hüküm sürecek,” diye ilan etti Argon ve bu sözlerle birlikte, hızla arkasını dönerek yürümeye başladı.

      “Bekle!” diye bağıran Gareth, cevaplara ihtiyaç duyduğu için artık onun gitmesini istemiyordu. “Bununla ne demek istedin?”

      Gareth, Argon’un, uzun bir süre saltanat sürmeyeceğine dair kendisine bir mesaj verdiğini düşünmeden duramıyordu. Onun bunu kastetmiş olup olmadığını bilmesi gerekiyordu.

      Argon’un arkasından koştu, ama tam yaklaşırken, adam gözleri önünde kayboldu.

      Gareth, arkasını dönüp etrafına bakındı, ama hiçbir şey görmedi. Sadece bir kahkahanın yankılandığını duydu.

      “Argon!” diye bağırdı.

      Tekrar arkasını döndü, gökyüzüne baktı ve tek dizinin üstüne çöküp başını arkaya atarak bağırdı.

      “ARGON!”

      YEDİNCİ BÖLÜM

      Erec, Dük, Brandt ve Dük’ün maiyeti ile birlikte, Savaria’nın dolambaçlı sokaklarında yürüyordu. Hizmetçi kızın evine doğru giderlerken, kalabalık giderek artıyordu. Fazla gecikmeden kızla tanışmak için ısrar etmişti ve Dük de bizzat öncülük etmek istemişti. Dük nereye giderse, herkes de peşinden geliyordu. Erec, gitgide artan kalabalığa baktı ve kızın evine onlarca kişiyle birlikte varacağını fark ederek utandı.

      Kızı gördüğünden beri, başka hiçbir şey düşünememişti. Bu kadar asil görünmesine rağmen, Dük’ün sarayında bir hizmetçi olarak çalışan bu kızın kim olduğunu merak ediyordu. Neden aceleyle kaçmıştı? Bunca yıl birçok asil kadınla tanışmış olmasına rağmen, kalbini ele geçirenin neden bir tek bu kız olduğunu merak ediyordu?

      Bir kralın oğlu olarak tüm hayatı boyunca asillerin etrafında olan Erec, diğer asilleri anında saptayabiliyordu ve kızı ilk gördüğü andan beri onun üst tabakadan gelmiş biri olduğunu hissediyordu. Kızın kim olduğunu, nereli olduğunu ve burada ne yaptığını merak ediyordu. Tüm bunları hayal edip etmediğini ya da hala aynı şekilde hissedip hissetmediğini görmek için kıza bir kez daha bakmaya ihtiyacı vardı.

      “Hizmetçiler, kızın şehrin eteklerinde yaşadığını söylüyorlar,” diye açıkladı Dük. Onlar yürürken, yolun her iki tarafındaki insanlar, kepenkleri açıyor ve şaşkınlığıyla aşağıya bakıyordu.

      “Görünüşe göre bir handa hizmetçilik yapıyor. Kimse onun nereden geldiğini bilmiyor. Tek bildikleri, bir gün bizim şehre geldiği ve bu handa sözleşmeli hizmetçilik yapmaya başladığı. Öyle görünüyor ki, kızın geçmişi bir muamma.”

      Hep birlikte başka bir ara sokağa döndüler. Yollar iyice bozulmuştu, küçük evler birbirlerine daha yakındı ve yıkık döküktü.

      Dük boğazını temizledi. “Kızı, özel günlerde hizmetçilik yapması için tuttum. Sessiz sakin biri. Kimse onun hakkında pek fazla şey bilmiyor. Erec,” dedi, sonunda Erec’in bileğini tutarak, “bundan emin misin? Bu kadın, her kim olursa olsun, sadece halktan biri. Seçimini krallıktaki herhangi bir kadından yana yapabilirsin.”

      Erec, aynı ciddiyetle Dük’e baktı. “Bu kızı tekrar görmem gerek. Kim olduğu umurumda değil.”

      Dük onaylamaz bir halde başını salladı ve birbiri ardına dar sokakları geçerek yürümeye devam ettiler. İlerledikçe, Savaria’nın bu mahallesi daha köhne bir yer haline geldi. Pislik içinde olan sokakları sarhoş tiplerle doluydu, etrafta tavuklar ve vahşi köpekler koşturuyordu. Birbiri ardına geçtikleri barların içindeki müşterilerin çığlıkları sokaklara taşıyordu. Önlerinde yürüyen birkaç sarhoş tökezledi ve hava kararmaya başlarken, sokaktaki meşaleler yanmaya başladı.

      “Dük için yolu açın!” diye bağırdı maiyete öncülük eden hizmetli, ileriye koşup, sarhoşları yoldan ittirerek. Sokaklardaki rezil tipler, Dük ve Erec geçerken, yolun iki kenarına ayrıldılar ve hayretle izlediler.

      Sonunda, dış cephesi sıva kaplı olan küçük ve mütevazı bir hana vardılar. Alt katında elli müşteri ağırlayabilecek bir meyhanesi ve üst katında da birkaç odası bulunan bir yere benziyordu. Ön kapısı hasarlıydı, tek penceresi kırıktı ve titreşerek yanan giriş lambası yamuk bir şekilde asılmıştı. Dük ve maiyeti kapının önünde durduklarında, sarhoşların bağırışları pencerelerden dışarıya taşıyordu.

      Onun gibi iyi bir kız böyle bir yerde nasıl çalışıyor olabilirdi? İçeriden gelen bağırış ve yuhalama seslerini duyan Erec, merak etti. Kızın böyle bir yerde yüz kızartıcı şeylere maruz kalması düşüncesiyle yüreği sıkıştı. Bu adil değil, diye düşündü. Kızı buradan kurtarmaya kararlıydı.

      “Neden bir gelin seçmek için, olabilecek en kötü yere geldin?” diye sordu Dük, Erec’e dönerek.

      Brandt de Erec’e döndü. “Son şansın, arkadaşım. Senin geri dönmeni bekleyen bir kale dolusu asil kadın var.”

      Ancak Erec, kararlı bir şekilde başını salladı. “Kapıyı aç,” diye buyurdu.

      Dük’ün adamlarından biri öne çıktı ve kapıyı çekip açtı. Dalgalar halinde dışarıya taşan bayat bira kokusu, adamın irkilmesine neden oldu.

      İçeride, sarhoş adamlar, barın üstüne abanıyor, ahşap masalarda oturuyor, yüksek sesle bağırarak kahkaha atıyor, yuhalıyor ve birbirlerini itip kakıyorlardı. Hepsi ilkel ve kaba tiplerdi. Erec, bunu, iri göbekleri, tıraşsız yüzleri ve kirli kıyafetleri sayesinde tek bakışta görebiliyordu. Hiç biri savaşçı değildi.

      Mekanın içinde kızı arayarak birkaç adım attı. Onun gibi bir kadının bu tip bir yerde çalışabildiğini hayal bile edemiyordu. Yanlış hana gelip gelmediklerini merak etti.

      “Affedersiniz, efendim, bir kadını arıyorum,” dedi, yanında dikilen koca göbekli, uzun boylu ve iri yapılı, sakallı adama.

      “Ah, öyle mi?” diye bağırdı adam, alay ederek. “Eh, yanlış yere geldin! Burası bir genelev değil. Ancak sokağın karşısında bir tane var, oradaki kadınların güzel ve dolgun olduklarını duydum.” Adam, Erec’in yüzüne karşı kahkaha atmaya başladı ve birkaç arkadaşı da ona katıldı.

      “Aradığım şey bir genelev değil,” diye cevapladı Erec, hiç de eğlenmeyerek, “burada çalışan tek bir kadın.”

      “O zaman hancının hizmetçisinden bahsediyor olmalısın,” diye seslendi başka birisi, başka bir sarhoş adam. “Muhtemelen arka taraflarda yerleri ovalıyordur. Çok kötü, burada, benim kucağımda olmasını dilerdim!”

      Adamların

Скачать книгу