Entelektüelin kutsal kitabı - modern kültür. David S. Kidder

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Entelektüelin kutsal kitabı - modern kültür - David S. Kidder страница 23

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Entelektüelin kutsal kitabı - modern kültür - David S. Kidder

Скачать книгу

yöntemi son derece yenilikçidir. Herhangi bir düzenleme ya da yorum olmaksızın karakterlerin iç dünyalarını yansıtmaya çalışır. Joyce’un denemeleri son romanında zirveye çıkar: Finnegans Wake (1939). Son derece zor olduğundan yalnızca uzmanlar tarafından okunabilen bir metindir.

      Joyce’un çalışmaları film ya da oyunlara kolayca adapte edilemese de Batı’nın kültürel imgelemi içinde tartışılmaz bir yer edinmiştir. Eserleri, sadece edebi yenilikçiliği ile değil, Katolikliğe, cinselliğe, sanata ve İrlanda politikasına ilişkin ortaya koydukları yaklaşımlar ile de önemlidir.

Ek Bilgiler

      1- Joyce yaşamı boyunca glokom, katarakt ve diğer göz problemlerinden çok çekmiştir. Dönem dönem bu hastalıklar nedeniyle görme yeteneği neredeyse tamamen kaybolmuştur.

      2- Her yıl 16 Haziran’da dünya genelinde Joyce hayranları, 1904 yılında Ulysses’te anlatılan tüm olayların geçtiği o tek günün onuruna Bloomsday’i kutlarlar.

      3- Joyce, Marcel Proust (1871–1922), Virginia Woolf (1882–1941) ve William Faulkner (1897–1962) gibi isimlerle birlikte edebiyat alanında modernizmin temel figürlerinden biri olarak görülmektedir.

      Fats Waller

      Piyanist Thomas Wright “Fats” Waller (1904–1943), 20. yüzyılın etkili Amerikan sanatçılarından ve caz müziğin yenilikçilerinden biriydi. Gösterişli ve komik tarzı ile Waller, Amerikan müzik repertuvarına, aralarında “Ain’t Misbehavin” (1929) ve “Honeysuckle Rose” (1934) gibi şarkıların da olduğu çok sayıda eser kazandırmıştır. Johann Sebastian Bach (1685–1750) eserlerini temel alan bir klasik müzik eğitimi almış olsa da Waller, son derece zor bir caz tarzı olan “stride” icracısı olarak ünlenmiştir.

      Stride piyanonun ustaları arasında Waller’ın yanı sıra Willie “Aslan” Smith (1897–1973) ve New York City’de büyürken Waller’ın kendisinden piyano dersleri aldığı James P. Johnson (1894–1955) da bulunmaktadır. Stride çalan piyanistler parçanın hem ritmine hem de melodisine katkıda bulunurlar. Genellikle kontrbas ya da bateri gibi bir başka enstrüman yardımıyla tutturulan ritim, bu müzik tarzında piyanistin sol eliyle sağlanır. Stride zor bir tarzdır çünkü piyanisttin sol elinin diğerinden bağımsız bir biçimde ritim tutması hiç de kolay değildir. Piyanist piyanonun sol tarafı ile ritim tutarken ortadaki tonlardan harmoniye katkıda bulunmalıdır (Sol elin aşağı yukarı hareketleri bu tarza stride adının verilmesine neden olmuştur). Tüm bunlar olurken piyanist sağ eli ile hızlı ve ayrıntılı melodiler çalmalıdır.

      Stride ustası olabilmek olağanüstü bir yetenek ve uzun yıllar çalışmayı gerektirir. Bu noktada Waller doğal bir avantaja sahiptir. Piyanist George Shearing (1919–2011), Waller ile el sıkışmayı bir grup muzu avuçlamaya benzetmektedir. Bu benzetme hiç de abartılı sayılmaz. Waller’ın elleri o kadar büyüktür ki, on iki piyano tuşunu birden kaplayabilmektedir. 1920’lerin ve 1930’ların ortamında son derece popüler bir sanatçı olmuş ve kayıtları hit listelerinde yer almıştır. Caz, ülke çapında popülerleşirken onun da popülerliği artmıştır. Fakat 1943 yılında zatürreden ölmüştür. Sonraki dönem caz müzisyenleri üzerine büyük bir etkisi olmuş ve 1993 yılında yaşam boyu başarılarından ötürü kendisine ölümünden yıllar sonra Grammy Ödülü verilmiştir.

Ek Bilgiler

      1- Waller kariyerine New York City’deki “kira partileri”nde çalarak başlamıştır. Canlı müziğin olduğu bu partilerde, ev sahipleri misafirlerinden katılım ücreti alarak kira paralarını toplamaktadırlar.

      2- Performanslarına ait ses kayıtlarını satmadan önce Waller, Okeh için piyano rolları yazmıştır.

      3- 1926 yılında ününün zirvesindeyken Chicago’daki bir bara arkasına dayalı bir silahla sokulmuştur. Kaçırıldığını sansa da aslında “Yaralı Yüz” Al Capone’nin (1899–1947) doğum günü dolayısıyla bir konser vermesi için bara götürülmüştür.

      James Cagney

      Jimmy Cagney (1899–1986), 1930’ların yeni yeni popülerleşen bir sinema akımının önde gelen yıldızlarındandı: gangster filmleri. New York Times’taki ölüm ilanında söylendiği üzere, ukala ve hırçın bir yıldızdı. Efsanevi bir şovmendi. Will Rogers onun için, “Ne zaman çalışırken ona rastlasam aklıma patlayan maytaplar gelir” demiştir.

      Cagney, Broadway ve vodvilde dansçı ve şarkıcı olarak kariyerine başladı. Ne büyük bir dansçı ne de müthiş bir şarkıcıydı. Öte yandan sahnedeki enerjik performansları çok geçmeden beyazperdeye de taşınmasını sağlayacaktı.

      Cagney, Sinners’ Holiday (1930) filmi sahnelendikten bir yıl sonra kendisini bir yıldız haline getirecek olan The Public Enemy (1931) isimli filmde başrol oynadı. İlk gangster filmlerinden olan yapım, şiddeti ve kadın düşmanlığını oldukça gerçekçi bir biçimde betimliyordu. Filmin çok bilinen bir sahnesinde Cagney’in canlandırdığı Tom Povers karakteri, yarım bir greyfurtu kadın başrol oyuncusu Mae Clarke’ın yüzüne bastırmaktadır.

      1930’ların geri kalanında da Cagney, Hollywood’un önde gelen gangsteri olarak sahip olduğu ünü devam ettirdi. Başrolünü Humprey Bogart ile paylaştığı Angels with Dirty Faces (1938) filmindeki rolü için En İyi Oyuncu Oscar’ını kazandı. Bir yıl sonra The Roaring Twenties (1939) isimli filmde yine Bogart ile birlikte oynadı. Bu film Cagney’in 1930’lardaki son gangster filmiydi.

      Yankee Doodle Dandy (1942) isimli filmde, ünlü şarkıcı, şarkı yazarı ve dansçı George M. Cohan ile birlikte oynayarak müzik ve dans köklerine geri dönmüştü. Yurtseverlik temalı bir müzikal olan film o yılın en büyük gişe başarısını elde etti ve Cagney’e En İyi Oyuncu Oscar’ını kazandırdı.

      Raoul Walsh’un Freudyen temalı White Heat (1949) filmiyle yeniden gangster filmlerine dönüş yaptı. Psikopat bir haydudu canlandırdığı filmde kullandığı Made it, Ma! Top of the world! repliği çok meşhur olmuştu. 1955 yılında Cagney iki önemli filmde rol aldı: Love Me or Leave Me, ona üçüncü ve sonuncu Oscar adaylığını kazandıracaktı. Diğer filmi ise Henry Fonda ve Jack Lemmon ile oynadığı Mister Roberts’tır.

      Cagney 1961 yılında emekliye ayrıldı. Doktorunun daha aktif olması yönündeki önerileri üzerine yirmi yıl sonra Milos Forman’ın Ragtime (1981) filminde küçük bir rol aldı. Bu Cagney’in son filmi olacaktı. Seksen altı yaşında kalp krizinden öldü. Cenaze töreninde Hollywood’dan eski bir arkadaşı olan Ronald Reegan konuşma yaptı.

Ek Bilgiler

      1- Michael Curtiz 1942 tarihli çok kârlı “Yankee Doodle Dandy”nin yanı sıra, 1942 yılının çok sevilen filmi “Casablanca”yı da çekmiştir.

      2- Genellikle ünlendiği düşük bütçeli filmlerdeki rollerinin yanı sıra Cagney, Shakespeare’in “A Midsummer Night’s Dream” (1935) uyarlamasında da rol aldı. Film iki Oscar Ödülü kazanmıştı.

      3- 1984 yılında Cagney, Amerika’nın en yüksek sivil madalyası olan Özgürlük Nişanı’nı aldı.

      Flapperlar

      1920’lerde

Скачать книгу