Fetih 1453. İskender Fahrettin Sertelli

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Fetih 1453 - İskender Fahrettin Sertelli страница 19

Жанр:
Серия:
Издательство:
Fetih 1453 - İskender Fahrettin Sertelli

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      “Kim vurdu?”

      “Belli değil.”

      Biraz öteden ince bir ses işitildi:

      “Sarayın penceresinden gelen bir kurşun zavallının tam kalbine isabet etmiş.”

      Gök gürültüsüne benzeyen sesler işitildi:

      “Alçaklar!”

      “Katiller!”

      “Hainler!”

      “Kahrolsunlar!”

      Halk, vurulan hatibin yanına doğru birbirini çiğnercesine koşuşmaya başladı.

      “Arkadios’u vurdular…”

      “Arkadios ölmüş…”

      “Arkadios’u vuranları vuralım!”

      “Arkadios ölür mü?”

      Öldürülen hatibin Arkadios olduğu anlaşılmıştı.

      Arkadios…

      Bu adam Bizans’ın en ünlü filozoflarından biriydi. Üç seneden beri İznik’te sade bir hayat yaşıyor ve Bizanslılardan hiç kimseyle temas etmiyordu.

      Arkadios’un oğlu da ateşli ve zeki bir gençti. Bizans’ ın vaziyetiyle alakadar olan Priamos grubuna katılmış ve şairin takibe başlanması üzerine İznik’te oturan babasını Bizans’a davet etmişti.

      Arkadios, Şair Priamos’u çok seviyordu. Oğlunun daveti üzerine Bizans’a gelerek ihtilalcilerin başına geçmişti.

      Halk, soğumaya başlayan Arkadios’un cesedi önünde ağlıyor, Ares’in7 huzurunda ibadet eder gibi yerlere kadar eğilerek bağırıp çağrışıyordu.

      Orhan Bey, sindiği duvarın dibinden saray kapısına kadar yaklaşmaya muvaffak olmuştu.

      Bu esnada sarayın kapısı önünde büyük bir gürültü koptu.

      Beş dakika sonra ihtilalciler sarayın arkasına doğru koşmaya başladılar.

      Genç bir kız, saraya girerken ihtilalcilerin eline düşmüştü.

      Bu kız kimdi?

      Saraya niçin giriyordu?

      Halkın bir kısmı dağıldı. Meydan tenhalaştı.

      Saraya girmek isteyen kızı, Akropolis’te bir ağaca bağlamışlardı.

      İhtilalcilerden biri sordu:

      “Sarayda ne yapacaktın?”

      “Hiç…”

      Genç kızın üzerine birkaç el birden kalktı.

      “Çabuk söyle! Yoksa seni buracıkta yakıp kül edeceğiz!”

      Kalabalık arasından yüksek bir ses işitildi:

      “Persefoni! Persefoni!”

      Kalabalık arasından süratle ilerleyen uzun boylu bir genç, ağacın yanına sokuldu ve halka hitaben,

      “Bu kadını ben tanırım. Saraya ajanlık ediyor. Kendisini öldürmeyiniz!”dedi.

      İhtilalciler hep bir ağızdan haykırdılar:

      “Mademki ajan olduğu anlaşıldı, o hâlde soralım, neler biliyorsa söylesin!”

      Birkaç kamçı darbesi, Persefoni’nin yüzünü ve omuzlarını kan içinde bıraktı.

      Persefoni’yi tanıyan bu adam, Filozof Arkadios’un oğluydu.

      İhtilalcilere hitaben,

      “Arkadaşlar,” dedi, “babamın ruhunu şad etmek isterseniz, bu kadına fazla işkence etmeyiniz! Ondan çok şey öğreneceğiz. Beni dinleyiniz. Persefoni’yi Ekta Birgos (Yedikule) Zindanına götürüp hapsedelim!”

      Arkadios’un oğlunu dinlediler. Persefoni yanma tehlikesini atlattı. İhtilalcilerden birkaç kişi, genç kızın ellerini çözdü ve onu ağaçtan kurtardı.

      Persefoni, Yedikule Zindanı’na götürülüyordu. İhtilalciler dağılmaya başlamışlardı. Filozof Arkadios’un oğlu, babası saraydan atılan bir kurşunla öldürüldüğü hâlde serinkanlılığını kaybetmemişti.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Bizans papazlarından Polikarpos’un hatıratından: “Fole tu piitu ine to stitos tis yinekos!” Tercümesi: “Şairin yuvası kadının göğsüdür!” Bizans’ın son günlerinde şairler genellikle bu imtiyaza sahiptiler. Bizans kadınlarının, bilhassa sefahat alemlerinde, şairlere karşı hissedilir derecede zaafları vardı.

      2

      Saray rezaletleri, Bizanslılar üzerinde büyük ve yıkıcı etkiler yapıyordu. Şairlere “to stema tis piiseus” yani “şairlik tacı” giydirildikten sonra, herhangi bir şair, halk arasında özel bir mevki sahibi olur ve toplumsal hatalar ahlaksızlık derecesine de varsa affedilirdi. (D. C. Brovon. V. 1, C. 3)

      3

      Bizans kadınları şairlere ne derece saygı duyuyorsa, erkekleri de o derece düşmandı. Hiçbir şair güneş battıktan sonra sokağa çıkmaz ve karanlıkta dolaşmazdı. Bizans’ın en hassas şairi olan Friksos’u da böyle bir gece tiyatrodan gelirken öldürmüşler ve üzerine “Mağdur kocaların intikamı…” yazan bir kâğıt bırakmışlardı.

      4

      İvansaray’da bulunan

Скачать книгу


<p>7</p>

Savaş tanrısı