Mısır mitolojisi. W. Max Müller

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mısır mitolojisi - W. Max Müller страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Mısır mitolojisi - W. Max Müller

Скачать книгу

İlk Büyük Çağlayan yerine bu merkezde başlayıp başlamadığı tartışmalıdır. Hapi’nin iki karısı da kimi zaman onun gibi şişman tasvir edilirler.

      40. şekil: Tefênet

      Kimi zaman “Okyanus” (tam olarak Yüce Yeşil) da bereket getirirmişçesine Nil gibi çok şişman tasvir edilir ve aynı şekilde bir zamanlar eşi Mu(u)t veya Mu(i)t’tur. Bununla birlikte genellikle abis tanrısı Nuu (veya Nûn) ile özdeşleştirilir. Aslında ikincisi yalnızca siyah, yeraltının derinlerine akan ve güneyde başka bir deyişle Nil’in kaynağında kendisine erişilebilen akıl sır erdirilemez suyu temsil etmez; bunun yanı sıra bu suların, tamamen kuşatıcı okyanus olarak dünyanın etrafını saran uzantısını da temsil eder. Okyanusun dipleri karanlıkta ve sonsuz uzayda kaybolarak yeraltı sularına dönüş yolu olur. Bu çok derin denizler bütün ilahların meydana geldiği kadim maddeyi temsil eder. Böylece bunların kişileştirmesi olan Nuu “gökyüzü ve yeryüzü henüz mevcut değilken” var olan en yaşlı ve en bilge tanrı diye bilinir. Nuu bütün sırların sahibi, tüm tanrıların ve dünyanın babasıdır. Evrenin doğuşuyla ilgili bu düşünce, güneşin günlük batışı ve okyanustan tekrar doğuşuyla benzerlik taşır. Mısır’da okyanusun temsili Nil’di. Bu nedenle Nil genellikle Nuu ile özdeşleştirilmekteydi. Bir süre sonra daha mistik düşünceler yeraltı sularının kaynağı olarak Osiris’i Nuu ile özdeşleştirdi ve böylece onu okyanusla bağlantılı hale getirdiler. Daha sonra Ptah (Tatunen) da kuvvetle muhtemel Osiris’le özdeşleştirilmesinden sonra abisle doğrudan eşit kabul edildi.

      41. şekil: Nil, Karısı Nekhbet ve Okyanus

      42. şekil: Öküz Kafalı Nuu

      Nuu geleneksel olarak insan şeklinde tasvir edilir. Ancak nadiren de olsa bir kurbağa kafasıyla ve bir kez de öküz kafasıyla temsil edildiği olmuştur. Kafasında iki deve kuşu tüyüyle tasvir edildiğinde bilge Ptah-Tatunen ile daha sonraki özdeşliği ima edilmektedir. Bahsetmeye değer bir mitolojik resim “Nuu’yu mistik tanrıların babası” olarak tasvir etmektedir. Nuu bu resimde bütün suların iki veya dört kaynağını ağzından fışkırtırken diğer iki tanrı, muhtemelen güney ve kuzey Nil, bu suları alıp tekrardan tükürmektedir. Daire haline gelmiş insan formundaki okyanus için 46. şekle bakabilirsiniz.

      43. şekil: Gizemli tanrıların babası Nuu pınarını “gizemli iki tanrıya” gönderiyor

      Bu ilişki, bu kozmik yapının ve dört unsurunun asıl parçalarının dizilimi meselesi, genel kabul görecek şekilde hiçbir zaman açıklığa kavuşmadı. Başlangıçta dünyanın yaratılış miti birkaç yerel varyantta var olmuş olabilir. Bununla birlikte okyanus derinliğini temsil eden Nuu’nun asıl unsur olması en eski teologların ilk uzlaşmalarından biriydi ve sonraki adımın güneşin yaratılmasıyla ilgili olması evrenin kökeniyle ilgili süreçte en önemli aşamaydı. Yeni Krallık döneminde yaratılıştan önce dünyanın durumuyla ilgili kurgular dört çift tanrı (bir ogdoad) tarafından bu kaotik durumu sembolize etti. Erkekler su mahlûkları olarak kurbağaların başlarıyla temsil edilirken kadınlar yılan başlarıyla temsil edilmektedir. İsimleri şöyleydi: Derin güçler olan Nuu ve Nut; Heh(u) ve Hehet (veya Hehut, Sonsuz Boşluk); Kek(u) (veya Kekui) ve Keket (veya Kekut, Karanlık); Ni(u) ve Nit (Rutubetli Hava). Sayılarından dolayı güneş tanrısının bu sekiz anne babası veya atası Orta Mısır’da Khmun(u) (Sekizin Şehri) ile ilişkilendirildi ve bazı din adamları bunları yaratılışın başlangıcı olarak kabul etti.

      44. şekil: Kadim ogdoad tanrılarının iki üyesi

      45. şekil: Heh ve Hehet genç güneşi (Khepri olarak) doğu ufkunun üzerine kaldırıyorlar

      Gerçekte, az önce izah edilen öğretiye göre yalnızca ilk çift yani Nuu ve Nut, güneş tanrısının ebeveynleriydi. Ancak ogdoad tanrılarının evrensel özellikleri, bebek güneşi her sabah kaldırarak Şu’nun ve Tefênet’in görevini yaparken Heh ve Hehet’i temsil eden 45. şekildeki gibi kolayca güneşin günlük doğumuna aktarıldı. Bununla birlikte ogdoad tanrılarından Nut’un, her gün güneşi doğuran göksel tanrıça Nut’la aynı ilah olup olmadığı veya onun yalnızca kadim gökyüzü ya da sadece suyla ilgili kaosun bir görünüşü olup olmadığı hakkında belirsizlik var gibi gözükmektedir. Ancak şahsiyetleri muhtemelen özdeşti. Öyleyse Nut’un sel veya eski su tanrıçası olarak kabul edildiği teoriye göre güneş tanrısını meydana getiren, tanrıların babası Mu(u)t veya Mu(i)t, Nuu idi. Günlük bir hadise olarak bu yaratma eylemi bir defasında, dairesel konumuyla düz bir şekilde yatarken resmedilen (bkz. 46. şekil) yeryüzü tanrısından kendisini ayırt ediyor gözüken Nut’u, okyanus üzerinde uzanan gökyüzü olarak temsil etmektedir.

      Sonraki dönemlerde Mısırlılar güneşi batıdan doğuya geçen bu erkek figürün ne olduğunu anlamamış gibi gözükmektedir ve aynı durum göğün üstünü ve altını erkek özelliğiyle örtüşmeyen kişilikler olarak temsil etmek amacıyla yapılmış Philae tapınağındaki bu figüre çok benzer temsil için de geçerlidir. Kısa sürede bu inanç güncel hale gelmiştir: Tüm evrensel güçlerin en yücesi güneş, onun müsebbibi veya onu şekillendiren abisten tamamen kendi başına çıkmıştır ve sonra gökyüzüyle yeryüzü arasındaki havayı (Şu ve Tefênet) yaratmıştır. Daha sonra gökyüzü ve yeryüzü (Keb ve Nut) kendilerini meydana getirmişlerdir. Osiris sıfatıyla yeni güneş de dahil yaratılışın devamını bu tanrılar meydana getirmiştir veya güneş tanrısı tanrıları yaratmaya devam edip nihayetinde gözünden veya başka bir şekilde insanları meydana getirmiştir. Bu, Heliopolis’e ait eski bir yaratılış öğretisidir. Heliopolis dokuzlusunun düzenlenmesini yansıtmaktadır. Dolayısıyla ogdoad öğretisinde havanın güneşten üstün olduğunu; gökyüzünü (Nut) ve yaratılışta güneşin doğduğu yer olan abisini (Nuu) (ki aslında her gün de buradan doğmaktadır) birbirinden ayırdığıyla ilgili farklı bir inanca dayandığı anlamını çıkarabiliriz. Heliopolis öğretisinde güneşin Atum-Ra ve Osiris olarak bu çifte ortaya çıkışı ve Şu’nun dünyanın başlıca iki esas parçasını ayırıcı kadim bir görevi olması, güneş tanrısının yaratılışta daha sonradan yer almasıyla ilgili varyantın mevcut olduğunu yeniden düşünmemize sebep olmaktadır. Benzer bir şekilde bazı metinlerde, okyanusta veya okyanusu simgeleyen mavi nilüfer çiçeğinin içinde geliştikten sonra güneş tanrısının doğruca kutsal ineğin sırtına (bkz. 27. şekil, s. 41) tırmandığını ve böylece gökyüzünün, havanın ve diğer unsurların ve ayrıca yeryüzünün kendisinden önce var olduğunun ima edildiğini okumaktayız.

      46. şekil: Gökyüzü tanrıçasının kocasının olağandışı bir temsili

      47. şekil: Çifte formda gökyüzü tanrıçası ve onun eşi

      48. şekil: Nilüfer çiçeğinin içinde genç güneş

      Dünyanın abisten yaratılışıyla ilgili hikâyenin eski bir varyantı Elefantin’in koç başlı tanrısı Khnûm(u) ve onun kurbağa başlı karısını “yaratılışın

Скачать книгу