Cengiz Han. M. Turhan Tan

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cengiz Han - M. Turhan Tan страница 20

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Cengiz Han - M. Turhan Tan

Скачать книгу

da hizmetçi kadın da hikâyeyi dikkatle dinliyorlardı. Güncü, kendi bahtına taalluk eden bir büyü sahnesine şu yarı çıplak at uşağının karışmasından utangaçlık duymuyordu ve bunu apaçık söylemekten de çekinmiyordu. Yalnız Sardoğan’a tamamıyla benzeyen hayalin at üstünde ve geyikler ardında kendi timsaline doğru geldiklerini anlatırken biraz gülümsemişti.

      “Bu arık tutsağa benziyordu, hem de çok benziyordu, bir elmanın yarısı bu miskin ise yarısı da büyü taşında gördüğüm gençti. Yalnız o, bunun gibi çıplak değildi, iyi giyimli idi. Kiri de yoktu, çok temizdi.” demişti. Son sahneyi anlattığı sırada ise içini çekmişti.

      “Giyimli ve sevimli Sardoğan birdenbire Temuçin oldu. Böyle şey olmaz amma büyü taşı bu şaşırtkanlığı yaptı. Sardoğan’ın yerine Temuçin’i getirdi. Fakat onlar, birbirine benziyordu. Temuçin’in bıyığını kessen gene Sardoğan olacaktı, Sardoğan’a bir bıyık taksan Temuçin kılığını alacaktı.” diye uzun uzun izahlara girişti.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Eski Türklerde ilahlar, içtimai zümrelerin timsalleri idi. Bunlara “Yersu” denilirdi. (y.n.)

      2

      Civi yahut çiği, her kabilenin hususi ilahının adıdır. İki kabilenin harp edecekleri günden evvelki gece, civiler boy ölçüşürlerdi ve hangisi kazanırsa yapılacak savaştaki zafer de onun himaye ettiği kabileye nasip olurdu!.. (y.n.)

      3

      Cengiz’in bilahare tertip ettiği yasaya “Gök gürlerken suya girmek yasaktır.”diye bir madde koyması işte bu savaşın yüreğinde bıraktığı elemdendir. Büyük cihangir, bütün ömründe bu rezaleti unutmamıştı! (y.n.)

      4

      Yarağlanmak: Hazırlanmak. (e.n.)

      5

      Müessir: Etkili. (e.n.)

      6

      Arpağcı, efsuncu, büyücü ve sihirbaz demektir. Kaman, eski Türk dininde ruhani reis demektir. Saman kelimesi gibi Oğuzlar’daki ozan da kamandan gelme veya bozmadır. (y.n.)

      7

      Fermanferma: Hüküm süren, emir veren, emir buyuran, hüküm ferma. (e.n.)

      8

      Eski Türklerde erkek ruhanilere kaman, şaman denildiği gibi kadın ruhanilere de odakan denilirdi. Kadın şaman, halk nezdinde daha nüfuzlu olduğu için erkek şamanlar da yaptıkları dinî yahut sihrî ayinlerde saçlarını uzatırlar, kadın elbisesi giyerler, ince sesle konuşurlar, hatta kendilerinin gebe kaldıklarını, balık ve karga gibi şeyler doğurduklarını iddia ederlerdi. Bu kadınlaşma mecburiyetinin şamanları makûs cinsiyete kadar sürükledikleri söyleniyor. (y.n.)

      9

      Yav: Düşman. (e.n.)

      10

      Muhavere: İki kişi arasında karşılıklı olarak yapılan konuşma. (e.n.)

      11

      Eski Türkler, günahkâr olarak ölen adamların yer altındaki “Kazirgan” adlı cehenneme atılacağına ve günahı kadar orada, o katran dolu cehennemde yanacağına inanılırdı. Bu akideye göre günahkâr adam yandıkça günahtan kurtulur, nihayet başını kazandan kurtarırdı. O vakit kazan başında duran bir melek, başı kazandan çıkan adamı tepesideki bir tutam saçtan tutup selamete çıkarırdı. Bütün eski Türklerin tepelerinde bir tutam saç bırakmaları bundandır. (y.n.)

      12

      Eski Türkler kendilerini hem lisan hem din noktasından sair milletlerden ayırırlardı ve lisanca kendilerine benzemeyenlere sümlim, dince ayrı olanlara da tat diyorlardı. Bu kullanışa göre tat yabancı demektir. Tavgaç, Türklerin Çinlilere verdikleri isimdir. Eski Türkler medeniyetçe kendisini Çinlilerle müsavi gördüğünden ona tat demiyor, Tavgaç diyor. Orhun Kitabeleri’nden anlaşıldığına göre Tavgaç, hilekâr demektir ve bundan Çinlileri Türklerin hilekâr tanıdıkları anlaşılıyor. (y.n.)

      13

      Müsellah: Silahlı, silahlanmış. (e.n.)

      14

      Mestur: Örtülü, kapalı, gizli. (e.n.)

      15

      Mukarrer: Kararlaşmış, kararlaştırılmış. (e.n.)

      16

      Burhan: Kanıt, delil. (e.n.)

      17

      Mücazat: İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme. (e.n.)

/9j/4AAQSkZJRgABAQEASABIAAD/2wBDAAMCAgICAgMCAgIDAwMDBAYEBAQEBAgGBgUGCQgKCgkICQkKDA8MCgsOCwkJDRENDg8QEBEQCgwSExIQEw8QEBD/2wBDAQMDAwQDBAgEBAgQCwkLEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBD/wgARCAGyASwDAREAAhEBAxEB/8QAHAAAAQUBAQEAAAAAAAAAAAAAAAIDBAUGBwEI/8QAGgEBAAMBAQEAAAAAAAAAAAAAAAECAwQFBv/aAAwDAQACEAMQAAAB+cJoAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAFjWzMw0Oj8W9iI0xJiZETEtEaYmRLQ9CuvV+JkxLYsjTCoJlGmAAAAAAAAAAN/z6sFDrSlvXa4a096EzeZWvM70OlK+1ZsW0uV+bdWGsw0ze1HU+RGmy0pdK3NLYvbKFaAAAAAAAAAALKtrelosxQaU0Wd6K9bulvB6E+tsxtnosr5/SthVCsbQ4n0aRoc75XXOzranvUAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAADq/j94AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAXvPsAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAABmevDTcm4AAAAAAAAAAAAAABjO7mvefWBpWg6sdRx7wr1bmKvbPW8fTMpbGdvNoObZi1c114a3i6WbVyHbz9F8zslUtkO3m9TDvW4x00HNty71uDqfkd9Lvni+/l6N5fbHvWwyuAAABX615b63B2LxPRi3jmXrcF/zba3i6Yd6829Xh3Pn9TNopd8uj+X2xL15h63D0by+2BrTH9vN1PyO8MN6HIxZBvTTcu9tjpz70uPe+d1yK2wHo8ej5d7zDSdncAAACu1py71uHsXiejXa05z6nFruLouufaPaIGueF9Dl2PF01Gudzjp

Скачать книгу