Samed Behrengi Bütün Öyküleri. Samed Behrengi

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Samed Behrengi Bütün Öyküleri - Samed Behrengi страница 3

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Samed Behrengi Bütün Öyküleri - Samed Behrengi

Скачать книгу

buna çok sinirlendi ve Küçük Kara Balık’ın üzerine doğru atıldı. Balık yıldırım gibi bir hareketle fırladı, suyun dibindeki balçığı, çamuru bulandırarak uzaklaştı.

      Derenin gidiş yolu oldukça kıvrımlıydı. Akan suyu da birkaç katına çıkmıştı. Ama bu dereye, dağların tepesine çıkıp da bakacak olsanız, dere ancak beyaz bir ip gibi görülebilirdi. Dağdan kopup gelen ve yuvarlanarak suya düşen iri bir kaya parçası, dereyi ikiye bölmüştü. Avuç içi kadar irice bir kertenkele karnını bu kayaya dayamış, güneşin sıcaklığının keyfini çıkarıyor; bir yandan da suyun sığlaştığı bu tarafta, suyun kumlu dibine oturmuş, sığ sularda avladığı kurbağayı yiyen bir yengeci kolluyordu. Küçük Kara Balık geçerken, gözleri bir anda yengece takıldı ve korktu, uzaktan selam verdi. Yengeç, ona ters ters bakarak:

      “Ne kadar edepli bir balık! Biraz yaklaşsana ufaklık, gel bakalım!”

      Küçük Kara Balık:

      “Ben dünyayı dolaşmaya gidiyorum. Zatıalilerinin avı olmaya da hiç niyetim yok.”

      Yengeç:

      “Sen niye bu kadar karamsar ve korkaksın küçük balık?”

      Balık:

      “Ben ne karamsar ne de korkağım. Gözümün gördüğü ve aklımın söylediği her şeyi dile getiririm, o kadar.”

      Yengeç:

      “Peki. O zaman söyle bakalım, gözün ne gördü ve aklın ne düşündü de seni avlayıp yiyeceğimi zannettin?”

      Balık:

      “Laf karıştırıp durmayı bırak artık!”

      Yengeç:

      “Kurbağayı mı kastediyorsun? Sen de amma saf bir ufaklıkmışsın yahu! Kurbağalarla aramız iyi değil, bu yüzden avlıyorum onları. Bilirsin belki, bunlar dünyada sadece kendilerinin yaşadığını sanan ve bu yüzden de çok şanslı olduklarını düşünen varlıklar. Ben de dünyanın kimin elinde olduğunu göstermek istiyorum onlara. Tamam, sen de artık korkmayı bırak, yaklaş şöyle, yaklaş!”

      Yengeç bunları dedikten sonra küçük balığa doğru ilerledi. O kadar komik yürüyordu ki balık istemsizce güldü:

      “Seni zavallı şey! Daha yolda düzgün yürümeyi bile beceremiyorsun, sen kimsin dünyanın kimin elinde olduğunu bilmek kim?”

      Kara Balık kendini yengeçten biraz uzaklaştırdı. Suya bir şeyin gölgesi düştü ve sert bir darbe yengeci kumların içine batırdı. Kertenkele, yengecin hâline tavrına o kadar güldü ki neredeyse kendisi de yerinde duramayıp suya düşecek gibi oldu. Yengeç, suyun üstüne yeniden çıkamadı artık. Küçük Kara Balık, bir çoban çocuğun suyun kenarına oturmuş, kendisiyle yengece bakmakta olduğunu gördü. Koyun ve keçi sürüsü suya yaklaşıyor, ağızlarını suya sokuyorlardı. Beee beee beee ve meee meee meee sesleri bütün suyu dolduruyordu o an.

      Küçük Kara Balık, koyun ve keçilerin su içmelerini bekledi. Onlar gidince de kertenkeleye seslendi:

      “Kertenkeleciğim! Ben Küçük Kara Balık’ım, bu derenin sonunu aramaya gidiyorum. Sen akıllı ve bilgili bir hayvana benziyorsun, bu yüzden de sana bir şey sormak istiyorum.”

      Kertenkele:

      “Ne istersen sorabilirsin.”

      Küçük Kara Balık:

      “Yolda giderken pelikan, testere balığı ve balıkçıl kuşlarının olduğunu söyleyip korkuttular beni. Bunlarla ilgili bir şeyler biliyorsan bana da anlatabilir misin?”

      “Testere balığı ve balıkçıl kuşları bu taraflarda görünmezler. Özellikle testere balığı denizde yaşar zaten. Pelikana ise hemen şu aşağılarda da rastlayabilirsin; ama onu görünce dikkat et, tuzağına düşüp de torbasına girmeyesin!”

      “Ne torbası?”

      “Pelikanların gagasının altında çokça su alan keseleri bulunur. Kuş suda yüzerken, bazı balıklar hiç farkına varmadan, onun kesesine girebiliyor; o zaman da doğrudan midesine yem oluyorlar. Tabii bir de pelikan o an aç değilse, kesesine giren balıkları yemeyip orada biriktiriyor, acıktığı vakit oradan yiyor.”

      ”O zaman, balık kesenin içine girdiğinde, bir daha dışarıya çıkabilmesinin bir yolu yok mu?”

      “Keseyi parçalamak dışında hiç yolu yok. Ben sana bir tane hançer vereyim, pelikan kuşu seni keseye attığında kullanırsın.”

      Kertenkele kayanın altındaki bir oyuğa girip kayboldu, sonra da elinde oldukça ufak bir hançerle çıkageldi. Küçük Kara Balık hançeri ondan aldı:

      “Kertenkeleciğim sen ne kadar şefkatli ve iyisin. Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.”

      “Teşekkür etmen gerekmez canım. Bende bu hançerlerden daha çok var. Boş vakitlerimde, oturup, bitkilerin dikenlerinden bu hançerleri yapıyorum. Senin gibi akıllı ve bilgili balıklar uğradığında da onlara veriyorum.”

      “Yani benden önce de başka balıklar geçti mi buradan?”

      “Hem de epeyce balık geçti! Onlar şimdiye bir sürü oluşturdular bile, balıkçı adamı ciddi ciddi bunaltmaya başladılar.”

      “Çok afedersin, laf lafı açıyor. Çok gevezelik ettiğimi düşünmeyeceksen eğer, bir sorum daha var; balıkçıyı nasıl bunalttılar?”

      “Yani şöyle; balıkçı suya ağını attığı zaman, birlik olup hep beraber ağın içine giriyorlar, böylece ağı ağırlaştırıp denizin dibine çekip sürüklüyorlar.”

      Kertenkele, kayanın içindeki oyuğa kulağını dayayıp dikkatlice dinledi:

      “Ben artık müsaade isteyeyim, çocuklarım uyandılar.”

      Kertenkele oyuğun içine girip kayboldu, Küçük Kara Balık da mecburen yoluna devam etti. Ama kafasındaki soruların ardı arkası gelmiyor, kendilerini gösterip duruyorlardı: “Acaba gerçekten bu dere denize mi dökülüyor? Allah vere de pelikan kuşuyla karşılaşmasam! Testere balığı gerçekten de kendi gibi balıkları öldürüp yiyor mu? Balıkçıl kuşunun balıklara olan düşmanlığı nereden geliyor acaba?”

      Küçük Kara Balık, bir yandan yüzüyor, bir yandan da bunları düşünüyordu. Her bir anında yeni bir şeyler görüyor ve öğreniyordu. Kendini çağlayan sularla birlikte boşluğa bırakmak ve sonra da yüzmek artık çok hoşuna gider olmuştu. Sırtına vuran güneş ışınları onu daha da kuvvetlendiriyordu.

      Bir kenarda, ceylanın biri alelacele su içiyordu. Küçük Kara Balık ona selam verdi:

      “Güzel ceylan, ne acelen var senin?” diye sordu.

      Ceylan:

      “Peşimde avcı var, attığı mermilerden biri bana isabet etti. İşte bak!”

      Küçük Kara

Скачать книгу