DÜŞ KAPANI. Büşra Tuğba Koç

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу DÜŞ KAPANI - Büşra Tuğba Koç страница 5

DÜŞ KAPANI - Büşra Tuğba Koç

Скачать книгу

biliyordu. Huzursuzluğun hâkim olduğu evlerinde mutlu anların kıymetini bilmeyi öğrenerek büyümüştü. O gün ailesi de o da mutluydu. Gerçekten de annesi kendisi için çok hazırlık yapmıştı. Hediyelerini, pastasını ve en çok da kimlerin geleceğini merak ediyordu.

      Bir saat sonra misafirler teker teker gelmeye başladılar. Zeynep fırfırlı elbisesi ile ortalıkta dolaşıyor, “Nasıl olmuşum,” diyor, ilgi çekmeye çalışıyordu fakat çoğu kişi onu görmüyordu. Sanki onun için değil de, sırf eğlenmek için gelmişlerdi.

      Misafirlerden biri, süslü Suzan Hanım’dı. Ona bu ismi Zeynep takmıştı. Kabarık sarı saçları, her yanından sarkan takıları, yaydığı buram buram kokusu önce Zeynep’in, sonra da evdekilerin onu öyle anmasına sebep olmuştu. Süslü olduğu kadar tahammülsüzdü de. Keyfini kaçıran ne varsa hemen ortadan kaldırmak isterdi. O günkü hedefi de yerde oynayan Zeynep ve kardeşleriydi. Elini çocuklara doğru sallarken yüzünü ekşiterek, “Haydi odanıza,” dediğini duydu Zeynep. Şaşırmıştı. Suzan hararetli sohbetine dönerken, Zeynep’in kulaklarında bileziklerinin şangırtısı kaldı. Üzüntüyle odasına kapandığını kimse fark etmedi.

      Pastayı kesme zamanı gelmişti. Ekrem, “Nerede bu günün prensesi,” diye gözleriyle kızını aradı. Kızının yokluğunu yeni fark etmişti. Babasının sesini duyan Zeynep odasından koşarak çıktı. Babasının onu görünce açtığı kucağına attı kendini. Uzun boylu, kır saçlı bu adam Zeynep için dünyanın en yakışıklı adamıydı. Babasına hayranlıkla baktı. Ekrem, kızının omuzlarına lüle lüle yayılan saçlarını düzeltip yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Bıyıkları yine Zeynep’in beyaz tenine batmış, küçük pembe lekelere sebep olmuştu ama bu defa Zeynep mızmızlanmadı, güldü.

      Mumları üfledi, yeni yaşı için güzel temennileri sabırla dinledi. Bir öpücükle eline tutuşturulan hediye paketini açma zamanıydı nihayet. Gözleri parıldayan Zeynep, paketin içinde ne zamandır arzu ettiği ayıcıklı kırmızı çantanın olduğunu henüz bilmiyordu. O kadar mutlu ve heyecanlıydı ki, paketi nazikçe yırtarken, çalan kapının sesini bile duymadı.

      Kapı uzun uzun çalmıştı. Ülfet, kocasıyla göz göze geldi. Bu ısrarlı çalışın kime ait olduğunun merakındaydı ikisi de. Bekledikleri kimse yoktu. Bakışlarını Ekrem’den koparan Ülfet kalabalık salondan, nispeten daha sessiz girişe doğru yöneldi. Ancak o zaman içerideki gürültünün ve kafasında oluşturduğu uğultunun farkına vardı.

      Kapının deliğinden görümcesini görür görmez yüzü düştü. Huzurlu bir rüyadan uyanmış gibiydi. Yanlış gördüğünü umarak tekrar baktı. Hayır, yanılmamıştı. Oydu.

      “Bunun ne işi var burada,” diye mırıldandı dişlerini sıkarak. Belli ki partiyi duymuş ve huzur kaçırmaya gelmişti. Kaçışı yoktu. Derince bir nefes alıp gülümsemeye gayret ederek kapıyı açtı.

      Kenarı çiçek desenli yeşil yazmasına bürünen sarışın kadın, soluk teni ve çipil çipil bakan gözleriyle Ülfet’e zehirli bir yılan gibi göründü. Kadın elini beline koymuş, kaşlarını çatmış, olası bir tatsızlığa peşinen hazırlamıştı.

      “Yok, yılan değil,” dedi Ülfet içinden, “tavuk, ciyak ciyak ötüp ortalığı birbirine katan besili bir tavuk”. İçinden geçenlere güldü ve toparladı kendini:

      “Ooo hayırdır görümceciğim. Bizi göresin mi geldi?”

      “Siz arayıp sormayınca, iş bize düştü ne yapalım. Gideyim de bir yeğenlerimi göreyim dedim.”

      İkisi de sarf edilen her sözün aralarında yıllardır bitmeyen savaş için sıkılan bir kurşun olduğunu biliyordu.

      “Ne iyi etmişsin. Buyur, geç.”

      “Bakıyorum herkes davetliymiş zaten. Bizi unuttun mu gelin hanım?”

      “Olur mu hiç öyle şey? Siz unutulacak insanlar mısınız? Bu ortamda sıkılacağınızı düşündüğüm için sizi ayrıca çağırmayı arzu ettim sadece.”

      “Yani sen de… İnsan içine hiç mi girmiyoruz? Niye sıkılacakmışım sanki?”

      Sevgi, içeri göz atarken, birden limon yemiş gibi yüzü ekşidi:

      “O masalarda gördüğüm içki mi?”

      Başıyla onayladı Ülfet. Görümcesinin hoşnutsuzluğunu umursamaz görünüyordu ama daha sonra bu mevzudan çıkacak huzursuzlukları düşünmekten de kendini alamıyordu. İçini bir sıkıntı kapladı. Belli etmek istemeyerek gülümsedi:

      “Ben de bunu kastetmiştim.”

      “Tüh, Allah canınızı… Utanmıyor musunuz, çocukların bulunduğu ortama içki sokmaya?”

      Ülfet zoraki gülümsemesinden vazgeçerek görümcesinin kulağına eğildi:

      “Millet bize bakıyor. İstersen bu gece ağzımızın tadını kaçırmayalım.”

      Ülfet, içeri dalan görümcesini süzdü. Pembe çiçekli basma bir etek giymiş, belinin lastiğini kocaman göbeğinin üstüne kadar çekmişti. Her zamanki gibi eteğin önü uzun, arkası kısa duruyordu. İçini bir utanma kapladı. Arkadaşlarının arasına zerre kadar yakışmayan bu kadınla akraba olduğunun bilinmesini hiç ama hiç istemezdi.

      Sevgi, Ülfet’in kendisine uzattığı terliklere yüzünü buruşturarak baktı:

      “Kenarları eskimiş, rengi soluk. Şu insanların içinde bana bu terlikleri mi layık gördün?”

      Ülfet bıkkınlıkla dolabın kapağını açtı:

      “Hangisini giymek istersiniz?”

      “Ayağındakileri.”

      “Anlamadım.”

      “Ayağındakileri giymek istiyorum, nesini anlamadın?”

      Ülfet derin derin nefes alırken, gözlerini tavana çevirip başını iki yana salladı. Ayağındaki tüllü, çiçekli, şık terliği aceleyle çıkarıp Sevgi’nin önüne bıraktı. Sevgi’nin gururu okşanmıştı. Başı dik halde, dirseği ile Ülfet’e dokundu:

      “E artık arkadaşlarınla tanıştırırsın beni.”

      Sevgi’nin içeri girdiğini görenler sessizleşmişti. Baştan aşağı süzüldüğünü fark eden Sevgi, Ekrem’in de kendisini hoş karşılamasıyla rahatladı ama yine de bulunduğu ortamda ağırlığını ispatlamak istiyordu. Sesini yükseltip Ülfet’e seslendi:

      “Bana da bir çay koy gelin.”

      Ülfet günün geri kalanının berbat geçeceğini hissetmişti. “Bu kadın boşuna gelmedi,” diye geçirdi aklından. Yine de yüzündeki sahte gülücükle fazlasıyla umursamaz görünüyordu. Görümcesine çay koyup ikramda bulundu.

      “Pasta güzel olmuş, sen mi yaptın?”

      “Hazır aldık.”

      Sevgi gülüp

Скачать книгу