Ahmet Baytursınulı. Nergis Biray

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ahmet Baytursınulı - Nergis Biray страница 32

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ahmet Baytursınulı - Nergis Biray

Скачать книгу

günümüzde de devam etmektedir. Bu açıdan Baytursınulı, Kazak dilbilimindeki terimbilimi çalışmalarını ilk başlatan, temelini atan, birçok çalışmayla alanı geliştiren ve genişleten bir dilbilimci olarak karşımıza çıkmaktadır.

      O, ‘Kazak hem türli meseleler’ adlı makalesinde ana diliyle eğitimin öneminden bahseder. Daha okuma yazmayı bile yeni öğrenen çocukların Rusça ve Kiril harfleriyle eğitim almasının doğru olmadığını söyler. ‘Onların faydasını azaltacak şey Kazakları Ruslaştırmayı düşünmeleri, bu fikir de tüm faydasını yok ediyor. Bu okullar vasıtasıyla Kazak dilini yok edip, yerine Rus dilini koyabileceklerini, Kazakların tek dayanağı olan Arap harfleri yerine Kiril harflerini yerleştirebileceklerini düşünüyorlar. Bunun için çocuklar ilk önce ana diliyle eğitim almıyor, Rusça eğitim alıyorlar. Ana diliyle okusalar da Kiril harfleriyle okumaları isteniyor. Birileri sırf ana diliyle eğitim alıyorlar densin diye ilk önce Rus harfleriyle Kazakça kitaplardan okumaya başlatıp daha sonra da biraz ilerleyince hem alfabede hem dilde tamamen Rusça’ya dönülsün diyorlar. Bu, bir taktik çerçevesinde hareket edenlerin yolu. Birileri ise kesin ve net bir şekilde Rusça okutulmalı diyor.’ şeklinde konuyu değerlendirir.

      ‘Bastavış mektep’ makalesinde çocukların ana diliyle eğitim almaları konusunda yaşananları ve kararları aşağıdaki cümleleriyle açıklar ve eleştirir. ‘Başlangıçta, ‘ana diliyle eğitim almalılar’ kararı 31 Mart 1906 yılındaki kanunda da yer almaktadır. Bugüne kadar köy ve nahiyelerdeki gibi iki sınıflı ilkokullarda Kazak alfabesi ve Kazak diliyle okumaya başlanıldığı hiçbir yerde duyulmadı. Bunun sebebi ne? Kanun yürürlükte kaldığı sürece Kazak dili ve alfabesiyle eğitimi isteyecek ve takip edecek anne babalar da yoktu. Halkın kendi diliyle kendi harfleriyle eğitim verilmesini yöneticiler hoş karşılamadığı için öğretmenler kendi kendilerine ‘ana dili ve kendi harfleriyle okuturuz’ diyemediler. Böylece bu karar kağıt üzerinde var olsa da uygulama alanında yer almadı. Bütün bunlar hükûmetin kendi menfaatini düşünerek yaptığı işler. İlkokullar yalnız hükûmet yararına değil, halk yararına da olmalıdır. Hükûmetin amacı; tüm halkın ortak bir din, dil ve yazıyı paylaşması, halkın isteği ise; kendi dil, din ve yazısını muhafaza edebilmektir. Bu sebeple ilkokul, ilk önce misyonerlik fikirlerinden ve politikadan uzak tutulmalı yani Kazakların dini, dili, yazısı uğursuz fikir ve ellerden uzak olmalıdır. Kazak dinini çok eskiden kabul etmiş, onları başka bir dini kabul etmeye zorlamak ve bunun için çaba harcamak boş bir uğraştır. Kazakları dininden ayırmak nasıl mümkün değilse yazısından ayırmak da mümkün değildir’.

      ‘Öyleyse hükûmetin okullar yoluyla Kazakların dinini, dilini, yazısını yok edip, Ruslara benzemesini isteme fikrinden vazgeçip, gerekli olan bu ilkokulların iki taraf için de faydalı olanını gözetmek konusunu araştırmak gerekir. Bu şekilde düşünüldüğü takdirde bizim için uygun olan ilkokullarda eğitimin beş seneye çıkarılmasıdır. Çocuklar ilk üç yıl Kazakça, sonraki iki yıl Rusça okumalıdır. Köylü iken şehirleşen Kazaklar var, Kazak olarak şehirleşen Kazaklar da var. Kışlık oturma yerleri toplu şekilde olan Kazaklar da var. Yerleşim yerleri çok aralıklı olan Kazaklar da var. Okul bunların hepsi için uygun olmalı, okumak isteyen çocuklar, okulun uygunsuzluğu gibi sebeplerden dolayı okuldan ayrı kalmamalıdır. Bunun için Kazak ilkokulları yatılı ve gündüzlü olarak ikiye ayrılmalı; evinden gidip gelerek okunacak okullar, şehirlerde ya da kışın toplandıkları yerde olmalı, yatılı okullar ise halkın daha aralıklı yerleşiminin olduğu yerlerde kurulmalıdır’.

      ‘İkinci olarak okullar, kır okulu ve şehir okulu olarak ikiye ayrılmalı; hatta kır okulu da köy okulu ve nahiye okulu olarak ikiye ayrılmalıdır. Beş yıllık eğitimin Kazakça okunan ilk üç yılına köy okullarında, Rusça okunan sonraki iki yılı da nahiye okullarında devam etmeli; ayrıca nahiye okullarına köy okulundaki eğitimi tamamlayanlar alınmalı; şehir okulları da şehrin büyüklüğüyle doğru orantılı olarak üç yıllık veya beş yıllık olmalıdır. Köy okulu ile nahiye okullarına gelemeyen çocuklar için yatılı okullar düşünülmelidir. İlkokulda Kazakça ile öğretilen derslerin; okuma yazma, din bilgisi, dil, millî tarih, matematik, sanayi ve ziraat, coğrafya ve fen bilgisi olması doğru olacaktır. İlkokulların Rusça okunan iki yıllık kısmında verilecek olan bilgilerin de ortaokul ve lisedeki bilgilere temel teşkil edecek şekilde olması uygun olacaktır. İlkokullar böyle olursa bunlar ayrıca Arap ve Rus yazısıyla Kazakça ve Rusça öğretmek için Kazak çocuklarının ilkokulda öğrendikleri bilgilere temel teşkil etmeye uygun olur’.

      ‘Türk Kurultayı’ yazısında kurultayda görüşülen ana dili ile ilgili maddelerden bahsederken ‘Sadece ana dili öğretme yöntemi söz konusu edilip konuşuldu, diğerleri ise tek bir söz bile edilmeden komisyona gönderildi. Prof. Şçerba’nın anadil öğretim yöntemiyle ilgili sunumunun özeti şu şekildeydi: O dönemde ana dili öğretmek için kullanılan yöntem şöyle: Sese dayalı yöntem, bütüncül yöntem (Amerikan yöntemi olarak adlandırılır). Hangi yöntemin kullanılmasının daha uygun olduğu imla sistemine bağlıdır. Ses sistemli imla kullanıcıları için sese sistemli yöntemle okutmak uygundur. Tarih (tarik) sistemli imla kullanıcılara bütüncül yöntemi kullanarak okutmak daha kolaydır’.

      O, burada alınan kararları da şu şekilde verir: ‘Kurultay, Türk yurtları için sese dayalı yöntemi kabul ettiği için, bunun için de en uygun yöntemin ses sistemli imla olması sebebiyle bu yönde bir karar aldı. Kararda ana dilinin öğretilmesine ilişkin başka maddeler de vardı. Onun az çok kastettiği, şunlar oldu:

      a. Ana dili öğrenimini iyice geliştirmek için Türk insanının her dili açıkça tanıması gerekir. Dile hâkim dilbilimciler yetiştirmek için öğretmen yetiştiren ortaokul ve liselerde dil derslerinin sistemde yer alması ve onlara önem verilmesi şarttır.

      b. İlkokullarda dil dersleri işlenirken halk edebiyatından örnekler hâkim olmalıdır.

      c. Ortaokullarda dil dersleri sistemli öğretim şeklinde bağımsız olarak öğretilmelidir. ç. Edebiyat, ikinci aşamada sosyal bilimler dersleri ile birlikte denk şekilde sistemli edebiyat tarihi olarak okutulurken, öğrencinin ana dili ile kaleme alınan edebiyat yanı sıra kardeş edebiyatlarla da tanıştırılması gereklidir.

      d. Dil bilimi kuralları ezberleme şeklinde öğretilmeyip sözcüğün özellikleri, anlamı, mantığının tanıtılması şeklinde öğretilmelidir. Sözcüğün özelliği ve anlamı hakkında bilinmesi gerekmeyen şeylere dil bilgisi derslerinde yer verilmemelidir. Okumayla ilgili olan bu dört konu ile Kurultay’daki konuşmayı bitireceğim’.

      Mektep Kerekteri’ yazısında ana dili eğitimi için de şunları dile getirir: Ana dilinde eğitimin bizler için de gerekli olduğu tartışılmamalı bile. Nazarov konseyinde Kazakça eğitim için ders kitaplarının olmadığını söyleyip Rusça eğitim verilmesini destekleyen bürokratlar da oldu. Bu sözlere izin vermemek için kendi dilimizde okul kitapları hazırlamalıyız’

      Şekispey, Bekispeydi’ makalesinde de aynı konulara değinir. Kazak çocuklarına ilkokulda ana dillerinde eğitim verilmesi gerek’.

      Sonuç olarak

      Baytursınulı ve Alaş aydınlarının başlattığı Türkçeleştirme ve ana dili bilinci oluşturma çalışmaları günümüzde de devam etmektedir. Ana dili ile eğitim tartışılmamalıdır. Kültür ve millî kimlik açısından önemlidir ve ana diliyle eğitim şarttır.

      Gaspıralı’nın

Скачать книгу