Ahmet Baytursınulı. Nergis Biray

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ahmet Baytursınulı - Nergis Biray страница 30

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ahmet Baytursınulı - Nergis Biray

Скачать книгу

ile ihtiyacımız olmadığındaki farkındalığımız bambaşkadır. Yürürken bir nesneyi gördüğümüzde geçer gideriz. Fakat dikkatimizi çeker de algılama gücüyle bakarsak durum farklı olacaktır. Ormana gezinti amacıyla gittiğimizdeki ağaç dallarına bakışımızla ormanda bir dal aradığımızdaki bakış açımız ve algımız farklıdır ve daha fazla dikkat gerektirir. … ‘Töte oqıv’ ‘öli oqıv’a göre; ‘körneki oqıv’ da ‘töte oqıv’a göre daha canlıdır. Ancak en canlısı ‘Bavlıv’ yöntemle eğitimdir. ‘Bavlıv’ çocuğu hayatın merkezine alarak eğiten bir sistem olduğu için alışıldık çocuk eğitimi olarak ele alınmamalıdır. ‘Bavlıv’ yöntemini kullanan okullar bildiğimiz geleneksel okullardan değildir, onlar tıpkı toplumsal bir sınıf gibidirler. Aile, topluluk, halk veya bir lonca, kooperatif gibi örgütlenir ve faaliyet gösterebilirler. ‘Bavlıv’ sistemli okullar sadece birer okul değil, bir tür toplumsal sınıftırlar’.

      ‘Baytursınulı Axmettiñ Arab Elip-Biyiñ Jaktağan Bayandaması’ makalesi alfabe ile ilgilidir. Yazar burada şunları belirtir: ‘Yazılı edebiyatı olan bir halka bir alfabeyi bıraktırıp, ikinci alfabenin kullanımını sağlatmak kolay bir iş değil. Bunu yavaş yavaş gerçekleştirmek için uzun bir vakit, çokça para ve bir hayli adam gücü gerekli. İlk önce para ve güç gerekli. İki alfabeyle aynı anda okutmak ve bu şekilde eğitim veren okullar açmak lazım. İkinci olarak, matbaalarda ayrı bölümlerin açılması, birlikte işletilmesi ve basılacak şeylerin hepsinin de iki alfabeyle basılması gerekli. Bu da iki iş ve iki zarar demektir. Bu da daha fazla para ve daha fazla güç gerektirir’.

      Baytursınulı, yöntem konusunun işlediği ‘Jalkılav Ayırıňkı Ädis’ yazısında ‘Çocuk eğitiminde de bu şekilde davranılmalı ve bu yöntem uygulanmalıdır. Parçadan değil bütünden başlayarak öğretim sağlanmalıdır. Önce bilinmeyen bir parçayı değil anlamlı bir bütünü ele almalıyız. ….İkinci tür yöntem, yazma aracılığı ile okuma öğretmek olarak tanıtılabilir. Bu yöntemin uygulayıcıları okuma yazma öğretimine okumadan değil yazmadan başlanması gerektiğini ifade ederler. … Üçüncüsü sesli yöntemdir. Sesli yöntem uygulamasıyla verilecek eğitim beş aşamada gerçekleştirilir: 1. Çocuklarla sohbet, 2. Öğretim için hazırlık, 3. Sözcüklerde bulunan sesleri ayırmak, 4. Çocukları harflerle tanıştırmak, 5. Öğrendiği harflerden sözcük oluşturmak ve onları okumak. Çocuklarla sohbet: Sohbetteki amaç çocukları öğretime hazırlamaktır’.

      c. Öğretmen yetiştirme.

      Yazar, öğretmen yetiştirme konusunu işlediği ‘Mektep Kerekteri’ adlı makalesinde konuyu şöyle dile getirir: Geçen sayıda Kazaklara nasıl ilkokul gerektiğini yazmıştık, şimdi ise o okullara nelerin gerekli olduğu konusunda yazacağız. Kazak çocukları anadillerinde, uygun kurallarla eğitimi iyi bilen öğretmenler tarafından üç yıl eğitim aldığında, bir hayli bilgi sahibi olmaktadırlar. Ana diliyle yazılan kitaplar, gazeteler, dergiler ve diğer yazı çizi işleri ilkokuldan çıkan bir çocuğun elinde oluyor yani çocuk onlardan faydalanabilecek kadar eğitimli oluyor. Şu an ülkemizdeki okullarda yukarıda söylenen şartların bir tanesi var, o da ana diliyle eğitim. Diğer şartlar yerine getirilmediği için çocuklar almaları gereken eğitimi tam anlamıyla edinemeden, çok azını bilerek okuldan ayrılıyorlar. Bizde henüz eski yazıyla okutabilen pedagojik yöntemlerden haberdar olan öğretmenler yok. Okullar için öncelikle bilgili, pedagojiden ve yöntemlerden haberdar olan, iyi eğitim veren öğretmenler gereklidir.

      İyi ve kaliteli öğretmen için de adayların gerekli eğitimin verildiği, ilmin öğretildiği okullardan mezun olması gerekir. Rusça eğitim alanların Arap harfleriyle okuma yazmayı öğrenmesi, Arap harfleriyle okuma yazmayı bilenlerin de pedagoji ve yöntem eğitimi alıp yeni usul ve tekniklerle tanışması için bir iki aylık bir süre gereklidir. Bu bir iki ay içindeki öğrenme süresi ve işi her ikisi için de imkânsız değil’.

      Eğitim durumunu kimin iyi kimin kötü bildiğini ortaya koyan şey, bu da pedagoji ve yöntemleri iyi bilen öğretmenlerdir. Onların içinde bu özelliklere sahip olanlar alfabe hazırlamalı, karşı karşıya gelip tartışmalı, sonunda savundukları tarz ile çocuklara ders vererek yöntemleri öğretmelidirler. Tartışılmayacak yerde tartışıp kötü şeyler söylemeden bunları yapmak gerek’.

      O, ‘Şekispey, Bekispeydi’ yazısında da ‘öğretmenlerin halk için öğretmen olduklarını’ ifade eder.

      d. Ders Kitapları ve Araç Gereçleri.

      Bu konuyu ele alan ‘Mektep Kerekteri’ makalesinde yazar, ilkokul için gerekli araç gerecimiz yok. Hazırlanmış bir programımız yok. Bu sebeple Kazaklara nasıl okul gerektiğinin yanında o okula nelerin gerektiği de söylenmeli. İkinci olarak eğitim için gerekli malzemeler uygun olmalı, çünkü malzemesiz eğitim yapılamıyor. Üstelik malzemenin yeterli olup olmamasıyla ortaya çıkan işin iyi olup olmaması bağlantılıdır. İşin eksiksiz ve iyi olması için malzemenin de tam ve uygun olması şarttır.’ der.

      ‘Gerekli olan şey, okul malzemeleridir. Eğitim için gerekli olan; kağıt, kalem, mürekkep, sıra parayla satın alınacak şeyler. Şu an parayla bulunamayacak tek şey, Kazak okullarında okutulacak kitaplardır. Geçen sayıda Kazak ilk okulunda okutulacak derslerin; okuma yazma, dini bilgiler, millî tarih, coğrafya, dil bilgisi, matematik, sanayi-ziraat ve fen bilgisi olduğunu belirtmiştik. Bunları öğretmek için gerekli kitapların Kazak diliyle yazılmış olanları yok. İşte bunlar parayla satın alınamayacak malzemeler. Bunları hazırlayıp ortaya çıkarmalı’.

      O, eleştirilere ‘Mektep Kerekteri’ yazısıyla şu cevabı verir: ‘Yeni usullerle eğitim veren öğretmenler için okuma kitapları yazılıyor. Makine gereçlerinin tekniğini bilip faydalanan insanlar için makinalar ve başka gereçler yapılıyor. Ana dilinde eğitimin bizler için de gerekli olduğu tartışılmamalı bile. Nazarov konseyinde Kazakça eğitim için ders kitaplarının olmadığını söyleyip Rusça eğitim verilmesini destekleyen bürokratlar da oldu. Bu sözlere izin vermemek için kendi dilimizde okul kitapları hazırlamalıyız’.

      ‘Şekispey, Bekispeydi’ makalesinde de ‘‘Kazak’ Gazetesinin sayfalarında konuşulan tek konu bu değildi. Köy okulları hakkında da konuşuldu. Her şeyden önce, Kazakça okul denilen söz ‘Kazak’ Gazetesi’nde çıktığında tartışmalı bir durumu yoktu. ‘Kazak’ Gazetesi, Kazakça yayınlanıp, Kazakça okul ve öğretim gerek dese, bu o kadar sıra dışı bir şey de değil’ cevabını verir.

      ‘Kazak Arasında Okuv Jumıstarın Kalay Jürgizüv Kerek’ makalesinde de aynı konuyu ele alır. Pek çok teşebbüs ve pek çok güç harcasa da yeterli derecede okul açmak için hükûmetin bir şey yapmadığı açıkça görünüyor. Onlar, Kazakistan Cumhuriyeti’nde açılan her türlü okulda, kütüphanede ve diğer eğitim kurumlarında çalışan sadece 2.616 kişinin masrafını karşılayabiliyor. Fakat eğitimle ilgili eksiklikleri giderip, çocuklara eğitim vermek için yirmi binden fazla kişiye ihtiyaç var. Üstelik bunların da başka masrafları var. Eğitim ücretlerinin çoğu devlet kurumları tarafından toplanan çeşitli vergilerle karşılanmaktadır. Bu konudaki çalışmaların çoğu, resmi görevlilere düşüyor. Fakat onların yetiştirilmesi, eğitim işlerine yetecek kadar maddi bir karşılık ödemeleri, halkın zenginliği, işlerin iyiliği için de vergi vermeleri ve bu vergilerin çabuk ve tam olarak toplanmasına bağlıdır. Buna ilave olarak buralarda toplanacak vergileri bel bağlamak da mümkün değildir. Bunlara güvenilse de resmi görevliler bu kurumları çabuk açamıyorlar. Okul sezonu (dönemi)

Скачать книгу