Yabancı. Dinis Bülekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yabancı - Dinis Bülekov страница 20

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Yabancı - Dinis Bülekov

Скачать книгу

şimdi dayan Gilmancığım! – diyerek pembeleşen, etli yüzünü daha da yayarak gülümsüyor Nurbike’si… Telefon edeli çok oldu, şimdi gelir…

      Kutlubayev, doğduğu köyde son mecliste oturduğunu bildiğine göre, kendini rahat tutuyor bu evde. Kimin için, Gilman için o, en yakın kişilerden birisi. İşte bundan dolayı biraz bunaldı. Oyun mu yani bu, partinin ilçe merkezine ziraat odası müdürü olarak işe alıyorlar. Uzman olarak da değil hatta. Neyse, kimlerin eline düştü şimdi o.

      Keşfi; zayıf, çökük yanaklı, cılız kişilere has olan geleneksel yüzü ve bedeni olan, içe kapanık karakterli biri. Gözleri daha çok düşünceli, güldüğünde de önce dudakları açılıyor, ağzı ayrılıyor, zayıf şakakları kırışıyor. Yalnız, en son da gözleri ulaşıyor bu ılıklık ışığına. Bunu, köy halkı Kutlubayev’in akıllılığından geliyor diye değerlendiriyor. Gerçekten de Keşfi Gellemoviç; bir başkan gibi, işi kesip atmadan, düşünüp, ölçüp biçip bakar, sabır da böyle zamanlarda çok gerekli olur. İnsanların fikirlerine de kulak vermeyi sever, bölmeden dinler, görüşür, takdir eder, ama işi kendi bildiğine göre yapar. Böyle biri kolhozun parti komitesi sekreteri. Onun için de sadece Yüzşişme’de değil, ilçe yöneticilerini de hayran bırakan ikinci bir özelliği var Kutlubayev’in. O da, börk gibi kabaran reçine gibi kara saçları. Kendi de çokça:

      – İş tarafını bilmiyorum ama saçlara geldiğinde ilçe çevresinde birinci de benim, – der. E, karısı Minzifası da:

      – Bu saçı için evlendim ben onunla, – diyerek şaka yapmayı sever. – Başka aklı baştan alacak tarafı yok…

      Eğlence kızışmaya başlamıştı ama, tekrar soğudu. Üç sandalye boş idi hâlâ. Okul müdürü Umurzakov, meclisin önceden belirlenen ayakçısı, sık sık pencereye baksa da, kadehlere içki doldurmayı da unutmuyor. Masanın ardında köyün diğer önde gelenleri. Her birisi, ev sahibinin ziyafetinde, kendi mertebesini ve yerini bilerek sakince oturmaya devam ediyor.

      Zöfer burada da çok gerekli biri oldu. Kapının en dibine oturtsalar da onu, o Nurbike Yenge’sinin de, Gilman Ağabey’inin de sağ kolu. Dahası, elektrik ışığında körüklerindeki süslü demirleri parlayan bir bayan41 tutturmuşlar ona. Misafirlerden birisi:

      – Ya hadi, kardeşim, “Taştuğay”ı – deyince, Zöfer başını eğerek çalmaya başlıyor. İyi çalıyor akordeonu Zöfer, söz yok. Gilman ona beğeniyle baktı durdu ve:

      – Kardeşim, Keşfi Ağabey’in suratını asmış, oturuyor, onun şerefine bir şarkı… – diyerek göz kırptı.

      – Keşfi Ağabey’e mi? Olur tabi… – Başladığı şarkıyı daha tamamlamadan akordeoncu “Ermi”yi (Ordu’yu) çalmaya başladı. Ama başkanın rahatsızlık belirtileri gösteren yüzünü görünce çok şaşırdı. Ama, devam etti, çünkü bir iki kişi katılıp, kısık sesle şarkı söylüyordu.

      Canı sıkılarak bunu dinleyen Kutlubayev, ezginin tamamlanmasıyla yerinden kalktı:

      – Ben de bu… Askere giderek saç uzatan biri oluyorum artık… diye söylendi. Onun gönlünün sakin olmadığını, doğduğu köyden ayrılmak istemediğini herkes biliyordu. Söze karışıp da bir şey söylemediler.

      Pencereye araba farlarının ışığı yansıdı. Kutlubayev, alnını cama dayayıp dışarıya baktı. Ama araba Kolhoz Sokağına çıkmadı. Farlarını yakarak yolu geçti ve aşağıdaki sokağa inip gitti.

      – Sigara molası!… Teneffüs… – diye ilan etti Buranşa Umurzakov. Sandalyelerin yerlerinin değiştiği işitildi. Nurbike’nin öfkeli sesi yankılandı:

      – Bu Yappar ne yaptığını sanıyor şimdi? Bugün ilk önce onun gelmesi gerekiyordu. Söylenmiş bitmiş. Başkaları gibi, daha fazla konuşmayı mı bekliyormuş yani yaşlı gavur. Bir içince… Nurbike eşine seslendi. Senin kardeşin. Her zaman böyle yapıyor.

      Nurihanov karısını sakinleştirdi:

      – Tamam, tamam karıcığım, sakin ol! Gelir gelir Haris Ağabey. Böyle yani o, değiştiremeyiz ki onu… – O, Zöfer’e işaret etti, bir şeyler söyledi. Yiğit sözleri daha yarısından anlayıp arkaya geçti ve dinlenmek için kalkan misafirleri çağırdı.

      – Hadi, ağabeyler, kardeşler, yengeler!… Hadi yaklaşalım… Hangi şarkıyı?… – diye işitildi sesi.

      Bundan faydalanarak Gilman arkadaşının yanına geldi ve ağır elini Keşfi’nin omzuna koydu.

      – Nasıl, görünmüyor mu araba? – Kutlubayev’in ne düşündüğünü bilse de hemen ikinci bir soru sordu. Tavlıkay’dan ilçenin RAPO Sovyeti başkanı Arğınbayev Aznağol Hibetoviç misafirliğe çağrılmıştı. O, oturadurun, toplantıdan kurtulur kurtulmaz, ben de geleceğim, diye söz vermişti. O, Gilman’a hanımı tarafından akraba oluyor. Daha sonra onlar bir araya gelmedi, işte son yıllarda Nurihanov ilçe çevresinde göze görünmeye başlayınca, birbirleriyle buluştular.

      – Yok ya. – Keşfi başını salladı.

      – Büyük yola bak, büyük yola…

      – Orada da görünmüyor. Diğer tarafta bir ateş azıcık parlıyor… O, olmasın.

      – A, tamam. Orada, idarede onu karşılayan var. Nefise bekliyor.

      Kutlubayev anlayıp başını salladı. Bulut gibi köpüren koyu saçlarını düzeltti ve Gilman tarafına döndü.

      – İşte bu… Benim için de vedalaşma gecesi oluyor yani bu, – dedi; beraber büyüdüğü, birlikte kızların ardından koştuğu, aynı tabaktan yiyerek yaşadığı arkadaşından ayrılıp, sanki yeni görmüş gibi sınayarak baktı. Bunu sezen Gilman:

      – Bırak, Keşfi, bu akıllı bakışını… – diyerek onun başını pencereye daha çok çevirdi. Diğeri gülümsedi. – Misafirliğe gelirsin. Yabancı yere gitmiyorsun ki şimdi.

      Keşfi düşünüp durdu.

      – Yabancı değil de… Buraya alışmıştık… Senin elinin altında…

      Nurihanov onu çok çabuk durdurdu:

      – Dalga geçme, Keşfi! Parti teşkilatı Sekreterinin ne zaman çiftlik öncüsünün eli altında çalıştığını gördün?

      Keşfi bu kez acı acı güldü.

      – Bilmeyen biri gibi davranma! Doğru, partinin Merkez Komitesinden ve ülke komitesinden başlayıp, ilçe komitesine kadar bu, gerçekten de böyle. Orada bütün yerlerde çiftliklere parti teşkilatları öncülük ediyor. E, işte, burada, böyle değil mi? Sen başkansın? – Keşfi, ya yanlış mı söylüyorum der gibi Gilman’a baktı. – Parti Teşkilatı, çiftlik öncülerine yardımcı rolünde çalışıyor.

      – Orası öyle yani… – Nurihanov kabul etti, bu arada kendi de düşündü: Yoksa dostunun bir an insiyatifini engelleyerek, o mu yön verdi ki işine? Aman, olduysa da olmuştur.

      – Bu

Скачать книгу


<p>41</p>

Akordeona benzer bir müzik aleti.