Siyasi Katılım. Veyis Güngör

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Siyasi Katılım - Veyis Güngör страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Siyasi Katılım - Veyis Güngör

Скачать книгу

ve omuzlarında hissettiği sorumluluk anlayışıyla da dikkatleri üzerine çekmiştir.

      Seçimler öncesi yayımladığı ‘Farklı ve İyi’ başlıklı kitabıyla Hıristiyan Demokrat düşünceden hareketle sorumlu toplum ve sosyal dayanışmayla ilgili önemli görüşlerini ortaya koymuştur.

      İdeal toplumda kamu kurumlarının olduğu kadar insanların da çok önemli rol üstlendiğini, devletin, okullara, hastanelere ve kurumlara sorumluluğu geri vermesi, böylece bu kurumların sadece kalitelerini geliştirmekle yetinmeyip aynı zamanda kendi kimliklerini de tayin etmeleri gerektiğini savunan Balkenende, böylelikle vatandaşın sorumluğunun da genişleyeceğini önermekteydi. Entelektüel ve pratik zekasının hükümet kurma çalışmalarında da öne çıktığını belirten siyaset yorumcuları, Lubbers ve Koka kıyasla, Hollanda’nın, İşçi Partili Den Uyl’der sonra ideolojik (ideolog ve kuramcı) düşünen bir başbakanla karşı karşıya olduğumuzu iddia etmektedirler.Hollanda önümüzdeki yıllarda hızlı çalışan, yorulmayan, idealleri olan bir başbakanla yönetilecek. Partisine on dört ekstra sandalye kazandıran Balkenende ile birlikte CDA’ya da yeni kan gelmiş durumda.

      On üç bakan, on dört devlet sekreteri ile birlikte çalışacak olan Bal-kenende ve ekibini zorlu günler bekliyor. Zira Balkenende’nin en büyük iddiası, sekiz yıllık mor hükümetin artıklarını temizlemek ve büyük restorasyonu gerçekleştirmek olacak..Yerleşik politikanın, tabiri caizse kokuşmuşluğunun giderilmesi, Hollanda’da artık büyük değişiklerin olmasının gerektiğini, hem şu anda iktidara gelen iki parti hem de halkın çoğunluğu tarafından istenilen bir arzu haline geldi. Zira gerek Hollanda’daki gelişmeler, gerek 11 eylül olayları, gerek ekonomik gelişmeler (kriz, işsizlik vs.) halkta büyük oranda güvensizliğe ve belirsizliğe yol açmıştır. Balkenende’nin üzerinde sık sık durduğu bir konu da, insanlarda sevginin, saygının, dayanışmanın, yardımlaşmanın, sorumluluk yüklenmenin ortadan kalktığı ve bunun yeniden tahsis edilmesidir. Bütün bu iddialar Hollanda’da yeni bir dönemin başladığının habercisi olabilir. Bu yeni dönem tüm Hollandalılar için yeni sürprizleri beraberinde getirirken, göçmenlerin pozisyonlarının da sert bir şekilde gözden geçirilmesine de sebep olabilir.

      Yeni hükümetin göçmenlere yönelik politikasına gelecek hafta değineceğiz.

Ağustos 2002

      Van Boxtel’dan Hilbrand Nawijn’e

      Interajans direktörü Yasemin Öztürk birkaç hafta önce Dünya’da ‘Azınlıklar işte şimdi tam yandı’ başlıklı bir haber/yorum yazısı yayınlamıştı. Yazısında kurulacak yeni hükümetin göçmenlerin Hollanda dışındaki çocuklarına ödediği çocuk paralarının azaltılması, anadil eğitiminin tehlikeye düştüğünü belirtmişti. Aradan geçen zaman içinde yeni hükümet kuruldu. Hükümetin çok yönlü değişiklikleri içerisinde dikkat çeken bir bakanlıkta hiç şüphesizki “Yabancılar (politikası) ve Entegrasyon Bakanlığıdır”. Hem de böyle nazik bir bakanlığa yeni parti LPF’den birinin bakan olarak atanmasıdır. Yasemin Öztürk’ün ‘Azınlıklar işte şimdi tam yandı’ feryadı şu anda daha iyi anlaşılıyor.

      Yeni hükümetin sözkonusu entegrasyon bakanlığı sanki 1960’lı yıllara geri dönülmüş gibi bir hava estiriyor insanın aklına: Yabancılar ve Entegrasyon Bakanlığı. Bu yeni bakanlığın iki kavramından birisi olan “Yabancılar” kavramı neyi içeriyor Allah aşkına! Bunca yıllık yabanılar politikası, entegrasyon etkinlikleri, kavramların şekillenmesi nereye gitti?

      Bunları bir tarafa bırakın. Kendilerine şu anda yabancılar olarak hitap edilen kitlelerin psikolojisi nedir, nasıldır? Bunu düşünen hiç kimse yok mu?

      Daha dün ülkeye gelmiş yabancılarla, mültecilerle kırk yıldır Hollanda’da olan ya da bu ülkede doğan Hollandalı olmayan toplulukların çocuklarının hali nedir?

      Bir başka yeni nokta ise; bu insanların da meseleleriyle ilgilenecek bakanlık diğer Avrupa ülkelerinde her ne kadar Adalet, Dışişleri ve diğer bakanlıklarla ortak çalışsa da yeri içişleri bakanlığıdır. Yeni hükümet sözkonusu bakanlığı adeta Adalet Bakanlığına bağlamıştır.

      Zaten olayın Adalet bakanlığına verilmesi göçmen örgüleri tarafından da sert bir şekilde eleştirildi. Yetkileri sınırlı, parası az yeni yabancılar bakanlığı göçmenlerin entegrasyon meselesinde nasıl başarılı olarak merak ediliyor.

      Eski bakanlardan Boxtel ve Kalsbeek’in bu noktada oldukça endişeli oldukları göz önüne getirilirse eski CDA’lı ve yeni LPF’li yabancılar ve entegrasyon bakanı Nawijn’in işi bir hayli zordur.

      Şimdi eğri oturup doğru konuşmalıyız! Eğer rahmetli Pim Fortujn yaşasaydı bu bakanlığın ismi mutlaka ‘yabancılar ve güvenlik bakanlığı’ olurdu. Acaba LPF’li Herben sözkonusu bakanlığın ismini böyle teklif et-tide, sayın başbakan Balkenende ve ortağı Zalm ‘yabancılar ve güvenlik’ terimlerini biraz ırkçı bulup hemen hemen aynı anlama gelen ancak ilk duyuşta kulağa soft gelen yabancılar ve entegrasyon bakanlığında karar mı kıldılar.

      Göç ve vatandaşlık dairesi (IND) eski başkanı Hilbrand Nawijn, D66’lı Roger van Boxtel’den devraldığı yeni bakanlık çalışanlarını Adalet bakanlığı bünyesine alması da bu işin tuzu büberi olmuştur.

      Her ne kadar tüm göçmenler veya yabancılar kriminel olmasalarda yeni hükümetin Adalet bakanlığında oluşturduğu bu masalara yönelik yabancılar ve entegrasyon bakanlığı ister istemez sevimsiz bazı çağrışımları beraberinde getirmektedir. Bu çağrışımlardan Hollandalı olmayanların bazıları mutlaka rahatsız olacaklardır.

      Bir taraftan, hükümetin büyük ortağı olarak ‘saygının yaygınlaştığı, sorumluluğun arttığı, etrafa sevgi ve dostluk duygularının saçıldığı bir toplum’ arzu edeceksiniz ve bunu bir hükümet politikası haline getirecekseniz, diğer taraftan da toplumda bazı kesimleri adeta potansiyel suçluymuş gibi bir duyguya sürükleyeceksinız. Bu dualizm, bu çifte standart nasıl açıklanablir? Nereye yerleştirilebilir doğrusu bilemiyorum.

      Devamla, aylardır tartışılan vatandaşlık kursları ve önceden ödenecek kurs üçretlerini ve sadece kursları başarıyla bitirenlere verilecek oturma izni, artık yeni hükümet tarafından tereddüt edilmeden izlenecek politikalar arasındadır. Artık Hollanda’ya kaliteli göçmen ve yabancı girebilecek. Kurslarda da bunun elemesi yapılacak.

      Bir başka nokta ise göçmen kuruluşları meselesidir. Göçmen kuruluşları ki, bir çoğu hükümetten yardım alamıyordu. Artık bundan böyle zor yardım alabilecekler. Göçmenler adına proje üretenler başarılı olsun olmasın milyonları alanların işi oldukça zor. Bu güne kadar adeta bir şebeke gibi çalışan bir çok kurum işte şimdi ayvayı yedi. Bizim için ya da Türklerin çoğunluğu için değişen ne olacak. Dün zaten doğru dürüst yardım alınamıyordu. Bu gün de zor alınacak, ya da hiç alanamıyacak. Doğrusu bizim için, büyük çoğunluk için değişen fazla bir şey yok. Dün, D66’lı Boxtel’en bakanlığından proje müracatlarımıza standart bir mektupla ‘yaptığınız etkinlikler kriterlerimize uygun değildir’ cevabı gelirken bu gün ve yarınlarda LPF’li Nawijn’in bakanlığında da daha kötü bir cevap gelecek bir hali yok herhalde. Ne yapalım, tezgahları kurup göçmenler adına projelerine destek alanlar düşünsün.

      Biz, yine de, her türlü zor şartlara rağmen daha bilinçli, projeli, programlı ve stratejik

Скачать книгу