Sabit Mukanov Romanlarında Diyalog Kullanımı. Rita Sultangaliyeva

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sabit Mukanov Romanlarında Diyalog Kullanımı - Rita Sultangaliyeva страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Sabit Mukanov Romanlarında Diyalog Kullanımı - Rita Sultangaliyeva

Скачать книгу

be! Bu evde altınlara gömülerek yaşamaya hakkı vardı.”

      “İşte, şimdi, eğer bu kapıya gelmek nasip olursa, ağaç kaptan su içirtirim o zavallılara.”

      “O kız hep hak hukuk peşinde koşuyor diyorlar. Epey Rusça okumuşluğu olsa gerek…”

      “Ya, bırak bu sözleri!” dedi, İtbay sinirlenip sonra devam etti, “Hak hukukmuş! Ne hakkı ya? Bu zamanda hak dediğin işte burada!” (İtbay cebini işaret etti)” [60,201-s.]

      …

      “Kahramanın başka kimseye benzemeyen karakter özelliklerini tasvir etmenin çeşitli yolları vardır. Tasvir araçları yerinde kullanılıp her bir söz, hareket, sadece tasvir gerektiren yerlerde verildiği zaman, insanın gerçek görünüşü hayat bulur.”[61, 208 s] diyen Profesör R. Berdibayev’ın fikirleri, İtbay portresini ortaya koyan yukarıdaki diyaloğa uygun bir değerlendirme gibidir.

      Z. Kabdolov’un “İnsan konuşursa kim olduğunu anlamak zor değildir.” diye dile getirdiği düşüncesi, tam da bu parçaya ve karakter tanıtma özelliğine sahip diyaloğa uygun söylenmiş fikirdir. Yazar, kahramanın egemen, kendini beğenmiş, bencilce konuşmalarıyla hak hukuk tanımayan, millete dediklerini yaptırtıp, yapmazlarsa nice zorlu işleri boyunlarına artan, adaletsiz, elinde yönetimi bulunduran, cebinde parası olan zalim yöneticilerin gerçek yüzünü göstermiştir. İtbay için hak yok, hukuk yoktur. Onun düşüncesine göre hukuk, cebi kalınlardadır!

      Günahsız insanları sömürmek, zorla istediklerini yaptırmak, eziyet etmek İtbay’ın geçmiş sülalelerinden beri süre gelen ve kanına sinmiş olan alışılmış âdetidir. Botagöz’ün kolaylıkla eline geçmeyeceğini anlayan İtbay, onu ele geçirmek için bin bir çeşit hileye başvurur ve hatta suç bile işler. İlk başta Amantay’ı araya katmak ister. Fakat bu düşüncesini gerçekleştiremez. Ağabeyleri Baltabek, Kenjetaylar da yola gelmez. Daha sonra verirse verir, vermezse günlerini görürler diyerek, açıkça zorluk ve zalimlik göstermeye başlar. Ağabeylerine iftira atarak sürgüne gönderir. Bunun üzerine tutunacak dalı kalmayan Botagöz’ü kaçırmak için adamlarını göndermek üzereyken Askar, sürgünden sağ salim dönüverir. Sonrasında Askar kendilerine engel olmasın diye hileli yollarla ondan kurtulmanın yollarını ararlar. Bu esnada Askar ile konuşmalarında yöneticinin ikiyüzlülüğü ve kurnazlığı açıkça görülmektedir. Okuyalım:

      …

      “Öyle deme ya! Bizim eve gelmişken bir koyun başını (kelleyi) yemeden gitmek olur mu, ne diyorsun? Ya, ben de bir koyun diyorum… Sen burada birkaç gün kalacaksındır herhalde?”

      “Hayır, gideceğim.”

      “Ya, bu nasıl olur? Bir lokmayı paylaşan dostlar değil miyiz? Rahat rahat kal, dinlen.”

      “Acelem vardı, teşekkür ederim!”

      “Niçin geldin, diyen biri gibi sebebini sorup rahatsız etmeyeyim dedim. Yolun açık olsun!” [60, 202 s]

      …

      İlk bakışta diyaloğa katılan iki kahraman birbirlerine yakın, aynı niyette olan, gerçekten birbirine saygı duyan insanlar gibi gözükmektedir. Özellikle, İtbay, Askar’ı gerçekten seven sayan, destekçi ağabey ve misafirperver bir insana benzer. Fakat konunun özüne dikkat edersek, öyle değildir. Hatta İtbay’ın sevecenlikle sorduğu sorularından bile onun kim olduğunu anlamak zor değildir. İtbay, öncelikle Askar’ın niçin geldiğini öğrenmek isteyerek ‘bu nasıl?’, ‘niçin geldin?’ gibi sorular yöneltir. İç huzursuzluğunu ortaya koysa da, diğer taraftan asıl sebebin Botagöz olduğunu hissetmiş gibidir. Ama bunu bilmiyormuş gibi yaparak içindeki sırrı gizlemeye çalışır. Alt üst olan sırlarıyla ortaya çıkan korku, nefret gibi duygularını belli etmek istemeyerek, zoraki misafirperverlik yapar ve yalandan dalkavukluk eder. Gereksiz konuşmalarla Askar’ın kafasını karıştırmak istemektedir.

      Yazar, kahramanın simasını açıp göstermek, onun yaradılışını her yönden, gerçekçi bir biçimde tanıtmak amacıyla sürekli diyaloğa başvurmuştur. Çünkü kahraman portresini ortaya çıkarmak için diyalog, paha biçilmez bir araçtır. Bu basit, günlük hayattaki diyalog örneğinden yola çıkarak, İtbay’ın yalancılık, dalkavukluk, ikiyüzlülük, korkaklık, kötü niyet gibi olumsuz karakter yapılarını fazlasıyla fark edebiliyoruz.

      Bu arada, İtbay’ın kibarlığı, güzel sözleri ile sıcak karşılaması, elbette ki Askar’ı şaşırtmıyor. İtbay’ın kendisini istemediğini ve hoşnut olmadığını bilmesine rağmen, yöneticinin bu niyetini açıkça bildirmemesini Askar anlayamıyor. Fakat bunlar da İt-bay tarafından boşuna yapılmış hareketler değil. Bu hareketler, yöneticinin çıkarcılığının belirtisi olarak ortaya çıkıyor. Şu aşağıdaki satırları okuyalım:

      “Baysakal, bir İtbay’a, bir Askar’a yalvaran gözlerle baktı. Daha önce İtbay ile Askar’ın birbirlerine böyle kötü baktıklarını fark etmemişti.

      Baysakal, Askar’dan korkardı. Daha doğrusu, genel olarak Rusça bilen insanlardan korkardı. Ona göre, Rusça bilenlerin hepsi hakkını arayabilen kimselerdi ve hukuktan anlayan insanlar da tehlikeliydiler. Askar gücenirse bir yolunu bulup İtbay’ın çaresine bakar diye düşündüğü için, Askar’a yalakalık yapardı ve başkalarının da ona saygı duymalarını sağlamaya çalışırdı.” [60, 41 s].

      Romanın bu parçasını boşuna örnek göstermiş değiliz. Bazen kahramanın karakterini ortaya çıkarmak için diyalogdan sonra aktarılan yazar fikirlerinin de önemli yere sahip olduğunu belirtmek isteriz. Baysakal ile İtbay baba oğul olduklarından, onların Askar ile ilgili bakış açıları buradan çıkmaktadır.

      Sabit Mukanov, kahramanlarının birbirlerine olan çeşitli niyetlerini ve düşüncelerini açığa çıkarma konusunda boş yorumlar yapmaktansa, bunu diyaloglar içerisinde veya düşünce aktarımı aracılığıyla ulaştırma yöntemini de sık kullanır. Sebebi, ‘Dil, insana ait karakterin bir yanıdır. İnsan karakteri ise psikolojik ve sosyal gerçeklik olarak sayılmaktadır.’ [49, 17-58 ss] değil mi!

      …

      Askar ‘eşyalar bulundu’ diye, müjde istemeden önce, Şerbanidze böyle sual sorarsa, İtbay hemen kötülemeye başlamıştı bile; müjdeyi sevinerek istemiş gibi olan Askar’ı kötülemeye kıyamayarak:

      “Fena delikanlı değildir.” dedi.

      “Ya, öyle mi? Fakat onun hakkında zenginleri sevmiyor, yoksulları sever diyorlar ya.”

      “Öyle yanları vardır.” dedi İtbay, Şerbanidze’nin o sözlerine önem vermeyerek. [60, 182 s]

      …

      Romanda böyle ek bilgiler veren kahramanların kısa konuşmalarını Ğ. Müsrepov eserlerinde karşılaşılan diyaloglara benzetip İtbay ile Şerbanidze’nin bu küçük diyaloğunu ayrıntı diyaloğu diye adlandırdık.

      Askar ile İtbay hiçbir zaman açıkça tartışmadılar. İtbay’ın Askar ile ilgili çıkarları olduğundan inatlaşmadılar. Farklı sınıf beklentilerine sahip olmalarına rağmen, İtbay ona için için saygı duyardı. Fakat onların düşünceleri ve bakış açıları

Скачать книгу