Bir Arpalık Yer. Анонимный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir Arpalık Yer - Анонимный автор страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Bir Arpalık Yer - Анонимный автор

Скачать книгу

sahipliği üzerinden ve kura çekimi ile gerçekleştirilmiş olup, sakinlerinin bir bölümünü Arpalık köyü göçmenleri oluşturmuştur. Köyün yapımı ve göçmenlerin yerleştirilmesinde KKTC meclis başkanı ve başbakanı olarak görev yapan Hakkı Atun’un yer aldığı bilinmektedir. Onun anlatımlarından da anlaşılacağı üzere Göçmenköy kurulurken Kıbrıs Türkü birlikte hareket etmiş, kerpiç ve tuğla yapımından tüm inşaatına katkı koymuştur8. Yapılan inşaatlara göçmenler yerleştirilmiş, gelen Kızılay yardımları ile de gıda ihtiyaçları karşılanmıştır.

      Resim: Göçmen Evlerinin İnşaatı (Göçmenköy).

      Arpalık köyü sakinlerinden, anneannem Zehra Mehmet (Çakır Ali) ile dedem Mehmet Büyükahmet çifti, çektikleri kura sonucunda, 3 yılı aşkın süre kaldıkları Akıncılar’dan ayrılarak, Göçmenköy’e yerleşmiştir. Genellikle Lefkoşa civarında çalışan işçilerin ya da emeklilik durumdaki göçmenlerin bu böyleyi tercih ettikleri bilinmektedir.

      Annem Keriman ve babam Hüseyin Arpalıklı, Anneannem Zehra Mehmet ve dedem Mehmet Büyükahmet gibi Göçmenköy’e değil, o günkü yönetimin kendilerine gösterdiği Akçay’a yerleşmeyi tercih etmişleredir. Hayvancılık ve tarımla uğraştıklarından, Güzelyurt ilçesine bağlı Akçay köyü O’nlar için daha cazip gelmiştir. Arpalık’ın yanı sıra Dali ve Bodamya’dan da göçmenler bu bölgeye yerleştirilmiştir. Aile büyüklerimin Göçmenköy’de yer aldığını biliyorum. Biz hafta sonu ya da bayram tatili geldiğinde Göçmenköy’de anneannemin yanına giderdik. Anneannemin evinin hemen yan tarafta da annemin tek kız kardeşi Ayten teyzem oturuyordu.

      Resim: Ayten Yıldırım ve Keriman Arpalıklı (Zehra Çakırali ve Mehmet Büyükahmet’in kızları).

      Anneannemi tek başına yaşayan, maharetli, güler yüzlü, misafirperver, her gelene cam şeker ağırlayan nur yüzlü bir kadındı. Göçmen evinin içi ise tanımak bana nasip olmayan Mehmet Dedemin anıları ve kokusuyla doluydu. Anneannem Zehra Mehmet’in, eli-ayağı sağlam olmasına karşın Göçmenköy’deki mahalleden hatta evinden dışarı adım atmaması hep ilgimi çekmiştir. İhtiyaçlarını genellikle çocukları ve torunları karşılamaktaydı. Bazen de evinin önünden el arabası ile geçen manavdan, ya da yumurtacıdan alışveriş yapardı. Sonradan öğrendiğim kadarıyla, bir radyo anonsu, O’nu açık ceza hapishanesine mahkûm etmiş!

      Resim: Fikriye-Kemal Büyükoğlu Çifti, Anne Zehra Büyükoğlu (Çakır Ali), Büyük Oğul Raşit Büyükoğlu (Komutan), Baba Mehmet Büyükoğlu.

      Raşit Komutan Öldü!

      Kahveci Mehmet Büyükahmet ile Zehra Mehmet’in ilk çocukları, Raşit Büyükoğlu’nun radyodan duyulan ölüm anonsu, 6 Şubat 1964’de yaşanan yıkıma tuz ve biber eklemişti. Kahveci Mehmet, ilk evladının ölüm haberiyle yıkılmış ve hastalanarak bir süre sonra yaşam savaşını kaybetmişti. Giderken de eşi Zehra Mehmet’e son sözü, “Sen sakın evden çıkma. Çocukların isterse gelir seni burada görür” olmuştur. Bu sözler aynı zamanda onun eve hapsolmasını beraberinde getirmiştir.

      HURİYE RAŞİT BÜYÜKOĞLU’NUN ANLATIMIYLA BABASI

      Raşit Büyükoğlu, Zehra Mehmet Çakırali-Mehmet Büyükahmet’in 10 çocuğunun, en büyüğü, ilk evladıydı. Raşit Komutan olarak da tanınırdı. Lefkoşa Türk Lisesi’nden mezundu. Türkçe, Rumca ve İngilizce diline hâkim olduğundan, İngiliz Sömürge İdaresi’nde, 1954 yılında 20 yaşındayken, polis olarak işe alındı.

      O dönemde Türk ve Rum polisler karışık olarak görevlerini icra ediyordu. İngiliz polisi olarak 1958’de Mağusa’ya atandı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, 1960’da İngiliz polisi kimliğinden kopup, Kıbrıs polisi kimliği ile (Türk-Rum polisi karma olarak) Malya, Küçük Kaymaklı, Baf gibi bölgelere nakil oldu. Türkler ile Rumlar arasında 1963’de yaşanan sıcak çatışmalarda Limasol’da kısılır.

      Savaş Günlerinde Çocukluk Yıllarımız

      Ben Raşit Büyükoğlu komutanın kendisi gibi polislik mesleğini seçen ikinci kızıyım.

      Resim: Raşit Büyükoğlu, Eşi Ayten Büyükoğlu ve Kızları Zehra, Huriye, Ayşe.

      Babam Limasol’da iken, Türk ve Rumlar arasında yaşanan olaylar sonucu ayrılıklar başlamıştır. Anlaşma bozulduktan sonra, Türk mahallesinin Rum’a sınırı olan yerinde ünlü Vietnam bölüğünün 10 yıl boyunca komutanlığını yapar. 1973’de daha emeklilik yaşı gelmediğinden, Geçici Türk Yönetimi’nin aldığı kararla, 1973’de yeniden polisliğe döndü. 1974 Temmuz’unda Barış Harekâtı gerçekleştirilirken, Limasol’da görevdeydi. Babam, annem ve kardeşlerim, hepimiz ayrı ayrı yerlerdeydik. Birbirimizi merak ediyor ve endişe duyuyor, zamanı birbirimizi özleyerek geçiriyorduk. Babam 1974’de Ziya Rızkı ile birlikte esir alınanları kurtarmak için Limasol’da mücadele vermişti. Ancak gerekli barış sağlanamadı. Canlarını kurtarabilmek için, Piskobu’daki Happy Valley, Mutlu Vadi isimli İngiliz üstlerine gittiler. Korumasız Türkler orada toplanıp, çadır kent kurmuşlardı. 1 yıl babam orada görev yaptı9. Bu arada dedem de öldüğünü zannetti.

      Çünkü Rumlar, ‘Raşit komutanı öldürdük’ diye yaydılar. Ama öldürdükleri babam değil Binatlı köyünde hem öğretmenlik hem de komutanlık yapan başka bir Raşit’ti. Dedem (Mehmet Büyükahmet), büyük üzüntü çekti.

      O dönem birbirimizden haber alamazdık. Bir Barış Gücü kanalı ile forum dolduruyorduk. Kısa yazı yazar adrese gönderirdik. Babamın üstlerde olduğunu öğrendikten sonra annemler de oraya mektup gönderiyordu. Ondan da cevap gelirdi. Bir de Gazimağusa’da Canbulat Radyosu vardı. Biz anons yaptırdık, “Ben Huriye Raşit, biz Mağusa’dayız. İyiyiz, sağlığımız yerindedir”. Annemler, Canbulat Radyosu’nu dinleyebildiği için bizi duyabildi. Ama radyonun sinyali Limasol’a kadar gitmiyordu. Haberler anonsla yapılırdı. İnsanlar ailelerini duysun diye. Annem birinci harekâttan sonra, Vuda’dan Larnaka’ya oradan da Limasol’a kocasını bulmak için gitti. Limasol’a gittiğinde babamın üslerde olduğunu öğrendi. Eşini gördü de. Babam orada görevli olduğu için, annem Vuda’ya geri yalnız döndü. Ablam Zehra 16 yaşında, küçük kardeşim Ayşe 7 yaşındaydı. Ben 14 yaşındaydım. İkinci harekâttan sonra, annem ve kardeşlerim Rum otobüsleri ile Mağusa’ya geldi. İngiliz üstlerine gidip, Barış Gücü kanalıyla babama ulaşıp telefonda konuştuk, iyilik haberlerini aldık. Bu haberi verelim diye, Lefkoşa’ya dedeme gittik. Annem, dedeme yemin ederek söyledi; “Raşit iyidir! Ben onunla konuştum” diye ama dedem inanmazdı oğlunun ölmediğine. Annem yemin etti ama, dedem inanmadı. Kendisi üzülmesin diye öldüğünü söylemeyiz diye düşünürdü. Çünkü zor bir görevde olduğunu biliyordu. Dedem 15 Ocak 1975’de ömür bıraktı. Şeker hastasıydı. İç organları zarar görmüştü. Dedem öldüğünde 69 yaşlarındaydı. Babam ise o günlerde üstlerdeki uçakla Türkiye’ye götürüldü. Gemiyle de Kıbrıs’a Gazimağusa Limanı’na döndüğünde tarih Şubat 1975 idi. Hayatını

Скачать книгу


<p>8</p>

Ağustos 2021 Hakkı Atun’.

<p>9</p>

Aslen Arpalıklı olan ve henüz 50’li yaşlarında yaşama veda eden BRT Program yapımcısı, yazar Hakan Çakmak, tiyatro sanatçısı Yaşar Ersoy’un biyografisini konu alan ‘Düşte Umut Yürekte Sızı’ adlı kitabı kaleme almıştır. Kitabın, ‘Mutlu Vadi’den Londra’ya Kaçış’ başlıklı bölümünde, Raşit komutana da yer verilmiştir: “Harekâtın ilk günlerinde sefalet koşullarının hüküm sürdüğü Happy Valley’de, çadırlar ve prefabrik evlerden müteşekkil küçük bir kasaba kurulmuştur. Bir tür klan örgütlenmesi biçiminde oluşturulan mülteci kampına sığınanları yöneten ekibin başında, Ziya Buba (Rızkı) vardır. Ziya Rızkı’nın kurmayları, 19 Mayıs Lisesi Müdürü Kubilay Çaydamlı, Yaşar Ersoy’un bölük komutanlığını yapan Raşit Arpalıklı ve Leymosun bölgesinin diğer ileri gelenlerinden oluşmaktadır. Stavro’nun esaret cehenneminden, ekmek kamyonetine saklanarak kaçmayı başaran Yaşar’ı, Raşit komutanın çadırına yerleştirirler. Geçici olarak kurulan mülteci yerleşim bölgesinde hayat devam etmektedir…” (Çakmak, 2018,s.132).