Şakarim. Yerlan Sıdıkov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Şakarim - Yerlan Sıdıkov страница 16

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Şakarim - Yerlan Sıdıkov

Скачать книгу

halkın iyiliği için kullanamazsam beni bu dünyadaki en mutsuz iki ayaklı yap.” şeklinde yalvarıyordum diye sözüne devam etti.

      – Çok mutlu olmalısınız, dede. Birçok kişiye iyiliğiniz dokundu, dedi Şakarim.

      İhtiyar iç çekerek gözlerini aşağı indirdi.

      – Sen benim için özelsin. Sende rahmetli oğlum Kudayberdi’yi görüyorum. İşlerimi ona devretmeyi o kadar çok istiyordum ki. Ona o kadar çok ihtiyacım vardı ki! Uruk başkanı olunca ben insanlara yardım ettim, fakat darbeler aldım. Boğazıma yapışarak benimle çatışanlar akrabalarımdı. Saygınlığımı kıskananlar kim? Akrabalar. Düşman dışarıdan değil, içeridendi. O bendendi ve dışarıdaki düşmandan daha beterdi.

      Torun, dede nasihatinin her kelimesini hafızasına yazdı. Bu kesindir, çünkü soylu Hacının vecizelerini aile mensuplarına, akrabalara tekrar tekrar anlatarak sonraki nesle aktarmış olan Şakarim’dir. Söz konusu özdeyişler Şakarim’in oğlu Ahat’la sülalenin başka genç temsilcilerinin yazılı açıklamalarında kayıtlıdır.

      – Ben her zaman sırtımı halka dayıyordum. Zor anlarımda beni halk kurtarıyordu. Sen de iyi niyetli insanlara hep iyi davran, geçim sıkıntısı çeken insanlara, gerektiğinde iktidarı da kullanarak, yardım et. İnsanları, sana karşı çıkmış olsalar bile, hiçbir zaman kötü karşılama.

      Kunanbay’ın verdiği hayır duanın genel niteliği göçebeliğin ruhuna uygundu. Belirli kuralları idrak etmek kolaydır. Bunun neresi zor ki? Fakat dünyanın bazen dayanılmaz olan kusurlarıyla gönlün saf bir şekilde arzuladığı mutluluğu uzlaştırmayı herkes başaramaz. Kazakların iç dünyası derin genel hükümlere ve çok derin anlamlara son derece duyarlıdır. Şakarim, söylenmek istenen her şeyi anladı ve akrabalarını mutlu etmeyi arzulayarak kendisine hayır dua ederken Kunanbay’ın şefkatini yüreğinde hissetti. Hayır dua aldıktan sonra delikanlı seçimlere gitti.

      1878 yılında nahiye müdürleri kongresinin yapılacağı yer olarak Abay’la Şakarim’in obalarından yirmi mil uzaklığındaki Eralı vadisi civarı belirlendi. Yürürlükteki kanuna göre kongrenin yeri ve tarihi, Kazakların “oyaz” dedikleri ilçe başkanı tarafından belirlenirdi. Nahiye müdürüne ise Kazaklar “bolıs” derlerdi. Aslında kongre yerini nahiye müdürü önerirdi, ilçe başkanı ise bu öneriyi onaylardı.

      Seçim gününde Şıngıs nahiyesine giren on iki oba, seçimin yapılacağı yerde birkaç çadır kurarak yemekler hazırladı, sofralar açtı. Üç yüzün üzerinde insan toplandı. Ancak öğleden sonra iki atlı eşliğinde faytonla gelebilen ilçe başkanını çok beklediler.

      İlçe başkanı Kareyev’in yanında söz konusu dönemde askerî valinin evrak işlerine bakan Losevski adlı memur vardı. O, Abay’ı fark edip selamlaştı ve onu ilçe başkanının yanına getirdi. İlçe başkanı Abay’a teveccüh göstererek biraz sohbet etti. Sosyete selamlaşması kalabalığın gözünden kaçmadı.

      Yöneticilerin yanında tercümanla biri memur, ikisi komiser olmak üzere toplam üç polis bulunuyordu. Hazırlık için fazla zaman harcamadan seçimlere geçildi. Çadırların yanına ufak bir masayla idarecilerin oturacağı birkaç bank koydular. Polis memuru komiserin yardımıyla masanın üzerine bir tarafı siyah renge boyalı iki kısımdan oluşan bir kutu yerleştirdi. Kazaklar güzel bir görüntü oluşturarak gruplar halinde etrafına oturdular.

      Şıngıs nahiyesinde ellibaşı konumunda olan yedi kişi öne doğru çıktı. Onlardan her biri, mevcut duruma göre, elli çadırı temsil ediyordu. Uygulamada seçmenler çadırına büyük ailenin tüm üyelerinin yanı sıra onların işçileri de dâhil ediliyordu. Bu yüzden ellibaşı konumundaki kişinin bazen birkaç bin kişiyi temsil ettiği de oluyordu. Esasında birer seçmen olan bu ellibaşı konumundakiler oylarını demokratik çoğunluk sistemine göre kullanmak zorundaydılar.

      Kolej kâtibi olan ilçe başkanı Pavel Kareyev bu tür seçimleri yönetme tecrübesine sahip olmadığı için seçimi idare etme hakkını Vladimir Losevskiy’ye devretti. Adaylar belirlenmeye başladı. Şakarim, Abay’ın görebileceği bir yerde bulunmaya çalışarak, süreci dikkatle izliyordu. Abay’ın dediği gibi mücadele adaylarını öneren iki parti arasında geçiyordu. Zeki ve kurnaz Losevskiy bir ilçe başkanına, bir olan biteni yorumlamakta olan izleyicilere bakarak önerilen adayların isimlerini kayda geçirdi. Kazaklar, adayları her açıdan müzakere ediyorlardı. Birisi yüksek sesle adayların hiçbirinin nahiye müdürü olmak için gerekli niteliklere sahip olmadığını söyledi. Yanında oturanlar ona itiraz ediyordu.

      – Şu anki nahiye müdüründen hiç adalet yüzü göremedik. Vergilere boğdu bizi. Onun yüzünden o kadar harcama yaptık, diyordu biri!

      Polis memuru ayağa kalkarak halkı nizama davet etti. Vladimir Losevskiy ortalığın sakinleşmesini büyük bir sabırla bekledi. Daha sonra ellibaşı konumundaki seçmenleri masaya davet etti ve onlara birer ahşap top vererek çok da karmaşık olmayan oylama sürecini anlattı. Sibirya Komitesi’nin yürürlükteki yasasına göre oylama toplarla yapılmalıydı. Seçmenler, oy verecekleri adaya göre topları kutunun ya siyah tarafına, ya da beyaz tarafına atmalıydı. Top sayısı fazla olan seçimi kazanıyordu, fakat sayı aynıysa son kararı ilçe başkanı verecekti. Losevskiy kutunun üzerine siyah bir kadife kumaş örttü. Ellibaşı konumundakiler sırayla masaya doğru gelip kimselerin görmemesi için ellerini kadife kumaşın altına sokarak topları kutuya atmaya başladılar.

      Oylama sona erdi. İlçeden gelen komiserler balonları saydı ve Losevskiy ciddi ve vakur bir şekilde kalabalığa her iki aday için aynı sayıda seçmenin oy kullandığını duyurdu. Tesir edici bir duraklamadan sonra o sözlerine adayların topladıkları oy sayısının eşit olması sebebiyle seçimin geçerli sayılamayacağını ekledi. Tercümanın bu duyuruyu kalabalığa aktarmasından sonra sesler yükseldi.

      Heyecanlı müzakereler başladı. Söze Abay karıştığında ise sesler kesildi. O ilçe başkanına bakarak Rus dilinde şöyle dedi:

      – Ben nahiye müdürü olarak şu genci tayin etmenizi rica ediyorum. Onun adı Şakarim, kendisi Kudayberdi’nin oğludur.

      Abay, Şakarim’i halkın görebileceği yere çıkardı ve kalabalığa seslenerek:

      – Şakarim’i seçsinler. Hepiniz onu tanıyorsunuz. Ben burada Kudayberdi’nin birçok dostunu görüyorum. O nahiye müdürüyken siz zengindiniz, barış ve birlik içinde yaşıyordunuz. Şimdiyse parçalanmış durumdasınız. Sizleri parçalayan seçimdir. Ancak bir atama sizi barıştırabilir, fakat güvenilir, rüşvetçi olmayan, yani tıpkı Kudayberdi gibi birine ihtiyaç vardır. Onun oğlundan daha iyisini bulamayız.

      Birden en coşkulu hatipler bile Şakarim’in adaylığını onayladılar. İnanılmaz gibi, ama Şakarim onlardan övgü dolu sözler işitti. Her şey rüya gibiydi. Şakarim fazla konuşmak durumunda kalmadı. Halkın yeni adaya sıcak baktığını gören ilçe başkanı, askerî valinin evrak işleri sorumlusuyla yaptığı kısa bir konuşmadan sonra Şıngıs nahiyesinin müdürü olarak Şakarim Kudayberdiyev’in tayin edildiğini ilan etti. Herkesten çok sevinen Abay’dı. Seçimler onun uruk içindeki gücünü ve tesirini göstermiş oldu.

      “Unutulanın Hayatı” adlı şiirinde Şakarim bu süreci kısaca şöyle anlatmıştır:

      Hatiptir o ve ustadır her işte;

      Böyle

Скачать книгу