Türkistan'dan Türkiye'ye. Tahir Özgen

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkistan'dan Türkiye'ye - Tahir Özgen страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkistan'dan Türkiye'ye - Tahir Özgen

Скачать книгу

bir süre dinlenirken bir dedikodu yayıldı: Güya Kaşgar’da Osman Paşa Gazi’yi yakalatıp, göz hapsine atmıştır. Fakat bunun asılsız olduğu birkaç ay sonra anlaşıldı. Çünkü Gazi çoluk çocuğu ile Pamir’e, Pamir’den de Hindistan’a geçti. Orda Gilgit’in bir bucağı olan İşkanan’da yerleşti. Gazi eceli ile ölmüştür. Damadı Gökçen Bay’da orada eceli ile öldü. Ahfadı şimdi orada yerleşmiştir.

      İKİNCİ KISIM

      KENDİ YAŞADIKLARIM

      1927’de her şeyimi bırakarak Ayımkışlak’a18 sığındım. Bir yıl orada, bir yıl da Oş’ta kaldım. 1929 yılında Mati Binbaşı ile Yusuf Bay Gazi Sibirya’ya sürülmüştü. Beni de yakalayabilmek için peşime adamlar takmışlardı. Takip edildiğimin farkındaydım. Hiçbir arkadaşımla irtibatımı kaybetmiş değildim. Devamlı olarak mektuplaşıyordum. Bu sıralar Özgen’den Kayıp Pansat bir gece bir Rus kasabasını basarak bir hayli silah ve cephane elde etti ve çete kurdu. Ben de Oş’tan Gülçö yaylasına inerek Adi Pansatlarla işbirliği yaptım. Bir teşkilat kurduk. Gülçö Kırgızistan’ın bir kazası idi.

      Amacımız Ruslarla sahte bir dostluk kurup, onlardan intikam almaktı. Dediğimizi yaptık. Bir Pazar günü bizim arkadaşlarla Rus büyüklerini yemeğe çağırdılar. Lokantada verilen ziyafete oldukça kalabalık gelmişlerdi. Aradan bir az vakit geçti, sessizce lokantaya girdik ve Rusların davranmalarına bile fırsat vermeden işimizi bitirdik. Ancak iki tanesi lokantadan kaçıp kurtulduysa da kısa süre sonra izlerini bulduk ve saklandıkları evle birlikte diri diri yaktık.19

      Uçsuz günahsız kadınlarımız, çocuklarımızı boğazlayan Ruslarla ders vermeyi çok arzuluyorduk. Gülçe’yi ateşe vererek intikamımızı almış olduk. 150 kadar silah ve bir hayli de cephane toplamıştık. Fakirin fukaranın elinden zorla aldıkları giyim eşyalarını geri aldık ve ihtiyacı olanlara dağıttık. Bir kısmını da kendi aramızda paylaştık. Bülölü’ye gelmiştik ki akabinde Ruslar buraya da hücum ettiler. Havadan saldırıyorlardı. 1930 yılında çoluk çocukla birlikte Doğu Türkistan dağlarına çekilmek zorunda kaldık. Sonra yeniden Türkistan’a inip Kurşap Merkezine yeni bir baskın düzenledik. Ama baskını daha önceden haber alan Rusların zorlu mukavemetleriyle karşılaştık, bu çarpışmada cephane ve silah yağma edemedik.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      “Barpi’nin Farsça “Berfi” (kar) sözcüğüyle ilişkili olmalı. “Kar”, “karsıl”, “kar gibi”, “ilk kar tanesi” gibi anlamlara da tekabül edebilir. Özellikle kışın doğan çocuklarda kullanılan bir isimdir. Oş-Celalabad bölgesinde f’ler p/b’ye dönüştüğünden “Berfi” Parpi’ye dönüşmüş olabilir. Buna ek olarak, “Barpık” kelimesi aynı bölgede “titrek” demek. Bebekliğinde hastalanmışsa ve titremeleri olmuşsa bu ismin kullanılmış olması muhtemel.” Kelime kökenine açıklama getiren Orta Doğu Teknik Üniversitesi Modern Diller Bölümünden Öğr. Gör.Dr. Uğur Köroğlu’na teşekkür ederiz.

      Anadolu Türkçesindeki “hastalanan insanları ocak denilen kimselerce, ev ilaçlarıyla ya da okuyarak iyileştirme işlemi” ve “çok üşümüş kimseyi, sıcak ve kuru bez, havluyla ısıtmaya çalışmak” anlamlarına işaret eden Harun Özgen’e teşekkür ederiz.

      2

      – Verilen malumatın doğrulunun temini için arkadaşlarım Abdülkadir İnan, Kocağolu Osman, Andullah Taymas mücahitlerden Şir Mehmet Bek ve Kırgız rehberi Parpi Hacı gibi hadiselere bizzat karışan zevata okutuldu. Önsoz.

      – İhitiyar Muhaç da bunun bir nüshasını ve Kaşgar tarafına geçmelerine tasfiye eden mektubumu Kırgızların baş mücahidi Parpi Beke Fergana Özkend dağlarına götürüp ondan da at üzerinde oturan resimini ve selamlarını Başkurdistan’a döndü. Sonra biz Parpi Hacı ile Türkiye’de buluştuk. Khoten, Tibet ve Hindistan yolu ile gelmişti. Hayatı akıllı bir kahraman destandır. Zeki Velidi Toğan, Hatıralar. Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Ülkelerinin Milli Varlık ve Kültür Mücadeleleri, İstanbul. 1969. Önsöz ve 234 sayfa.

      3

      C. Bötönöyev, “Tüştük Kırgızistandagı Masalık Kollektivdeştirüü Saysatı: XX – kılımdın 20-40 – cıldarı. Kanditaskaya dissertatsıya. (Dktora tezi)., Z. Altımışeva; “1920-cıldardın ayagı, 1930-cıldardın başında Kırgızstandın tüştügündögü basmaçı kıymılı” (Yeni arşiv belgeleri) 2009, No 1. s.7., “1930- cc. Kırgızstandan Kıtayga emigratsiyalık Kıymıldar”, Manas joornal of social studies. Vol. 4. No 1. 2015. “ Kırgızistan’da Basmaçı hareketiyle İlgili yeni Bilgiler (1925-1934). Biligdergisi. Sayı 82, 2017, ss. 96-116., . A. Arstanov. “sovet BiyligininAgrardık Sayasatına Karşı Kırgı Dıykandarının Küröşü1. İzvestiye vuzov. No 9, 2011. s. 158-160. Tagayev. M. “Kulaktar”, “Basmaçılar” cana “Üçiltik” // Kırgızstan Madaniyatı. 1992. No. 49.

      4

      Şer Muhammed, “Hatıralar”. Türkistan Sesi dergisi. 1956-1957. Ankara

      5

      Hasan Oraltay, “Hürriyet Uğurunda Doğu Türkistan Kazak Türkleri,” İstiklal Matbaası, İzmir 1961.

      6

      Halife Altay “ Anayurttan Anadolu’ya”, Ankara, 1998. TC Kültür Bakanlığı yay.

      7

      İsa Yusuf Alptekin “Mücadele hatıraları.” İstanbul 1985. Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi.

      8

      Zeki Velidi Togan, “Hatıralar, Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Ülkelerinin Milli Varlık ve Kültür Mücadeleleri”, İstanbul, 1969.

      9

Скачать книгу


<p>18</p>

Ayımkışlak, günümüzde Kırgızistan sınırına yakın Özbekistan içinde bulunmaktadır. 1918-1925 yılları arasında Basmacı Hareketinin mücadelecilerinin sığındığı köylerden biridir.

<p>19</p>

Bu olay Sofiya Nurmatova’nın Narod.ru sitesine yazdığı “Russkie v Oşe. Tri Vstreçi Danila Korduba” yazısında da belirtilmiştir. Ayrıca, Kırgız halk yazarı Sagındık Ömürbayev’in “Öerttüü geçit” tarihi romanında da bu olay geçmektedir. Sagındık Ömürbayev’in “Öerttüü geçit, Furunze. 1990. s.703.