Eğri Ağaç. Muhtar Magavin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Eğri Ağaç - Muhtar Magavin страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Eğri Ağaç - Muhtar Magavin

Скачать книгу

Milletler’in, İngiltere kraliçesinin huzurunda meseleyi gündeme getireceğim. Günümüzde insan hak ve hukukunu ayaklar altına almaya kimsenin hakkı yoktur. Ölürüm ama son damla kanım kalana kadar da namus ve şerefimi koruyacağım!

      İlçe, il ve ülke düzeyinde çeşitli makam sahiplerinden kurulmuş yirmi yedi kişilik muhterem komisyon; Rahman Ata köyü ile Kaskelen arasında, Kaskelen ile Almatı arasında, Almatı ile Rahman Ata arasında üç ay boyunca mekik dokudu; üç dört yüz kişiyle konuştu ve kırk dört sayfalık esaslı bir sonuç raporu hazırladı. Fitneci köyün erkeğini, kadınını, yaşlısını, gencini toplayıp tavanından su damlayan, zemini delik deşik olan, duvarları çatlak veren eski, kocaman kültür evinde halkın geleceği için kilit öneme haiz bir uzlaşma toplantısı yaptı. Tabii, yeterli sayıda asayiş polisleri geldiler. Cefa çekip tüyleri diken diken eden dilekçeyi yazmak zorunda kalan Marat Mirzo-yev-yan-zade-pulo, saygıdeğer polislerin himayesinde, saygıdeğer komisyon üyeleriyle kürsüde yerini aldı.

      Toplantı gösterişli, tumturaklı şartlarda başladı. Tabii, kudretli halkın yüce dilinde. Ondan sonra gündemi oluşturan konular dile getirildi. Rusça. Sıra muhterem komisyonun sonuç raporunu kalabalığa bildirmek üzere konuşma yapacak olan başkandaydı. Kazakça. O anda davacı Mirzo… -pulo, cin çarpmış gibi yerinden fırladı. “Siz yine ne yapmaya çalışıyorsunuz?” dedi. “Nasıl başladıysanız, öyle devam ediniz! Toplantı baştan sona ulu Rus dilinde yapılmalıdır. Ben sizin eciş bücüş dilinizi anlamıyorum!” dedi. Kazakça. “Siz”den başlayıp “eciş bücüş”e kadar tamamen Kazakça. Çünkü bu Mirzozade, Kazakçayı sular seller gibi konuşurdu. Rusçası ise burada bulunanların çoğundan daha zayıftı; sadece zayıf değil, Orta Asya-Kafkas usulü eski arabalar kadar kırık dökük, derme çatma ve çok kötüydü, konuşurken. Yazarken ise, tabii, sesi ve vurguyu yerli yersiz kullanıyor, eklere gelince ancak tahmin yoluyla ne demek istediği anlaşılıyor; en önemlisi içerik ki, işte içeriğin anlamlılığı sayesinde toplanmadı mı bu millet? İçerik ve güven. “Sabraniya na belikom ıruskom ayazıke! İya trebuyu!”13 dedi hem kendine hem de diğerlerine güvenen Mirzo-yan-pulo, Kazakça zayıf sözcüklerini Rusçanın gücüyle sağlamlaştırarak. Konuşmacı, yani muhterem komisyonun kır saçlı başkanı, il merkezinde önemli bir kurumun koskoca yöneticisinin yardımcısı, derhâl özür diledi ve sonuç raporunun herkesçe anlaşılan, halklararası iletişim dilinde yazıldığını, kendisinin de doğru yoldan sapmayacağını belirtti. Sonra bütün dillere hâkim yardımcılarının son derece becerikli bir biçimde yazıp verdikleri derin manalı sonuç raporunu Kazakça bariz aksanla, dili sürçerek takılarak okumaya başladı. Halkın arasına sokulan fitneye dur diyecek olan, kırk yedi sayfadan oluşan siyasi bildirinin esas noktaları aşağıdaki gibiydi:

      Muhterem komisyon; Egemen Ülkemizde halklararası anlayış, saygı ve hoşgörü meselesinin hayati, kilit önemine büyük değer veriyor. Kalıcı bağımsızlık, topyekûn ve ivedi kalkınma, ülkedeki tüm ulusların birlik beraberliği ve dayanışmasına doğrudan bağlıdır.

      Egemen Ülkenin önemli ulusu olduğundan dolayı Kazakların görevi farklı, sorumluluğu oldukça büyüktür. Sadece akıl, sağduyu, ilim ve siyaset değil, sınırsız sabır, büyük tahammül gerekir.

      Bu bakımdan Rusça konuşan M. Mirzoyev, M. Mirzoyan, M. Mirzozade, M. Mirzopulo, M. Marat beylerin herkesi ayağa kaldırışı, bizim hızla gelişen yaşamımızda rastlanabilir bazı nahoş durumları önlemeye ilişkin iyi niyet göstergesidir.

      Halklar arasındaki anlaşmazlık; adının anılması ayıp, dikkate alınmaması ise çok kötü sonuçlar doğuracak olan, her birimizin deruni düşünmesi ve temkinli davranması gereken, çok gizemli, sonu tehlikeli bir durumdur.

      Ayrıca bütün Egemen Ülkemizde olduğu gibi Rahman Ata köyünde de halklar arasında alışılagelmiş, sakin bir durumun muhafaza edildiğinin altını çiziyoruz. Bununla birlikte halklararası anlayış ve saygı hususunda elde edilen başarılar karşısında rehavete kapılmadan, işbu son derece hassas konuda anlayış, iyi niyet ve ileri görüşlülüğün gerektiğini unutmamaya davet ediyoruz.

      Rahman Ata köyünün sakinleriyle, öğrencilerinden ev hanımlarına kadar, işsiz gençlerinden emekli yaşlılarına kadar olmak üzere üç yüz otuz dokuz kişiyle güvenilir şartlarda gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda ve il, ilçe mahkeme, savcılık arşivlerinin incelenmesinde, mevzubahis Rahman Ata köyünde son yarım yüzyılda ve Egemenliğe ulaştığımızdan sonraki beş yılda halklar arasında uyuşmazlığa dayalı herhangi bir dava, skandal olduğuna dair hiçbir bilginin ve evrakın olmadığını gördük. İlgili şikâyet mektubuyla herkesi ayağa kaldıran M. Mirzoyev, M. Mirzoyan, M. Mirzozade, M. Mirzopulo, M. Marat beyler de konuya ilişkin elle tutulur herhangi bir tatsız olay gösteremedi. Rahman Ata köyünden topyekûn göç eden kardeş beş ulusun temsilcileri -dört Rus ailesi, üç Alman ailesi, iki Kore ailesi, bir Uygur ve bir Yahudi ailesi- hiçbir zorlama olmadan, kendi irade ve isteğiyle göç etmişlerdir. Onların uzak veya yakın ülkelere gittiklerine dair de elimizde bir bilgi yok. Devrimiz kentleşme, köylerden çıkıp şehirlere yerleşme devridir. Yerli ulus olan Kazaklar bile durmadan göç ediyorlar. Belki yukarıda adı geçen kardeşlerimiz de yakınımızdaki Almatı’da ya da ülkemizin sanayileşmiş bir şehrinde yaşamlarına devam ediyorlardır. Bunlardan bazıları yurt dışına gitmiş olsalar dahi, bunun doğal bir süreç olduğunu söylemeliyiz. Biz uygarlığa, demokrasiye adım atan bir ülkeyiz; eşit haklara sahip vatandaşlarımızın geliş gidişlerini, göç etmelerini kısıtlamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu Rus dilli kardeşlerin tüm evlerini barklarını yasal yolla, bazen de aşırı pahalıya sattıkları saptanmıştır. Şu anki ev sahipleri olan Kazakların hepsinin ellerinde alım satımla ilgili gerekli belgeler mevcut. Bu belgelerin noter tasdikli kopyaları işbu sonuç raporunun sonuna eklenmiştir.

      İş konusuna gelince, vaktiyle özel bir kararnameyle eski sosyalist toplumun kalıntısı olan kolhoz ve sovhozların tamamen dağıtıldığı bilinmektedir. Yani M. Mirzoyev, M. Mirzoyan, M. Mirzozade, M. Mirzopulo, M. Marat beylerin hiçbiri, iş konusunda kasıtlı olarak hiçbir baskıya maruz kalmamıştır. Rahman Ata köyündeki çalışma kabiliyeti olan iki bin yedi yüz elli bir kişinin iki bin yedi yüz kırk dokuzu işsizdir. Öğretmenleri hesaba katmazsak, idari yönetim kadrosunda sadece iki kişi -köy muhtarı ile yardımcısı- kayıtlıdır. Yani Mirzo-yevyan-zade-pulo beyler, Rahman Ata köyünde yerli halkın temsilcileri Kazaklarla hukuki yönden eşit şartlarda işsizdirler.

      Okul meselesi çetindir. Bundan yedi yıl önce söz konusu okulda dokuz yüz çocuk eğitim görüyordu. Milliyetlere göre söylemek gerekirse, sekiz yüz doksan biri Kazak, dokuzu Rus dilli çocuklardı. Hepsi aynı binada, Rus ve Kazak sınıflarında ayrı ayrı okuyorlardı; okul karışık Rus-Kazak okulu diye adlandırılıyordu. Şu anda yani bu yıl söz konusu okulda bin iki yüz doksan beş çocuk okuyor. Milliyetlere göre söylemek gerekirse, bin iki yüz doksan dördü Kazak, Rus dilli öğrenci sayısı ise bir. Bu saygıdeğer öğrencinin kendisiyle, sınıf öğretmeniyle ve diğer öğretmenlerle yapılan güler yüzlü görüşmelerde, söz konusu sevgili çocuğun milliyetine ilişkin herhangi bir baskı ya da dil kısıtlaması konusunda mağduriyet yaşadığına dair şüpheli duruma rastlanmamıştır. Tam tersine, geçen yıl üç dersinden kaldığı hâlde, bir üst sınıfa başarılı bir şekilde geçirilmiştir. Çok da iyi olmuş. Okulun tamamen Kazak okuluna dönüştürülmesi meselesine gelince, şikâyet mektubu yazarak kıyameti koparan Mirzo beylerin durumu yeterince incelemedikleri anlaşılmıştır. Önceden, yani Egemenliğe kadar, bu okulda on tane Kazak sınıfı, yirmi tane de Rus sınıfı vardı. Şimdi, yani Egemenliğin yedinci yılında

Скачать книгу


<p>13</p>

Rusça ‘Toplantının ulu Rus dilinde yapılmasında ısrar ediyorum!’ anlamına gelen bu cümle, bünyesinde ses ve cümle yapısı bakımından birçok yanlış barındırmaktadır (Ç.n.).