Kazak Folklorunun Tarihi. Avelbek Koniratbayev

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kazak Folklorunun Tarihi - Avelbek Koniratbayev страница 19

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kazak Folklorunun Tarihi - Avelbek Koniratbayev

Скачать книгу

delikanlılar! Ölümlü dünyadayız sonuçta. Ancak ölmeyen kişiler de vardır. İyinin adı ölmez, mollanın (bilge) eseri ölmez. Öbür dünyaya gittiğimde söyleyecek sözüm yok. Eğer söyleyeceksem “eskiden cesur yiğitlerin başına konan devlet kuşu artık kara sineğe dönüştü. Sinek uçarak körün gözüne, küçük burunlunun burnuna, kelin başına kondu” diyeceğim, demiş.

      Şeşendik sözler davalarda çok kullanılmıştır. Sonradan ortaya çıkan biyler tartışmaların artmasına neden olmuş ve halk arasındaki anlaşmazlığı körüklemiştir. Çünkü biyler hep kendi boylarının lehine karar çıkarmaya çalışmışlardır. Her boy güzel (şeşendik) sözlerin hepsini kendi biylerine mal etmiştir. Ancak halk: “Tura biyde tuğan jok, tuğandı biyde iman jok” (Dürüst biyin akrabası olmaz, akrabası varsa o biyde iman olmaz) diyerek öyle biyleri sevmemiştir. Çokan, eski şeşenlerin kimse tarafından seçilmediğini; dürüst oldukları için halkın onlara “biy” dediklerini belirtmiştir. Dosbol, bir biy değildi; o hikmetli sözlerin ustasıydı.

      Kazak tarihinde şeşenlerin söz atışmalarına sık sık rastlanır. Koñırat Sapak adlı şeşen toplantıların birinde durmadan konuşarak kimseye konuşma fırsatı vermemiştir. Başka bir boyun şeşeni onu küçümseyerek: “Konuş, konuş, kulağı yok kesik kulaklı biy efendi, kuyruğu yok kesik kuyruklu biy efendi” demiş. Sapak şeşenin çocuğu yokmuş. O da cevap olarak: “Kulağım yoksa, belki ben bir kartalımdır; kuyruğum yoksa, belki ben bir küheylanımdır. Vermek isterse, Tanrı çocuk göndermez mi; Göndermek isterse, felaket göndermez mi?” demiş. Bu olaydan sonra öbür şeşenin on çocuğunun öldüğü ve Sapak şeşenin ise çocuklu olduğu rivayet edilmektedir.

      Bazı şeşendik sözler diyalektolojik kavramlar içerir. Padişahın biri kendi biylerine: “Bu dünyada ne ölmez?” diye sorunca, biyler “kara toprak, ay ve güneş” demişlerdir. Jiyrenşe şeşen ise:

      Akan suyun ölmesi,

      Ayazlı havada donmasıdır.

      Yüksek dağın ölmesi,

      Başını bulut kaplamasıdır.

      Ay ile güneşin ölmesi,

      Vakti gelince batmasıdır.

      Kara toprağın ölmesi,

      Kar altında kalmasıdır.

      Ecel, atılan bir oktur;

      Kimse ondan kurtulamaz.

      Çünkü Allah’ın emridir.

      Dünyada ne ölmez?

      İyinin adı ölmez,

      Bilgenin eseri ölmez.

      demiş.

      Şeşendik sözler halk arasında toprak, dul, bedel ödeme ve hayvanla ilgili davalarda da büyük rol oynamıştır. Şeşendik sözlere bazen hukuki önem taşıyan öğüt sözler de denilebilir. Kazak tarihinde hanlar, biyler ve örf-âdet kanunları vardı. Şeşendik sözlerde daha çok örf-âdet kanunları işlenmiştir. Kazak bir elçi Kalmukların hanının huzuruna gittiğinde:

      Sen bir demir, ben kömür;

      Eritmek için geldim.

      İki karaca yavrusunu

      Barıştırmaya geldim.

      Barışmak istemiyorsan,

      Çekişecek yeri göster.

      Sen bir kaplan, ben bir aslan,

      Çekişmek için geldim.

      demiş ve iki tarafı bu sözlerle barıştırmıştır.

      Şeşendik sözler bazen atasözleri şeklinde de olur.

      Bütün söz sanatların atası dildir,

      Sözleri ustaca kullanan yiğit,

      Kendisini davada belli eder,

      Paçaları sıvayıp, pehlivan yiğit eğlencede belli eder,

      Zırhlı elbisesini giyip,

      Saçaklı mızrağını eline alıp,

      Kahraman yiğit düşman karşısında belli eder,

      Sofrasını geniş açarak,

      Cömert yiğit kendisini belli eder,

      Düşmana karşı cesaret edemeyen arsızlar,

      Kendilerini evlerinde gösterirler.

      sözlerinde iyi ve kötü karakterler güzel bir şekilde ele alınmıştır.

Atasözü

      Halk ağzında, genellikle konuşma dilinde kullanılan inci sözlerin zengin ve anlamlı bir kolunu oluşturan unsurlar atasözleri, deyimler ve düşündüren sözlerdir. “Söz asılı- makal” (Söz incisi, atasözleridir.) diyor halk. Atasözü, mantıksal ve yaratıcı düşünceler sonucu ortaya çıkan, deneyimlere dayanan felsefî değer taşıyan sözlerdir. Atasözleri etik ve felesefi anlamlar içermektedir. Halk, atasözlerindeki yargıları hiçbir zaman yalanlamaz.

      Kazak atasözlerini bir zamanlar Plotnikov, Vasiliyev, Katanov, Pantusov, Katarinski, Alektorov, Divayev gibi birçok bilim insanları derleyip yayımlamıştır.

      Atasözleri, bir düşünceyi tecrübelere dayanarak kısa ve etkili bir şekilde anlatan sözlerdir. Ulus, halk, vatan, kahramanlık, birlik beraberlik, sanat, eğitim, emek, aile, çocuk eğitimi, hayvanlar, yiyecek-içecek, hastalık, dava, iyilik-kötülük, insanlık borcu hakkında söylenilen çok sayıda atasözü bulunmaktadır. “Tuğan jerge tuvın tik” (Bayrağı vatanına dik), “Er özi üşin tuvadı, Eli üşin öledi” (Kahraman yiğit kendisi için doğar, Vatanı için ölür), “El işi – altın besik” (Vatan, altın bir beşiktir.) sözleri eski dönemlerde yaşayan halk kahramanlarından başlayarak II. Dünya Savaşı yıllarına kadar gençlere kahraman ve vatansever olmayı öğütleyen değerli sözlerdir. II. Dünya Savaşında çok sayıda Kazak gençleri, ülkemizdeki diğer akraba halkların temsilcileriyle birlikte kahramanca mücadele ederek Almanya’yı yıkmışlardı. “Irıs aldı- ıntımak” (Bereket, birlikte), “Birlik bolmay, tirlik bolmas” (Birlik olmazsa, dirlik olmaz) atasözleri günümüzde daha geniş ve yeni anlamlar kazanarak uluslararası dostluk ve birliği kapsamaktadır.

      Farklı sınıf temsilcilerini eleştiren atasözlerine de rastlanılmaktadır. Bunu “Jaksı adam – el ırısı” (İyi insan halkın bereketidir.), “Karav adam – künşil, meker adam- minşil” (Fesat kalpli insan kıskanç olur, zalim insan şikayetçi olur), “Han – Karakşı, halık- sarapşı” (Han çalandır, halk gözetendir) sözlerinde de görebiliriz.

      Atasözlerinde çocuk eğitimine de büyük önem verilmiştir. “Balanı jastan” (Çocuk küçükken eğitilmeli: Ağaç yaşken eğilir), “Uyada ne körseñ, Uşkanda sonı ilesiñ” (Yuvada ne gördüysen, Uçtuğunda onu kaparsın: Küçük kalkar, büyüğe bakar), “Kızdı asıray almağan küñ etedi, uldı asıray almağan kul etedi” (Kız çocuğuna bakmasını bilmeyen onu cariye eder; Oğluna bakmasını bilmeyen de onu kul eder), “Siz degen sıpayılık, sen degen anayılık” (Siz diye hitap etme, kibarlığı bildirir, Sen diye hitap etme, kabalığı bildirir) atasözleri çocuklara görgülü ve iyi bir insan olarak yetişmeyi öğütlemekte ve öğretmektedir. Gençlere sanat, eğitim ve dil öğretimi konusunda da atasözleri büyük önem taşımaktadır. Bilim ve sanat azimle çalışılarak öğrenildiği gibi, ancak az konuşup çok dinleyen, yılmadan çalışarak bilgisini zenginleştiren çocuk, hayatta istediklerini elde edebilir.

Скачать книгу