Kazak Folklorunun Tarihi. Avelbek Koniratbayev

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kazak Folklorunun Tarihi - Avelbek Koniratbayev страница 17

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kazak Folklorunun Tarihi - Avelbek Koniratbayev

Скачать книгу

doya doya dövelim.

      Delikanlı:

      Omur Bädik deyince, obur bädik,

      Kurnaz kızların alnını kemir bädik,

      Şişman kızın içine girip,

      Böbrek yağını ye ve şişmanla bädik.

      Kız:

      Bädik gidiyor kendi yerine,

      Keçi zayıflığını tekeye bildirmez,

      Oradan nasıl göç etmesini ben söyleyeyim,

      Git ve yapış delikanlının alnına.

      İnsanlar eski dönemlerde doğanın sırrını çözemediklerinden ay ve güneşe, toprağa, rüzgâra tapmışlardı ve sonradan da kendilerinden daha güçlü hayvanlara, ejdere, yılana, karıncaya, maymuna tapmışlardı. Vahşi hayvanları ehlileştirdiklerinde, insanoğlu doğada iyilik ve kötülüğün bir rekabet içinde olduğunu anlamıştır. Aslan insan yiyorsa, kurt koyun yiyordu. Yaşam ve ölüm de vardır. İnsan, dört mevsimin farkını da anlamaya başlamıştır. Kamlık anlayışına göre sonradan insan, Tanrı (ongon), ruh, en kutsal varlık olarak sayılmıştır. Bu dönemde Şamanizm’de ruhlara tapma, uzaydaki ve yerdeki hayvanları büyülü sözlerin (şiir) gücüyle etkileme ortaya çıkmıştır. Devamında ise güneşi bulutlardan arındırma, bulut, yağmur çağırma ve yılan, karadul, tarantula büyüleme ve telkin etme ortaya çıkmıştır.

      Yılan büyülemede totemizm anlayışının izleri bulunmaktadır.

      İnatçı, inatçı, yılan, inatçı yılan,

      Sivri başlı yılan,

      Sarı yılan, büyük yılan,

      Hain yılan, su yılanı.

      Göl yılanı, nehir yılanı

      Uzun, uzun, uzun yılan,

      Vaktin geldi, çık yılan.

      gibi sözler kötülük sahibi yılana tapmayı bildirmektedir.

      Kamlar tarantula ısırdığında Kambar Ata’nın ruhuna, karadul ısırdığında ise cinlere tapmıştır. Kamlar bazen insanı sokan yılanı çadırın şañırağına asar ve altına ateş yakarlar. Bu şekilde yılanın adını bulmaya çalışmışlardır. Kam, sıkıştığında “düğmemi çöz” deyince, yılan ölü şekilde yere düşmüş. Yılana “düğme yılan” demişlerdir. Aslında bunlar telkinle bağlantılı olmalıdır. Böyle özelliği bulunmayan kişiler kam olamazlarmış.

      Güneşi bulutlardan arındırma, yılanı büyüleme gibi telkin şiirleri kamlıkla ilgili şiirlerin en zor ve karmaşık türleridir. Birisinde hastalığın neden kaynaklandığı belliyse (yılan sokma), birisinde belli olmamaktadır. Şamanlık anlayışında hem doğaya, toteme, politeizme (çoktanrıcılık), cinlere, perilere, cadıya, devlere hem de insana (ruhlara) tapma vardır. Kamlar cin ve perilere tapmıştır.

      Dosmırza şamanın şiirlerinde “Cin Atası Börlübay”, 360 yaşına gelen Sarı Kız (cadı), “Savkele takan sakallı cin” geçmektedir. Barlıbay, Ernoyan, altmış otağlı kara cin, kocamış kartal, boynuzlu gök koç, ejderha, yılan, tay binen elçi kız, gökteki dört atlı, şoyınkulak (Er Töstik masalında geçen kötü bir karakter), doru taylı dedikleri bazen totem, bazen de cin olarak tasvir edilir.

      Şahar, Dosmırza şamanlar bu listeye Muhamed, Süleyman, Orak Batır, Kam-bar gibi isimleri de dâhil etmektedir. Muhammed ve Süleyman din sembolü ise, Orak ve Kambar ruhlar sembolüdür. Şamanlık şiirlerindeki düalizm örneklerinin birkaçı bunlardır. Bunlar Elçi Kız ve Sarı Kız dedikleri anaerkil devrinden kalma anne kültü olabilir. Sakalar dönemindeki kült şiirleri cadılar başlatmıştır. Ataerkil devri başlatılıp toplumu erkekler yönetmeye başladığında anne kültlerini erkek şamanlar üstlenmiştir. Ancak anaerkil geleneği kullanılmıştır. Şamanlar eski ve yeni inançları birlikte uygularlar. Eski şamanlarda söze “Bismillah” çekerek başlamak yoktu. Doğu efsanelerine göre Süleyman periler âlemini yöneterek göklerde uçarmış. Gökteki atlı dedikleri işte bu Süleyman’dır.

      Şaman şiirlerinde sihir, şamanlık, İslam anlayışları karışık işlenmektedir. Bunlardan atalar ve batırlar ruhuna tapma daha ağır basmaktadır. Şamanlar, felç olan ve sarılığa yakalanan hastaları tedavi ederken kendilerini doru ata binen, bütün kutsal güçlerin dilinden anlayan biri olarak tutmuşlardır. Onların kopuz eşliğinde söyledikleri özel şiirler vardır. Şamanlık şiirlerinin dili de halk şiirine yakındır. Onlar ilk ortaya çıkan profesyonel icracı ve doğaçlamacılardı.

      Şamanlık şiirleri bir taraftan kopuz ezgileriyle bağlantılıdır. Bir taraftan da kamların Kazak müziğine sağladığı katkı ve gelişmeler her şeyden önemlidir. Koylıbaylar ezgisi ve Dede Korkut şiirleri Ikılas’ın şamanlık müziği etkisinde ortaya çıkmıştır. Ruhlar, pirler, ataya tapma, çeşitli alkış-kargış (dua, beddua, uğursuzluk, kut, ölü ruhlar, canlı ruhlar), totemik ve mitolojik karakterler, cadı, dev, Şopan Ata, Jelayak (hızlı koşan), kurt, kara serçe, dev koç, papağan… bunların hepsi şamanlık şiiri temelinde ortaya çıkmıştır. Şamanizm, Kazak destanındaki inançların en başta gelenidir.

      Cin atası Börlibay

      Çağrılca geldin mi?

      Gel beri, cin peri,

      Çağırılınca gel beri

      Hızlıca buraya gel,

      Gel buraya Sarı kız,

      Dediklerin ilaç gibi Sarı kız,

      Ey nerede benim can ninem,

      Üç yüz altmış yıl yaşayan.

      Hey nerde benim can ninem.

      Çağrılınca gel çabuk.

      Bu şiir satırlarında ve Alpamıs’ın dilenci kılığında gelip Dombay kültüne tapmasında geleneksel bağlantılar bulunmaktadır.

      Hey, yiğit Dombay, yiğit Dombay,

      Çağrılınca gel, Dombay!

      Üzüntüsü ve kederi olanın

      Derdine derman bul, Dombay!

      Lâl kadının çocukları

      Hey haley, hey hay!

      Söylediği söz bu muymuş,

      Karnı tok mu gelmiştir?

      Hey haley, hey hay!

      Gelecek mi Alpamıs,

      Gelmeyecek mi Alpamıs,

      Çaresi çok ihtiyar.

      Gelecek mi karıları.

Jarapazan (Ramazan)

      Bir zamanlar dinî örf-âdetlere ilişkin ortaya çıkan bu şiirler sonradan herkes tarafından icra edilmeye başlamıştır. Farsçada “şaharbazan”, şehri gezen, hazırcevap, komik ozan anlamlarına gelmektedir. Bizde ise ev ev gezerek şarkı söyleyen anlamında kullanılmaktadır. “Tusına kelip turmız aktap kana, Aytamız jarapazan maktap kana” (Yanına geldik geze geze, Söyler jarapazan öve öve) satırlarına baktığımızda, jarapazanın bazen iki kişi tarafından da aynı anda söylendiğini görebiliriz.

      Jarapazan, halk şiiri üslubunda yazılmıştır. İçeriği ise methetme, bazen de şaka ve mizahlardan oluşur.

      Kap kaçak sesi geliyor

      Kurut

Скачать книгу