Kazak Folklorunun Tarihi. Avelbek Koniratbayev

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kazak Folklorunun Tarihi - Avelbek Koniratbayev страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kazak Folklorunun Tarihi - Avelbek Koniratbayev

Скачать книгу

konuları folklor temasına göre değil, şekline göre inceler. Böylece burjuvazi folkloristiğin bazı faydalı yönlerinin olduğunu kabul etsek de bu akım sözlü edebiyatın temasını, gerçekçiliği ile halkçı özelliğini doğru açıklayamamıştır.

      MARKSİST-LENİNİST DÜŞÜNCE IŞIĞINDA FOLKLOR

      Folklorun doğası ve tarihinin materyalist felsefe açısından ele alınarak araştırılması K. Marks, F. Engels, V. İ. Lenin çalışmalarından başlar. Lenin’e göre toplumsal şuur hayat şartlarına göre ortaya çıkar; edebiyat ise bunun, ideolojideki ışığıdır. Eski dönemlerdeki kölelik, feodalizm, kapitalizm ve emperyalizm toplumun eşitsizliği ve sınıflar arası (tabakalar) mücadelelerden ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı toplumsal sınıflarda gelenek-görenek, kültür, sanat ve folklor da söz konusu sınıfların lehine yapılır. Örneğin, feodal toplumda ortaya çıkan tektanrıcılık dinleri (monoteist dinler), toplumun en üst tabakalarının menfaatlerine uygun şekilde ayarlanmıştır. Bunun esasında, bir taraftan dinî edebiyat ve kültür ürünleri ortaya çıkmış; diğer taraftan da halkın içinde meydana gelip halkın menfaati ve düşüncelerini destekleyen folklor ürünlerinin sayısı epeyce artmıştır. Bu tür folklor ürünleri orta asırda yaşamış olan yoksul çiftçiler arasında yaratılmış; esas konusu ise halkın kendisiydi ve bu yönde devamlı ilerlemiştir.

      Marksizim-Leninizm konulu klasik yazarlarının ekonomi, tarih, kültür, felsefe, edebiyat ve sanatla ilgili değerli fikir ve düşünceleri folklorun doğasını doğru anlamanın esas anahtarı olarak bilinmektedir. Bu bağlamda K. Marks’ın, Yunan edebiyatı şiirleri; F. Engels’in, “Alman İdeolojisi”, “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni”; V. İ. Lenin’in, “Evgeni Potye”, “Almanya’daki İşçi Korosunun Yükselişi”, “Devrimci Gençliğin Görevleri”, “Proleter Kültür Üzerine”, “Ulusal Sorun Üzerine Eleştirisel Notlar”, “Parti Örgütü ve Parti Edebiyatı”, Rus folkloru ve klasik yazarlarının eserleri ile ilgili dile getirdikleri çeşitli fikirler folklorun zenginliğini tarihî açıdan anlamamıza ışık tutar.

      Sanat, estetik düşünmenin verdiği meyveyse; folklor de mitolojik düşünceler sonucunda ortaya çıkmıştır. K. Marx “Giriş” (1857-1858 yıllarında ekonomi üzerine kaleme aldığı el yazmaları) adlı eserinde mit üzerine şunları belirtmiştir: Yunan şiirleri mitolojiyi esas alır: Epos ile mit ikizdir. Çünkü o dönemlerde Yunanlar kendilerinin bu konuda daha deneyimsiz olduklarını göstermişler. Onlar doğanın gizemlerini algılayamadıkları için toplumu, mitolojik düşünmeler ışığında tanımaya çalışmışlar. (Marx ve Engels, 1958: 736-738).

      Yunan destanı köleci toplumun içinde oluşmuş olsa da eski soydaş kavimlerin gelenek ve kavramları onların mefkûresinden ilişkisini kesmiş değildi. Çünkü “insanları onların bilinçleri yönetmiyor aksine toplumsal varlıkları onlar idare ediyordu” (Marx ve Engels, 1958: 736-738).

      Mitolojik düşünme, sanayi sisteminin daha gelişmediği zamanlarda ortaya çıkmıştır. Bizim destanlarımızda mitolojinin esas unsuru olan insan, antropolojik şekilde ele alınır ve ataerkil toplum zihniyetini yansıtır. Bu, mitolojinin en son türüdür. Yunanlar ise o dönemlerde tamamen mitolojik düşünme aşamasındaydılar. Çünkü insana göre halen doğa daha güçlüydü. Mitoloji, estetik düşünmenin alt aşamasında oluşmuştur. Öyle olmasına karşın K. Marks, Yunan destanın edebî mahiyetini “paha biçilmez söz sanatı” şeklinde değerlendirmiştir.

      F. Engels “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” adlı klasik eserinde ilk toplumsal yapıyı bilimsel açıdan ele alarak birkaç (vahşilik, barbarlık, uygarlık) döneme ayırmıştır (Marx ve Engels, 1976: 522-523). “Alman İdeolojisi” adlı çalışmasında ise sözlü edebiyatın çifçiler tarafından oluşacağını belirterek folklorun esas unsurunun insan olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca şu bilgilere de yer vermiştir: “Gündüzleri ağır işlerde çalıştıklarından yorgun ve bitkin düşen çiftçiler akşamları masal, şarkı dinleyerek yaşamın sırlarını anlamaya çalışırlar. Ancak o masallarda dinî şuur ve çeşitli sınıflara özgü görüşleri yer almaktadır. Bunun için bazı planlarla düzeltmeler yapılarak gereksiz eklemeler çıkartılmalıdır.” (Marx ve Engels, PSS, T. 21, t.y.: 23-178)

      Folklor ürünlerinin doğası ve halkla iç içeliği hakkında çok sayıda muhteşem fikirler söyleyen Lenin, “Devrimci Gençliğin Görevleri” eserinde uygarlığın kendiliğinden oluşmayacağını belirterek şöyle devam ediyor: İnsanoğlu; kapitalist, pomeşçik (ağalık, beylik sistem) ve çinovniklik (Rusya’da İnkilâp Döneminden sonraki memuriyet sistemi) sistemlerin ezgisinde çalışarak ürettiği bilimlerin ışığında, kanunlar çerçevesinde, sürekli gelişmelidir. Komünizme, sadece kitap kurallarını ezberlemekle değil, çalışmayla ulaşılır; gerçek bir komünist olabilmek için insanoğlunun yarattığı kültürü öğrenmesi ve edinmesi lazımdır (Lenin, t.y.: 331-332).

      “Proleter Kültür Hakında”, “Ulusal Sorun Üzerine Eleştirisel Notlar” adlı çalışmalarında Lenin, yukarıdaki fikir ve düşüncelerini daha da geliştirerek her milletin iki kültürü yaşattığını ve bunlardan birisi burjuvazi, diğerinin de halkçı demokrasi kültürü olduğunu belirtmiştir.

      “Parti Örgütü ve Parti Edebiyatı” adlı çalışmasında ise “Sanat, bir ideolojidir; ideoloji belirli sınıfların amaçları üzerine yapılırsa, edebiyatta burjuvazi parti ve proleter parti görüşleri ele alınır. Burjuvazi sınıflar kendi sınıf menfaatlerini gizlemeye çalışırlarsa da burjuvaz yazarlar ise kendilerinin sınıftan ayrı ve daha üstün olduklarını göstermek isterler. Toplum içinde yaşıyorken toplumdan ayrı olamazsın. Bir burjuvaz yazarın, ressamın, oyuncunun özgürlüğü demek ancak paralı bir cebe, satın almaya ve yeme içmeye olan bir bağımlılıktır.” (Lenin, t.y.: 109) gibi görüşlerini ortaya koymaktadır. Bu görüşün devamında ise proleter edebiyatından daha çok burjuvazi edebiyatını önemseyerek: “Bu, insanoğlunun devrimci düşüncesinin son başarısını sosyalist proletaryanın tecrübe ve çalışmalarıyla geliştiren ve geçmişin tecrübesi… ile günümüz tecrübesinin karşılıklı etkileşimlerini sürekli eşgüdümleyen bağımsız bir edebiyat olur.” (Lenin, t.y.: 109-110) demektedir.

      Marksizim-Leninizm klasik yazarlarının ekonomi, felsefe, sanat üzerine yaptığı her çalışma, folklorun doğasını tarihsel materyalizm açısından anlamaya çok büyük imkân sağlar. Bu bağlamda Lenin’in tarihçilik prensipleri folklor araştırmaları için çok önemlidir.

      EĞİTİMCİLER AKIMI

      Rus ve Kazak eğitimci demokratların materyalist estetiğe dayalı folklor üzerine söylediği düşünce ve görüşler yaratıcılığı öğrenmeye açılan yeni bir dönem olmuştur. Onlar hfolklorla yakından ilgilenmeseler bile folklorun halkçılık ve sosyal gerçekçilik önemini iyi bilmişlerdir.

      Rusların ünlü devrimci demokratı olan V. G. Belinski (1954)’ nin “Halk Masaları Üzerine ve Halk Şiirleri Üzerine Makaleler”12 adlı çalışmasında “sanat, sanat içindir”, “folklor, folklor içindir” görüşlerini benimseyen idealist anlayışa karşı çıkar ve folklor eserlerindeki halktan yana olan yani toplumsal ideolojiyi ilk sıraya koyar. Rus eğitimciler folklordaki slavofil ve liberal akımlara karşı var gücüyle mücadele etmiştir. Örneğin, slavofiller folklor konularını eskiliğe göre beyan ederlerken, Belinski ise folklorde işçi çiftçilerin krepostnoyluk

Скачать книгу


<p>12</p>

Belinski V. G. Poln, sobr. Soç. (V 13-Ti T) M., 1954, T. 5, ss. 289-450.