Gagauzlara Dair. Abdülkerim Dinç

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gagauzlara Dair - Abdülkerim Dinç страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Gagauzlara Dair - Abdülkerim Dinç

Скачать книгу

destanı” yahut “Türk destanı” yazmamıştır. Türk destanı ile etnik kimliğe işaret ederken, Oğuz destanı ile de İslâm öncesi çağlara atıfta bulunmuştur. Tanasoğlu’nun kitaplarına aldığı özetler, Köroğlu destan parçaları olarak ifade edilen ancak “ballada türküleri” olarak değerlendirebileceğimiz metinler çağdaş Gagauz edebiyatında yahut Gagauz ruhunda akisler yaratmamıştır. Derleme parçalar Gagauzların, Balkan Türkleri ile temaslarının bir hatırası olarak arşivlerde yerini almıştır. 1950’lerden sonra ortaya çıkan Gagauz edebiyatı, köklerini Oğuz destanlarında aramaya başlamıştır. Bunu, en açık biçimde Dimitri Savastin’in resimlerinde ve Ta-nas Karaçoban’ın heykellerinde görebiliriz. Ayrıca Todur Zanet’in şiirleri, en şuurlu arayışlardır.

      Özkan’ın, Köroğlu destan metni olarak eserine aldığı 1989 yılında Moldova’nın Çadır şehrinde 1954 doğumlu Vera Guboğlu’ndan M. A. Durbaylo derlemesi imgeler olarak Gagauz kültürüne dair işaretler taşımaktadır. Belki bütün Gagauz destanları, ballada türküleri ile birlikte çözümlenmesi gereken bu imgeler ayrı bir çalışmayı gerektirmektedir.

      Kazakistan Gagauzlarından derlenen Dengiboz destanı, “Su Aygırı” efsanesi, Köroğlu destanı ve Dede Korkud hikâyelerinden Bamsı Beyrek’ten izler taşır. Dengiboz, ihtiyar bir adamın sattığı üç taydan en zayıfı olmasın, üç yılda yetiştirilmesi, olağanüstü özellikler göstermesi, suya bastığı an kuru toprak çıkarması, kazığını sökerek sahibini uyarması ve onunla konuşması ile Köroğlu’nun Kıratı ile aynı özellikleri gösterir.

SONUÇ

      Sonuç olarak, yüzlerce yıl Dobruca bölgesinde ve daha sonra Besarabya’da yaşayan Gagauz Türkleri, kendi söyleyişleriyle bir “Köroğlu dastanı”na sahip değildirler. Ancak, hatıralarında taşıdıkları Köroğlu metinleri, Köroğlu destan literatüründe taşıdığı özel imgeler, isim değişimleri ile özel bir yere sahiptir.

KAYNAKÇA

      1. Nikolay Baboglu, İgnat Baboglu-Gagauz Literaturası. Hrestomatiya, Chişinau. 1997

      2. Dionis Tanasoğlu-Bucaktan Sesler, Kişinev, 1959

      3. Dionis Tanasoğlu- Ana Dili 5, Kişinev, 1990

      4. Nevzat Özkan-Gagauz Türk Edebiyatı, (Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi 12, Romanya ve Gagavuz Türk Edebiyatı, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1999

      5. Nevzat Özkan (Prof. Dr.), Gagauz Destanları, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2007

      6. Nikolay Baboglu, İgnat Baboglu-Literatura Okumakları, Kişinev, 1988

      7. Harun Güngör, Mustafa Argunşah-Gagauz Türkleri (TarihDil-Foklor ve Halk Edebiyatı) Kültür Bakanlığı, Ankara, 2002

      GAGAUZ FOLKLORUNDA ÖLÜM

      Yüzyıllarca farklı kültürlerin arasında yaşamalarına rağmen dillerini ve kültürlerini muhafaza eden Gagauz Türklerinin folklorunu, tabiatiyle kültürünü, dört katman olarak görmek ve değerlendirmek gerekir. Hristiyanlık öncesi kültürlerinden getirdikleri adetler ve inanmalar; Hristiyanlık, komşu kültürlerin (Bulgar, Rus, Romen, Moldovan, Ukrayn) tesirleri ve İslâmiyetten geçen –ölüyü yıkama, kefenleme, 40. gün,....gibi- adet, örf ve inanmalar… Bu çalışma, Moldova Cumhuriyeti’nde, Gagauz Türkleri’nin yaşadığı özerk bölge Gagauz Eri’nde, Komrat, Çadır Lunga ve Vulkaneşti şehirleri ile; Beşalma, Çokmeydan, Avdarma, Kongaz, Kirsova, Kıpçak, Dizgince köylerinde 43 Gagauz Türk ile yüzyüze yapılan görüşmelerin tespit ve tasnifinden oluşmaktadır. Çalışmanın plânı, görüşmelerde yöneltilen sorular Sedat Veyis Örnek’in “Anadolu Folklorunda Ölüm” (Ankara,1979) isimli eserinden alınmış; ancak, Ortodoks kültürüne ait farklılıklar için sorular tarafımızdan hazırlanmıştır.

      1. Bölüm:

A. ÖLÜMÜ DÜŞÜNDÜREN ÖNBELİRTİLERI. Hayvanlarla İlgili Olanlar:

      Gagauz Türkleri, kara kedinin, kanatlı karıncanın, karakarganın, saksağan kuşu.. gibi bazı hayvanların ölümün habercisi olduklarına inanırlar.

      Kara karga evin damına oturur veya kapıda bağırırsa; saksağan kuşu ağaçtan ağaca zıplayarak öterse; soroka denilen bir cins karga –kuzgun- evin, kapının yanında öterse, pencereye vurursa; bir kuş veya serçe pencereyi gagalarsa, kedi masanın köşesine sarılıp, yumularak yatarsa ölüme işârettir.

      Gagauz Türklerinin, ölümün önceden habercisi olarak asıl ürktükleri hayvanlar, köpek ve baykuştur.

      Kuşların, hayvanların depremi önceden hissettikleri bilinmektedir. Gagauzlar köpeğin ulumasının depreme işâret olduğuna inanırlar.

      Köpeğin uluması daima kötü habere, sık sık uluması; birkaç gece uzun süre, aralıksız uluması ölüme işârettir.

      (Komrat’lı Mariya Kaynak, kocasının öldüğü gün, kendi köpeklerinin evlerinin önünde kuyu yaptığını ve uzun süre uluduğunu söyledi.)

      (Beşgöz köyünde bir yaşlı bir kadın, komşularının köpeğinin iki-üç gün hiç susmadan uluduğunu ve nihayetinde o evden bir ölü çıktığını anlattı.)

      Eğer, evin köpeği ulumaya başlarsa, sahibi çarığını/ ayakkabısını atarak köpeği kovalar; evden uzaklaştırmaya çalışır. Böylece evin etrafındaki uğursuzluğu kovmuş olur.

      Pek çok kültürde olduğu gibi Gagauzlarda da Baykuş (kukumav) uğursuzluğun simgesi ve ölümün habercisidir.

      Baykuşun, bir evin üzerinde durması, bir evden bir eve uçması, evin etrafında herhangi bir yere konması, evin saçağına tüneyip ötmesi, bir insanın gözlerine çok derinden bakması ölüme işârettir.

      Baykuş, eğer neşeli öter ve çırpınırsa, kaygılanmaya gerek yoktur; ancak, ötüşü kederli ise bir kimse ölecektir.

      Baykuş, evin etrafında dolaşarak kahrı/kederi haber verir.

      Pencereye doğru çırpınır ve öterse can alacak gibidir.

      Bir evin etrafındaki ağaçta acı acı öterse insanlar ürkerler, korkarlar. (Komrat’ta konuştuğumuz, 70 yaşındaki Praskove Petrovna Pedan, bahçedeki ağaçta bütün gece bir baykuşun öttüğünü ve bir hafta sonra annesinin öldüğünü söyledi.)

II. Ev, ev eşyası, araç-gereç ve yiyecekle ilgili olanlar:

      Evin tahta ve direklerinde bir ağaç kurdu ses çıkarıyorsa bir can çıkıyor veya ölü, evini görmeye gelmiştir.

      Masa, dolap gıcırtıları ölüme işâret olarak kabul edilir. İkona gıcırdarsa o evden birisi ölecek / öbür dünyaya misafir olacaktır. Kapı, pencere vurulmasını andıran ses, ölüme olduğu gibi, şeytanın geldiğine de işârettir.

      Geceleyin beklenmedik bir sırada komşunun, kapı çalışı; işleyen saatin duruşu ölüm habercisidir.

      Gagauzlar, gün battıktan sonra evden asla bir şey vermezler; verilmesini uğursuzluk sayarlar.

      Gün battıktan sonra evden, elek, çorba, tuz, ekmek, ekşi hamur vermek ölümü davet etmektir.

Скачать книгу