Bedel Geçidindeki Lanet. Arslan Koyçiyev

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bedel Geçidindeki Lanet - Arslan Koyçiyev страница 8

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Bedel Geçidindeki Lanet - Arslan Koyçiyev

Скачать книгу

dönenleri oldukça azdı.

      İhtiyar Kalıbek “Aman oğlum, oranın yüzünü göstermesin.” der demez Narboto tepki gösterdi:

      –Sibirya’daki Şiber hapishanesine sürecekseniz, o acıyı da çekmeye hazırız!

      –Delinmiş dağdan çıkamazsın, günlerin cehennem olur! Son nefesine kadar, dönemezsin oradan! “Cezasını kim çekecek?” dedi Kambar Boluş. “Oğlum seninle beraber gittiği için Komiser’in önünde güçsüz olduğumu bilerek kendini kahraman mı hissediyorsun? Zamanı gelince bunun hesabını vereceksin!” dedi, içinden.

      Narboto, Boluş Ağa’sının tekrar tekrar “Cezasını kim çekecek?” diyerek gözdağı vermesine sinirlendi.

      –Kambar Ağa! Suç işlemek için değil, iyilik yapmak için gitmiştim. Şansımız olsaydı, bugün buraya sürü hediye edecektik, ne yapayım?

      –Hediyenle beraber yerin dibine gir! Mukay’ı neden beraberinde götürdün? Ya yöneticiler haberdar olursa?

      Kambar Boluş “Ne diyeceksin?” der gibi Narboto’ya baktı. Birbirlerine uzunca süre bakakaldılar. “Ne dememi istiyor?” düşüncesiyle Narboto, ağasına bakıyordu.

      –Ne diyeceğiz? Kamçımızı boynumuza asıp, amirin önüne aman dileyip biz yaptık diye gitmemiz mi lazım? İnkâr edeceğiz! diye az önce dediğini yüksek sesle tekrarladı. Kam-bar buna da sert bir cevap verecekken kâtibi söze karıştı:

      –Hepimiz Kudayan Boyu’ndanız. Ancak birimizin yaptığı yanlışlık diğerlerine zarar vermesin. Boluş’un oğlunun sizinle beraber gittiği ortaya çıkarsa ağamızı oğluyla beraber hapse atıp, Kudayan Boyu’nu dağıttırırlar! Benim diyeceğim şu ki, tabi bunu Rus şu an sorgulamıyor, ama ileride Rus öğrenecek olursa, barımtaya gidenler cezasını kabul edip, acısını çeksinler!

      –Hey, hemen ele vermek istiyor bunlar, dedi Narboto. Kızarak olur, ben yakalanınca Kudayan Boyu huzur bulacaksa ben razıyım! dedi.

      Bunu duyunca bazılarının aklı başından gitti.

      Aklınızı başınıza toplayın! Halkımız karışır öyle yaparsanız! diyerek, Narboto’nun yan tarafında duran ihtiyar bağırıverdi. Halk “Böyle olur mu? Bulduğunuz çare bu mu?” diye bağırıp çağıran ihtiyar Kalıbek’e baktı. Çok defa kavgaya katılan, Kırgız ile dövüşüp Kazak ile tartışan ihtiyar Kalıbek onlara şöyle söyledi:

      –Kambar oğlum! Narboto’nun, oğlunu beraberinde götürmesini kışkırtma olarak görme. Bu iyi niyetli akrabaların her zaman yaptığı bir iş değil mi? Oğlunu götürmesini yanlış anlama, iyi niyetli kabul et, kızma. Narboto’nun yaptığı işi şimdi amirin duyacağından şüpheleniyorsun. Yarın onun yanına git, ne diyeceğini bir görelim. Eğer akrabanı kendi elinle teslim edersen halkın huzuru bozulur. Eski atalarımız Kudayan ve Kılcır’ın ruhu çarpar! Kudayan Boyu, aziz bir boy. Eğer şüphelenmişse, çaresini beraber arayalım.

      Oradakiler “Atalarımızdan terbiye görenlerden, iyi akıl çıkar!” diye desteklediler. Atadan kalan geleneği duyunca Kambar Boluş diyecek bir şey bulamadı. “Karşı çıkan var mı?” der gibi yan tarafındaki destekçilerine baktı. “Sakın Boluş ağana zararın dokunmasın.” diyenler dillerini yutmuş gibi sesleri çıkmıyordu. Gündelik olarak kullandıkları, börke benzeyen, tebetey dedikleri şapkalarını gözlerine kadar indirip başlarını öne eğerek Kambar’a bakmak istemiyorlarmış gibiydiler. Kambar Boluş “İhtiyarın sayesinde kurtuldun!” der gibi Narboto’ya baktı.

      –Halkın kararına uyun! diye konuşmasını tamamladı ihtiyar Kalıbek.

      –Yakında şehre ineceğim, Komiser ile görüşeceğim. Onun dediklerine bakayım. Sonra yine konuşacağız. O güne kadar Kalmukla ilgili kimse söz etmesin! dedi Kambar Boluş. Ancak “Narboto’yu nasıl cezasız bırakırım?” düşüncesi onu rahat bırakmıyordu.

      Dönüp gitmek üzereyken, ihtiyar Kalıbek tekrar konuşmaya başladı:

      –Halk dağılmadan kendi ağzından duymak istiyoruz. Bizim isteklerimiz hiçbir zaman dikkate alınmıyor. Vali dostunla, Komiser dostunla görüşürsen bunları da iletiver olur mu? Onlar topraklarımızı aldıkça biz hayvanlar gibi buzlu dağın eteğine sürülüyoruz. Betegelüü Çongtaş’a da köy kurulacağını duyduk. Eğer bu gerçekse kayalıklara, dağ eteğine mi taşınacağız?

      –Çok doğru! diye toplananlar bir ağızdan bağırıştılar.

      Ne yapacağını bilemeyen Kambar Boluş “Bunlar beni suçlamak istiyorlar.” düşüncesiyle yan tarafındakilere baktı. Ancak bu kadar toplanan halka da bir cevap vermeliydi.

      –Betegelüü Çongtaş’ı vermekten başka çaremiz yok. Ancak Rusların Betegelüü Çongtaş’ı almalarını kurnazlıkla durdurmanın bir yolu var, dedi Kambar Boluş.

      –Betegelüü Çongtaş’ı almalarına nasıl razı olabiliriz? diye sesleri yükseldi.

      –Bağırmakla bir şey çözemezsiniz. Elinize sopa alarak karşı mı geleceksiniz? Ruslar hesabını sorar! dedi Kambar Boluş.

      –Bu sefer amir askerlerle geliyor! Toprak belirlerken Almatı’dan gelen yüz asker olacak yanlarında, diye sözlerine ekledi.

      “Yüz askeri” duyunca bağıranların gözleri fal taşı gibi açıldı. Narboto’nun da susması Boluş’un dikkatini çekti.

      –Ancak Rusların Betegelüü Çongtaş’ı almasının kurnazlıkla önüne geçecek bir yol var dedin. Toplananlar bu nasıl bir yol? diye Kambar’ın ağzına baktılar.

      –Kudayan Boyu belli bir toprakta yaşamadan göç ederse, devamlı yer değiştirirse, sahipsiz topraklar diye Ruslar gelip sahiplenir. Önce toprakları sahipsiz bırakmamanın çaresini bulalım. Fark ettiğim kadarıyla Ruslar geniş sınırı olan seti olmayan toprakları alıyorlar. Sınır belirtmemiz ve oraya set inşa etmemiz lazım! diye konuştu Kambar Boluş. Halk ilk başta anlamadı, “Hangi dağa set kuracağız, Bordu’nun içini korumak diye Boom’un kenarına mı set kuracağız? diyerek duyduklarına inanamadılar.

      –Eğer Betegelüü Çongtaş’ın öbür tarafına cami inşa edersek, toprağa sınır belirlenmiş olur. Halk yaylaya göç edince imam camide kalacak. İmamın camide kalması toprakları koruması anlamına gelir. Kudayan Boyu’nun sınırı var, seti var diye Ruslar o zaman duracaktır. Rahmetli Şabdan kahraman da Kemin’e Rus gelmesin diye cami inşa ettirmişti, dedi Kambar Boluş.

      Halk buna inanamıyordu. Onun “Set kurmak, cami inşa etmek” demesi onlara Kaşgar gibi şehir kuracağız şeklinde duyulmuştu. “Şimdi set mi inşa edeceğiz, bir de bu mu kaldı yapmadığımız?” diyerek toplananların arasında “Ne diyorsun?” diye sırıtarak gülenler, üzülenler de oldu. Balçık yaparak inşa etsek de, halkın huzura kavuşacağını hayal bile edemiyordu.

      –Seti nasıl inşa edeceğiz? diyenler de oldu.

      –Cami inşa eden Şabdan’ın halkından akıl soracağız dedi, Kambar Boluş.

      –Caminin kapısını koruyan, ticaretle uğraşan “Sart” denilen bir Özbek olur! Her kötülüğü

Скачать книгу