Bozkurtun Patikası. Abdıreşit Taşov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bozkurtun Patikası - Abdıreşit Taşov страница 15

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Bozkurtun Patikası - Abdıreşit Taşov

Скачать книгу

ne de olursa, henüz korku benim damarlarımda kanımı hızlı hızlı attırıp duruyordu. “Sanırsam, anne kurt tek başına değildi. Diğerleri arkadan dolaşıp gelebilirler” diye, korkuyla arkama baktığımda, eşekler kulakları ile gözlerini kapatmış, anne kurdun bulunduğu tarafa kıçlarını doğrultarak durmakta olduklarını gördüm. Bizin anne kurt ile arada saklanıp yatmamız eşeklerin yararınaydı. Ama, onların rezil rısva duruşları, anne kurdun umrunda bile değildi.

      Anne kurt hala tehdit etmekteydi, bizim oralardan defolup gitmemizi, eniklerinin keskin çığlıklar atmasına neden olan olayın ortadan kaldırılması, onların o durumdan kurtarılmasını istiyordu. Ama, bizim amacımız onun isteklerinden daha üstündü.

      Her ne kadar da uyanıklık etse bile, annelik duygusu anne kurdu tuzaga düşürdü. Avcı çok hızlı bir şekilde davranıp, tuzağı keskin dişleri ile kesmeye yetişmeden, anne kurdun üzerine ağı atmaya yetişti. Şimdi onun kurtulma imkanı kalmamıştı.

      Avcı anne kurdu ağ ile beraber getirdikten sonra, eşeğine yükledi. Sonra enikler ile ilgilenmeye başladı.

      Avcı anne kurdun ağzına da eşeğin semerinin ağacını enlemesine sıkıştırıp bıraktı. Kendisi ise eşeğini yürüterek, yaya geri döndü.

      Yolda gelirken eşeğinin üzerindeki anne kurdun gözlerine takıldı gözlerim. Onun gözleri üzüntüyle doluydu. Anne kurt onun gözlerine bakmakta olduğumu anlamış olmalı. O kadar üzüntülüydü, o kadar acıklı baktı ki, bu sefer onun durumuna benim acıyıp, kalbim dayanamaz hal almıştı. Sonra bir daha ona bakmadım.

      Çoban konaklama yerine geldikten sonra ise anne kurda arada sırada bir bakmamış olduğuma pişman oldum.

      Avcı eşeğin yanına vardıktan sonra, derinden bir nefes aldı da: “Kurt gururlu, it yüzsüz” dedikleri doğruymuş – dedi.

      – Belki de o nefes alamadan boğularak ölmüştür.

      – Hayır. Ben onun gibi durumları göz önünde bulundurmuştum ya.

      – A, sanırım, sizin elinizde korkuya kapılarak kalbi çatlamış, ölmüş gibi?

      – Hayır. Kurt gibi cesur hayvan yoktur. Aslanın kalbı çatlayabilir. Ama, kurdun kalbi çatlamaz. Onlar korkmayı, ürkmeyi bilmezler.

      – O zaman neden ölmüş olabilir!?

      – Namustan. “Kurt yakalanıp ayakları bağlanınca, eşeğe yük vurar gibi götürür isen, namusundan ölür” diye, duymuştum. Rahmetlik dedem bu gün görmüş olduğum yöntemi kullanarak anne kurtları çok yakalardı. Ama onların somaklarını bağlayarak deveye yüklerdi. Böyle durumlarda kurtlar ölmezdi. Ben onu eşeğe yük vurur gibi taşımakla yanlış iş yapmış oldum – dedikten sonra, avcı dudaklarını ısırdı.

      – Anne kurdu zaten öldürecektiniz değilmi.

      – Öldürmezdim. Onun sütünü aldıktan sonra serbest bırakırdım – dedi, avcı anne kurdun derisini yüzmeye başladı.

      – Onun sütünü ne yapacaksınız ki?

      – Oho, anne kurdun sütü eşek sütünden on kat daha faydalıdır…

      – Ne?

      – En kötü hastalığa…

      – Onu “kurt çekdi” ettiniz mi?

      – Elbette.

      – Ee, eniklerini ne yaptınız?

      – Eniklerin üçüsünü “hayvanat bahçesine” diye, alıp gittiler. Ancak, ben onlardan önce onların içinden dördüsünü seçip aldım da, sakladım. Onların bir beyaz benekliydi, ikincisi siyah benliydi, üçüncüsünün kuruğu sihaimsi idi, dördüncüsü altı parmaklıydı.

      – Bu köpeklerin hanğisi onların neslinden?

      – Hayır. Onlar köpekler ile bir araya gelmediler. Aradan yaklaşık üç ay geçtikten sonra, benim köye dönmem gerekti. Geri döndüğümde biri bile kalmamış. Sarı dayı sevap olsun diye serbest bırakmış. Ancak o günden sonra kurtlar bizim çoban konaklama yerimize bir daha hiç saldırmadılar.

      – Ben düşünüyorum da, biz amacımıza ulaşamayacak gibi geliyor bana.

      – Her şeyin zamanı varmış.

      – Var mıdır, bari?!

      – Acele etmez isen, yakın yıllarda ben sana bu meselenin çözümünü bulmaya yardımcı olayım.

      – Ciddi misin, Lapar dayı?!

      – Gerçekten de ciddiyim, Tokar kardeşim.

      Çobanın söyledikleri çoğluğun kalbini rahatlattı, könlünü ferahlattı. Gaflette kalmış gözleri açılmış gibi oldu. Kendisini cesur ve gururlu kurtların nesillerinden (köpeğin kancığı ile kurdun köpeğinin çiftleşmesinden) türeyen kanidlerin (ünnüşlerin)4 sahibiymiş gibi çok rahat hem de ilham dolu hissetti. Tam o sırada da dışarıdan Karakancığın “ben geldim” diyercesine havlayan sesi duyuldu.

      Vaşak ile kapışma

      Karakancık kızışma döneminde iken ona duyduğu özleminden kurtulan Uzkurt Börüsayda birkaç gün öylesine dolaştı. Onun buralarda temelli kalması da mümkün idi. Nedeni ise O, kadim mağarada bile yalnız kalmıştı. Üstelik de, mağara sıkıjıydı. Çöl ise engin bir alandı.

      Özgür yaşamak için özgürlük lazım.

      Çölün neresine bakarsan bak, ufukların ötesi gökyüzüne karışır. Doğusunda doğan Güneşi, Batısında, sanki kendi yerini gecenin karanlığına vermeye hazır olduğunu ima edercesine, kum tepelerinin ötesinde saklanır. Geceleri gökyüzünü süsleyen yıldızlar o kadar yakındaymış gibi gözüküyorlar ki, Uzkurt tepeye çıkarak, biraz yükseğe zıplasa, onlardan tam da üzerinde olanını ağzı ile kapabilecekmiş gibi gözüküyordu. Uzkurt yıldızları bu yöntem ile kapıp alabilse neyine yaratacak?! Parlayan, ışın saçan şeyler yenemez ki.

      Kurtlar sadece canlı olan şeyleri, hele de kendilerinin yakalamış oldukları avlarını yerler. Çölün enginliklerinde zaten avdan bol ne var ki. Ne tarafa gidip de avlanmak istersen avlanabilirsin. Yolun açık.

      Ama, bu denli geniş alanda bile Uzkurd’un rahatını bozan, dünyasını daraltan durumlar ortaya çıkabiliyor. O günlerin birinde, gece uzaklarda geyiklerin grup halinde yatmakta olduklarını gördü. Onlardan sadece birisi – boynuzları yarım metreye kadar olan yaşlı teke ayakta durmuş, etrafı kolaçan ediyordu.

      Uzkurt, geyiklerin boğaz olduğunu anladı. Tekeyi avlamayı niyet edindi. Evet ya, zaten o eceli gelip onu bulduğu zaman ölecek. Ölmeden önce derisini doldurmuş eti ile bir canlının karnını doyurabilse, onun pişman olması için bir nedeni varmıdır! Aklında tasarlamış olduğu amaca uyarak, Uzkurt yaşlı tekeyi gözden kaçırmadan, yol katetmeye başladı. Avuna yaklaştığı zaman, uzaktan gelen keskin ışığın karanlığı delip gitmekte olduğunu gördü. Onlar

Скачать книгу


<p>4</p>

Üňňüş – köpeğin kancığı ile kurdun köpeğinden dünyaya gelen eniğe “üňňüş” denir.