Nutuk. Мустафа Кемаль Ататюрк

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Nutuk - Мустафа Кемаль Ататюрк страница 22

Nutuk - Мустафа Кемаль Ататюрк

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Kişiye özeldir.

      Amasya’da 5’inci Tümen Komutanlığına,

Erzurum, 1 Ağustos 1919

      Bu telgrafın hemen Bekir Sami Beyefendi’ye ulaştırılması ve cevabının acele alınması rica olunur.

      Bekir Sami Beyefendi’yedir:

      C. 3.8.1919. Amerikan mandaterliği hakkındaki son açıklamalarınızı öğrendik. Bu şartlara göre, esas itibarıyla korkulacak bir şey olmamak lazım. Bununla beraber daha bir nokta hakkındaki yüksek görüşlerinizi de almak istiyoruz. Lehimizde bu kadar uygun şartlar ileri sürülmesine yatkın bulunacak olan Amerika hükûmeti, bu şekildeki mandaterliği kabul etmesine, yani buna katlanmasına karşılık Amerika adına ne gibi faydalar ve menfaatler sağlamış olacaktır? Bununla kendi hesaplarına olacak gaye nedir? Bu husustaki yüksek kanaat ve bilgilerinizle de bizi aydınlatmanızı acele bekleriz, efendim.

Mustafa KemalAmasya, 3.8.1919

      3’üncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanlığına,

      Bekir Sami Bey’den alınan cevap aşağıda arz olunur:

      Mustafa Kemal Paşa içindir: Amerikalılarla şimdiye kadar yapılan görüşmeler, tabiatıyla daima özel bir şekilde cereyan etmiş ve sırf bir faraziyeden ibaret bulunmuş olduğu için mandaterliklerin her iki tarafa yükleyeceği şartlar hakkında konuşulmamıştır. Mümkün olduğu takdirde, hazırlıklara başlanarak Sivas Kongresi’nin bir an önce açılması lüzumunu kısaca arz ederim.

Kurmay YarbayArif

      Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne,

      Muhterem efendim, memleketin siyasi durumu en had bir devreye geldi. Kendimize bir yön tayini için Türk milletinin zarını atıp müspet bir tutumu benimsemek zamanı geçmek üzere bulunuyor.

      Dış durum, İstanbul’da şöyle görünüyor:

      Fransa, İtalya, İngiltere, Türkiye’de mandaterlik meselesini Amerika Senatosuna resmen teklif etmiş olmakla beraber, bütün kuvvetlerini Senatonun kabul etmemesi için sarf ediyorlar. Bölüşmeden hisse kaçırmak tabii işlerine gelmiyor.

      Suriye’de hüsrana uğrayan Fransa, zararını Türkiye’de telafi etmek istiyor. İtalya namuslu bir emperyalist olduğundan savaşa ancak Anadolu’nun bölüşülmesinde pay almak için girdiğini açıktan açığa söylüyor. İngiltere’nin oyunu biraz daha incedir.

      İngiltere, Türk’ün birliğini, çağdaşlaşmasını, hakiki istiklal kazanmasını, istikbal için olsa bile istemiyor. Yeni vasıta ve fikirlerle tamamen çağdaş ve kuvvetli bir Müslüman-Türk hükûmeti, başında hilafet de olursa İngiltere’nin Müslüman esirleri için kötü bir örnek teşkil eder. Türkiye’yi bütünüyle İngiltere alabilse, kafasını, kolunu koparır, birkaç senede sadık bir sömürge hâline koyar. Buna en başta, bilhassa dinî sınıflar memleketimizde çoktan taraftardır. Fakat bunu Fransa ile dövüşmeden yapabilmek mümkün olmayacağından taraftar olamaz. Fakat Türkiye’yi bütün hâlinde muhafaza zaruri görülürse, yani bölüşmenin ancak büyük askerî fedakârlıklarla olabileceğini anlarsa, Latinleri sokmamak için Amerika fikrine yardımcı ve taraftar olur. Nitekim İngiliz siyaset adamları arasında zaten bu fikre temayül var. Morisson gibi meşhur simalar, Amerika’nın Türkiye’de umumi manda almasına taraftar oluyorlar.

      Diğer bir çözüm yolu da Türkiye’yi Trakya’dan, İzmir’den, Adana’dan, belki de Trabzon’dan ve mutlaka İstanbul’dan mahrum ettikten sonra, eski “kapitülasyon”ları ve boğulmaya mahkûm iç sınırlarıyla müstakil bırakmak.

      Biz İstanbul’da, kendimiz için bütün eski ve yeni Türkiye sınırlarını içine almak üzere geçici bir Amerika mandasını “ehven-i şer” olarak görüyoruz. Sebeplerimiz şunlardır:

      1- Aramızda, hangi şartlar altında olursa olsun Hristiyan azınlıklar kalacaktır. Bunlar hem Osmanlı vatandaşlık haklarından faydalanacaklar hem de dışarıda bir Avrupa devletine dayanarak karışıklık çıkaracaklar, devamlı müdahaleye yol açacaklar, zaten görünüşten ibaret olan istiklalimizden azınlıklar adına her yıl bir parça daha kaybedeceğiz.

      Sağlam bir hükûmet ve çağdaş bir idare kurulması için Patrikhanenin siyasi imtiyazları, azınlıkların kuvvetli devletler vasıtasıyla devamlı tehdidi ortadan kalkmalıdır. Küçük ve zayıf bir Türkiye bunu yapamayacaktır.

      2- Birbirini yok eden, menfaat, hırsızlık veyahut macera ve şiddet uğruna yaşayanların hırsını tatmin eden hükûmet nazariyesi yerine, milletin refah ve kalkınmasını sağlamak, halkı, köyleri, sıhhati ve zihniyetiyle çağdaş bir halk hâline koyabilecek bir hükûmet nazariyesine ve uygulamasına ihtiyacımız var. Bunda gereken para, ihtisas ve kudrete sahip değiliz. Siyasi dış borçlar, siyasi esareti artırıyor. Taraf tutma, cahillik ve çok konuşmaktan başka müspet bir netice veren yeni bir hayat yaratamıyoruz.

      Bugünkü hükûmet adamlarını takdir etmese bile, halkı ve halk hükûmeti kurulmasını faydalı bilen Filipin gibi vahşi bir memleketi, bugün kendi kendini idareye muktedir çağdaş bir makine hâline getiren Amerika, bu hususta çok işimize geliyor. Onbeş-yirmi sene zahmet çektikten sonra yeni bir Türkiye ve her ferdi, tahsili, zihniyetiyle hakiki istiklali kafasında ve cebinde taşıyan bir Türkiye’yi ancak yeni dünyanın kabiliyeti yaratabilir.

      3- Yabancı devletlerin Türkiye üzerindeki rekabetlerini ve kuvvetlerini memleketimizden uzaklaştırabilecek bir yardımcıya ihtiyacımız var. Bunu ancak Avrupa dışında ve Avrupa’dan kuvvetli bir elde bulabiliriz.

      4- Bugünkü oldubittileri kaldırmak ve bir an önce davamızı dünyaya karşı savunmak için gerekli kuvveti haiz bir devletin yardımını istemek lazımdır. İstilacı Avrupa’nın binbir vasıtasına ve melun siyasetine karşı böyle bir vekil sıfatıyla Amerika’yı kendimize kazanarak ortaya atabilirsek, şark meselesini de Türk meselesini de gelecek için kendimiz halletmiş olacağız.

      Bu sebeplerden dolayı, bir an önce istememiz lazım gelen Amerika mandası da tabii mahzursuz değildir. Gururumuzdan epeyce fedakârlık etmek mecburiyetinde bulunuyoruz. Yalnız bazılarının düşündüğü gibi Amerika’nın resmî sıfatında, dinî temayül ve taraf tutma yoktur. Hristiyanlara para verecek misyoner kadını Amerika’sı, Amerika’nın idare makinesinde bir mevki tutmaz. Amerika’nın idare makinesi, dinsiz ve milliyetsizdir. O, çok ahenkli, farklı cins ve mezhepte adamları, çok kaynaşmış bir hâlde bir arada tutmanın yolunu biliyor.

      Amerika, doğuda mandaterliğe ve Avrupa’da gaile yüklenmeye taraftar değildir. Fakat onların gurur meselesi yaptıkları Avrupa’ya, usulleri ve idealleriyle üstün bir millet olmak iddiasındalardır. Bir millet samimiyetle Amerika milletine başvurursa, Avrupa’ya, girdikleri memleket ve milletin hayrına nasıl bir idare kurduklarını göstermek isterler.

      Resmî Amerika’nın önemli şahsiyetleri arasında lehimize epeyce bir temayül meydana geldi. İstanbul’a Ermeni dostu olarak gelen birçok mühim Amerikalılar, Türk dostu ve Türk propagandacısı olarak döndüler.

      Bu akımı temsil eden resmî ve gayriresmî Amerika’nın fikri, gizli olarak şudur: Türkiye’yi, olduğu gibi hiçbir parçaya ayırmamak, eski sınırları içinde bütün hâlinde muhafaza etmek şartıyla umumi ve

Скачать книгу