Nutuk. Мустафа Кемаль Ататюрк

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Nutuk - Мустафа Кемаль Ататюрк страница 26

Nutuk - Мустафа Кемаль Ататюрк

Скачать книгу

kısasını, zabıtlara aynen geçmiş olan şu cümlelerle yüksek dikkatlerinize arz ediyorum: “Bütün devletler bizi tamamen müstakil bile bırakacaklarını söyleseler, yine bir dış desteğe muhtacız (Vasıf Bey, sözlerinin başında mandaya “dış destek” adını verelim demişti.). Dört yüz ile beş yüz milyon lira borcumuz var. Bu parayı kimse kimseye bağışlamaz; bize bunu ödeyiniz, diyecekler; hâlbuki bizim gelirlerimiz bunun faizine bile yetmez. O zaman güç bir durumda kalacağız. Bunun için, müstakil yaşamaya mali durumumuz elverişli değildir. Sonra, yanı başımızda bizi bölüşmeyi emel edinmiş hükûmetler var. Onların ihtirasları karşısında mahvoluruz! Parasız, ordusuz ne yapabiliriz? Onlar uçakla havada uçuyorlar, biz henüz kağnı arabasından kurtulamıyoruz. Onlar zırhlı yapıyor, biz yelkenli bir gemi yapamıyoruz. Bu şartlarımızla bugün istiklalimizi kurtarsak bile yine günün birinde bizi bölüşürler.” Vasıf Bey, konuşmasını şu sözlerle bitiriyordu:

      “… İstanbul’daki Amerikalılar ‘Mandadan korkmayınız, Cemiyetiakvam Nizamnamesi’nde (Milletler Cemiyeti Yasası) yer almıştır.’ diyorlar; işte bütün bu sebeplerden dolayı İngiltere’yi kendimize devamlı düşman ve Amerika’yı da en az kötülük gelebilecek bir devlet sayıyorum. Eğer uygun bulursanız, buradan İstanbul’daki temsilciye bir mektup yazıp gizlice bir heyet göndermek için bir torpido isteyebiliriz.”

      Eylülün dokuzuncu salı günkü toplantıda, manda meselesine temas eden Rauf Bey’in zabıtlara geçen sözleri aynen şudur: “Bu manda meselesi hakkında şimdiye kadar gerek basın ve gerekse başka çevreler tarafından birçok sözler söylendi. Gerçi yüksek heyetiniz dış destek esasını kabul buyurduysa da bu desteği kimden isteyeceğimiz açıkça belirtilmedi; Amerika olduğu üstü kapalı anlatılıyorsa da benim kanaatimce doğrudan doğruya belirtilmesinde bir mahzur olamaz.”

      Erzurum Kongresi Hiçbir Şekilde Manda Kabulü Hakkında Karar Vermiş Değildir

      Bu sözlerden Rauf Bey’in görüşüyle gerek Sivas Kongresi heyetinin ve gerek Erzurum Kongresi heyetinin görüşleri arasında bir yanlış anlama olduğuna şüphe yoktur. Rauf Bey’in görüşünün yorumu olan bu sözlerini, gerek Erzurum ve gerek Sivas Kongreleri beyannamelerinin yedinci maddesindeki ifade şeklinden doğduğuna hükmolunabilir. Hakikaten bu maddenin ifade ediliş şeklinde, ihtimal ki mandacılıkta pek ileri giden ve sonu gelmez propagandalarıyla umumu karıştıranları susturmak ve belki bundan daha çok onların iddialarına bir cevap olmak üzere bir çeşit özellik vardır. Madde metni mantıkla okunur ve incelenirse, ne manda ne de Amerika’nın mandaterliğini istemek düşüncesinin bulunmadığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu noktayı açıkça göstermek için söz konusu maddeyi aynen hatırlatmak isterim:

      Madde 7- Milletimiz çağdaş gayelerin büyüklüğüne inanır ve teknik, sınai ve iktisadi durumumuzu ve ihtiyacımızı takdir eder. Bu bakımdan devlet ve milletimizin içte ve dışta istiklali ve vatanımızın bütünlüğünü korunmak şartıyla altıncı maddede belirtilen sınırlar içinde milliyet esaslarına saygılı ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen herhangi devletin teknik, sınai ve iktisadi yardımını memnunlukla karşılarız ve bu adaletli ve insanca şartları taşıyan bir barışın da bir an önce gerçekleşmesi, insanlığın selameti ve dünyanın huzuru adına en özlü millî gayemizdir.

      Efendiler, bu maddenin hangi noktasında manda ve mandaterin Amerika olacağı fikri vardır? Olsa olsa “Herhangi devletin teknik, sınai ve iktisadi yardımını memnunlukla karşılarız.” sözlerinden manda fikrini çıkaranlar bulunabilir. Fakat mandanın mana ve maksadının bu olmadığı muhakkaktır. Her zaman ve bugün dahi, bu açıklık çerçevesinde yapılacak yardımları memnuniyetle karşılamaktayız ve karşılarız. Nitekim Ankara-Ereğli ve Keller-Diyarbakır demir yollarının yapımı için bir İsveç firmasının ve Kayseri-Sivas-Turhal hatlarının yapımı için de bir Belçika firmasının teknik, sınai, iktisadi yardımını memnunlukla kabul ettik ve mesela Ankara şehrinin ve diğer Anadolu şehirlerimizin bir an önce kurulup yapılmalarında ve bütün öteki demir yollarımızın, yollarımızın, limanlarımızın yapımları teklifinde bulunacak yabancı sermaye sahiplerinin yardımlarını memnuniyetle kabul ederiz. Yeter ki memleketimize sermaye getireceklerin devlet ve milletimizin içte ve dışta istiklalini ve vatanımızın bütünlüğünü bozmaya yönelmiş gizli emelleri olmasın. Bu maddede geçen “milliyet esaslarına saygılı ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen herhangi devlet” ifadesinden Amerika Devleti manası çıkarılması da mümkün değildir. Çünkü bu esaslara saygılı dünya devletleri arasında yalnız Amerikalılar yoktur. Mesela İsveç Devleti, Belçika Devleti aynı vasıfta devletler değil midir? Bu devletlerden herhangi birinin mandaterliği de söz konusu olabilir mi? Bir de eğer üstü kapalı şekilde Amerika Devleti kastedilmek istenseydi “herhangi devletin” yerine “bir devletin” veya hiç olmazsa sadece “devletin” kelimesiyle yetinilmek gerekirdi. Bu bakımdan maddenin açıkladığı şartlar çerçevesinde teknik, sınai, iktisadi yardımın iyi karşılanacağı hususunun bütün devletler için söz konusu olduğu açıktır.

      Efendiler, bu manda meselesi hakkındaki görüşümün, -ki bundan önce yapılan ve bu dakikada yüksek heyetinizin de öğrenmiş bulunduğu bunca yazışma ve münakaşalarımızla ortaya konulmuştu raylardan beri gece gündüz beraberimde bulunan bir arkadaş tarafından hâlâ anlaşılmamış olduğuna hükmolunabilir mi? O hâlde Rauf Bey, ya aslında benimle aynı fikirde değildi yahut da aynı fikirdeydi de Sivas’ta, İstanbul’dan gelenlerle görüşüldükten sonra fikir değiştirmiş oluyor. Burasını kestirmek bence güçtür. Şimdi biraz daha Rauf Bey’i dinleyelim; Rauf Bey, şu şekilde sözüne devam ediyor:

      Ateşkes’in başında Almanlar Barış Anlaşması’nı imza etmeyecek sanılırken, İngiliz basını bazı gizli şeyleri açıkladı. Bunun birinci kısmı Almanya’nın barış anlaşmasını imza edeceğine dairdi. Bu gerçekleşti. İkinci kısmı da Türkiye’nin bölüşüleceğine dairdi. Bu hamdolsun gerçekleşmedi. Bu kısımda, konferansın kararı gereğince Kızılırmak’ın doğu tarafı Ermenistan sayılarak Amerika himayesine veriliyor. Belki Gürcistan ile Azerbaycan da Amerika’ya bırakılıyor, deniliyordu. Kızılırmak’ın batısındaki topraklar da İzmir ve İstanbul dışarıda kalmak üzere, denize çıkış kapısı Antalya olarak Türkiye’yi teşkil ediyordu. Bu kısmın kuzeyi, İtalya ve Fransız ve güneyi de İngiliz himaye ve idaresine veriliyordu. İzmir’in işgali bu açığa vurulan gizli şeylerin doğruluğunu ispata başladı. Şu hâlde bu tehlike karşısında memleketimize karşı en tarafsız durumda bulunan Amerika’nın desteğini kabule mecburuz. Ben bu kanaatteyim.

      Rauf Bey’in fikrini anlamak için bundan sonra daha çok devam eden sözlerini dinlemeye bilmem ki ihtiyaç kaldı mı?

      Efendiler, pek uzun ve münakaşalı devam eden bu manda görüşmesi, taraftarlarını susturacak ortalama bir çare bulunarak bitti. Hem de bu çareyi teklif eden yine Rauf Bey oldu: “Amerika’da yıllardan beri aleyhimizde yapılmakta olan menfi propagandaların doğurduğu fikir cereyanını düzeltmek için her şeyden önce Amerika Kongresi’nden memleketimizi inceleyecek ve hakikati görecek bir heyet davet etmek..” Bu teklif oy birliğiyle kabul olundu. Kongre Başkanlık Divanının imzalarıyla bu yolda bir mektup kaleme alındığını hatırlıyorsam da bu mektubun gönderilip gönderilmediğini pek iyi hatırlamıyorum. Kaldı ki bu mektuba özel bir önem vermiş değildim.

      Efendiler, bu arada kısaca şunu da söyleyeyim: Vesika olarak başvurduğum Kongre zabıtları, Başkanlık Divanı Kâtipliğinde bulunan Afyonkarahisar temsilcisi Şükrü ve manda lehinde nutuklarını dinlediğimiz Hami Beyler tarafından tutulmuş ve Hami Bey’in yazısıyla

Скачать книгу