Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı. Corci Zeydan

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı - Corci Zeydan страница 22

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı - Corci Zeydan

Скачать книгу

zevzek bir tavırla bakarak güldüğü hâlde karşıda dikilip durdu. Maşita güzel bir sesle:

      “Aa kuzum! Ne yaptın çabuk söyle.” diyerek acele cevabı bekledi. Fakat Dahhâk aldırmadı. Yine gülüyordu.

      “A kızım, beni bırak. İstediğim gibi güleyim. Çünkü keyifliyim.” dedi.

      Gülnar, hayırlı bir haber makamında anladığı bu hâllerden Dahhâk’ın bu sevincinden mutluluk duyarak masum masum tebessüm etmeye başladı. Sanki tavır ve hâli Dahhâk’a, “Şu getirdiğin güzel haberi söyle.” diyordu.

      Dahhâk, Gülnar’a doğru yüzünü çevirerek:

      “Hanımefendi! Dostumuz, Horasanlı hakkında siz hangi emeli besliyorsanız o da size karşı onun birkaç katı besliyor. (Yavaşça öksürerek) Bunu pek iyi anladım.” dedi

      Gülnar sevincinden birdenbire gülmekten kendini alamadı. Fakat yaptığının bir hafifmeşrep bir hareket olduğunu derhâl anlayarak kendini topladı. Dahhâk’a, “Allah senden razı olsun. Mükâfatını unutmayacağız. Nasıl oldu, bize naklet.” dedi.

      21

      HUD’A 11

      Dahhâk kimse işitmesin diye sağa sola baktıktan sonra nakletmeye başladı.

      “Ebu Müslim’e hediye götürdüm. Sanki önceden haberi varmış gibi hemen aşırı memnun bir hâlde kabul etti. Arkadaşı, Bermek oğlunun önünde benim ile konuşmak istemedi. Onu savdıktan sonra yalnızca benimle görüştü. En evvel sizi sordu. Ne hâlde bulunduğunuzu anlamak istedi. Öyle cazibenize kapılmış bir meyil ile soruyordu ki sevincinden kendimi şaşıracaktım…”

      Gülnar, Dahhâk’ın bu sözlerini işitince kalbi yerinden çıkacak gibi çarpmaya başladı. Sevincinden hemen hoplayacak, oynayacaktı. Fakat derhâl bir uşağın önünde bulunduğunu düşünerek kendini topladı. Maşitaya baktı. Sanki ona durma sor, ayrıntısını alalım demek istiyordu.

      Reyhane, Dahhâk’a sordu:

      “Ebu Müslim sana ne söyledi? Hanımımız hakkında özel bir meylini gördün mü?”

      Dahhâk tereddütsüz cevap verdi:

      “Deminden ne diyordum, anlamadın mı? Ebu Müslim kat kat fazla meylediyor, sevgi besliyor. Gerçekten zevkiselim sahibi bir adam çünkü bu güzelliği hakkıyla takdir ediyor demek.”

      Dahhâk, bu sözleri söylerken sanki mahcup oluyormuş gibi yere bakıyordu. Gülnar da güzelliğinden bahsedilmesinden utandı. Getirdiği iyi haberler hatırı için Dahhâk’ın cesaretini affetti. Susuyordu, maşita sordu:

      “Gizli kapaklı söyleme açık söyle, Ebu Müslim ne dedi?”

      “Bana dedi ki… Dedi ki… Ne dediğini harfiyen hatırlamıyorum. Fakat her hâlde şunu anladım ki hanımımıza âşıktır. Aynı hislerin hanımefendide bulunmamasından korkuyordu. İşte bu sebepten dün salonda bulunduğu zaman hanımefendiye karşı bu hisle davranmıştı. Fakat hanımefendiyi sevdiğini pederi beye söylememeyi kesin bir suretle bana tembih etti. Beyefendinin işi anlamamasını istemesi bir sebebe dayanır. Bu sebebi son derece de gizli tutuyor. Hatta bana söyleyinceye kadar canımı çıkardı.”

      Reyhane: “Acaba bu sır nedir?”

      Dahhâk, bu sorudan sonra susar gibi oldu. Sanki söylediği sözlere pişman olmuş gibi yüzünü ekşiterek geriden geriye kapıya doğru gitmeye başladı.

      Reyhane çabuk sordu: “Böyle nereye gidiyorsun? Yoksa yaptığın bu güzel hizmete pişman mı oldun?”

      Dahhâk, bulunduğu yerde durarak sarığını düzeltmekle meşgul göründüğü hâlde yüzünü Gülnar’a doğru çevirdi. Kolunu gözleri ile maşita arasında engel şeklinde kaldırdı. Gözünü kırpmak, alt dudağını ısırmak suretiyle Gülnar’a bir işarette bulundu. Gülnar, bu işaretten Dahhâk’ın o sırrı maşitanın önünde söylemek istemediğini anlayarak Reyhane’ye:

      “Israrda bulunma, bunu ben kendisinden gizlice anlayacağım.”

      Maşita tekrar mindere oturarak sustu. Bir an üçü de sessizlikle vakit geçirdiler. Reyhane, odadan çıkmak lazım olduğunu anlayarak Gülnar ile Dahhâk’ı yalnız bırakarak dışarı çıktı.

      Gülnar, Dahhâk ile yalnız kalınca yüzüne bir meraklı bakışlarla baktı. Dahhâk, Gülnar’a yaklaştı. Maşitanın çıktığını kontrol etmek üzere kapıya baktıktan sonra dedi ki:

      “Size söylemek için Ebu Müslim’in bana verdiği sırrı arz edeceğim. Bunu kimseye söylemeyeceğinize söz verirseniz söyleyebilirim. O suretle bana tembih etti. Bana söz verebilir misiniz?”

      Gülnar, gayet önemli ve gizlice bir şeyi öğrenmek için dikkatli bir şekilde boynunu Dahhâk’a doğru uzatarak:

      “Evet, sana söz veririm.” cevabını verdi.

      “Hanımefendi, Ebu Müslim sizi çok seviyor. Fakat takip ettiği maksadı, siyasi görevini bitirmeden bu uğurda zorunlu olduğu savaşlarda düşmanlarını yok etmeden, zaferi kazanmadan önce hanımlar ile bir münasebette bulunmamaya, vakit geçirmemeye yemin etmiş. Anladınız mı?”

      Gülnar gözlerini yere dikerek Dahhâk’ın bu sözlerini düşünmeye başladı. Fakat maksadı tamamen anlayamıyordu.

      “Açık söyle, ne demek istediğini tamamıyla anlayamadım.” dedi.

      “Hanımefendi siz de biliyordunuz ki Ebu Müslim devlette bir inkılap vücuda getirmek gibi büyük bir vazife ile meşgul, pek çok da düşmanı vardır. En büyük düşmanları Kirmani ile Nasr b. Seyyar’dır. Bunların katletmeden önce Ebu Müslim için bir zafer düşünülemez. Kirmani’nin sizi kendi oğluna nişanladığı kendisine söylediğim zaman pek memnun oldu.”

      Dahhâk bu son cümleyi söylerken sakalını kaşıyıp gülüyordu. Gülnar yere bakarak düşünmeye başladı. Gördüğü çelişki karşısında hayret ediyordu. Ebu Müslim kendisine âşık ise Kirmanizade ile nişanlanmasından nasıl memnun olur? Gülnar gözlerini yerden kaldırarak Dahhâk’a meraklı bir yüzle baktı. Hâl ve tavrında üzüntü belirtisi çok belli oluyordu. Dahhâk, Gülnar’ın şaşkınlığını anlayarak dedi ki:

      “Hanımefendi, Kirmani’nin oğluyla evleneceksiniz diye memnun olmadı. Onun memnuniyeti kendisini sevdiğiniz, başarı ve zaferini arzu ettiğiniz hâlde Kirmani’nin yanına gideceğinizi anlamasından ileri gelir.”

      Gülnar, Ebu Müslim’in kendisinden Kirmani’nin konağında bir hizmet ve yardım beklemekte olduğunu bu hizmetin de Kirmani’nin veya Nasr b. Seyyar’ın katline yardımdan başka bir şey olmadığını anlayarak teklif olunan vakayı pek dehşetli, pek cinayetkârane buldu. Çünkü bu cinayet Kirmani’ye gelin olduktan sonra ona karşı ancak gaddar ve hıyanet ile mümkün olabilecekti. Bu kötülük, cinayet doğrusunu söylemek gerekirse büyük bir suçtur. Gülnar hayatı boyunca böyle şeyleri görmek şöyle dursun hatır ve hayaline getirmemişti. Bu sebepten büyük bir korkuya ve hayrete düşerek

Скачать книгу


<p>11</p>

Hile-Düzen.