Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt. Сюэцинь Цао

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt - Сюэцинь Цао страница 38

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt - Сюэцинь Цао

Скачать книгу

fazlası her zaman işe yaramıyor. Bazıları bundan rahatsız oluyorlar.”

      “Eğer durum buysa, adaletin yerini bulacağından eminim.” dedi Jia Zheng gülerek.

      Bao Yong tam bir şey diyecekken, Jia Zheng devam etti.

      “Efendinin Baoyu adında bir oğlu olduğunu duydum, doğru mu?”

      “Doğru, efendim.”

      “Derslerine çalışıyor mu peki?”

      “Çok ilginç bir soru, efendim. Bu tuhaf bir hikâye. Efendi Baoyu bazı açılardan babasına benziyor. Çok dürüst biri. Son zamanlara kadar hayatını kız kardeşleri ve kuzenleriyle oynamaya adamıştı. Beyefendi ve hanımefendiden birkaç kere dayak yedi ama pek faydası olmadı. Bir iki yıl önce, hanımefendi başkente gittiğinde, Efendi Bao çok ciddi şekilde hastalandı. Uzun bir süre hayatından umut kesildi. Babası da neredeyse endişeden ölecekti. Cenaze kıyafetleri bile hazırlanmıştı. Sonra çok şükür iyileşti. Ayağa kalkınca, bir kemer altından geçtiğini, orada bir kadınla karşılaştığını, kadının kendisine dolaplarla dolu bir tapınak gösterdiğini söyledi. Bu dolaplarda bir sürü kayıt defteri varmış. Sonra kızlarla dolu bir odaya girmiş, meğer onlar hayalet ve iskeletmiş. Çok korkup çığlık atınca uyanmış. Bu olaydan sonra babası onu doktora gösterdi ve yavaş yavaş iyileşti. Bu sefer kız kardeşleri ve kuzenleriyle dilediğince oynamasına göz yumuldu. Ama tamamen değişeceği kimin aklına gelirdi ki! Artık eski oyunlarından zevk almaz oldu. Şimdi işi gücü dersler ve kitaplar. Kimse ilgisini dağıtamıyor. Aile işlerinde babasına yardım etmeyi de öğreniyor.”

      Jia Zheng sessizce düşüncelere daldı.

      “Şimdi gidebilirsin. Sana uygun bir iş çıktığında, bir görev vereceğiz.” dedi sonra.

      “Teşekkür ederim, efendim.” dedi Bao Yong ve odadan çıktı. Hizmetkârlar ona kalacağı yeri gösterdiler. Bu konuyu burada bırakıyoruz.

***

      Birkaç gün sonra Jia Zheng erkenden kalkıp, ana kapıdan çıkarak Bakanlığa giderken, kapı görevlileriyle hizmetkârların toplanıp sohbet ettiklerini fark etti. Sanki kendisine söyleyecekleri bir şey varmış gibi fısıldaşıp mırıldanıyorlar ama doğrudan söyleyemiyorlardı. Birisini yanına çağırdı.

      “Neler oluyor öyle? Köşelerde fısıldaşmalar da ne?” diye sordu.

      “Söylemeye cesaret edemedik, efendim…” dedi hizmetkâr.

      “Neyi?” dedi Jia Zheng.

      “Şey, efendim. Bu sabah kalkıp kapıyı açtığımda, üzerinde kötü şeyler yazan bir kâğıdın kapıya sıkıştırıldığını gördüm.”

      “Neymiş? Nasıl şeyler?”

      “Sudaki Ay Manastırı’nda olan rezilliklerle ilgili.”

      “Göster bakayım!”

      “Almaya çalıştım ama o kadar sıkı yapıştırılmış ki çıkaramadım. Yazılanları kopyalayıp kâğıdı oradan kazıdım. Li De bir tane daha buldu. Bana gösterdi, onda da aynı şeyler yazıyordu. Durum bu, efendim.”

      Adamdan kâğıdı alan Jia Zheng okumaya başladı.

      Jia Qin şanslı bir genç,

      Aile tapınağının sorumlusu.

      Onca kızın arasında tek erkek,

      İçkisi, kumarı, fuhşu!

      Serserinin teki orayı yöneterek,

      Rong Konağı’nı rezil edecek!

      Jia Zheng öfkeden köpürdü. Başı döndü, gözleri yuvalarından fırladı. Kapıdaki görevlilere bu konudan kimseye söz etmemelerini tembihledi ve başka bir not var mı diye etrafın didik didik aranmasını emretti. Hemen Jia Lian’i çağırttı.

      “Söylesene, Demir Eşik Tapınağı’nda kalan rahibeler ve Taocu rahibe adaylarının durumlarını bizzat kontrol ettin mi hiç?” diye sordu.

      “Bizzat kendim etmedim.” dedi Jia Lian. “Orası genç Qin’in sorumluluğunda.”

      “Sence bu işi becerebilecek durumda mı?”

      “Böyle sorduğuna göre, yanlış bir şey yaptı herhâlde?” dedi Jia Lian.

      “Baksana şuna!”

      Jia Lian notu okudu.

      “Rezalet bu!” diye bağırdı.

      Tam o sırada Jia Rong, üzerinde “Jia Zheng’ın dikkatine! Çok özel ve gizli!” yazan bir zarfla geldi.

      Jia Zheng zarfı açınca, önceki notta yazanların olduğu imzasız bir mektup buldu.

      “Lai Da’ya söyleyin, derhâl üç, dört arabayla Sudaki Ay Manastırı’na gidip bütün rahibe adaylarını buraya getirsin. Bu tamamen sır olarak saklanmalı. Saray’dan çağrıldıklarını söylesin.”

      Emri alan Lai Da hemen gitti.

***

      Yirmi dört Budist ve Taocu rahibe adayı tapınağa ilk geldiklerinde, yaşlı rahibelerin nezaretine verilmişlerdi. Onlardan günlük derslerini alıyorlar ve dualarını ezberliyorlardı. Aylar geçtikçe ve İmparator Eşi onları bir kere bile çağırtmayınca, çalışmalarını giderek gevşettiler. Üstelik büyüyorlar ve hayatın daha çok farkına varıyorlardı. Jia Qin genç bir hayalperestti. Fangguan gibi güzel aktrislerin bir manastıra kapanma kararlarını geçici bir heves olarak görüyordu. Kız onun Sudaki Ay Manastırı’ndaki tek ilgi odağı hâline geldi. Ama onun çok ciddi olduğunu ve kendisinin arzularına boyun eğmeye hiç yanaşmadığını gördü şaşkınlık içinde. Sonra tekrar ilgisi tapınağa yöneldi. Oradaki genç rahibe adaylarından ikisi, Budist Qinxiang ile Taocu Hexian çok çekici ve sıcakkanlı kızlardı. Onunla şarkı söyleyerek ya da müzik çalarak hoş saatler geçiriyorlardı.

      Onuncu ayın ortasında, Jia Qin her zamanki gibi aylıkları dağıtmak için geldi. Hemen gitmeye niyeti yoktu, bir fikri vardı.

      “Aylıklarınızı getirdim.” dedi kızlara. “Maalesef bugün kapılar kapanmadan çıkmaya yetişemeyeceğim, burada kalmam gerekiyor. Böyle soğuk bir gecede, tesadüfen yanımda olan şarabı ve fıstıkları paylaşıp, küçük bir parti yapmaktan daha iyi ne olabilir?”

      Kızlar çok heyecanlandılar ve hemen masaları hazırlamaya başladılar. Sudaki Ay Manastırı’ndaki rahibeleri bile davet ettiler. Sadece Fangguan onlara katılmayı reddetti. Birkaç kadeh şaraptan sonra Jia Qin içki oyunu oynamayı teklif etti.

      “Biz onun nasıl oynandığını bilmiyoruz. Neden parmak tahmini oynamıyoruz? Kaybeden şarap içer, çok eğlenceli olur.” dedi Qinxiang.

      Yaşlı rahibeler itiraz ettiler.

      “Daha öğlen saatleri geçeli çok az zaman oldu. Bu saatte parti yapmak doğru olmaz. Bir iki kadeh içelim, sonra dileyenler gitsinler. Bay Qin’e eşlik etmek isteyenler kalıp içerler. Biz hiç karışmayacağız.” dedi birisi.

      Tam

Скачать книгу